1. 201.
    0
    Sokağın sonuna doğru ilerlerken, ikinci kadın kolumda, istemsizce geriye bakmak istiyordu başım. Kafamı yana çevirerek kısık gözlerimin ucuyla gördüm onu. Hala arkamdan bakıyordu. Gece yatağıma başımı koyduğumda uyuyabilmek için bir şeyler içmem gerekmişti. Kendime söz geçirememek? Bu benim özelliğim değil. Bu başka birinin özelliği. Beni uykumdan dürten birinin. O anı hatırlıyorum. Nasıl da emin olduğumu. Sigaramı yaktım yataktan geri kalkıp. Davetiyem hazırdı ve aynanın karşısındaydım. Yalnızız bebeğim. Bişeyler var söyleyeceğin belli.

    Karar ver gibinde mi değil mi dıbına koyayım? Araya girip duracaksan ne gibime atarlandın o kadar daha iki üç gün önce? Hakkaten lan günleri saymadım amk... Neyse sanki çok gibimde. Hayır artık bende mi değil mi? Keyfince yönetmenlik yapmana izin vereceğimi mi sandın? Sana baştan dedim amk...
    "Dersleri... hep huur çocuklarına mı... veriyorsun?"
    Ne demek lan o? Lan konuş dıbına koyayım ne demek o? Hep böyle yapıyosun ağzına sıçtığımın herifi ne demek o?
    ···
  2. 202.
    0
    Zihnimde yankılanan düşünce berraklaştıkça anladım atladığım noktayı. Vay dıbına koyayım... ve o an öyle bi uyku bastırdı ki. Oturduğum masaya huzurla düşecekti başım nerdeyse lan. Yarın farklı bi yemek yiyecektim. Yarın bambaşka olacaktı. Gerçekten. Bambaşka. Şeytan demişti bana turuncu saçlı. Şeytan... Hepinizden daha meleğim lan ben. Şeytan da bi melekti dersiniz, bende ondaki bencil hümanizm bile yok amk.
    ···
  3. 203.
    0
    ...
    "Pardon, dışarda bi tek burası boş da... oturabilir miyim?"
    "Tabi ne demek."
    "Teşekkürler. Normalde yapmam böyle bişeyi de, yani yalnız, düşüncelere dalmış, keyifli görünüyodun, keyfini kaçırdıysam... "
    "Ay yok yok hiç önemli değil. Normal böyle şeyler."
    "Oha... hamburgerin fiyatına bi sıfır fazla koymuşlar."
    "Hahahah ilk defa mı geliyosun buraya?"
    "Evet."
    "Ve dolu olsa da illa burda yiyesin geldi?"
    "Şu ahşap kaplamalar falan güzel gözüktü gözüme mekan olarak."
    "O ahşap kaplamalar işte ekliyo bi fazladan sıfırı eheheh"
    Nasıl da rahatsın. Yapmacık değil. Gerçek. Rahat. Gerçekten rahat. Üzerinde yüklerin en büyüğü yok çünkü. En baştan atmışsın onu. Daha doğarken. Aslında istemezdin. Ama sormadılar bile sana. Atmak zorundaydın. Başka çaren yoktu. Yoksa hayatta kalamazdın. Sana bunu öğrettiler bebeğim. Sana böyle olmak zorundasın yoksa seçeneklerin; ilaçla overdose, ip, bilek kesmek, su dolu küvete saç kurutma makinası atmak, altın vuruş,.. seç birini dediler. Sense, yüklerin en büyüğünden arınık halinle seçtin bambaşka bir yükü. Hayvanların arasında canlı kalmayı. Yükü vücudunda değil zihninde taşımayı. Merak etme. Korkma.
    ···
  4. 204.
    0
    Buraya parlak ahşaplar için gelmedim. Senin için geldim. Bir süre menüye baktıktan sonra uzun uzun:
    "Ya vay arkadaş... sen verdin mi sipariş?"
    "Yoo kahve içiyom ben."
    "Sade içmişsin, acıktırır... "
    "Yani, biraz acıktım esasen eh işte. Hahaha iki kişi birleşip hamburgere mi giricez yoksa?"
