1. 176.
    0
    Özenli hareketleriyle doldurması gerektiği kadarını dolduruyor. Hızlı olmamak için kendini tutuyor. Off amk gözlem yapmıcaktım lan. Sus lan sus. Yere bakıyım. Poster ne garip lan, postere bakiyim. Sinirli bi adam var, insafsız metal tarzı bir artwork. Buna bakarak uyumak nasıl bir yıkımın tamiri ola... hay amk... duramıyorum. Yere bakayım bari.
    "Pek bişey olmadı. Seviştik, eğer onu soruyosan."
    "Hacı esasen... dün cevap vermediğin şeyi sorsam kızma lan, dostumsun amk, merak ediyorum."
    "Lan olum iyiyim işte görümüyo musun?"
    "Ya iyisin de... abicim niye bu kadar iyisin?"
    "Nasıl ya gebereyim intihara mı sürükleniyim istiyosun anlamadım ki?"
    "Abi yanlış anlama beni. Ama bu yaşadığınız... 5 sene amk 5 sene. Beraber büyüdünüz lan resmen. Seni tanıyodum. Sen çocuk yapmak hakkında ne derdin bana hatırlıyo musun?"
    "Hahahah çocuk yapmak ne amk kendine gel peçeteye sil sonra da bilgisayara git geçmişi sil."
    "Çocuk yapmak ne amk kendine gel peçeteye sil gitsin vesaire evet. Bunu diyen adam bikaç yıl sonra 'ben iyi baba olurum dimi lan?' diye geziyodu. Ki o bana zaten inanılmaz gelirdi. Böyle gibinin keyfine bi adam, nerden nereye vay dıbına koyayım aşk var hakkaten lan derdim. E şimdi de bu nasıl değişim içine ediyim? Şimdi bakıyorum baba olacak olan adam bu sefer de hasta gibi 'eğittim giblemedim' diye geziyor kuul kuul umarsızca. Neye inanıyım olum ne gibi bi tahlil koyayım anlamadım... " ... -sen beni mi değerlendiricen lan? Yapma olum zor tutuyorum karşılık verirsem ölürsün amk.
    "Tahlil niye ediyosun ki hacı... durum bu işte. Şikayetçi değilim ki reçete yazasın bana."
    "Abi hayır normal değil kabul etmiyorum. Ya intihara sürüklenme tabi. Ama üzül lan biraz. Üzül dıbına koyayım. insansın, utanma vur kır, yumruk at, duvarı del, ağla deli gibi ağla. Gel sarılalım gay gibi. Daha çok ağla. Mahvol. Tecrübe et dıbına koyayım bunu. Niye böyle garip bi duruşlu sarsılmaz adam olma merakı... dramatik dramatik pozlar? Yıkıl lan nolucak? Şu moda girebiliyorsan o mod da bi şey yapmaz sana, insansın ya... insansın insanlar yıkılır lan arada. Hakkın da var, yaşa abi yıkıl lan. insan ol abi... "
    ···
  2. 177.
    0
    Düşüncelere dalmışça duruyoruz bi süre. Birbirimize bakmadan. Sigaramı çekerken gözlerim hala yerde, kendimi düşünmeye zamanım yok kendimi tutmaya çalışırken. Yıkılayım mı? Yıkılayım ha? Ben insansam, "insan" olan şeyleri yapmaya hakkım varsa ben bir daha asla yıkılmamayı seçtim. Çünkü insan yıkılabiliyorsa bu durumdan kurtulmayı seçmeye hakkı da vardır. Yani bu beni hala 'insan' yapar. Yalnızca daha fazla cevaba sahip bi insan. Yıkılayım... Yıkılmadık mı sanıyorsun bin? Gözlerine bakıp kalbini naif sözlerle delmeye çalıştığını sandığın adam öldü lan. Ben o değilim. Yıkılmak ne kelime öldü amk... Yani eğer yardımım olmasaydı ölmüştü. Bana sahip olduğu için şanslıydı. Ama kan kaybediyor hala. Toparlanacak ama, biliyorum toparlanacak. O zamanlar bilmiyordum. O gelince onunla konuşursunuz. Yıkılayım-mış. Siz benim gibi olamadığınız için benim sizin gibi olmamı istiyorsunuz. Ben benim. Benim gibi olun demek değil bu, olamazsınız çünkü. Artık tutamıyorum kendimi, ufak da olsa bir şey yapmam lazım.

    Ayağımla onun bardağını onun önünden biraz ileri ittiriyorum, gözleri önünde. Sinsilik yapmadan, açıkça verebileceğim en dürüst vücut dili mesajım bu kadar oluyor. Ne kadar sevildiğini biliyorum bu binin. O yüzden ona saygımı koruyacağım. Bardağa doğru bana pis bir bakış atarak uzanıyor. Mesajı aldı... bi zahmet amk...
