1. 301.
    0
    ...
    "dıbına koyayım senin... "
    "Koy. Vur kır, ne istersen de, lütfen ama oturup konuşalım azıcık... sonra istersen yine git, ama bi dinle beni lütfen... "
    "Senin kendi arkadaşın dayanamayıp beni aramasa hiçbir açıklama yapmana gerek olmayacaktı, yaşayıp gidecektin yüzüme bakıp. Şimdi niye olsun ki lan konuşmana gerek? Niye olsun dıbına koyduğumun huursu? Yaşdıbına devam et ne tak yiyorsan ye, ben yokum. Hiçbi gibini de dinlemeyeceğim... "
    "ya dur! Dur! a-... ağlıyor musun sen?"

    Güzel bir çocuk hatırlıyorum. Saftı ama gücü sonsuzdu. Yemin ediyorum bak. Ne istersen, derdin neyse aç hepsine mantıklı bi cevabı vardı lan adamın. Şarjı ne zaman azalsa bi uğraş bulur bi şeyler yaratır geri doldururdu. Tek bir kötü alışkanlığı vardı sigarayı çok severdi. Onunla tek ortak noktamız da oydu zaten. O çocuğa bişeyler oldu sonra. O kısımları ben tam hatırlamıyorum, çok hayal meyal, sahneler bulanık. Her şey gece olup bitmiş gibi. O zamana dair güneşli bir an yok. Varsa da kurcalayasım olduğunu sanmıyorum. Ama bazen elimde değil. Hala sanki kendini kapadığı o ışık yılları derinliklerden kontrol etmek üzere yolluyor gibi gölgelerini üzerime. Hala ufak bi kara delik bırakıyor açıkta. Ben ya da başkası o karadelikten geçemez. Biz zayıfız. Anında giber. Ama o isterse geçebilir, gelir... Ama geçmiyor. huur çocuğu geçmiyor... tak var. bin herif gibtir git zaten. Napıyım lan ben seni. Zayıf züt.
    ···
  2. 302.
    0
    reserved
    ···
  3. 303.
    0
    2 edince başlıyorum panp
    ···
  4. 304.
    0
    "Ayrıldım, şiddetli geçimsizlik. Her sözümüz kavgaydı, amaçsızdık."
    "O zaman bu akşam içilir, tiribüutu boşver." Öteki:
    "Ben geceye çok kalamam ama." Diğeri:
    "Ya bende kaldığını söyle izin verirler işte bize gideriz."
    Ulan dıbına koyduklarım. Size ne desem boş hakikaten iki üç değerlendirme cümlesine bile layık değilsiniz. Neyse lan. Şuna bak plan yaptılar bile. Diğerleri en azından biraz bekliyor patlamış mısırlarını ellerine alırken. Sizin gibilerse hep cebinde hazır gezer. Çereziniz bu.

    "Kızlar, cidden havamda değilim. Ama söz, yakında yaparız."
    "Canım ya... neyse peki bizde ısrar yok ama yapalım mutlaka."
    "Evet bak söz verdin ona göre."
    "Kalkıyorum ben."

    Ellerim içine zütürdüğüm pardösümün cebinden düşüyor dışarı. Çünkü normal bi mont giymiştim. Orda cep falan yoktu. Sigaramı yakıyorum, alelade montuma fazla kaçan kısık gözlerim ve aşağı bükük dudaklarımla kampüs arası uzun yola koyuluyorum. Bu akşam sakin bi akşam olucak. Eve gidip bişeyler çalarım kendi halimde. Öncesinde bizimkine uğrarım, viskiye devam ederiz. Hatta hem çalar hem içeriz. Hayat güzel mi lan...
    ···
  5. 305.
    0
    Hala sessizce bakıyor bana. Dudakları bitişik. Gözleri kısık. Olgun bir ifadesi var, tecrübelerini kendine saklıyor, isyandan uzak. Ama ayakta. Ama ben hatama devam etmeyeceğim. Geç ya da erken olması umrumda değil. Koluma giriyor ikinci kadın, sokaktan aşağı doğru yürümeye başlıyoruz. Kendi silahıma kapılmak... Gerçekten iyiymişim. Bunu ben yapıyorsam, ki biliyorum çok daha iyisini yaptığımı, ne kadar kolay işlediğini sorgulayarak çok büyük bir tevazu göstermişim. Daha o akşam anlamıştım bunu. Elimdeki "beceri"nin gücünü. Silahın.
    ···
  6. 306.
    0
    (... )
    "Pardon bölmüyorum ya sizi bebeğim rahatınız baya yerinde, eve gidicektik hani diyorum?"