    "Hahah ya iyi fikirmiş o da ama ben burdan kalkmayı önericektim."
    "Heee anladıııım. Beni de davet ediyosun yani?"
    Ha bu arada bu an, daha önce anlattığım 'sanatsal' davetimi tasarlamayı ilk akıl ettiğim andı. Ama en saf haliyle. Aklımdan o an geldiği gibi. Karizmatik olmayı, olgun gözükmeyi hiç umursamadan (yükünden arınmış insanlara karşı bu gereksizdir) yerimden "hoplayıp" ellerimle kalkalım dercesine gösterdim yolu.
    "Cilalı ahşaplar yerine basit bi tabelası olan bi yer biliyorum. "Martı" dö la kıremi muhteşemdir, hemi de ucuz."
    "Eheheh... Peki ulen, iyi kalkalım... aa dur hesabı ödiyim."
    "Boşver hesabı senin hesabını şimdi şu kalkan çift ödicek."
    "N--nası la?" -"la"... hahahah...
    "Her şeyin fiyatı iki katı işte yandaki 1 tane içti, 2 ödicek. Kalk çabuk gel bakmıyolar"
    "Anaaaaeee"
    Köşeye kadar koşuyoruz. Aslında koşmamıza gerek bile yoktu. Çünkü içeri ilk girdiğimde, dışarda onla bizzat tanışmadan önce, hesabını ödedim. Ama önemli olan bu heycanı ona yaşatmaktı. Artık ortak bir anımız var bile. Senin gibi birini bunlara gerek olmadan da "yönlendirebileceğimi" biliyorum. Ama sana bu güzelliği yapmak istedim.
    ···
  5. 205.
    0
    Tanışıyoruz. Kendinden bahsediyor. Sabırla dinliyorum. Karşımda anormalliğini tüm normalliğiyle anlatan biri var. Sıra bana geldi, meraklıca bakıyor gözleri, ama "galibiyete" değil bu merakı. Sadece bana.
    "Ben de normal biriyim. Pek derdim yok. işte sadece hesap zütüme gireceği zaman çılgın bi adama dönüşebiliyorum."
    "Hah fark ettim. içinde yıkım dolu bi isyankar var belli heheh." -ulan o kadar da saf ayağına yattık. Tabi ya, senin gibiler anlar. Yükleri yüzünden etrafına bakamayacak kadar kambur duranların göremediklerini görebiliyorsunuz siz. Diksiniz çünkü.
    Yemeğimizi yiyoruz. Geyikler şakalar espriler falan. Bütün günü beraber geçirmiştik. Sokaklarda anlamsızca yürüdük akşama kadar. Konuşacak şeyler bulmada birbirimize şaşırdık. Susmayışımıza. Sekerek yürüyordu arada. Benim yürüyüş hızıma yetişmek için ara ara depara kalkması gerektiğinden bahsedip yarılıyorduk. Sigaraları değiştik. Söylediğine göre camel sevmiyordu. O gün çok sevdi.

    Ben onunkini yine de sevemedim amk.
    ···
  6. 206.
    0
    "Ya nerdeyse gece olmuş resmen, naptık biz?"
    "Oksijen tükettik, amaçsızca zaman geçirdik, herkesin yaptığını yaptık işte."
    "Haaaa o kadar diyosun yani?"
    "Ee bi de pahalı hamburger ayağına süper bi insan tanıdım."
    "Ya... evet tanıdın."
    işte beklediğim nokta. Teninde, vücudunda değil, zihninde taşıdığı ağırlığın kendini hatırlattığı an. Bu anı istiyordum.
    "Noldu ya? Sen tanımadın mı?"
    "Yok canım tanıdım tabi, zaten hep tanımakla geçer benim hayatım. Sonra, o kadar."
    Yürüyüşümüzü durduruyorum. Bir gücüm olduğundan bahsetmiştim. Bir silah. Silah... Silah mı? Bi silah hedefi iyileştirmek için de kullanılır mı huur çocukları? Hemen silah tabi dıbına koyayım. Hayır, yetenek, güç, beceri, başarı, vesaire, ama silah değil dıbına koyayım. Değil lan. Silah katillerde olur. Sizde olur silah parlak çocuklar. Benimki silah değil.