    ···
  3. 178.
    0
    "Neyse... konuyu değiştireyim. Seviştik dedin. Bu dün geceki kız... Kimdi ki bu abi? Tanıdığımız biri mi boş bulunca yürüdü kesin fırsat bu fırsat diye amk."
    "Yoo daha önce hiç görmedim. Gördüysem de hatırlamıyorum."
    "Eho? iyiymiş dıbına goyim... Lan nasıl tanıştınız??"
    "Sokakta"
    "Abi hahah olum sen iyice manyağa bağlamışsın? Biraz konuş ya hep kısa cevaplar... Nasıl tavladın?"
    "Tavlamadım, tavlanmayı istettim. Baya bi baktım önce. Ama sapık gibi değil tabi, düzgün baktım."
    "Haa bi de sosyopat oluyoruz şimdi akıl oyunları falan?"
    "Sonra geldi bu, sözde 'ne bakıyosun' diyo ama bi yandan laf arıyor, 'söylemek istediğin bişey mi var' , yani asılacaksan asıl falan. Ben de giyimine tarzına falan laf attım, ama bi yandan alt metinde iltifat ederek. Güzeldi zaten, baya güzeldi. Laf sokuşmaya başladık, lafı ben yemiş gibi yaptım konuşmanın sonuna doğru. Sonra işte sana geldim gittim affettirdim kendimi bi şekilde."
    "Ahah klagib olta lan esasen. Nefretle başlayan aşk. Ee sonra noldu beraber misiniz?"
    "Ne aşkı ya? Hayır, telefon bile verişmedik. Yani vermedim. Sabah erkenden çıktım. Kapıya büyük çay kupası modunda bi bardak fırlattı. Beyin sarsıntısı geçiriyorum şu an paralel evrende."
    "Ohaaa? Abi niye?"
    "Gitmeden otur çay içek kahvaltı edek dedi, dedim yok ben gidiyorum, hepsi bu muydu yani dedi, ben de pek yardımcı olmadım. Sinirlendi."
    "Abi sen neler diyosun dıbına koyim? Niye böyle bişey yaptın lan?"
    "Kadınlar-... "
    "Ne kadınları, bildiğin huur çocukluğu yapmışsın."
    "Amaç da oydu zaten. Ama en başında gösterdim ona huur çocuğunu, saklamadım. O yine de aldı beni içeriye. Bir sürü küfre tercih etti iki güzel sözü. Hak etmişti."
    "Nasıl amaç da oydu zaten? Nasıl hak etmişti? Kız hoş görmüş lan? Naif birini gibip atmışsın. Nedir bu olum intikam mı almış oldun sen şimdi sana pislik yapanın pisliğini başka birinden çıkartarak? Nasıl bi pgiboloji bu? Bardak fırlatmış dıbına koyayım işe bak... "
    "Ağlıyodu da esasen."
    "Abi... abi... "
    "Hacı aslında iyilik yaptığımı düşünüyorum. Öç aldığımı değil. Bi tecrübe kazandı şimdi. Artık aynı hatayı ömrü boyunca gibse yapmaz. Benim düşüncem bu."
    "Sen iyi misin? Lan sana ne kimin ne hata yaptığından? Sen kendin hata yapma asıl. Kendi kapını temizle, ya yemin ediyorum başkası olsa daha farklı konuşurum... "
    "Senin gibi yapamadığım için mi suçluyorsun beni? Her seferinde boş ver diyip başka tarafa bakamadığım için mi? Her seferinde diyorum, birden fazla... "
    Bardağı hızla koyuyor yere kırarcasına. Bir an gözlerinden alev çıkartacak gibi bakıyor. Aralanan ağzından çıksa yine de hiç karşılık vermeyeceğim sert kelimelerini tutuyor son anda ama. Aslında bunları duymak ve rahatlamak için gelmiştim. Ama o yine de direniyor.
    "Evet abi... Bana hata yapıldı. Ama ben hiç hata yapmadım. Önemli olan bu. Hayatta kaldım. Sen de yardım ettin bana. Şimdi ben edeyim."
    "Gerek yok. Ben de böyle hayatta kalıyorum."
    "Hayat giberek hayatta kalınmaz."
    Sessizce bakışıyoruz. ikimiz de atarlıca birbirine doğru. Ona karşı söylemekten hep kaçındığım fiili tutamıyorum içimde, bırakıyorum:
    "Hayat falan gibmedim, eğittim."
    "Haa bahanen de bu mu? Travmanın tillahını yaşatmışsın kıza, ne eğitmesi... Dexter Morgan mısın olum sen? Katil dürtülerini kontrol etmek için iyilik adına öldürmeye karar vermişsin dıbına koyayım."