    Ağlaması bir anda kesiliyor. Gıkı çıkmıyor şimdi.

    Tek bir ses çıkmıyor ağzından. Ağlaması durdu, geriye kalan göz yaşlarını sildi hızlıca. Bir kısmının pardösümde kaldığını unutarak hala. Sahnede yer alan ikinci bir kadına bakarak atıyor bir kaç adım geri. Sonra bana dönüyor gözleri. Pes etmiş biri görmüyorum karşımda o an. Öfkeli de değil. Birine benzetiyorum bu bakışı.

    "Arkadaşını tesellin bittiyse gidelim mi artık, böldüm ama..?"

    Dur dıbına koyayım. Dur şimdi değil. Kafamı bi anlık ona çevirsem de hemen dönüyor başım geri. Onu tutmayı düşünebilecek anı yakalayamadan. Hatalar böyledir. Defalarca yapmamızın sebebi budur.
    Çok güzellerdir. Başta.
    ···
  7. 307.
    0
    Tanımlar gerçekten uzak olduğu için çocuk da gerçeklikten uzak büyür. Konacağı yerden alakasızdır inşası. Paradigmaları gerçek olanla karşılaştıkça bir bir yıkılır. Gerçeği adım attıkça öğrenmek yerine, her yeni adımda doğru yere doğru tuğlayı koymak yerine, önce binayı tamamlamak isterler. Onun dışarıda karşılaşacağı yağmurları, rüzgarları, kasırgaları ve depremleri umursamadan. Bu yüzden her yağmurda bir parçanız ağırlaşır. Her rüzgarda sallanırsınız. Her fırtınada çatlaklar oluşur. Sonrasında bir deprem, doğanın gereği, sizi tüm çatlaklarınızdan tutar, tüm ağırlıklarınızı dışarı savurur, üzerinizden düşen her kat paramparça bekler bir sonraki düşüşün mutlak ölümle sonuçlanacağından emince. Eskinin yıkıntıları yere dik yüzlerce mızrakmışcasına sivri uçlarıyla... Artık üzerine ne koyarsanız koyun, yere düştüğünde parçalanacaktır. Hatayı önce yapmak daha iyidir. Sizse, kendinize zayıflıklarınızı itiraf edemediğiniz için, yalnızca kendinizi değil, yalancılığınızla inandırdıklarınızı da yıkıma sürüklüyorsunuz. "Git" demek bu kadar zor değil lan. Cidden değil dıbına koyayım.

    Ben de artık iyice incelen bu derinin diğer tarafından duymuştum ilk kelimelerimi. Konu Beethoven, Bach veya Chopin arasında değil; bir pekekent, ve bir huur hakkındaydı.

