+1
istanbul'un sosyallikten yoksun yeri pendik'te, yirmi beşinci yılıma
giriyorum. Param yetmediği için üniversiteyi terk ettim ve harç kredi
borçlarım olduğu gibi duruyor. Çalıştığım şirketler maaşımı
ödemedikleri için iki iş davam hâlâ sürüyor. Aileme bakma sorumluluğum
var ve gelirim aybaşında elime geçmeden bitiyor. iki tane limiti
dolmuş kredi kartımın icralık olmasını bekliyorum. Devletin
kurumlarıysa hâlâ ellerindeki anketin sonucuna göre, gençlere sürekli
gelecekten bahsediyor. Ancak geleceğin bir geleceği yok.
Anarşist terör örgütü operasyonu, Ergenekon, balyoz veya kck davaları
gibi medyada yer almadı. Çünkü anarşistlerin büro, lider ya da
başkanlık yapılanması gibi hiyerarşi alanları yok. Fakat birçok ülkede
anarşistler tarafından Türk konsoloslukları önlerinde eylemler oldu,
konserler düzenlendi, mitingler yapıldı. Aslında bu davanın sonucu
başta belliydi: kamu malına zarar ve gösteri kanununa muhalefet.
Davaya özel yetkili mahkeme yerine normalde olması gereken asliye
mahkemesi baksa, tutuksuz yargılama olurdu. ikametgâh adresimden
alındım, ancak mahkeme kaçma şüphesi var gerekçesiyle tutuklamaya
karar verdi. AiHS'ye göre tutukluluk ile dosyada gizlilik bir arada
yürütülemez ama özel yetkili mahkemelerin pençelerine kim karşı
koyabiliyor ki. Bizde devletin bu adaletsizliğine karşı kendi sesimizi
çıkarabilmek için dönüşümlü açlık grevi yaptık ve savcılık ile medyaya
bildirimde bulunduk, ancak arkadaş ve ailelerimizden başka sesimizi
duyan olmadı. Devlet anarşist bireylerin 1 Mayıs eylemini egemen
sınıfın ayrıcalıklarına saldırdığını düşünerek cezalandırmalıydı.
insanlığın savunmasız kaldığı duvarlar arasında üç ay kaldık.
1 Mayıs 1886'da ABD'nin haymarket meydanında gerçekleşen eylem sonrası
beş anarşistin idam edilmesiyle devlet terörü başladı. 1 Mayıs 1977'de
taksim meydanında otuz dört solcunun katledilmesi de terörizmdi. Her
otorite özde kötü kılınır ve bu otorite, medyada anarşistleri terörist
olarak lanse ederek sadece kendilerini kandırmış oldular. Gerekçesi ne
olursa olsun kamu yararına yargılama, bir kimsenin hayatına bedel
ediliyorsa, buna şiddet ve terörizm denir. Ama bir camın yâda
pencerenin kırılması şiddet değildir, terörizm hiç değildir. Bankalar
sürekli hayatımıza bir değer biçiyor. Bize borçlarımızın olduğunu ve
bunun için sürekli çalışmaktan başka bir çaremizin olmadığını
hatırlatıyor. Her sabah gittiğimiz zindan gibi işyerlerinden, akşam
insanlıktan çıkmış halde dönüyoruz. Ne suç işledim de, hayatım boyunca
çalışmak zorundayım ki!
Bir anarşist olarak, daha az çalışıp bolluk içerisinde yaşamaktan
başka bir arzum yok.
oğuz topal...
alıntıdır