1. 7.
    0
    i̇şte bir yaz tatili daha bitti. acıların sonu dertlerin başı. okullar açıldı. yine dersler, yine sınavlar zorlu maraton başlıyor yeniden.şu geçirdiğim üç aylık tatilde neler yaptım diye düşünüyorum da;bir iki aşk macerası yaşamıştım ama bir türlü o güzel ayaklar altına girememiştim.ne tuhaftı şu kız milleti. normal bir cinsel ilişkiye evet ama ayaklarıyla temasta bulunmak istesek yok “manyak mısın sen, sapık mısın sen, böyle bir şeyden nasıl zevk alıyorsun, iğrençsin,vs vs.”şimdi onlara derdimizi anlatmaya kalkmak ta ayrı bir dert. çünkü anlamayacaklar ve ardından bir sürü sorun getirecek.en iyisi koyuver gitsin.i̇şte öyle böyle derken bir yaz tatilini daha bitirmiştik.bu gün okulun ilk günüydü. ders kayıtlarını bir hafta öncesi yapmıştım.bu sene üniversite 2.sınıf olmuştum. artık çömezlikten rütbeliye yükselmiştim. kampüste ağır ağır yürüyordum ve etrafıma bakınıyordum. hiçbir şey değişmemiş,her şey bıraktığım gibiydi sanki. biraz sonra “müzik öğretmenliği”bölümünün yani benim bölümün önündeydim.i̇lk işim kantine gitmek oldu. kampüsteki en eğlenceli kantin bizimkisi olmalı.i̇çeride bağlaması, gitarı,udu, darbukası veya bendiri çalıp söyleyeni mi ararsınız, toplu halde çalıp söyleyenleri hatta dans edenleri mi ararsınız? emin olun kampüsün hiçbir yerinde yoktur bu muhabbet.ee nede olsa müzik öğretmenliği bölümünün kantiniydi. kapıda içeri baktım,her zamanki gibi neşeliydi bizim kantin.i̇çeride bağlama ve gitar çalan birileri vardı.az ileride sınıf arkadaşlarımdan bazılarını gördüm, hemen yanlarına gittim.ee özlemiştik birbirimizi. artık “tatil nasıl geçti, neler yaptın?”gibi klagib muhabbetlere başladık.bu arada okulda yeni, simalar görmeye başlamıştım. bunlar bu sene yeni gelmiş 1.sınıflar olmalıydı yani bizim çömezlerimiz olmalıydı. bizim bölümün bir özelliği daha vardır. erkek sayısından çok kız vardır bizim bölümde. yeni çömezlerimizin de çoğunluğu kızdı.eh,artık hepsini şöyle alıcı gözüyle süzmeye başladım. tabi en çok dikkat ettiğim yerleri ayaklarıydı. çoğunun ayakları güzel ve bakımlıydı.ama ne var ki havaların sıcak olmasına rağmen kapalı ayakkabı giyenler de vardı. hatta bazıları işi iyice abartmış ve diz boyunda çizmeler giymişti. bunlar herhalde alaska’dan geliyorlardı.bu şekilde etrafımı süzerken birden kantin kapısında onu gördüm.bir anda dilim tutulmuştu.1.80 boylarında, mükemmel fiziğiyle, bembeyaz teniyle, nerdeyse beline uzanan başak sarısı saçlarıyla, zümrüt yeşili gözleriyle, mükemmel bir sarışın bomba. üzerinde vücut hatların sergileyen mini etekli dekolte bir elbise. gözlerim hemen ayaklarına kilitlendi. bilekten bağlamalı bir sandalet içerisinde 40-41 numara büyüklüğünde oldukça düzgün şekilli, koyu renk ojeli tırnaklarıyla, birbirine orantılı parmaklarıyla, pembe tabanlarıyla ve incecik ayak bilekleriyle harika ayaklara sahipti.bu arada güneşte hafif bronzlaşmış harika bacaklarını da söylemeden geçemeyeceğim.i̇şte böyle bir kız kapıdan içeri girmişti. bende dahil kantinde herkesin ağzı bir karış açık kalmıştı. şaşkın bakışlarımız arasında yanımızdan bir manken gibi süzülerek geçti. peşinden de iki erkek geliyordu. büfeden içecek bir şeyler alarak yakınımızdaki bir masaya oturdular. kendi aralarında konuşuyorlar ve gülüşüyorlardı. daha doğrusu erkekler sürekli bir şeyler anlatıyor ve abuk sabuk espriler yapıyorlardı. anlaşılan kıza kapağı atmaya çalışıyorlardı. çünkü bir insana ancak bu kadar yalakalık yapılabilirdi. bende oturduğum yerden kızın ayaklarını süzüyordum.bir ara göz göze geldik. bana hafifçe gülümsedi. ayaklarını dikizlediğimi anlamıştı sanırım.ama bundan rahatsız olmuşa da benzemiyordu. arkadaşlarla biraz daha sohbet ettikten sonra, ders progrdıbını almak ve birkaç hocayla görüşmek için yukarı çıktım.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 6.