    Benimki "adalet".

    Tebessümle bakıyorum gözlerinin içine. Olgun değil, dramatik değil. Sadece tebessüm. Saf, güzel çocuğu taklit ediyorum. Yıllarca izledim onu. Biliyorum nasıl. Bilmiyorum. Nasıl hissettirdiğini bilmiyorum. Merak edeni de gibsinler.
    ···
  7. 207.
    0
    "Sonra o kadar olmasın o zaman." Sarılıyorum, tüm anılarımızı hatırlayabildiğim, ondan çaldığım. O çocuk böyle yapıyordu. Önce masum, normal bir sarılış. Sonra boyna usulca bastırılan baş. Kokuyu içine çekme, yavaşça. Sonra biraz daha sıkı sarılış. Biraz doğrulup göz göze gelmek yeniden. Gülümsemek. Rüzgarın tam zamanında okşaması saçlarını geriye, benim yerime. Dudaklarına dalıp gitmek. Öpmek.

    Öpüyorum, uzunca, o bırakmak isteyene kadar durmayacağım. Saf çocuğu bu sefer hissetmiyorum içerde ama. Bana söküyor bu yaptıklarım, batmıyor bile, ama bu sözde saf çocuğa sökmüyor dıbına koyayım. Sen bile pisliksin lan. Sen bile benim kadar değilsin. Sen bile anlayamadın beni. Düşünceler salmak kolay zihnime yavşak herif. Gel, paylaşsana bu anı benimle, bak, görüyor musun nasıl veriyorum hak ettiğini, hem de normalde yapmayı planlamadığım şekilde, normalde yapmayı planlamadığım birine.
    ···
  8. 208.
    0
    Ama hissetmezsin dıbına koyayım. Hiçbiriniz hissetmez. Neden biliyor musunuz amk? Çünkü onun yükü yok. Vücudunda. Onun tüm yükü zihninde. Neden biliyor musunuz? Çünkü o kambur değil sırtında, teninde taşıyacağı yirmi, bilemedin en fazla otuz yıllık hamallık yüzünden. Neden? Çünkü en az o kadar o da sevebilse de, en az o kadar o da duygulanabilse de, en az o kadar o da arzulayabilse de sizin dünyanızda bunların hiçbirine hakkı yok. Neden biliyor musunuz? Neden dıbına koyayım ne geliyor aklınıza sizce neden olabilir? Söyleyin lan tahmininiz ne? Neden? Duvarları neden sizin kadar kalın değil? Kalınlaştırmak, güçlendirmek istese de neden hiçbir zaman başaramayacak sizin vahşi dünyanız, vahşetiniz içinde? Neden? Neden benim için bu kadar kolaydı, bu kadar zor bir mücadeledeyken varlığı? Neden lan?

