/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
  1. 1.
    +37 -7
    Herkese merhaba beyler. Bu hikayenin ilk birkaç partını atmıştım ama bir panpamızın tavsiyesi üzerine aynı hikayeyi gece yazmaya karar verdim. Çalıntı değil yani benim hikayem. iyi okumalar.

    Eğer yukarıda isen, çok sert çakılırsın. Çünkü herkes senin koltuğuna oturmak isteyecektir.

    Seni kıskanacak, her şeyde açığını bulup bunu sana karşı bir koz olarak saklayacaklardır.

    Etrafın kızlarla çevrilecek, seni kör edecekler. Öyle güzel yapacaklar ki bu işi, sen önünü görmekte zorlanacaksın.

    Nereden mi biliyorum? Çünkü ben de yaşadım bunları. Ve size nasıl yaşadığımı anlatacağım.

    Hikaye kurgudur beyler.
    ···
  2. 2.
    +13
    Ben lise yıllarında çok da salak bir çocuk değildim. Derslerim ortanın biraz üstündeydi. Zaten ortaokulda iyi olduğum için puanı yukarının bir kaç kademe aşağısındaki bir liseye yerleşmiştim. Her şey iyi gidiyordu diyemem çünkü bir arkadaş ortamım yoktu. Erkeklerle yeni yeni kaynaşmaya başlıyordum ama kızlarda nedense konuşmakta zorluk çekiyordum. Bunu yenmek için bir gün bütün kızlarla iletişime girmeye başladım. 1 ay sonra her kızla konuşabiliyordum. Sıkıntı kalmamıştı. O sıralar bizim mahalleden bir kıza tutulmuştum. O kızla da çoğu zaman görüşüyorduk. Adı Eda olsun. Eda iyi bir kızdı. Zaten o yüzden Eda'ya tutulmuştum. Onu görmek için her zaman cama çıkardım.

    Bir gün, aklıma bir fikir geldi. Eda'ya açılmak istiyordum. Zaten iyice muhabbetimiz olmuştu. Onun bana karşı neler hissettiğini anlamak istiyordum. O yüzden aklımdaki planları okuldaki en yakın arkadaşım Musa'ya anlattım. O da bana Kanka muhabbetim iyi diyorsun. Sürekli onu görmek için cama çıkıyorsun. Bence sen geç bile kalmışsın. diyerek morali verdi. Sonraki gün hafta sonuydu. Eda'ya açılma vakti, sonraki gündü.
    ···
    1. 1.
      +3
      bi panpanın önerisi üzerine fotoya karı koydun
      ki tıklansın demi
      ulan ne binler var
      ···
  3. 3.
    +9
    Son birkaç gün çok önemli bir şey olmadı. Ama o güne kadar. O gün Ayşe'ye olan duygularımı açıklayacaktım. Yani hiçbir şey hissetmediğmi söyleyecektim ona. Ama nasıl söyleyecektim, nasıl kalbini kırmadan söyleyecektim bilmiyorum.

    O gün Ayşe ile hiç konuşmadım. Bu şekilde devam ederse yanıma gelecekti, neden onunla konuşmadığımı soracaktı. Ben de ona karşı bir şey hissetmediğimi söyleyecektim. Yani yavaş yavaş sinyalleri verecektim. Bu aklıma gelen en iyi plandı. Keşke gelmeseydi.

    1 hafta böyle geçti ve benim Ayşe ile hiç diyaloğum olmadı. Ve istediğim şekilde ilerliyordu planım. Ayşe yanıma gelmişti ve nedenini sormuştu. Ben de ona tam her şeyi söyleyecekken nedense söyleyemedim. Çünkü benim yapım öyleydi. Merhametli bir insandım ben. Ama yine de söyleyebilmeliydim çünkü söyleyebilirdim. Ona kedimi kaybettiğimi, hatta kimse ile konuşmadığımı söyledim.

