gibmesidir.. memleket gercegi..
bilimsel veriler esliginde aciklayalim..
alt tarafı bir am gibmek için;
atılan taklalar, çekilen çileler, yapılan cilalar, harcanan zaman, edilen masraflar dünya standartlarına göre oldukca pahalı olması.
olayın ekonomik boyutu, dünya standartlarına göre ürkütücü.
yeni tanıştığınız bir hatunu yatağa atma süresi gerçekten çok uzun bir süre.
hanım ablamız;
- sizden hoşlanacak,
- sizinle tanışacak,
- size ısınacak,
- size güvenecek,
- eski hatalarını tekrar etmemek için epey bir süre kasacak.
- sizin diğerlerinden farklı olduğunuza emin olacak.
vs.
vs.
vs.
bu liste uzar gider.
şimdi gelelim işin masraf kısmına.
yenecek, içilecek, gezilecek, telefon edilecek, özel günler aksatılmayacak, canı sıkılacak yanında olacaksın, mutlu olacak mutluluğunu paylaşacaksın, bunalımda olacak dinleyeceksin, regl dönemlerinde oluşan negatif elektiriği alacaksın vs. vs. vs.
bunların hepsi ayrı bir mekan, ayrı bir masraf.
olaya bilimsel ve toplumsal olarak bakarsak.
internet, kırmızı et, elektirik, benzin belki dünyanın en pahalı ihtiyaçları. alternatifi yok.
ama;
- am lan bu.
masraf istiyor, emek istiyor, göz yaşı bekliyor.
ama;
orta halli pacoz bi hatunu gibmek için yapılan masrafın yarısı ile;
en baba slav ırkının
olimpiyat yüzme takımını rahat tahat gibersiniz
bir parça aklını çalıştıran bankanın hizmete sunması durumunda hem alacağı hayır duaları hem kazanacağı faiz ile köşe olacağı
proce.
malum.
kızlarımızın amı dünyanın en pahalı amlar sıralamasında çok üst sıralarda. kanımca ilk üçe rahat girer.
karşı cins ile birlikte olmak istiyorsanız, bizim ülkemizde birçok adı konulmamış kural var.
birçok ilişki geleceğe sağlam bir yatırım olarak görüldüğü için, biraz zorlu bir yol sizi bekliyor.
donanımlı olmanız,
farklı olmanız (ne gibim birşeyse ben çözemedim)
amele olmamanız, (bunun kriterlerini bende bilmiyorum)
dosta düşmana güven vermeniz.
ilk aklıma gelenler.
bunlar para demek.
eski
yeşilçam filmlerindeki gibi limonata ile parklarda oturulmuyor.
aslında bir nebze olsun anlaşılabilir bu giderler. sonuçta geziyor, yiyor, içiyorsunuz.
ama;
kızlarımızın ihtiyacı bitmiyor ki.
vermiyorlarda. (aramızda kalsın)
- ha bugün, ha yarın. belki yarından da yakın.
bekliyoruz.
uzun yol bu. meşagatli ve acılı, ızdıraplı.
neyse;
şöyle doya doya gibebileceğiniz bir am için ortalama 3-6 ay arası bekliyorsunuz.
ilgi, alaka, sevimlilik, hoş süprizler falan derken baya bi masraf.
bankalar böyle bir kredi başlatsalar valla önlerinde kuyruk olur. faizi biraz uygun tutsalar daha iyi olur.
gün gelecek
avrupa insan hakları mahkemesine gidip hakkımı 'çatır çatır' arayacağım insanlık dıramı.
güzel ülkemizin yıllardır yaşadığı; politik, ekomomik, siyasi, kişisel ve toplumsal travmaların en büyük sorumlusu
gösterip vermeyen kızlar.
bu güzel ülke yıllardır birbirini kemiriyor bir rahat yüzü görmüyorsa, birşeyler mutlaka yanlış.
iklim şartları uygun, herbir yanımız denizlerle çevrili mutlu mesut, kavgasız gürültüsüz yaşamamız gerekirken birbirimizi yiyoruz maalesef.
gösterip vermeyen kızlar;
ülkemize çok büyük
ekonomik zararları var.
mesala;
bir kızın zütünde dolanıyorsunuz, para harcıyor ekonomiye can veriyorsunuz. telefon ediyor, araba kullanıyorsunuz. ekonomiyi ayakta tutuyorsunuz. hatun kişi size verdikce, daha çok üretip, daha çok tüketiyorsunuz. siz kazanıyorsunuz, herkez kazanıyor.
ama;
kız vermiyor. hayata küsüyorsunuz, insanlardan tiskiniyorsunuz. umutlarınız kırılıyor ve
ekonomi çarkı bir dişlisinden oluyor.
gösterip vermeyen kızlar gençlerimizi agresifleştiror, saldırgan yapıyor.
gidin gezin
karadeniz bölgemizi.
rus, moldavya, ukranya gibi ülkelerin kızları geldi. kavga, döğüş bitmese bile büyük ölçude azaldı. zaten çalışkan olan insanımız, işine daha bir fazla sarıldı. kavgayı, gürültüyü bıraktı. geçen sene gezmeye gittim. içim açıldı, gençlerimizin yüzü gülüyor. hayata daha bir sarılmışlar.
gösterip vermeyen kızlar ülkemizin gündemine yön veriyor.
seyredin
ana haber bültenlerini insanlar ne halde? gençlerimiz umutsuz. neden? kızlar
gösterip vermiyor. bi beklentisi yok insanlarımızın. yüzlerinden okunuyor çektikleri çile. halbuki bilseler bir hafta sonu kafasına göre bir hatun ile haftanın tüm sitresini atacak, dünya dertlerini unutacak. görün o zaman bu gençleri. yedi düvele meydan okurlar.
işin özü bu.
sağlıklı cinsel yaşamı olan her millet dünya sahnesinde çok büyük roller oynamış, tarihe yön vermiştir.
her başarılı erkeğin arkasında mutlaka nazlanmadan veren bir hatun vardır.