    Ama aklımdan gitmedi. O kızı bulmak. O sırada bu isteğin sebebini tam olarak bilemiyordum. Bu iç güdünün. Sonra her şey netleşti.
    (... )
    ···
  8. 308.
    0
    "huurlar sayesinde... "
    Çok içtiğimi hatırlıyorum. Sonrası da ertesi akşam evde uyanışım. O gece vücudun sahibiyle henüz ayrılmadığımız geceydi. Zayıftı. Hatta son anlarını yaşadığını düşünüyordum. Ölüyordu. Bense henüz doğmamıştım, ama dışarı çıkmaya istekli tekmeler atıyordum. Bir insan daha doğmadan önce çevresinden duyduklarıyla öğrenmeye başlar. Entel çiftler bunu annenin karnına klagib müzik dinleterek falan halletmeye çalışır. Süreci olabildiğince travmasız geçirmek, "toplumla uyumlu", naif ve san'atsal bir duruşa sahip, "üstün" bir çocuğa sahip olabilmek için. Sanal hayvan yetiştirmek işte böyle bir şeydir. Tanımlar gerçeklikten uzaktır.
    ···
  9. 309.
    0
    "Yalan söylemezsin bana, gözüme bakıp, dimi?
    "Off... Tamam o çocuk salak saçma biri. Böyle tam işe yaramaz, isyankar havalarda falan. Ama hani isyankarlığı baba parasıyla yapan tipler vardır ya. Öyle. Bildiğin ruh hastası hem. Yakışıklılık dışında bi olayı yok."
    "Okuldan mı?"
    "Yok ya okuduğu falan yok onun. Salak saçma biri zaten ne olayı var bilmiyorum. isyankar entel. şiir falan yazıyo takum gibi. Benim bi arkadaşımla onun bi arkadaşı takılıyolardı öyle tanıştım. Seninki de ordan biliyodur. O çocuk da aynı bunun gibi biriydi. Kızın askerde sevgilisi varken ayarttı bi de ya. Askerde düşün adam bacağını falan kaybetmiş doğuda, kız ondan ayrıldığını söylediğinin gecesi hatta bi de düşün yani. Mayın mı ne, dikkatsiz davranmış patlamış ayağında. Öyle ruhsuz bu pekekentler yani. Ancak böyle huurlar sayesinde iş yapıyolar... "
    "huurlar sayesinde... "
    "Ya... öyle demek istemedim canım ben de kötüyüm bak, hadi lütfen dinle beni, gel içelim dağıtalım istediğin gibi. He olmaz mı?"
    "... hadi"
    ···
  10. 310.
    0
    "Hahahahah... ahhhh... hahahahahah... off... iyimiş ya... çok iyimiş... "
    "Ya hişşş napıyosun sen kendine gel canım ya lütfen sakin ol. bak kapadım telefonu da."
    "Sakinim zaten"
    "Ya evet canım sakinsin ama... bi bana bak bakayım."
    "Söyle bebeğim"
    "Ha?"
    "Söyle?"
    "He... şey... sakinsin evet... Napalım ne yapmak istersin? Gel sana bişeyler ısmarlıyım, hem istersen yalnız kalma gel bende kal valla bak. Kızlardan biri memlekette zaten. Yatıcak yer bol."
    "O yanındaki eleman... Tanıyor musun onu?"
    "Yok ya tanımıyorum kimse kim boş ver bitti gitti onlar, o insanları artık düşünme canım tamam mı?"
    Merak etme. O artık o insanları düşünmeyecek. Öte yandan ben...
    ···
  11. 311.
    0
    (... )
    "Hayır ya ne demek ben senin yalancılığına oyunlarına göz yummak zorunda mıyım? Ben sana kötülük falan yapmadım, ben ona iyilik yaptım canım benim. Hııı... Aynı pozisyonda sen olsan bu sefer de onu satar sana haber verirdim... Yaaa? Allah allah yaa bana ne ne planladıysan barışsaydın gelip konuşup? Yok ya? Ben hiçbişey almadım elinden senin sen vermişsin vericeğini konuşmak da istemiyorum yanımdaki insanla ilgilenmem lazım tamam mı? Senin eserin canım! Haa tabi faydalanıcam sen gerçekten kaltakmışsın yani ben dostuyum onun ama artık biliyorum sen anlamazsın böyle şeyleri. Kapıyorum artık konuşma yoksa yüzüne kapatmış olucam, bay bay."
    ···
  12. 312.
    0
    kusura bakmayın panpalar, iş/güç/yoğunluk. Uyanıkken yakalayamadım sizi sevgili saygın kitle, yapıştırdım hepsini şimdi ben de kaçıyorum. Artık uyanınca bakarsınız. iyi geceler.
    ···
  13. 313.
    0
    ... Bu sefer duvara doğru değil, bana doğru yıkıldı. Ağlıyor. Başı omzumda. iyice gömüyor başını, bastırıyor. Elleri kendini kaybettiği bu anda bile bana sarılıp sarılmamak arası tereddütlü bir noktada sabit. Göz yaşları süzülüyor montuma... yani pardon... pardösüme.
    "Allah belanı versin... neden ya... neden... bi tane düzgün insan tanımadım şu şehirde... bi tane ya... keşke hiç gelmeseydim"
    Ben... içimde bi ağırlık hissediyorum. Bu anı birebir yaşadık. Yaşadım. Yapmamalıydım, hastalığımın ilacı olmak sadece başta gerekliydi, onu yapmıştım ve bitmişti. Ama bu şu an anlattığım, anlatacağım anda yaptığım hareket, büyük hata, bu gece bitmiş olması gereken, sanatsal bir hikayeyi uzatacaktı.

    Yavaşça elimi kaldırdım, sırtına koydum, bastırdım kendime... Sıkıca.
    Belki o alması gereken dersleri gerçekten almıştı. Ben?