    Neden bu kadar yalancı biriydim ben? Diğer öküzler gibi söyleyemez miydim onu sevmediğimi? Normalde olsa -merhametli biri bile olsam- zorlukla söylerdim ama bu sefer ne oldu da söyleyemedim?
    ···
  4. 4.
    +8
    ilk hafta antrenmanı bitmiş, çok yorulmuştum. Ama Ayşe'ye söz vermiştim. Buluşacaktık. Onun için hazırlandım, güzel kokular sürdüm, güzel kıyafetler giydim. Buluşacağımız yere 5 dakika önceden gittim ve Ayşe'yi beklemeye başladım.

    Tam 5 dakika sonra Ayşe geldi. Selamlaştık, yerine oturdu. Ben telefona bakmaya devam ediyordum, ama yine de kızın kötü hissedeceğini düşünerek telefonu cebime koydum. Havadan sudan muhabbete başladık. Sonra muhabbet, ileride neler olacak, bu ilişki nerelere gidiyor diye uzadı, gitti. Ben, gerçekten Ayşe'yi tanımaya başladım. Sonra Ayşe ile ilk konuşmamızda söylediklerimin yalan olmadığını anladım. Ayşe gerçekten hoş kızdı. Ve ona karşı, az da olsa, bir şeyler hissetmeye başlamıştım. Ama onun da dediği gibi, turnuvaya daha çok önem vermeliydim.

    Antrenman, Ayşe. Bu şekilde gidiyordu hayatım. Ayşe ile buluşmalarımızı sıklaştırdık. Ben gerçekten Ayşe'den hoşlanmaya başlamıştım. Artık sarmaş dolaş takılıyorduk. Tabi ileride neler olacağını kader gösterecekti. Biz Ayşe ile nasıl olacaktık? Turnuva nasıl olacaktı? Bunların hiçbirini bilmiyordum.
    ···
  5. 5.
    +8
    Bu sorular benim kafamı meşgul ededursun, basketbol turnuvaları için hazırlık başlamıştı. Koçumuz -beden öğretmenimiz- bize sıkı bir program vermişti. Her okul çıkışı 1 saat, hafta sonları 2 saat antrenman yapacaktık ama 1 hafta aralıklarla. Ben hangisi ile uğraşacaktım bilmiyorum. Ayşe ile mi, yoksa bu turnuvalar ile mi?

    Herhalde Ayşe ile aramızda o diyalog geçmeseydi, kesinlikle turnuva derdim. Ki şimdi de turnuvayı seçmeliydim. Çünkü bu daha önemliydi. Ayşe de demişti bunu. Zaten buluşmuyorduk, ama kız yine de benimle daha az vakit geçirmelisin, turnuva daha önemli demişti. Bu kız beni gerçekten seviyordu. Ben de bu dediklerinin verdiği gazla turnuvaya daha da odaklandım.

    Çok hırslıydım. Bu yüzden takım arkadaşlarım benimle takılıyorlardı. Bize de şans tanı diyorlardı.

    Boş zamanlarımda ne yapacağımı düşündüm. Ayşe'yi üzmemek için boş zamanlarımı Ayşe ile geçirecektim. Zaten dünden razıydı. Hem bu sayede Ayşe'yi daha da iyi tanıyabilirdim. Kim bilir, belki fikirlerim değişirdi. Kader, bunu gösterecekti.
    ···
  6. 6.
    +8
    O gün gelip çatmıştı. Eda'ya çıkma teklif edecektim. Ama nasıl teklif edecektim bilmiyorum. Neredeyse bütün gün prova yaptım, durdum. Diğer arkadaşlarımın da -kızlar da dahil- tavsiyesine uyarak bir yöntem buldum. Bence çok güzeldi. Ve heyecanlı bir şekilde çıkışı beklemeye başladım.