    0
    ertesi gün:

    sabah yine erken kalkmış ve işlerimi halletmek için şehir merkezine inmiştim. öğleden sonra bütün işlerimi bitirdim. çarşıda biraz gezerek eniştemin dükkanına gitmiştim. biraz da orda vakit geçirdim.cep telefonum çalmaya başladı. evet! yine aylin arıyordu. onunla yine marinada buluşacaktık.bir saat sonra orada buluştuk. bugün spor giyinmişti. üzerinde body, altında tayt, ayaklarında parmak arası terlikler vardı.her zaman ki gibi ayaklarına dikkat ettim. french yaptırmış, harika görünüyordu. aylin:
    -merhaba canım, kuaförden geliyorum, frenh yaptırdım nasıl olmuş?
    -mükemmel ötesi aylin. harika olmuş, nasıl güzel olunacağını iyi biliyorsun.
    -bunları senin için yapıyorum mahmut.ee sen neler yaptın bugün?
    -i̇şlerimi bitirdim ama bir iki gün daha kalmak istiyorum.
    -zaten gitmek istesen de ben bırakmam seni.bu akşam evimde misafirimsin. annemde evde yok, bilesin.
    -ama nasıl olur, yani şeyy bilmem ki *
    -i̇tiraz istemiyorum,bu akşam bizdeyiz. senin için harika sürprizler hazırladım.
    evet beni heyecanlandıran sözler. acaba rüyamı görüyordum.of tanrım bu gerçeğin ta kendisi idi. evine gittik. oldukça güzel bir evi vardı. biraz oturduk, lafladık. daha sonra güzel bir akşam yemeği yedik. yemekten sonra televizyonun karşısına geçtik. güzel bir film izliyorduk.i̇kiz koltukta yan yana oturuyorduk. aylin bir ara koltuğa uzandı ve ayaklarını kucağıma koydu, tatlı sesiyle konuştu:
    -ayaklarıma masaj yaparmısın? çok yoruldum bugün.
    hemen ayaklarına masaj yapmaya başladım.bu arada ayaklarına öpücükler kondurmayı ihmal etmiyordum.bu masaj ona iyi gelmişti. yüzünden rahatladığı belli oluyordu.bir sigara yaktım. aylin sigarayı elimden alarak ayak parmaklarının arasına yerleştirdi ve ayaklarıyla bana sigara içirdi.bu arada televizyondaki bir sahne dikkatimizi çekti.bir kadın elindeki silahı önündeki erkeğe doğrultmuş ,ayak parmaklarımı öp dany, yala. diyordu. erkekte kadının ayaklarını öpüyordu.i̇kimizde çok etkilenmiştik. aylin ayağa kalkarak parmaklarını silah gibi yaparak bana doğrulttu.
    -ayak parmaklarımı öp mahmut, yala ayaklarımı *
    bende erkeğin yaptığı gibi önünde eğilerek ayaklarını öptüm ve yaladım. daha sonra aylin eline bir dergi alarak koltuğa oturdu ve ayaklarını bana uzattı.o dergi okurken ben de dakikalarca ayaklarını öptüm, kokladım, yaladım, emdim, yüzüme gözüme sürdüm… bu an hiç bitmesin istiyordum. aylin:
    -harikasın canım. ayaklarım hiç böyle güzel bir ilgi görmemişti.