    Köşedeki mekandan burayı kesen danışıklım gecikmişti. Lanet karı geciktin... niye dıbına koyayım? Görmedin mi kitap yazmamızı mı bekledin lan beraber?.. sakin amk sakin...

    "Pardon bölmüyorum ya sizi bebeğim rahatınız baya yerinde, eve gidicektik hani diyorum?"

    Ağlaması bir anda kesiliyor. Gıkı çıkmıyor şimdi.
    ···
  14. 314.
    0
    Devam ediyor:
    "Bravo... gerçekten... çok farklıymışsınız."
    "O sana seni sevdiğini de söyler, vaatler verir, büyük vaatler. Benim gibi dürüst olmaz. Ben sana hep dürüsttüm. Sen beni istediğin gibi anladın. Olduğum gibi değil. Onun 1.haftada hayatının kadını olursun, 2.haftada evlenme tarihi belirlersiniz. 1 aya çocuklarınızın ismi belli olur. Gardını indirir, iyimiş ya dersin, sonra da ayakta gibip atar." -aslında bu kadar iyi tanımıyordum. göz aşinalığım vardı yalnızca. henüz bilinçsiz ve tenezzülsüz biriyken onu gördüğüm "avlanma geceleri"nde peşinden koştuğu.

    Nefesleniyor iyice. Uzun bi ara alıyor. Elemanın birinin elinden sigarasını alıyor. Güzel. işte benim kızım. Eleman onun bu emin hareketi sebebiyle durumu sorgulayamıyor, sorgulasa da onu da ayakta giber bu kadın, bunu biliyor vücut dilinden. Bikaç adım ileri gidip uzaklaşıyor fazla sorgulamadan. Bozuntuya vermeyen bir sırıtışla. Hahah... az önce mükemmel ezildin amcık.

    Gücünü toplayıp bana dönüyor. Evrime tanık olmak işte bu. işte başarım, eserim. Ben yarattım seni bebeğim. Ben.
    "Çok teşekkürler, artık bana tüm dersleri verdin. Bak artık kızamıyorum bile sana. Sen cidden şeytansın. Yani dine falan inanıp ibadete başlıcam artık. Çünkü kendi gözlerimle gördüm. Şeytansın sen ya baya bildiğin. Tanrı bile boş vermiş seni. Bunun başka açıklaması olamaz. Bu kadar pislik olamazsın."
    Hiç ses çıkartmadan dinliyorum, yüzümdeki tebessümü yok ediyorum. Artık gereksiz. Artık "eşit"e daha yakınız. Devam ediyor:
    "Lütfen bırak artık peşimi. Yalvarırım. Yani umursadığını bilsem ne istersen yaparım karşılığında dicem. Ama lütfen bırak artık. Bak dersimi aldım, gerçekten aldım. Bak git başkalarına, bu sokak mal dolu, git onlara, olmaz mı? Lanet herif. Allah belamı versin ki senin gibi birini bulmuşum. Kalbimi kopartıp parçalamak istiyorum daha bi gece önce aşıktım sana. En azından dürüsttü diye kendimi kandırdım. Senin ruhun yerine zift var iğrenç herif. Zift var balçık var. Şeytan herif... offf offfffff... aşık olmuştum diyorum yüzüne bi de ya? Kime yaa... kime... kime... kimekimekime... kim... "
    ···
  15. 315.
    0
    Mesela yanlışlıkla evdeki muhabbet kuşunuzu öldürdünüz. Hazır ölmüşken deney yapasınız gelir, bacaklarını incelerken bi de onları kırarsınız. Ya da yaylada bahçede falan takılırken sinek yakalar kanatlarını kopartır bi de üstüne yetmezmiş gibi yusufçuklara yem olmasını izlersiniz. Ya da kurbağları alıp dikiş atarsınız zütlerinden. Bunlar hep etraftan duyup okuduğum çocukluk işkenceleri. Yalan atmayın amk. Şimdi insan "daha üstün" diye ben daha mı kötü oluyorum? Gerekli cevabı üstün falan olmadığımızı anlatırken verdim amk. Ordan bakın. Ayrıca benim verdiğim bir "sonuç" var. Benim yaptığım asla bir "son" değil. Sizinki son. Sizsiniz pgibopat amk. gibimde değilsiniz. Beni anlayacak, aldığım sorumluluğun büyüklüğünü tam anlamıyla görebilecek kadar büyük değilsiniz hiçbiriniz.