    Çıkış vakti geldiğinde hemen bizim sokağa doğru koşturmaya başladım. Eda'nın orada olmasını umarak, yoluma devam ediyordum.

    Bizim evin oraya geldim. Eda etrafta yoktu, o yüzden beklemeye başladım. 1 saat sonra Eda'yı görmüştüm. Geldiği gibi selam verip hemen yanına geldim. Ve konuşmaya başladım (Eda = E / Ben = B):

    B- Eda. Seninle bir şey konuşabilir miyiz?
    E- Tabi. Neden olmasın?
    (Bizim evin yakınındaki bir kafeye gittik.)
    E- Seni dinliyorum False God.
    B- Eda. Ben çok düşündüm, taşındım, ettim. Seninle de zaten samimiyiz, o yüzden bu kararı vermekte tereddüt etmedim. Eda, benimle çıkar mısın?
    Eda ilk başlarda yüzüme tuhaf tuhaf baktı. Sonra konuşmaya başladı:

    E- Bu gerçekten şaşırtıcı bir teklif. Seni seviyorum, false god. Ama sadece arkadaş olduğumuz için. Yani bende öyle bir duygu yok. Özür dilerim.

    Eda konuşur konuşmaz ayağa kalktı ama ben gitmeden tuttum ve şunları söyledim:

    B- Peki bu arkadaşlığımızı zedeleyecek mi?
    E- Emmm... Pek sanmıyorum.
    B- Tamam o zaman. Hadi gidelim.

    Hesabı ödeyip evlerimizin yolunu tuttuk. Eda'ya da bir daha hiç o gözle bakmadım.
    ···
  7. 7.
    +7
    Kader, biraz tuhaf bir kavramdır. Sizin iyi kaderiniz de olabilir, kötü kaderiniz de. Benim tercihim iyi kaderdir. O zaman herkes ile iyi geçinir, hayat size hep güler. Ama bu demek değildir ki, kötü kader sizi bırakmaz. Her zaman bir açığınızı yakalar kötü kader. Ve yakaladığı zaman, en mutlu anınızdır. Öyle bir vurur ki kötü kader, keşke hiç mutlu olmasaydım dersiniz.

    Bunu neden mi anlattım? işte nedeni:

    Ben Ayşe ile artık daha da yakınlaşmıştım. Her şeyim Ayşe olmaya başlamıştı. Turnuvayı aksatmıyordum ama Ayşe ile de daha çok vakit geçiriyordum. Hatta antrenman çıkışları bile buluşuyorduk Ayşe ile.

    Bir gün Ayşe, çok önemli bir konu konuşmak istediğini söyledi. Telefonda söylenebilecek bir durum değilmiş. Ben de tamam dedim. Ne olacağını bilmiyordum ama aklıma kötü şeyler de getirmiyordum. Neyse. Biz Ayşe ile buluştuk. Hemen konuya girdi:

    A- False god. Ben artık yapamıyorum.

    Ben bu dediği üzerine çökmüştüm. Sanki üzerime bir çok kamyon dökülmüştü. Ve kaldıramıyorlardı.

    B- Na-nasıl yani? Sen ciddi misin?
    A- Hem de çok.
    B- Peki ben sana ne yaptım be Ayşe? Seni sevmekten başka sana ne yaptım? Antrenmanlardan sonra bile seninle buluştum. Ama neden? Söyle. Söyle ki ben de bileyim.
    A- Mehmet seni başka bir kızla görmüş. Onunla sarmaş dolaşmışsınız. Hatta Mehmet'e sırf ortam yapabilmek için benimle çıktığını söylemişsin.
    B- Bunlara gerçekten inandın mı?
    A- Sen inanmaz mıydın?
    B- Senden duymadan, güvendiklerime sormadan hareket etmezdim. Eğer sen bunları yapmadıysan zaten bitsin bu ilişki.