    -ayakların bu ilgiyi hak ediyor doğrusu. ayaklarınla, fiziğinle, güzelliğinle, kişiliğinle kısacası her şeyinle harikasın canım.
    -teşekkür ederim canım sende harikasın. aklıma güzel bir fikir geldi.
    -yaa nedir o?
    -sen pedallar üzerindeki ayaklardan hoşlanmıyor muydun? gel benimle,bu çok hoşuna gidecek.
    beni bir odaya zütürdü. odada bir dikiş makinesi vardı.(hani şu ayakla çalıştırılan eski tip dikiş makinelerinden.) beni kafam makinenin pedalına gelecek şekilde yatırdı. sırtımın altına yastık koydu. kendiside sandalye koyarak oturdu ve ayaklarını pedala koydu. vücudum oturduğu sandalyenin altından geçiyordu ve kafam ayaklarının arasındaydı. makineyi çalıştırarak beni ayaklarında sallamaya başladı. kafam pedalın hareket yönünde yukarı aşağı doğru sallanıyordu. oldukça da hızlı sallıyordu. aylin?
    -nasıl, hoşuna gitti mi?
    -sen bir harikasın aylin, nereden aklına geldi böyle bir şey? i̇nanırmısın şu anda ayaklarının arasında cennet gibi bir yerdeyim sanki. duur yavaş biraz, başımı döndürüyorsun.
    -ha ha ha işin güzelliği de orda zaten. biraz daha hızlanayım da gör.
    evet, öyle hızlı sallıyordu ki gözlerim cisimleri takip edemiyordu.tek gördüğüm, aşağı yukarı hareket eden, bacaklarıydı. makinenin tıkırtıları arasında ayaklarında sallanıyordum. yorulduğu zaman biraz dinleniyor sonra devam ediyordu.bir ara ayağının birisini göğsüme koyarak başparmağını ağzıma soktu, diğer ayağıyla da sallamaya devam etti. kafam sallandıkça başparmağı ağzıma girip çıkıyordu.bu şekilde bir saat kadar salladı beni. sonunda durdu, bayağı yorulmuş olmalıydı. bende boşalmış bitmiştim. ayaklarının üzerinde bitkin bir şekilde yatıyordum. i̇kimizde biraz dinlendik,bir şeyler yiyerek enerji topladık. aylin:
    -eee ben senin zevklerini tatmin ettim, şimdi sıra sende.
    diyerek beni yatak odasına zütürdü. biraz öpüşmenin ardından çılgınlar gibi sevişmeye başladık. daha sonra ikimizde uyuyup kalmışız. sabah sarmaş dolaş bir şekilde uyandık. aylin beni tekrar dikiş makinesine zütürdü. aynı şekilde 30-40 dakika salladı beni.bu sabah sporu yerine geçecekmiş * daha sonra beraber kahvaltı yaptık ve çarşıya indik. akşama kadar güzel vakit geçirdik. yaşadığım en güzel günlerdi ama yarın konya ya dönmem gerekiyordu.o gün biletimi ayırttım trenden. ertesi gün aylin le beraber istasyona gittik.o da beni uğurlamaya gelmişti. biraz sonra tren geldi.eh,artık veda zamanı gelmişti:
    -sana nasıl teşekkür edeceğimi bilemiyorum aylin.şu geçirdiğim 4 gün belki de hayatımın en güzel günleriydi.
    -asıl ben sana teşekkür ederim mahmut. bana şimdiye kadar hiçbir erkek böyle güzel davranmamıştı. beni öyle mutlu ettin ki anlatamam.i̇nşallah iki hafta sonra konya ya geleceğim.her zaman görüşürüz artık seninle.
    -bundan hiç şüphen olmasın aylin. sabırsızlıkla bekleyeceğim. hoşça kal, kendine iyi bak.
