0
Bu sözleri ilk kez bir cümle de ve hatta başlıkta kullanıyorum. Trajikomik olaylar Türkiye'nin günlük yaşantısı halini almışken üstüne üstlük bir de son yaşananlar bunun parodisi niteliğini taşımada gören gözler için hayret verici derecede gerçeklik taşıyor.
Örnek1:
Yılbaşı gecelerinde tek gecelik göz şöleni için hunharca süslenmiş püslenmiş çam ağaçları hemen hemen ecnebi deyimiyle orta-alt burjuva sınıfından başlanarak yukarı sınıflara çıktıkça her evde yer almakta bu ağaçların kesilmesinde ve de sofralarında çeşit çeşit soslarla soslanmış hindi bulundurmakta beis görmemekteler ve/fakat kurban bayramlarında kesilen kurbanlara demediklerini bırakmıyorlar, çam ağacı olayına dönecek olursak taksimde sanki kurtuluş savaşında savaşan asker edasıyla dimdik durmayı ihmal etmediler sağ olsunlar, e şimdi bunların gerekçesi de ağaçlık alana sahip çıkmaydı, yılbaşı gecesi çamlar falan.. (!)
Örnek2: Daha düne kadar tabi bu dün 2002'den beri hakikaten belli bir baskı ve zulümlere maruz kalarak yaşam mücadelesi vermiş atılan tokada öbür yanağını dönerek karşılık vermiş mütedeyyin insanlar sürekli bir şikayet sürekli bir kendi öz ülkemizde parya olduk argümanlarıyla sonun demokratik olarak bürokraside, siyasette, sanatta, medyada baskın olarak gücü ellerine aldılar/güçlendiler.. Türkiye de esasen son 300 yıldır (Osmanlı'nın son 200 yılı dahil) gücü eline alan taraf azınlıkta kalan ya da azınlıkta olmasa bile güçsüz olan tarafın her söylediği her yaptığı şeyi ülkeye ihanet derecesinde keskin bir kavrayışla samimi bir şekilde kafalarını ezmeye çalışmak devlet geleneği halini almış gibi, burda iktidarda kimin olduğu fark etmiyor yeter ki diğerleri bir şey yapsın yeter, klagib iç düşman paranoyası. azınlıkta kalanların argümanı bu sefer ülke elden gidiyor, hain bunlar, ülkeyi satıyorlar vaveylasından öteye gidememiştir. iktidar bir sol bir sağ değişedursun argümanlar ve davranışlar hiç değişmedi. Demokratik bir bilinç asla olmayacak Türkiye de çünkü dayı-yeğen akraba ilişkisi üzerine kurulu bir devlet adamları yetiştirme düşüncesi bizden-onlardan düşüncesine evrilmiştir, sonuç olarak al birini vur ötekine liyakatsız geniş ufku olmayan sadece sözüm ona devletin güvenliği için kendi gibi düşünmeyenleri devlet düşmanı hain ilan ederek basite kaçan (ve ilginçtir hep işe de yarıyor) yöneticilerimiz hep oldu/olacaktır...
Kimse ama hiç kimsenin bu yaşananlara itiraz hakkı yoktur, çünkü kimse masum değildir bu konuda, meğerki kendi ekmeğinin telaşında olan ve güç açgözlülüğü bakışını bulandırmamış masum halktan biri ise, dün bu yöneticilere aynısı yapıldı, bugün onlar bunlara yapıyor, yarın yine değişmeyecek.
Sonuç olarak yaşananlar sanki trajikomik günlük hayatımızın parodisi niteliğinde gülüp geçemiyorsun, fazla içinde olunca da yanıyorsun. Kimse masum değildir.