    Masadan kalktım. Bir kuruş bile bırakmadım masaya ve gittim. Yolda gözyaşları dökerek...
    ···
  8. 8.
    +8 -1
    Günler böyle geçerken ben de iyice ortama ayak uydurmuştum. Zaten basket takımındaydım. Oradan da arkadaşlarım vardı. Bunlar zirveye çıkarken bastığım ilk adımlardı. Daha niceleri vardı ileride.

    Bir basket antrenmanından sonra soyunma odasına gittim. Üzerimi değiştirip çıktım. Tam giderken önüme diğer 2.sınıftan tanıdığım kız geldi. Adı Ayşe olsun. Karşıma Ayşe çıktı. Benimle konuşmak istediğini söyledi. Aramızda şöyle bir diyalog geçti (Ayşe = A / Ben = B):

    B- Seni dinliyorum Ayşe.
    A- Ben seninle şeyi konuşmak için gelmiştim.
    B- Neyi?
    A- Şey işte.
    B- Ayşe sadede gelir misin?
    A- Ben senden hoşlandığımı söyleyecektim! Ve sana çıkma teklifi edecektim.

    Bunu duyunca ağzım açık kalmıştı. Kendimi biraz tuhaf hissetmiştim çünkü ilk defa bir kız bana çıkma teklif ediyordu. Sonra Ayşe'ye şunları söyledim:

    B- Aslına bakarsan, iyi bir kızsın. Ben de sana karşı boş değildim (Bunları tamamen iyi hissetmesi için söylüyordum çünkü ona karşı bir şey hissetmiyordum. Ama gururunun da kırılmasını istemiyordum.). Tamam Ayşe. Teklifini kabul ediyorum.

    Bunu söyleyince Ayşe ne yapacağını bilemedi. Son çare olarak bana sarıldı. Seni seviyorum dedi. Ve ben de ne yaptığımı sonradan anlayıp, ne yapmam gerektiğini düşünmeye başladım.
    ···
  9. 9.
    +4
    Buradan sonrasını yazmamıştım. Şimdi yazıyorum.
    ···
  10. 10.
    +4
    Semih'ten de kavga etmeden kurtulmuştum. Böylece işler yoluna girmişti. O günden itibaren başka önemli bir şey olmadı. Ama size turnuva dönemini anlatacağım. Merak etmeyin turnuva boyunca bir şey olmadı, diyemeyeceğim.

    Turnuva başlamıştı. Bizim ilk rakibimiz kolay gözüküyordu. Gerçekten de maçlarına baktığımız zaman kötü oynuyorlardı. O yüzden pek de bir korku oluşmadı bizde. Ama salmadık tabi.

    ilk maç günümüz gelmişti. Karşı taraf epey hazırlıklı gelmişti. Oyun içinde daha iyi oynuyorlardı. Ama biz ilk maçı 8 sayı fark ile kazanmıştık. Ben 19 dakika sahada kaldım ve 5 sayı,2 ribaund ve 1 asist ile bitirdim.

    3 gün sonra ikinci maçımıza çıkmıştık. Bu sefer rakip daha dişli çıkmıştı. Hatta turnuva boyunca en dişli rakip denebilir. Bu maçı da özet geçeyim.

    iyi savunma yapıyorlardı ama biz dış şut etkenini iyi kullanan bir takımdık. Bu sefer ben daha fazla süre aldım. Ve inanılmaz basketler atarak galibiyete en büyük katkıda bulundum.

    Son 7 saniye idi. Biz topu oyuna soktuk. Maç berabere bitecekti, yani uzatmaya gidecekti. Biz başlattık, top en son bende kaldı. Ben de pota altında Adem'i gördüm ve ona attım. O da sayıyı buldu ve biz kazandık. Galibiyet okul çevresinde yayılmıştı.

    Hatta Ayşe bizim eve gelmişti. içeriye girdiği gibi dudaklarıma yapıştı ama ben hemen kendimi geri çektim. Nedenini sorduğumda bana galibiyette çok büyük bir payım olduğu için bunu yaptığını söyledi. Bir nevi ödül yani. Ben de tamam dedim ve öpüşmeye başladık.