    -güle güle, seni özleyeceğim.
    gözlerinden bir iki damla yaş süzüldü. çok duygulanmıştım. benimde gözlerim buğulanmıştı. biraz sonra hareket memurunun çalan düdüğüyle tren hareket etti. gözden kaybolana dek birbirimize el salladık. daha sonra yerime oturdum.i̇çimde bir burukluk,bir hüzün vardı. yine tekli koltukta oturuyordum. arkama baktım ama o da ne! arkamdaki koltukta yine güzel bir kız oturuyordu ve ayakları çok güzeldi. kız kendisine baktığımı görünce bana gülümsedi.
    ooff aman tanrım
    Tümünü Göster
    ···
  3. 5.
    0
    ertesi gün:

    erkenden kalkarak şehir merkezine inmiştim. hemen işlerime koyuldum. öğleden sonra işlerimin büyük bir bölümünü halletmiştim ama kalan birkaç işlem için yarını beklemek zorundaydım. şehir merkezinde gezmeye başladım.bir ara cep telefonum çalmaya başladı. arayan aylin di.benimle buluşmak istiyordu. yarım saat sonra marinaya geldim. körfezden gelen iğrenç koku boğazımı yakıyordu. biraz sonra aylin geldi. üzerinde mini etek, ayaklarında ince bantlı sandaletler vardı. ayakları muhteşem görünümüyle beni büyülüyordu. aylin:
    -merhaba, fazla beklemedin değil mi? neler yaptın dünden beri?
    -merhaba.ne yapıyım, işlerle uğraşıyorum. çoğunu da hallettim sayılır ama birkaç işlem kaldı.o da yarına biter sanırım.sen neler yaptın?
    -aman burada her gün ne yapıyorsak aynı şeyler işte. sıkıcı bir ortam ve monoton bir hayat.ama senin işlerin daha bitmedi. trende konuştuklarımızı unuttun mu?
    -unutmam mümkün mü hiç. o ayakların ki güzelliğinin simgeleri, beni bambaşka alemlere zütürüyor. beni benden alıp sana bağlıyor…
    -vavv şair ruhluyuz ha:)) merak etme canım bende sabırsızlanıyorum. hadi gel biraz alışveriş yapalım.
    beraber fethiye caddesine gittik.bir kaç mağaza dolaştık. aylin gözüne kestirdiği mağazaya giriyor elbiseleri inceliyordu.bir ayakkabı mağazasına girdik. kendisine yeni ayakkabı almak istiyordu. burada benim rolüm belliydi.bir kaç ayakkabı denedi. ayakkabıları ayağına ben giydirip çıkarıyordum tabi ki.sonunda siyah, klagib model bir çift ayakkabı beğendi ve satın aldı. başka bir mağazada naylon külotlu çoraplara bakmaya başladı.
    -beğendiğin bir renk var mı? hangisini seçersen onu alacağım.
    -şu siyah çok iyi bence. yinede sen bilirsin tabi.
    seçtiğim çorapları aldı ve yeni aldığı ayakkabılarla beraber denedi. harika görünüyordu. çoraplar bacaklarına süper oturmuş ve yeni ayakkabılarla beraber harika bir görünüm kazandırmıştı. gezmeye devam ettik.bir yerde yemek yedikten sonra bir parka gittik. körfez kenarında şehrin kuytu bir yerinde bir parktı bu.banklardan birine oturduk. aylin beni ayaklarıyla yoklayınca hemen harekete geçtim. yerde önüne yattım. ayaklarını yüzümde gezdirmeye başladı. ayakkabısının ucunu ve topuğunu emdirdi bana. yeni alınmış ayakkabıların tadı bir başka oluyordu.bir süre ayakkabılarıyla benle oynadı. daha sonra ayakkabılarını çıkararak ayaklarını yüzüme koydu. yeni naylon çorapların kokusu hemen ciğerlerime dolmuştu. körfezin iğrenç kokusunun yanında gül gibi kokuydu bu. aylin ayaklarını yüzüme yavaş yavaş sürtüyordu. daha sonra ayak başparmağını ağzıma soktu.bir süre başparmağını emdim. daha sonra ayaklarını saçlarımda gezdirmeye başladı. aylin:
    -kendini nasıl hissediyorsun canım?