    Neden biliyor musunuz? Çünkü çirkin bir kadındı o. Çirkin, bildiğin... Çirkin işte. Güzelle alakası yok. Hep uçurumun ucuna kadar gelip, okyanusu gördü tüm ihtişamıyla. Ama atlayamadı hiç. Siz basitçe yüzmeyi aşağı görüp açıklarda köpekbalıklarını giblemezce yem olurken bir bir, tekrar tekrar, o uçurumdan atlamayı düşünemedi hiç. En azından suya doğru.
    ···
  9. 209.
    0
    Kendini kandırmayı da seçmedi. Usulca, yalnız masasında oturuyordu, düşünerek. Onu gördüğüm an biliyordum. Dudaklarında yenilmişlik değil, gülümseme vardı. Gözleri yardım çağırmıyordu. Gözleri önemsemeyi bırakmıştı. Haksızca.
    "... ben gidiyim. Gece oldu sayılır, geç bile kaldım."
    "Ha... tamam. Telefonumu veriyim?"
    "Ne olarak?"
    "Tanıdığın, o kadar" -normalde parlak ahşaplarla kaplı birinden bekleyeceğiniz tepki bunun üzerine:
    "Aaa gibtir git lan sen kimsin salak" falandır. Kızar, kendine yakıştıramaz. Ama o öyle değil.
    "Heheh... peki tamam ver baaari. Sen napıcaksın?"
    "Arkadaşıma uğrarım ordan eve geçerim ben de."
    "Tamam... ya bi de... teşekkür ederim her şey için. Çok çok güzel bi gündü."
    Nasıl da biliyor 'yetinmeyi'. Sizin asla olamayacağınız bir seviyede o. Belki diyorsunuz, "onda da olsaydı ona da saydıracaktın huur kaltak diye muallaktor?" ne önemi var bunun? Başından beri adımlara korkak, tembel, sormaktan aciz, ama yapmadığı şeyler asla yapamayacağı şeyler üzerinden kendini "üstün" addeden sizler, birden şimdi mi ihtimalleri düşünmeye başladınız? Sizsiniz yavşak. gibimde bile değil, taşakları olsaydı amcam olurdu. gibimde bile değil.

    Hak eden biri atladı bugün okyanusa. Onda yüzmek isteyen biri. Köpekbalıklarını merak eden yavşak egoistler değil. gibimde olan tek şey bu. Beni geri ararsa tekrar buluşucam onunla ve sevişicem de. (flashback'i durduralım burda: aramadı... aramadı lan. böyle biriydi işte.)

    Uykum geliyor. Böyle hissettiriyor demek...
    ···
  10. 210.
    0
    Bu gece de bu kadar. Gececi tayfaya özel de bir ön edit yazdım.
    Yazmak ayrı yoruyor lan. Yat uyu şimdi kolaysa amk.

