burası
yanmaz sapli tava arkadaşımıza aittir. onun anlattıkları ilk sayfada olsun;
edit:
yanmaz sapli tava arkadaşımızın verdiği bilgiler; arkadaslar trombosit vermenin bir güzel yanini söyleyeyim size. sizden tormbosit almadan önce kan tahlili yapilir. normal doktora gittiginizde o tahliller yapilmamaktadir. dolayisiyla trombosit icin gittiginizde bedavaya tam tesekküllü bir kontrolden gecmis olursunuz. bütün kan degerlerinize bakilir. vede kan merkezindeki görevliler cok yardimci olurlar. tormbosut verdikten sonra vucudunuzda bir kirginlik ya da yorgunluk hissetmessiniz. kan vermeye göre daha kolay toplamaktadir bünye kendisini. trombosit arayan hasta yakinlari genelde iyice caresizlige düsmüs insanlardir, zira kendi cevrelerindeki kaynaklari coktan tüketmislerdir. eger trombosit verirseniz o hasta yakininin gözünün icinde göreceginiz umut ve mutluluk sizi hayata daha gibi baglayacaktir.
kan grubunuzun ne oldugu cok da önmeli degil. hastanelerde sahit olacaginiz olaylar sizin kendinize olan güveninizi artiracaktir. hayatimin en zor dönmelerindne birinde hasbelkader gittigim hastanede tormbosit bagisinda bulundugum cocugun 11 yasinda oldugunu ögrendim. hasta yakinina sizi teselli edecek tek kelime söyleyemem ama siz örnek bir babasiniz dedim. adamcagiz kizimda öyle söylüyor dedi. yasamasi cok zor biliyorum ama yapabilecek birseyim yok dedi. ben sustum adam anlatti, ben sustum adam anlatti. dertlesmedik cünkü farkettim ki adamin dertlerinin yaninda gül gibi hayatim vardi. o dertlerini döktü. hastaneye giderken ne kadar bahtsiz oldugmu düsünüyordum, hastaneden cikarken ne kadar sansliyim diyordum. cok sükür
duygulandım bin :(
edit2:
yanmaz sapli tava arkadaşımız sahtekarlara değinmiş okuyun binler ve adamı şukulayın!:
arkadaslar ne zaman trombosit verdiysem hep daha güclü ciktim hastaneden. size bu konuda anlatacaklarim cok.
hasta yakinlarini nasil kandirdiklarini anlatayim önce. caresiz durumdaki insanlarla dalga gecen picleri anlatayim.
trombosit bulamayan hasta yakininin gidecegi yerler sinirlidir. askeriye, polis okulu, ögrenci yurdu, garaj. buralarda insan sayisi fazla oldugu icin ve de anons imkani oldugu icin bagisci bulmak kolay olur. ama aslina abakrsaniz durum genelde umutsuz cikar. simdi yasanilan piylikleri anlatayim.
ankara gazi hastanesinde esi yatan adam (haci abi) yana yakila trombosit ariyor, en yakinda asti var diyerek astiye gidiyor anons ettiriyor. bir eleman geliyor benim kan grubum sifir negatif diyor, ben trombosit verebilirim. ilani duyunca otobüsten indik karimla. o burada bekleyecek diyor. haci abi tesekkür ediyor ben bilet paranizi veririm diyor. ne kadar biletiniz . eleman 2 bilet 60 lira tuttu diyor afyonùn berisinde bir kasabanin ismini veriyor. haci abi icinden geciriyor orasi benimde yolumun üstü burdan oraya 20 liraya bilet kesiyorlar, bu adama nedne 30 dan satmislar ki diyor. neyse panpalar haci abi aliyor elemani hastaneye zütürüyor, yolda soruyor karnin ac mi diye elemanin karnini da doyuruyor bir güzel. hastaneye gidiyorlar eleman ilk tahlil icin kan veriyor o sirada haci abi evraklari getir zütür yaparken eleman pat kayboluyor. herhalde tuvalete gitti derken kan merkezinden haci abiye diyorlar ki bu kan grubu size uygun degil kaldi ki eleman hasta. haci abide jeton düsüyor. caresizlik tekrar gidiyor astiye. anons yapan eleman diyor ki ya haci abi ben arkanizdan kostum ama yetisemedim, senin yanina gelen eleman sahtekar, garajda yatip kalkan bir tip, onu zütürme diyecektim diyor. arada giden 3-5 kurusa yanmiyorum diyor haci abi, benim 2 saatimi caldi ona yaniyorum.