üzülerek söylüyorum,
gösterip vermeyen kızlar insanlık suçu işliyor. belki bilmeden bu güzel ülkenin güzel insanlarına çok büyük zararlar veriyor.
önümüzü, geleceğimizi, istikbalimizi baltalıyor.
ülkemizde parasını ödeyerek, masraf yaparak rezil kepaze olmanın diğer bir adı.
çiçek alınacak, oyuncak ayı alınacak (bu ne lan), zütüne güveniyorsan
tek taş alınacak.
binbir türlü şebeklikler yapılarak kıçı kırık sevgili ile gün geçir.
final;
- şlak şilak şilak.
ülkemizin tek gerçeği bu.
sevgililer günü falan hikaye.
şimdi;
hatun veriyorsa zaten her gününüz, geceniz, hafta sonu, hafta başı
valentine s day.
en fazla özel bir gün olur. düzenli ciks hayatınızı bir nebze olsun renklendirirsiniz.
zaten;
normal şartlarda zütü tavanlarda gezen hatun kişi, böyle özel günlerde daha bi uçuk kaçık oluyor.
amın var mı derdin var modunda geziyorlar.
şimdi;
şahsen ben sabahlara kadar çılgınca gibemeyeceğim bir hatuna bu kadar masraf yapmam. param ile rezil olmam.
gider paşa paşa direkt sabahtan vururum kendimi
elizabete. baktım kesmedi bir de akşam üstü. yok yetmedi yatmadan önce bir seans daha.
bir başka seçenek;
egoları, saçma sapan tiripleri ile bir pacozla uğraşacağıma çağırırım bir gecelik hayat arkadaşı, bakarım keyfime.
am züt meme üçlüsünün ülkemizde daha geçerli olduğu, kredisinin daha fazla olduğu kesindir.
dıbınız, zütünüz ve memeniz varsa bu coğrafyada açmayacağınız kapı, süründürmeyeceğiniz insan evladı yoktur.
american express platinum ile alabilecekleriniz, imkanlarınız, sınırları zorlama kapasiteniz bellidir.
am, züt, meme sahibiyseniz sınırları zorlayabilir, tarih bile yazabilirsiniz.
american express platinum heryerde geçmez.
ama;
am züt meme her kapıyı açar.
american express platinum ile türkiye'de am, züt, meme sahiplerinin karşilaştırılmasıdır.
ortak yönleri çoktur.
ikiside yanlış ellerde korkunç bir silaha dönüşür. geri ödemesi çok ağır olur.
ikiside
çakma sarışındır.
ayşe,
fatma,
selin,
arzu,
azize'ye inat türk erkeklerinin kıymetini bilen, onlara taparcasına değer veren
1001 ülkeden biz türk erkeklerine meraklı gavur kızlarımızı dalyan gibi delikanlılarımızın kolunda gördükce içimde kopan fırtınalar, yaşadığım gurur ve cosku ile yaptığım analız.
şimdi;
elinizi vicdanınıza koyun öyle düşünün.
bu
ecnebi kızlar, imkanları dahilinde ergenliklerinden başlayarak cinselliği, hayatı, aşkı, romantizimi doya doya yaşıyor. en üç noktalarda bizim
marjinal olarak gördüğümüz birçok tarzı deniyor.
sonunda;
bircoğu gerçek mutluluğu biz
türk erkeklerinde buluyor.
neden?
1) samimiyiz.
kendi memleketimizde öküzlük/amelelik olarak nitelendirilen birçok özelliğimiz, elin gavurları tarafından doğallık olarak nitelendiriliyor.
2) kibarız.
kendi ülkemizde otobüsde karşı cinse yer vermeye kalksanız, sabah bir gülümseme çaksanız. potansiyel sapık ve tacizci olarak görüleceksiniz. elin gavuru böyle düşünmuyor.
3) komiğiz.
nasrettin hoca torunları, cem yılmaz akranları, hababam sınıfı'nın vucut bulmuş haliyiz. olga, nina, lisa bu cevheri biz de görüyor.
4) delikanlıyız.
kıskanırız biz. ölümüne dalarız sevdiğimiz için. sahipleniriz. maalesef ülkemizde maco/kıro olarak tanımlanıyor.
5) iyi gibiyoruz.
şahsen çıkarmadan 3-5 gideriz. bulunca bir daha bulamayız belki diyerek vurdukca vurasımız gelir.
bu örnekler çoğaltılabilir.
işte tüm bunları düşündükce;
helga, olga, linda, nina, clara, lisa haklı.