    Her neyse, çöktüğü yerden kaldırıyor gözlerini bana doğru. Hala bana cevap vermesine şaşırıyorum, ama anlıyorum. O an dünyası o küçük basamak oturduğu, ve yaşayan sadece ben varım. Onu öldüren ben de olsam, ölürken, katili de olsa birine ihtiyacı var. Bu yüzden zayıftı. Bu yüzden konuşuyor hala. Bu anı yaşamadan bilemezsiniz. Biz yaşadık. O yüzden biliyorum.
    ···
  16. 316.
    0
    Patlamanın etkisiyle lav kadar sıcaktı vücudu dışarı çıktığında. Ateşi ısıttı tüm sokağı. Lav rengiydi yüzü. Lav rengiydi buğulu gözleri:
    "Sen... sen beni öldürmek istiyosun. Cidden... ne diyim... mahvettin beni... beni öldürene kadar... durmıcaksın... dimi?"
    "Ders almamışsın."
    "Yani... elimde silah olsa... cidden dolu falan... kaldırıp vurucak halim yok seni... sen... "
    "O tipi tanıyorum bikaç senedir ortak ortamlarımız oldu, buralarda takılır. Tek amacı senin gibi kızları düşürüp gibip atmaktır."
    Duvara dayanıp çöktü yere. Hala nefes nefeseydi. Bu hali benim ne yaptığımı bile bana düşündürmeyecek kadar yoğundu. Öyle bi felaketin içindesinizdir ya artık "oldu bi kere" dersiniz.
    ···
  17. 317.
    0
    1- Şoke olan adam olaylara anlam vermeye çalışarak içeri dalar, gördüğü manzara karşısında mahvolmuş durumdadır:
    "Nasıl yaparsın bunu bana ya? Allah belanı versin nasıl yaparsın bu herif kim?! 1 küs kaldık lan sadece 1 gün! Kaltak!"

    2- Çarpışma alanında olan bütün gezegenlerin dikkati merkeze döner. Tüm yüzler çevrilmiştir. Masada kızla oturan erkek olaylara anlam verememektedir, kızsa adamın ağzından çıkan kelimelerin gerçeklikten ışık yılları uzak hali sebebiyle, çemberi başladığı yerde bitirir üzerinden geçerek. Boyut 360 derece dönmüştür. Başladığı yerin üzerindedir, ama tamamen zıttıdır. Oluşan paralel evreni anlamlandırmak için önce quantum fiziğine göz atmak gerekiyor:

    Madde gözlemlendiği ve gözlemlenmediği anda tamamen farklı yapılarda olabilir. Biz bakarken orda olanın biz bakmıyorken de orda olduğundan asla emin olamayız. Gözlemlenen ve gözlemlenmeyen durumlardaki iki farklı madde aynıdır. Ancak farklıdır. Çünkü bakış anımız ve bakmayış anımız en az 2 farklı boyut ihtimalinin habercisidir.

    "Eee... sen? bu senin? senin sevgilin yoktu hani?"
    "N-n-n-n-ne-..Orsp--..Hh-ha?"

    3-içeri bi anda dalan adam olayları anlamlandırmıştır. Aldatılıyordur. Öfke fazındadır, öfkeden kudurma fazındadır:
    "Bana bak dıbına koyduğum kalk git lan burdan yemin ederim öldürürüm seni yavşak hipster!"

    4-Masadaki adam bu aşırı tepkiye karşı bir yandan defansif moda geçerken, bir yandan haberi olmadığı için de ayna nöronlarını istemsizce devreye sokar. Yavşak bir erkek de olsa konu aldatılmakken, peşinde olduğun hatun tarafından özellikle, empati kaçınılmazdır. Çünkü en binimiz bile, değersiz bir gecenin peşindeyken, kendimizi başarılı gibici hissettikten hemen sonra "herhangi bir ciks yapan" olduğunu anlamak, fark etmek istemez. Yani o kadar da masum değil, empati dedim diye yumuşamayın hemen amk.
    "Dostum ağzını topla ağzını giber dağıtırım benim bişeyden haberim yok, olsa yapmazdım"
    "Bak 'dostum' , benim kavga çıkartmaya niyetim yok, sadece bas git, olaysız. Tamam?!"