beyler trombosit bagisinda bulunursaniz bu tür sahtekarlari da engellemis olursunuz
sahtekarlar devam: arkadaslar bu alanda yasanan sahtekarliklari anlatmaya devam edeyim. hatirlarsaniz bir aralar cep telefonunuz ne kadar cok aranirsa operatörden bedava dakika kazaniyordunuz. hah iste o dönemlerde kan bagisi icin telefon verilen siteler vardi. bazi huur cocuklari sadece kontör kazanabilmek icin o sitelere telefon numarasini birakiyorlardi. eleman ayni telefon numarasini her kan grubu icin birakmis. hasta yakini ariyor, eleman muhabbeti uzatabildigi kadar uzatiyor sonrada ertesi g¨ne randevu verior diyor ki ben hastaneye gelirim. bunun üzerine hasta yakini gidip kan merkezinden randevu aliyor. randevu saati gelmeden ahsta yakini bir daha ariyor eleman adres tarif ettiriyor gene muhabbeti uzatiyor ve randevu saaati geliyor ortada kimse yok. hasta yakini caresilik icinde tekrar ariyor. pic bir mazeret uydurup yok grip oldum yok acilen sehir disina ciktim vesaire. perisan ediyor hasta yakinini. peki eline ne geciyor bedava kontör. bu tür piclerle ne yazik ki ayni memleketteyiz amina koyayim.
arkadaslar kötü örnekler anlatmak istemem ama en son bir tane daha anlatayim. dedigim gibi trombosit arayan hasta yakinlari genelde elindeki avucundakini tüketmis darda kalan zoda kalan insanlar oluyor. hastasi ile ilgilenebilmek icin isinden cikan mi ararsin, daha iyi tedavi olur diye anadoludan kalkip ankara`ya gelen mi ararsin, elindeki bütün kredi kartlarinin limitini tüketmis doktor doktor gezen mi arasin öyle bir caresizlik iste.
iste bu hasta yakinlarina para karsiligi kan satmayi teklif eden picler de var bu memlekette. karsisindaki kisinin caresizliginden para kazanmayi marifet bilen piclerde var.
edit3: bu sefer duygusal hikaye var okuyun binler!:
bir örnek daha anlatayim. ben genelde doktorlarla arasi iyi olan birisi degilim. pek yildizlarimiz barismaz. bir gün telefonum caldi karsidaki kisi diskapidaki cocuk hastanesinde görev yaptigini belirten bir doktordu. bana trombosit verip veremeyecegimi sordu. bende ancak aksam gidebilecegimi söyledim. 7 gibi oraya gelebilirim dedim. söz verdigim saatte oraya vardim. doktoru buldum. doktor sasirdi, ben gelmeyeceginizi düsünmüstüm dedi. neden dedim. biz dedi artik güvenimizi kaybettik insanlara o yüzden gelmeyeceginizi düsündüm. bu arada icimden de geciriyorum herhalde doktorun akrabasi hasta diye. hasta kim diye sordum. doktor anlatmaya basladi. karadenizin bir ilinden gelen. 10 yaslarinda milyonda bir görülen bir hastaliga yakalanmis bir cocukmus. hastaligin adini söyledi ama ben anlamadim bile ama anladigim kadari ile cocugun vüccudu kendisiyle savasiyormus ve sürekli trombosit takviyesi gerekiyormus. doktor anlatmaya devam etti. cocukcagizin ailesi sifiri tükettigi icin cocugu hastaneye birakip dönmüsler köylerine. ayda bir ariyorlarmis, nasil diye. cocukcagiz hastaligi sebeboyle hic okula gitmemis. gönüllü bir ögretmen her aksam kendisi okuldan ciktiktan sonra gelip ders calistiriyormus cocuga. oradaki doktorlar kendi aralarinda para toplayip bir havuz olusturmuslar ve o para ile cocuga elbise ayakkabi ve diger ihtiaclarini aliyorlarmis. oyun oynayacak hic bir arkadasi yokmus cocugun, hemsirelerle doktorlarla vakit geciriyormus. benden kan aldilar tahliller olumlu sonuclandi. trombosit alindiktan sonra bana bir cukulata verdiler, dedim unu o cocuga verin benim adima. doktor güldü. abicim dedi bugüne kadar trombosit verip te cukulatayi yiyen olmadi herkes o cocuga verin deyip verdi. eger ülker cikolotali gofretin ne kadar degerli oldugunu anlamak istiyorsaniz diskapidaki cocuk hastanesinde trombosit verin beyler.