yugioh kağıtları mı?

Reserved.

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

sen yazma orrospu çocuğu

@4 dakikasında gibtin başlığı aq

@2 hayır değil. ilk entry de spoiler yazdım

reserved

sende yazıyorsan yaz artık oç

reserved. inşallah iyi bir şey çıkar

yazsana lan züt

işim vardı şimdi geldim başlıyorum anlatmaya

Bundan üç sene önce kamp yaptığımız tatil beldesinde çadırlarımızı toplamaya başlamıştık. Acele ediyorduk biraz. Birkaç kişi olarak gelmiştik ve aslında tatili bu kadar kısa kesmeyi planlamıyorduk. Turkuaz ile açık mavinin karışımı bir renkte olan deniz yanıbaşımızda uzanıyordu çam ağaçlarının arasında yere dökülen iğne şeklindeki yapraklarının üzerinde ormanın herhangi bir yerindeydi çadırımız.

Hamağı ve yere sermek için getirdiğimiz sedirleri arabaya koyduk sıra çadırı toplamaya gelmişti. yere çaktığımız demirleri söküyordum. oturur vaziyetteyken birini söktüm diğerine geçtim ve kendime doğru çektim. Toprak yaz mevsiminde olmamızın da etkisiyle çok kurumuştu ve demiri çıkaramamıştım. Ayağa kalktım gücümü daha iyi kullanabilmek için sert bir şekilde asıldım demiri sonunda yerinden sökmeyi başarmıştım. Ama başka bir şey daha olmuştu demirle beraber toprak da kazılmış oldu ve kazılan yerde bir şey dikkatimi çekti.

dewam panpa

Elimle toprağın altında gördüğüm şeyin üzerindeki toprağı aldım. Bu bir poşetti, beyaz ile şeffaf arasında kalan bir rengi vardı ama içerisinde bir şey olduğu belliydi. Poşeti tuttum ve kendime doğru çektim poşetin üstünde topraklarda çökmüş oldu böylece. dikkatlice inceledim poşeti ağzı sıkıca kapatılmıştı ve poşetin hiçbiryerinde delik veya yırtık yoktu. Poşeti ağzını açmaya çalıştım ama ağzı erimiş ve birbirine yapışmıştı. Sanırım toprak altında suyun veya başka şeylerin zarar vermesini önlemek için yapmışlardı bunu demek ki içinde önemli birşeyler olmalıydı. Arkadaşımdan bir bıçak istedim ve poşeti kestim içinden kağıtlar çıktı.

Kağıtları inceledim ve Türkçe yazılmıştı yani okuyabilecektim. Küçük bir defter kağıdı boyutlarındaydı ve sırayla okunabilmesi ve bir anlam bütünü oluşturması için sayfa numaraları yazılmıştı ayrıca kağıtlar biraz sararmıştı ya toprağın altında olmaktan yada eskiden yazılmış olmasından dolayı herhalde diye düşündüm belki de her ikisi de olabilirdi. Bu sırada arkadaşlarım da çevreme toplanmıştı onlarında duyması için sesli olarak okumaya başladım.

"Burada tatil yaparken havanın artık kararmak üzere olduğunu farkettim ve Ahmet henüz çadıra gelmemişti. Bu saate kadar gelmemesi pek normal değildi. Akşamüstü ben yemeği hazırlarken piknik tüpünde, o da yürüyüşe çıkmıştı bu normaldi çünkü burada kamp yaptığımız her akşamüstü yürüyüşe çıkardı ama bu saate kadar gelmemesi normal değildi. Eğer bu yazdıklarımı okuyorsunuz zaten bizim de çadır kurduğumuz yerdesiniz demektir ve kamp alanına biraz uzak bir yerdeydik biz de. Telefonunu aradım ama çadırda bırakmıştı telefonunu. Bende onu çağırmak için onun yürüyüş yaptığı yolda yürümeye başladım. "

Birkaç dakika yürüdükten sonra bir çığlık ses duydum “yardım et”. Bu ahmetin sesiydi. Ses denize doğru uzanan kayalıkların oradan gelmişti ve bende sesin geldiği yöne doğru koşmaya başladım. Yamaca geldim ama ahmeti göremedim neredesin diye bağırdım tekrar yardım et dedi. Sesi kayalıkların aşağısından geliyordu. Aşağıya doğru uzanan dar bir patika vardı. daha önce buradan denize atlamış olmamıza rağmen bu patika dikkatimi hiç çekmemişti . aşağıya doğru yavaş ve küçük adımlarla yürümeye başladım oldukça dik bir yamaç olduğu için de hafif şekilde eğilip kayalıklara tutunuyordum. Sonunda düz bir zemine ulaştığımda denizdeki dalgaların sesi eşliğinde bir ses daha duydum yardım et nolur. Ses hemen birkaç metre uzağımdaki bir mağaradan geliyordu.

O ürkütücü ve uğursuz mağara 2-3 metre çapındaydı yani bir insan eğilmeden rahatça içinde ilerleyebilirdi. Orda mısın diye seslendim akşam karanlığıyla iyice kararmış olan bu mağaraya doğru sesim sanki ona hiç ulaşamayacak gibiydi. Buradayım evet! Nolur yardım et dedi korku ve çaresizlik dolu bir sesle. Cebimden telefonumu çıkardım ve flaşını açtım karanlığı aydınlatması umuduyla mağaraya doğru tuttum mağarayı tam olarak aydınlatamıyordu ışık görebildiğim kadarıyla oldukça uzundu. ahmet’in korku ve çaresizlik dolu sesi, karanlık ve daha önce burada olmadığını sandığım mağara ve dalgaların kıyıdaki kayalara çarpma sesi içimde bir ürpertiye sebep olmuştu. Bir an tereddüt ettim içeri girip girmeme konusunda ama cesaretimi toplayıp içeriye girdim dikkatli ve oldukça sessiz adımlar atmaya çalışarak.

Mağaranın duvarları sanki yeni kazılmış gibiydi taşlar kesilmiş gibi duruyordu. ilerlemeye çalışırken ahmet’e sesleniyordum sürekli sesim mağaranın içinde yankılanıp ona ulaşıyordu ama seslenmelerimin sadece bir kaçına cevap almıştım. Ama Ahmet’in sesinde bir gariplik vardı her cevap verebildiğinde sesi daha çok kısılıyordu sanki birisi onu benden daha uzak bir yere zütürüyor gibiydi. Mağaranın içinde ilerlerken mağaranın ağzından az da olsa gelen ışık da etkisini yitirmişti artık ya girişten oldukça uzaklaşmış olmamdan ya da havanın zaten kararmış olmasından, tamamen telefonun ışığına mahkum olmuştum.