    -harika.şu andan daha mutlu olamazdım herhalde.bir de şu körfezin iğrenç kokusu olmasa...
    ayaklarıyla burnumu kapattı.
    -şimdi o kokuyu almazsın canım. deri fabrikası yine batırmış her tarafı. hişt! kalk çabuk birileri geliyor.
    -iıhh lanet olsun!
    hemen toparlandım ve yanına oturdum. gelenler iki kızdı.biz hemen iki sevgili gibi birbirimize sarıldık. kızlar yanımızdan geçerken bize baktılar ve kıkırdaştılar. kızlar geçtikten sonra devam etmek istedik ama tek tük insanlar gelmeye başlamıştı.i̇kimizde bu günlük bu kadarının yeteceğine karar verdik. kalkıp parkta yürümeye başladık.bu arada sevgililer gibi birbirimize kenetlenmiştik. biraz daha gezdikten sonra, yarın tekrar buluşmak üzere sözleşerek evlere dağıldık.
    Tümünü Göster
    ···
  4. 4.
    0
    -hey! sen ne yaptığını sanıyorsun?
    -hişt sakin ol. şimdi hayallerini gerçekleştireceğim. ayrıca hayatımda bir kere de olsa bu zevki tatmak istiyorum.
    -olamaz! çılgınsın sen *
    -hişt sesini çıkarma ve kendini bana ver.
    etkileyici bir sesi vardı. beni koltuğa yatırdı. ardından üstüme oturarak ayakkabılarını çıkardı. biraz sonra o eşsiz ayaklarını yüzümde gezdirmeye başladı. tabanlarını bir süre burnuma tuttu koklamam içim. çok eşsiz bir kokusu vardı. ayak çukurunu yüzüme sürmeye başladı. bu arada dilim faaliyete geçmiş ve tabanlarının her bölgesinde gezinmeye başlamıştı. dilim parmaklarının arasında gezindi. aylin diğer ayağıyla gözlerimi kapatarak baş parmağını ağzıma soktu. vajinaya girip çıkan penis gibi başparmağını ağzıma sokup sokup çıkardı. bir süre böyle devam ettik. daha sonra ben yere uzandım. oda koltukta oturuyordu. ayaklarını yüzüme yapıştırdım. yüzüme ağırlığını hafifçe vermesini istedim. aylin in bu oyunlardan zevk aldığı yüzünden anlaşılıyordu. daha sonra ayaklarını yere koydu,ben de ayaklarının üzerine yattım. bir süre öyle kaldım. daha sonra tekrar ayaklarının altına girdim. tabanlarının altını yalıyordum, aylin de burnumu sıkıştırarak benimle oynuyordu. birden dışarıdan gelen seslerle irkildik. hemen toparlandık. pencereden dışarıya baktım;tren afyon istasyonuna giriyordu.
    -harikasın aylin. ama şimdilik bu kadar yeter. kompartımanın sahipleri gelebilir. yakalanırsak ikimiz için de iyi olmaz.
    -haklısın, keşke biletimizi buraya alsaydık. tamda işin zevkine varmıştım.
    -ya keşke,ama nereden bilecektik ki. herneyse birileri gelmeden çıkalım.