    Sonra dolaptaki biraları çıkardık ve hem zafer sarhoşu olduk, hem de normal sarhoş olduk. Ve sonrasında, hepiniz tahmin etmişsinizdir. Ben yarı pişmandım, yarı pişman değildim. Ruh halim biraz tuhaftı. Ama Ayşe, hiç pişman değildi.

    Seviyordum bu kızı. Gerçekten...
    ···
  11. 11.
    +3
    Saat tam 23:05'te geri geleceğim herkes toplansın panpalar lütfen.
    ···
  12. 12.
    +3
    Evet dediğim gibi yarın pilav günü var ve erken olduğu için yatıyorum yatın gelince devam ederiz. Herkese iyi geceler.
    ···
  13. 13.
    +3
    Bütün rez alanlar toplansın oylama yapacağım hikayenin kaderi sizde.
    ···
  14. 14.
    +3
    Arkadaşlar birazdan çıkacağım nişana gitmek için o yüzden akşama kaldı.

    Hepiniz adamsınız.
    ···
  15. 15.
    +3
    Arkadaşlar yarın eski okulumda pilav günü olacak. O yüzden son partı atıp uyuyacağım.

    Hikaye nasıl gidiyor söylerseniz sevinirim.
    ···
  16. 16.
    +3
    Sonraki gün olmuştu. Ben okula gittiğimde Ayşe'nin yanına gittim. Günaydın diyemeden bana bir tokat attı. Ne oldu diye sorduğumda bir tokat daha attı. Sonra bana bir fotoğraf gösterdi.

    Ceyda ile öpüştüğümüz fotoğraf. Bunu nereden buldun diye sordum. Semih'in attığını söyledi. Ben de tam Semih'i dövmeye giderken bana Ben gidiyorum. Burada kalamam. Eğer benimle gelirsen seni affederim. Gelmezsen... Orasını sen düşün dedi. Ben de hemen düşünmeye başladım.

    Sevdiğim kız gidiyordu. Peşinden gitmeliydim ama burayı da bırakamazdım. Zor bir karardı ama sonunda kararımı vermiştim:

    Ayşe'ye Beni unutma. dedim ve ağlayarak uzaklaştım. Ayşe de zaten izin almıştı. Ve gitti. Canımdan bir parça koparıp gitmişti.

    O gün sürekli ağladım, içtim. Gerek sigara içtim, gerek alkol aldım.

    Sonraki gün, Ayşe'nin sesini son kez duyabilmek için aradım Ayşe'yi. Aradım, açmadı. Bir daha aradım, açmadı. Bir daha aradım, bir erkek açtı telefonu (Adam = E / Ben = B)

    E- Efendim?
    B- Sen kimsin? Ayşe nerede?
    E- Siz yakını mısınız?
    B- Evet. Ne oldu Ayşe'ye?
    E- Bindiği otobüs kaza yaptı. Uçurumdan yuvarlandı. Kazada 11 kişi öldü. Aralarında biri de sizin bahsettiğiniz Ayşe'ydi.

    Bunu duyunca gözyaşlarım anında belirdi. Telefon elimden kaydı, elim tutmuyordu çünkü. Bacaklarım, onlar da tutmuyordu. Kendimi yere bıraktım ve ağlamaya başladım.

    Adamdan bilgileri öğrenip hemen gittim hastaneye. Annesi ve babası oradaydı. Başsağlığı diledim ve olanları anlattım. Anlayışlı insanlarmış. Kızlarını görmeme izin verdiler. Gerçekten oydu. Kıymetlim...