    5-Kız olayların gelişimiyle kendini toplamaya çalışır. Gardını indirmiş, dövüş modundan çıkmış toparlanıp ceketini almakta olan adamla vakit daralmaktadır. Birazdan iki evren çarpışacak, gerçek ve sahtenin birleşiminden yeni bir gerçeklik ortaya çıkacaktır. Ne olduğunu bilmediği bir durumun içinden, gittikçe kurbanı olduğunu fark ettiği bir durumu anlamlandırmaya başlar. Gayri ihtiyari bir eli kalbinin üzerinde olan kız, fal taşı gibi açılmış gözleriyle bir şeyler söylemeye çabalar:
    "Ya nereye gidiyosun bu adam-... "
    "Yok canım yok ben almıyım çok tenks ba-bay... nerde manyak var beni bulur yaa!"
    "A-..a-... a"

    6- Kozmoz çarpışır. Ortaya devasa bir ışık patlaması çıkacaktır. Biriken enerji muazzamdır. Evrenin vaat ettiği en güzel renkler için, patlamaların en felaketi gerekmektedir. Evrenler gaz bulutları arasında gezegenlerini oluşturmaya başlamıştır.

    Adam bir tebessümle bakar kadına. Kadın bir heykelmişcesine taşlaşmıştır. Apaçık gözleri dışında bir hayat belirtisi yoktur. Adam sonra arkasını döner, ve mekanın dışında beklemeye koyulur. Manyetik alan, ilk gezegenini yörüngesine oturtmaya hazırdır.

    ... Sahne sonu ve selamlama.
    Tümünü Göster
    ···
  18. 318.
    0
    içeriye hızla girmem lazım. Bi anda yaşanmalı ve bitmeli her şey. Şoka sokmalıyım. Onları sokacağım sürpriz pgibolojisinin etkisi geçmeden oynamalı ve bitirmeliyim rolümü. Her şey bittiğinde zihnimin alkışları arasında vermeliyim selamımı. Çünkü o pgiboloji bir kez var oldu mu, gerçeklik ve yalan arasındaki bağlar karışır. Bilinç şok etkisini üzerinden atmakla meşguldür. işte size politikacıların en büyük silahı. Ne olduğunu anlamadan bir "şey" olduğuna inandırmak.
    Yüzümü iyice sıkıyorum, kıpkırmızı olana kadar biriktirip tutuyorum nefesimi. Ellerim gerçekçi titriyor. Sahne:
    ···
  19. 319.
    0
    Sokağın sonuna doğru ilerlerken, ikinci kadın kolumda, istemsizce geriye bakmak istiyordu başım. Kafamı yana çevirerek kısık gözlerimin ucuyla gördüm onu. Hala arkamdan bakıyordu. Gece yatağıma başımı koyduğumda uyuyabilmek için bir şeyler içmem gerekmişti. Kendime söz geçirememek? Bu benim özelliğim değil. Bu başka birinin özelliği. Beni uykumdan dürten birinin. O anı hatırlıyorum. Nasıl da emin olduğumu. Sigaramı yaktım yataktan geri kalkıp. Davetiyem hazırdı ve aynanın karşısındaydım. Yalnızız bebeğim. Bişeyler var söyleyeceğin belli.

    Karar ver gibinde mi değil mi dıbına koyayım? Araya girip duracaksan ne gibime atarlandın o kadar daha iki üç gün önce? Hakkaten lan günleri saymadım amk... Neyse sanki çok gibimde. Hayır artık bende mi değil mi? Keyfince yönetmenlik yapmana izin vereceğimi mi sandın? Sana baştan dedim amk...
    "Dersleri... hep huur çocuklarına mı... veriyorsun?"
    Ne demek lan o? Lan konuş dıbına koyayım ne demek o? Hep böyle yapıyosun ağzına sıçtığımın herifi ne demek o?
    ···
  20. 320.
    0
    Zihnimde yankılanan düşünce berraklaştıkça anladım atladığım noktayı. Vay dıbına koyayım... ve o an öyle bi uyku bastırdı ki. Oturduğum masaya huzurla düşecekti başım nerdeyse lan. Yarın farklı bi yemek yiyecektim. Yarın bambaşka olacaktı. Gerçekten. Bambaşka. Şeytan demişti bana turuncu saçlı. Şeytan... Hepinizden daha meleğim lan ben. Şeytan da bi melekti dersiniz, bende ondaki bencil hümanizm bile yok amk.
    ···