    hemen vagonumuza dönüp yerimize oturduk. tren afyon u geçmiş kütahya ya doğru gidiyordu. bir ara yan duvar ile koltuk arasında ki boşluğa baktım aylin ayağını yine o boşluğa koymuştu. aylin’in yüzüne baktım, bana gülümsedi. bende yüzümü o boşluğa gömdüm. aylin bazen ayağını kaldırarak parmaklarını yüzüme sürüyordu. bende etrafa çaktırmadan yalıyordum. vagonda herkes uyuduğu için işimiz fazla zor olmuyordu. saatler 02.30 u gösteriyordu. biraz sonra bizde uykuya daldık. uyandığımızda sabahın ilk ışıkları geliyordu. tren eskişehir i geçmiş bilecik e doğru gidiyordu. aylin le restoran vagonuna giderek çay içtik ve muhabbet ettik. 3 saat kadar sonra i̇zmite girmiştik. biraz sonra istasyona geldik. i̇kimizde trenden inmiştik. aylin:
    -tanıştığıma sevindim mahmut. bana iyi bir yol arkadaşı oldun. ayrıca hayatımda hiç tatmadığım bir zevki tattım ama yarım kalmasını istemiyorum. burada kaç gün kalacaksın? ayrıca kalacak yerin var mı?
    -bende memnun oldum aylin. 4-5 gün kadar kalırım sanırım. burada kız kardeşimin evinde kalacağım. plaj yolunda oturuyor.
    -öyle mi! bende orada oturuyorum. hadi beraber gidelim. bir de bana cep numaranı versene...
    plaj yoluna beraber gittik. daha sonra ben dinlenmek için kardeşimin evine gittim.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 3.
    +1
    -merhaba
    dönüp baktığımda kız karşımda duruyordu. kanımın donduğunu ve tüylerimin diken diken olduğunu hissettim. tedirginliğim son haddine çıkmıştı.
    -şey merhaba buyurun?
    -şey, fazla sigaranız var mı? bende bitmişte...
    -ah var tabi, buyurun.
    -teşekkür ederim. ne oldu neden heyecanlandınız.
    -şey kusura bakmayın biraz dalmışımda * şaşırdım birden.
    kızın hareketleri biraz gizemliydi. acaba durumun farkında mıydı? herneyse, fırsattan yararlanıp tanışmak istedim. adının aylin olduğunu öğrendim. o da i̇zmit e gidiyormuş. bir süre havadan sudan konuştuk. konya da üniversite öğrencisiymiş. annesi ile babası ayrılmış i̇zmit te annesinin yanında kalıyormuş. bir ara bana şok etkisi yaratan bir soru sordu.
    -baksana, ayakkabılarım nasıl görünüyor sence? kıyafetimin altında biçimsiz mi görünüyor?
    -hıı!.. yok hayır. gayet güzel görünüyor. kot pantolonun altına çok iyi uyum sağlamış.
    -teşekkür ederim, peki ojelerimin rengi nasıl?
    -onlarda çok güzel. ayaklarında çok güzel ve bakımlı, onların üstüne açık mavi renk çok hoş durmuş. özür dilerim ama bana bunları neden soruyorsun?
    -yerinde otururken sürekli ayaklarıma bakıyordun. hatta bir ara öyle yaklaştın ki ayaklarım neredeyse ağzına değecekti.
    -höö!..yok canım ne münasebet. ben... ben uyuyordum.
    -biliyor musun yalan söylemeyi hiç beceremiyorsun. farkında olmadığımı sanma, ayrıca çekinmene gerek yok, kızgın değilim sadece ayaklarımı incelen dikkatimi çekti.
    olamaz! kız beni iyice köşeye sıkıştırmıştı. ben de çaresiz ona ayak fetişisti olduğumu ve güzel bayan ayaklarının ve çoraplarının beni çok etkilediğini anlattım. ayrıca pedallar üzerindeki bayan ayaklarından da çok hoşlandığımı anlattım. kızdan özür diledim. aylin tatlı tatlı gülümsüyordu.
    -çok ilginç yaa. kimsenin aklına bile gelmeyecek bir şeyden zevk alıyorsun. ama bundan rahatsız olacağımı sanmıyorum. böyle bir şeyin kime ne zararı olabilir ki.
    -böyle düşünmene sevindim. keşke bütün kızlar senin gibi düşünse. eski kız arkadaşıma bundan söz ettiğimde bana manyak diyerek çekip gitmişti.