    Neyse panpalar iyi geceler.
    ···
  11. 211.
    +1
    ayraç
    ···
  12. 212.
    0
    bu gece devam.
    ···
  13. 213.
    +1
    reserved 62
    ···
  14. 214.
    0
    ...
    Doğduğum ulu günü takip eden bu birkaç günden sonra Bi süre okulda gözüktüm. Kimseye ne yaşadığımı ya da kim olduğumu anlatmayacaktım. Okul onun için özel bir ortamdı. Diğer çevresini hep uzak, izole tuttu bu çevreden. O huuryu bile. Lan yemin ediyorum biliyodu olayların nereye varacağını bi kez daha anladım. Buna özen gösterdi. Temiz ve kurtarılmış bi çevreydi her şeye yargılanmadan tepkiler verebileceği. Kimseyi kırmayı düşünmesine gerek yoktu mesela çünkü kırmayı önemsediği bilinmiyordu. Açtı ağzını yumdu gözünü ve ilginçtir sevildi. Sanırım ilk o zamanlar fark etti benim o kadar da kötü biri olmadığımı. Benim kadar dürüst. ilk defa tanınmak... Öncesinde aldığı dersleri, uygularken kimsenin fark etmeyeceği. Bu dünyaya "aklı başında" gelmişcesine, daha ilk andan. Aynı benim doğumum gibi doğacağı bir yer istiyordu. Öyle devam etmek, öncesi olmayan. Ne kadar büyüksün lan öyle, seni gidi çılgın. Neyse, buna saygı duyucam. Etrafımda "arkadaş"larım var. Hakkımda hiçbir fikri olmayan insanlar. Onun zamanında da böyleydi bu. O da beni taklit ederdi ara ara burda. Hep hayalini kurup olamadığı adamı. Olabilse de o olmayan adamı.
    ···
  15. 215.
    0
    Hepiniz böylesiniz lan aslında. Tam böyle değil, bunun çok daha sığ olanı. Onunki teneffüs olarak kullanmaktı bu ortamı, yargılanmayacağı. Yine de hep olduğu adamdı. Sizinkiyse, ne kadar başarısız olduğunuzu çok iyi bildiğinizden "beni baştan yarat" modunda her şeyinizi sonunda yıkma şansına ulaşmak. O kadar mutlusunuz ki bunu yapacağınız için o sırada, o kadar nefret ediyorsunuz ki onca zaman olduğunuz kişiden, bunun ne kadar "küçük" bir şey olduğunu unutup bir de bununla böbürleniyorsunuz. Pek azınız "yanlıştım düzelmeye çalıştım" diyip geçecek kadar mütevazi. Yeni gireceğiniz bu ortamda, dünün sümüklü ezik çocukları... Üniversiteye adım atınca ilk önce film koleksiyonunuzu büyütürsünüz, sonra fotoğrafçılığa falan başlarsınız. Başlaması pek çaba gerektirmeyen herhangi bir şeye. Hiçbi gibe yaramayan kulüp listesinde adınız yazınca üye veya yönetici diye, bi tak olduğunuzu sanarsınız. Uzun atkıyı unutmayın. Ezik herifler. Sıkıyorsa adam gibi sanatçı olmaya kasın. Yapamazsınız lan. Zor gelir amk. Ufak bişeyler yaratmaya çalışın taklit yerine, gibmek istediğiniz kızın/erkeğin, ya da varoş mahalledeki fakir çocuğun klişe resimlerini çekmek yerine. Elinizden gelmez. Düşüksünüz çünkü. Kumaş bu. Daha iyisi mümkün değil. Abanın déclencheur'lere (o ne? Dimi lan). Stanfsajasdafkalsdalovski üçlemesini izledim bu arada. Muhteşem, hayatımdan yalnızca 4 saat zütürdü tümü, neyse ki bi ömür bundan bahsedebilirim, artık kültürlüyüm lan yeterli... siz de bi bakın derim.
    ···
  16. 216.
    0
    Bu ortamda sevilen biriyim. Güzel. Etrafımda erkekten çok kız arkadaşlarım var sanki. Üstünlük sayısal mı çenesel mi kavrayamıyorum. Bana dertlerini açıyorlar fırsat buldukça. Ortama selam verip sonra bana selam veriyorlar. Çok zorlanıyorum dönen tekmelerle ortamı kan gölüne çevirmemek için, ama burası "kaçış yeri". Boyutlar arası kurtarılmış sabit bölgem. Burda her şeyi "aynı" göstermem gerek. Sürüklenerek çay içmeye zütürülüyorum kızların ikisi tarafından. Hep sen beni taklit etmeye çalıştın mal herif. Şimdi sıra bende... kolay lan aslında.