    BUGÜN

    Gene bir Cuma günü. Yoldayım. işten çıktım, eve geldim. Üstümü değiştirdim ve en sevdiği kokulardan sıktım. Bugün ziyaret günüydü. Sevdiceğimi ziyaret günü. Doğruca minibüse bindim. Zaten önünde bırakıyordu minibüs. Biraz çiçek ve su da almıştım. Sonra, artık ezberlediğim için, sağıma soluma bakmadan mezarına geldim Ayşe'nin.

    Ayşe'nin mezarı. Evet.

    Toprağı suladım, çiçekleri ektim. Kalan su ile kuşların içmesi için su koydum. Yasin okudum ve konuşmaya başladım onunla. O beni dinliyordu. Eskisi gibi değildi. Artık kimse beni dinlemiyordu. Tanımıyordu. Ayşe hariç. Yine hakim olamadım gözyaşlarıma. Yine tutamadım içimdekileri. Hoş, beni görüyordur zaten ama yine de içimi döktüm ona.

    Eğer yukarıda isen, çok sert çakılırsın. Çünkü herkes senin koltuğuna oturmak isteyecektir. Hikaye boyunca benim yükselişimi ve nasıl çok sert bir şekilde çakıldığımı okudunuz.

    Seni kıskanacak, her şeyde açığını bulup bunu sana karşı bir koz olarak saklayacaktır. Semih bunu başarılı bir şekilde yaptı zaten. Hem de 2 kere.

    Etrafın kızlarla çevrilecek, seni kör edecekler. Öyle güzel yapacaklar ki bu işi, sen önünü görmekte zorlanacaksın. Eda olayı yüzünden ben Ayşe'ye ilk başlarda soğuk davranmıştım. Ve Ceyda sayesinde... Anladınız.

    Nereden mi biliyorum? Çünkü ben de yaşadım bunları. Okudunuz zaten.

    Ben, false god. Ben, zirveden düşen adam.

    Ben, etrafı kızlarla çevrili, kör olmuş, zirveden düşünce de kızlardan arınmış adam.

    Ben, artık false god bile değilim. Çünkü ben hiç yaşamadım.

    Hikaye burada bitti arkadaşlar herkese, okuyan herkese teşekkürler.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Eline sağlık
      ···
  17. 17.
    +3
    Sınıf yavaş yavaş toplanmaya başlamıştı. Ama nedense bir soğuk hava hakimdi sınıfa. ilk ders sakin geçmişti ama sanki birisi yanlış bir şey dese kıyamet kopacaktı sınıfta. Ve sanırım, yanlış bir şey demeyi benden bekliyorlardı.

    Nereden mi anladım? Sınıfta gruplaşmalar (içinde ben yokum), tuhaf gözle bakmalar (bana karşı). Bazılarından birkaç şey duydum. Bu false god çok şerefsizmiş. Kızı aldatıyormuş meğer. gibi şeyler duydum. Siz bunu duysanız ne yapardınız?

    Düşünün. Bir kızı seviyorsunuz ama gerçekten seviyorsunuz. Ve kız size bir gün gelip kendisini aldattığınızı söyleyerek iftira atıyor. Ve bu olaydan dolayı sınıf size karşı bir cephe alıyor. Sizi bilmem ama ben orada 1 dakika kadar daha duramazdım. Sinir küpüne binmiş bir şekilde okuldan çıktım ve doğru eve gittim.

    Duvarlar yetmeyecekti bana. Onlardan hıncımı çıkardım diyelim. Peki sonra? Herhalde sıra kapılara gelirdi. Ama anlamsızdı. Hiçbir şey Ayşe'yi geri getirmeyecekti. O başkasıyla gülecekti. Peki ben? Mal gibi her yeri yumruklayacaktım.

    Öfkeyle kalkan zararla oturur beyler. Bunu asla unutmayın. Bu benim aklıma sonradan gelmişti. Ne zaman mı?