    -yazık çok şey kaçırmış. şahsen benim,bir erkeğin ayaklarıma ilgi duyması çok hoşuma gider. tanıştığım bazı hanzoların iğrenç istekleri aklıma geliyor da...
    muhabbet bu şekilde devam etti. aylin bir ara yanımdan ayrılarak arkadaki vagona baktı. daha sonra beni elimden tutarak beni o vagona zütürdü. burası kuşet vagondu. kompartımanlardan bir ikisini kontrol etti. daha sonra boş bulduğu bir kompartımana beni soktu. arkadan kendisi girerek kapıyı kilitledi. ben şaşkındım:
    Tümünü Göster
    ···
  6. 2.
    +4
    geçen sene yaz aylarıydı. bir işimi halletmek için i̇zmit e gitmem gerekiyordu. bu arada fırsattan istifade hem gezip dolaşacak hem de kız kardeşimi ziyaret edecektim. yolculuğu trenle yapacaktım. gerçi konya dan i̇zmit e trenle 12 saat kadar tutuyordu ama olsun, acelem yoktu. trende yerimi bir gün önceden ayırtmıştım. yolculuk günü istasyona gittim. trende yerimi aldım. bulunduğum vagon birinci mevki pulman vagondu. 2+3 oturma düzenindeydi. sağda tek sıra solda çift sıra koltuklar vardı. benim yerim tekli koltukların birisiydi. yerime oturdum. trenin hareket etmesine 15 dakika vardı. biraz sonra arkamdaki koltuğa güzel bir kız oturdu. 22-23 yaşlarında kumral dalgalı saçlı, yeşil gözlü bir kızdı. biraz sonra tren hareket etti. raydan gelen tıkırtılar eşliğinde yolculuk ediyorduk. pencereden dışarıyı seyrediyordum. pencerenin yansımasında arkamdaki kızı görebiliyordum ama ayakları görünmüyordu. vagonun yan duvarı ile koltuk arasında küçük bir boşluk vardı. arkadaki yolcu bu boşluktan azda olsa görülebiliyordu. birkaç kere bu boşluktan kızın ayaklarını görmeye çalıştım ama göremedim. böyle güzel bir kızın ne güzel ayakları vardır kim bilir. bir ara lavaboya gitmek için kalktığımda kızın yanından geçtim ve ilk defa ayaklarını gördüm gerçekten de çok güzel bakımlı ve düzgün şekilli ayakları vardı. tırnakları açık mavi ojeliydi. yolculuğumuz devam ediyordu. vakit akşamı geçmiş hava iyice kararmıştı. aklım arkamdaki kızdaydı. bir ara o boşluktan çaktırmadan baktım o da ne!.. kız ayaklarından birini o boşluğa uzatmış kaloriferin üzerine koymuştu. kızın yüzüne çaktırmadan baktım, uyuyordu.(en azından öyle görünüyordu.) bende uyuyor numarası yaparak o boşluğa iyice gömüldüm. kızın ayakları ile yüzüm arasında 30 cm lik bir mesafe vardı, ayaklarının kokusu da azda olsa geliyordu. uzun bir süre bu muhteşem güzelliği seyrettim. bir ara bir çılgınlık yapıp parmağının ucundan hafifçe öpmek istedim ama kafam o boşluğa sığmıyordu. bu sırada kız kıpırdandı ve birden ayağını çekti. ben de hemen önüme döndüm. i̇çimi bir tedirginlik kaplamıştı. acaba kız durumu anlamışmıydı? ama yok canım nasıl anlasın uyuyordu. bir ara yerimden kalkarak vagonun girişindeki koridora gittim. bir sigara yaktım. tedirginliğim hala devam ediyordu. bu sırada gelen bir sesle irkildim.
    ···
  7. 1.
    +2 -1
    incici cikti amk.. ben de size anlatmaya karar verdim.

    hikaye word'de hazır duruyor şu an.
    1 aydır yazıyorum, beğenmediydim bir türlü yazdıklarımı
    en sonunda olduğuna kanaat getirdim, yazdığımı gösterdim kendisine de çok beğendi; anlatmama izin verdi.
    e ben de anlatıyorum gençler.
    (diyaloglar da hafif farkliliklar olabilir)

    isimler sallama tabii..
    ···