    Değil lan. Valla değil. inanasım gelmiyor dıbına koyayım. Yahu çözümünü bulmak için yarım saniye düşünmeyeceğim konuları anlatıyorlar dert diye. Ona da bu yüzden hoş geliyordu biliyorum. Çok kolay bişey, ama takdir alıyorsun. Ne ala. Sonra "evren beni görüp öyle olmaz bin domal bakayım" dedi diye yorumlayalım amk. Ama sorun, sorunları değil. Zor olan bunlara katlanmak. Burada benim ne dediğimin, ne söylediğimin hiçbir önemi yok. Nerdeyse her sorularına vereceğim ortak cevabın ne olduğunu onlar da biliyorlar. Onların istediği, bunu bir kerede, emince söyleyen olgun adama karşı konuşmak. Onların istediği bu sorunlara sahip olacak kadar büyük oldukları hakkında bir ritüel yaşamak. Kendi beyinlerini gibmeyi bu yüzden sever kadınlar. Arzulanan çılgın kaltaklar. Bir sürü maymunun ıslak hayali. Boş günlerine macera.
    ···
  17. 217.
    0
    "Yani o zaman o senin için doğru insan değil, ayrıl... " -kaç kere tekrar edeyim lan? Irzını gibtiklerimin nefes alamıyorum.
    "Bak bebişim bu arada akşam toplanıcaz... " -derdinin dert olmadığını bildiğin için böyle rahatça değiştirirsin konuyu paradigmasını kaydırdığım.
    "... tiribüüt konser varmış oraya gidicez." -nah gelirim. Adam gibi gurup olsa tribute yapmaz. Kendi bestelerini çalar. Araya da havayı kaçırmamak için en sevdiği bikaç gruptan cover koyar. Bunlar ya yaratmaktan aciz klagib bikaç enstrümantal memur, ya çerezlik kendilerine takılan tipler, ya da para için tamam demişler. Her türlü gibsinler. Zaten sizinle tek ortamım okul. O farklı ortamda gözüme "bir şeyler" kestirmişken gelip bi de sana aynı cevabı tekrar etmeye devam mı edeyim amk? Delirttiniz lan beni... ouuff...
    "Yok sağol canım. Ben eve giderim burdan." -diğeri giriyor araya:
    "Eee sen anlat bari biraz ya sevgilinle nası gidiyo bakim?" -valla aklına geldi dimi lan ben de hayatı olan bir şeyim. Yemin ediyorum yeni fark etti şu an.
    "iyi"
    "Gerçi hiç görmedik daha hayali midir nedir hiç gelmez mi insan sevgilisinin yanına falan arada kaç yıldır beraberdiniz siz, istanbul'a da beraber gelmiştiniz galiba? Çağırsana tanışalım?"
    "Napıcaksınız tanışıp?"
    "Aaa bizi layık görmüyo musun yoksa?" -ona bile? Tabi ki hayır amk.
    "Cidden ya senin sevgilin aşık olduğun kız nası bişey olur, kişiliği nasıldır falan merak ederdik hep. Bak itiraf ediyim senin gibi sakin oturaklı falan derim hep ben, bu da hep bence tam tersi der iddialaşırdık. Getirsene bigün, cidden bak hadi yaaa lütfen?"
    ···
  18. 218.
    0
    Kendinizle yarıştıracaksınız di mi? O kaltak, dünyayı sırf o da yok olsun diye tereddütsüz yok edebileceğim geri adım atmadan, o kaltak, şu anki görüşümle bile sizi ters çevirip düz giber... di. Ne ondaki beyin var sizde, ne ondaki meme... Zuhah...
    Kuralı esnetemem. Okul izole kalmalı. O dünya bu dünyaya karışamaz. Sanırım okula gelmeye bi süre ara vermem iyi olur. Geri gerekene kadar.