    Yine bir antrenman günü sıkı bir şekilde çalışıyorduk. Sonra molada, ben Semih'in yanına gittim. Aramızda şöyle bir konuşma geçti (Semih = S / Ben = B):

    B- Ayşe ile aranızda ne var?
    S- Bir şey yok.
    B- Yalan atma lan. Gülüşüyordunuz işte sınıfta.

    Sanırım o, benim makaraya aldığım zannetti.

    S- Lan yürü git şuradan be (Burada güldü.).

    Güldü, ama ben gülmeyince bir anda sustu.

    B- Ayşe'ye söylediğin yalanları geri alacaksın.
    S- Ne yalanı lan.
    B- (Sesimi yükselterek) Oğlum bak. O kız benim sevgilim. Uzatmayacaksın ve peşini bırakacaksın.
    S- Haaa. Şu konu. Sen bırakacaksın aslanım. O kızdan ben daha çok hoşlanıyorum. Bütün gün bekledim. Bütün hafta. Tam gidip çıkma teklifi edecekken sizin sarıldığınızı gördüm. Bunu kendime yediremedim ve ben de Ayşe ile aranızı açtım. işe de yaradı.

    Ben boğazına sarıldım ama tek elle.

    B- Oğlum seni öldürürüm lan!
    S- Hadi sıkıyorsa vur bir tane de atıl takımdan.

    Haklıydı. Ona vurursam atılırdım. Ben de ittirdim ve gittim. Sonraki gün olacaklardan habersiz sırıtıyordu mal.

    Sonraki gün bu salak sınıfa geldiğinde Ayşe'yi benim yanımda buldu. Ağzı bir karış açıldı. Şaşkınlık içerisindeydi. Ben de ona güldüm. Bir daha da bulaşamadı bana.

    Şimdi diyeceksiniz nasıl oldu bu. Hadi anlatayım:

    Okuduğunuz gibi, tek elimle boğazına sarılmıştım. Peki diğer elim? Telefondan ses kaydediciyi açmıştım. Bu salak da her şeyi ötünce, yalanı ortaya çıktı.

    Ben de Ayşe'ye çok önemli bir şey olduğunu, hemen buluşmamız gerektiğini söyledim ve kaydı dinlettim. Sonradan barıştık. işte olay bu.
    Tümünü Göster
    ···
  18. 18.
    +3
    Size kaderden bahsetmiştim. iyi ve kötü kader hakkında konuşmuştuk. Belki de çoğunuz, anlattıklarım doğrultusunda, kötü kaderin şimdiden geldiğini sanıyordur. Ama yanılıyorsunuz. Bu hikayede inişli çıkışlı bir grafik ortaya koyacağız. Benden nefret de edebilirsiniz.

    Eve gittiğimde saat 8'i gösteriyordu. Hemen girip duş aldım ve bugün Ayşe ile olanları düşündüm. Kim bana bunu yapabilirdi? Kimin nefretini bu kadar kazanmıştım?

    Bunu araştırmam gerekiyordu. Bunun sebebi okuldan da olabilirdi, arkadaşlarımdan da olabilirdi, mahalleden bile olabilirdi. Ama ben nereden başlayacağımı bilmiyordum.

    O akşam Ayşe hiçbir şey yazmadı. Sanırım benden bekliyordu ama ben de mesaj atmayacaktım. Onun özür dilemesi gerekiyordu çünkü. Sebepsiz yere adamın kalbini kır, sonra da özür bekle. Hadi kızım yol al şuradan. Öyle kolay değil o işler.

    Sonraki gün Ayşe ile, ne kadar istemesem de, göz göze gelecektim. Gözlerimin her şeyi anlatmasını bekleyecektim. Onun da anlamasını.

    Okula geldiğimde Ayşe'nin Semih ile konuştuğunu gördüm. Sınıfa girdiğimde Ayşe yüzüme bile bakmadı. Semih sadece göz gezdirmekle yetindi. Sonra konuşmaya devam etti. Ben de daha ilk günden bu anı yakalayınca aklımda fırtınalar esmeye başladı. Ya Semih Ayşe'ye söylediyse yalanları? Ama beni tehdit de etmedi.