    "Bigün tanışırsınız. Ama iddiayı ikiniz de kazanamadınız. ikisinin ortası biriydi."
    "-di ?? Nasıl -di? " -hasgibtir. Bravo amk. Gerizekalı herif, hadi lan biraz daha ezmeye devam et onları şimdi. Dövmeli maceraperest kızlar, boynunu emdiren huurlar arasından galip ayrılıp kısa mont giyen tikilere yenil. Afferim gerizekalı.
    "Aaa ayrıldınız mı yoksa? Sen hiç anlatmıyosun yaaa biz hep anlatıyoruz ama." -sanki ben anlatın diyorum. Neyse, olmam gereken adamı bırakmadan olayı çözmeliyim. "Cevap bu idi manasında -di kullandım orda" diyebilirim aslında. Bunun gibi geçiştirici pek çok cevap bulabilirdim. Ama bi yandan tutamıyordum kendimi, onlara göre "felaket" olan bu şeye tepkileri eğlenceliydi. "Cnm yhaa choook usulduuuuk :((((" rolüne girmeye çalışıp yapamayışları falan... giblerinde bile değil çünkü. Umurlarında olan kısmı demin bitirdik. Bilerek mi ağzımdan kaçırdım acaba? Olabilir... Evet lan, kendimi bu ortamda da böyle oyalayabilirim. Krizi fırsata çevirebilirim. Ne krizi lan! Bilerek hata yaptım. Tabi.
    ···
  19. 219.
    0
    "Ayrıldım, şiddetli geçimsizlik. Her sözümüz kavgaydı, amaçsızdık."
    "O zaman bu akşam içilir, tiribüutu boşver." Öteki:
    "Ben geceye çok kalamam ama." Diğeri:
    "Ya bende kaldığını söyle izin verirler işte bize gideriz."
    Ulan dıbına koyduklarım. Size ne desem boş hakikaten iki üç değerlendirme cümlesine bile layık değilsiniz. Neyse lan. Şuna bak plan yaptılar bile. Diğerleri en azından biraz bekliyor patlamış mısırlarını ellerine alırken. Sizin gibilerse hep cebinde hazır gezer. Çereziniz bu.

    "Kızlar, cidden havamda değilim. Ama söz, yakında yaparız."
    "Canım ya... neyse peki bizde ısrar yok ama yapalım mutlaka."
    "Evet bak söz verdin ona göre."
    "Kalkıyorum ben."

    Ellerim içine zütürdüğüm pardösümün cebinden düşüyor dışarı. Çünkü normal bi mont giymiştim. Orda cep falan yoktu. Sigaramı yakıyorum, alelade montuma fazla kaçan kısık gözlerim ve aşağı bükük dudaklarımla kampüs arası uzun yola koyuluyorum. Bu akşam sakin bi akşam olucak. Eve gidip bişeyler çalarım kendi halimde. Öncesinde bizimkine uğrarım, viskiye devam ederiz. Hatta hem çalar hem içeriz. Hayat güzel mi lan...
    ···
  20. 220.
    0
    Hadi ordan amcık, gibeyim hayatı. Nasıl da dikkat etmediğiniz ilk anda uyutmak için yolluyor iğnelerini üzerinize, tenine vuran hafif meltemde, kısık gözlerinize yabancılarla yolladığı bakışlarda, tam adımınızı oraya atacağınız için boşalttığı sokaklarda. Kulağınıza ekgiblerinizi fısıldıyor. Düşünüyorsunuz. Bir şeyler değişecekmiş gibi sanki. Ekgib bir şeyler var, durma diyor. Gerçekten sanki herhangi bir şey, gerçekten var olmuş gibi.

    Cidden gerçek neyiniz var lan? Sevdiğin ama seni sevmeyen o kız mı? Seni seven ama senin bi türlü sevemediğin adam mı? Kimse sevmiyo mu seni yoksa lan? Taliplerini seçesin mi gelmiyor ya da? Veya birbirinizi seviyorsunuz ama "bir şey" ekgib gibi lan sanki? Sanki sürmez bu çok. Vay dıbına koyayım... Sonuç hep aynı. Üzülme çirkinsen. Hepiniz yalnız öleceksiniz. Layık olamadınız, layığınızı bulamadınız. Yalnız. Yalnız. Tek...

    Hakkaten ha... yalnız öleceksiniz olum. Kaç yaşına geldin lan hiçbir şey tutturamadın hala? Memursun lan, naparsan yap memursun. Kölesin, esirsin. Bundan sonrası hep aynı, otuz yıl çalışacaksın sonra öleceksin işte. Ne ara vaktin kalacak?

    Bildiğin yalnız öleceksiniz lan... Hepiniz. Allah rahmet eylesin panpa. zütün sakız çiğnesin.
    ···