    Ben bunlarla uğraşırken, Ayşe'nin gülme sesiyle kendime geldim. O çocuk, Ayşe'yi güldürmüştü. Artık bir şeyden kesin emindim:

    Ayşe'den Semih de hoşlanıyordu. Bu yüzden Ayşe'ye bu yalanları söyledi. Nereden biliyorsun derseniz Semih de basketbol takımındaydı. Ve aynı sınıfta olduğumuz için ne yaptığımı her şekilde görüyordu.

    Ve ben bunun intikdıbını alacaktım. O zaman keşke diyecekti.

    Ama ben affetmeyecektim...
    ···
  19. 19.
    +4 -2
    kurgu hikaye ne amk ya
    ···
    1. 1.
      +1
      Kurgu hikayenin neresi saçma anlamadım? Zira kurgu yapıp çok da iyi okunan yazarlar var.
      ···
      1. 1.
        0
        bi pananın önerisi üzerine fotoya karı koydun
        ki tıklansın demi
        ulan ne binler var
        ···
      2. 2.
        0
        Evet böyle fotolar adamın dikkatini çekiyor ben foto için geldim
        ···
  20. 20.
    +2
    Benim aklımda hala Ayşe ile yaşadığımız gece vardı. Hatta adamakıllı antrenman yapamadım bile. Ayşe hayatına normal bir şekilde devam ediyordu. Yine buluşuyorduk ama az buluşuyorduk.

    Benim aklımda hala aynı gece. Bu konuyu Ayşe'ye açmanın mantıklı olacağını düşündüm.

    Bir gün Ayşe ile buluştuk. Ben ona konuyu açtım:

    B- Ayşe. Seninle önemli bir konuda konuşacağım.
    A- Tabi aşkım.
    B- Ayşe. Benim aklımda o gece var.
    A- Hangi gece?
    B- O gece işte.
    A- Anladım.. Hayatım kafana takacak bir şey yok. Oldu, bitti. Eğer beni düşünüyorsan, merak etme. Benim vicdanım rahat.
    B- Tamam canım.

    Ondan sonra pek bir şey olmadı. Turnuvaya geri dönelim.

    Turnuvayı kazandık. Zor da olsa kazanmayı başardık. Kupa seremonisinde beni omuzlarının üstüne aldılar. Tabi herkes alkışladı.

    Çıkışta tam giderken bir kız sesi duydum. Bana seslenmişti (Kız = K / Ben = B):

    K- Hey. False god sensin değil mi?
    B- Evet benim de, siz kimsiniz?
    K- Ben Ceyda. Memnun oldum.
    B- Ben de Ceren. Evet, ne diyecektin?
    K- Eee, eğer boşsan şimdi bir yerlere gidebilir miyiz diye soracaktım.
    B- Üzgünüm ama benim bir sevgilim var.
    K- Kim, Ayşe mi?
    B- Sen nereden biliyorsun?
    K- Sadece tahmin. iyi tahmin ederim.

    Bende biraz kuşku oluştu tabi ama boşverdim.

    B- Sadece bir şeyler içeceğiz değil mi?
    K- Aslında bara gitsek daha iyi olur diyecektim. Ne de olsa şampiyon oldunuz bırak da biraz eğlenmene bak.
    B- Peki tamam.

    Bara gittik. Orada bir güzel sarhoş olduk. Sonra bu dudaklarıma atladı bir anda. Elinde de telefon. Tek eliyle tutmaya çalışıyor beni. Ben kendimi geri çektim.

    B- Ne yapıyorsun sen be!
    C- Özür dilerim. Çok çekicisin ben de dayanamadım.

    Oradan hemen kalktım ve evime gittim. Sonraki günden habersiz. Her zamanki gibi...
    ···