    Tümünü Göster
    ···
  4. 179.
    0
    Aslında mantıklı lan. Dexter denen elemanın annesinin vücudunu; kollarını bacaklarını kafasını vesaire gözleri önünde parçalamışlardı. Benim sevgiliminse yanaklarını, dudaklarını, ellerini ve boynunu gözlerim önünde emmişlerdi. Dexter'ın annesinin bu olaydan zevk aldığını sanmıyorum, oysa ki benim sevgilimin kapalı gözleri ve gülümseyen dudakları canının acıdığını pek düşündürmüyordu. O kan kokusu içinde hayata gözlerini açarken, benimki büyük ihtimalle salya ve bira kokuyordu.
    ···
  5. 180.
    0
    "Daha devam edeceksin buna yani amık?"
    "... edicem."
    "Ne zaman bitecek? Benim sevgilime de öğretmek ister misin? Evden çıkayım ben isterseniz."
    "Ooo tamam bu muhabbet burda biter hacı. Birbirimizi kırmadan bu akşamlık yarıda keselim."
    "Ya yanlış anlama beni. Ben seni tanıyan biriyim. Öfkelenirim abi en yakın dostlarımdan birini sosyopat sosyopat geziyoken görünce. Kızma amk, anca laf bizimkisi."
    "Beni tanı abi. Bak şimdi bana... beni tanı. iyi bak."
    "Tamam abi tamam pardon bi şey demiyorum, iyisin. Bana bak kızgın ayrılmıyoruz dimi?"
    "... yok lan ne kızıcam sana, gibimde bile değilsin"
    "Hahahah tamam aynen, tekrar gel lan arayı uzun tutma yine, al bunu da."
    "Gerek yok kalsın, bi daha gelince devam ederiz bensiz sakın içmeyin giberim."

    Sevgilisinin yanına uğruyorum. Benle mesafesini hep korumuştur. "Yaptıkları"na verdiğim tepkiler yüzünden. Açık, direkt tepkiler. O adamın gitmesine dünyada sevinen bir tek kendisi olurdu sanırım, bilseydi.
    "Sana da iyi çalışmalar bebek."
    "Aaa dur beni bekle, ben de çıkıcam arkadaşa uğrıcam geliyorum hemen." ... Sen de mi özel seans istiyorsun amk?
    "Tamam hadi gidelim"
    ···
  6. 181.
    0
    ilginçtir ki hiç konuşmuyoruz, güzel. Nasılsın iyiyim sen ben de, bitti. Tam o sırada bir manzara durduruyor ezbere yürüyen adımlarımı. Yavaşça çeviriyorum başımı, gözümün kenarıyla gördüğüm andan emin olmak için.
    "Oha?"
    "He noldu?"
    "Haydaa nasıl lan?"
    "Noldu kız mı kesiyoruz?"
    "Acelen var mı? Sen mekana mı gidiyosun arkadaşa diye"
    "Ee... yoo... yani evet arkadaşa gidiyorum ama mekanda"
    "Tamam neyse beni ilgilendirmez. Tam burayı kessene uzaktan. Beni turuncu saçlı bi kızla konuşuyor görürsen bi süre bekle, sonra gelip kıskanmış kız arkadaşım gibi davran, tamam mı? Bikaç dakikanı alır en fazla."
    "Ihh... Tamam, gidiyorum o zaman, köşeden bakıcam."
    ···
  7. 182.
    0
    içeriye hızla girmem lazım. Bi anda yaşanmalı ve bitmeli her şey. Şoka sokmalıyım. Onları sokacağım sürpriz pgibolojisinin etkisi geçmeden oynamalı ve bitirmeliyim rolümü. Her şey bittiğinde zihnimin alkışları arasında vermeliyim selamımı. Çünkü o pgiboloji bir kez var oldu mu, gerçeklik ve yalan arasındaki bağlar karışır. Bilinç şok etkisini üzerinden atmakla meşguldür. işte size politikacıların en büyük silahı. Ne olduğunu anlamadan bir "şey" olduğuna inandırmak.
    Yüzümü iyice sıkıyorum, kıpkırmızı olana kadar biriktirip tutuyorum nefesimi. Ellerim gerçekçi titriyor. Sahne:
    ···
  8. 183.
    0
    1- Şoke olan adam olaylara anlam vermeye çalışarak içeri dalar, gördüğü manzara karşısında mahvolmuş durumdadır:
    "Nasıl yaparsın bunu bana ya? Allah belanı versin nasıl yaparsın bu herif kim?! 1 küs kaldık lan sadece 1 gün! Kaltak!"

    2- Çarpışma alanında olan bütün gezegenlerin dikkati merkeze döner. Tüm yüzler çevrilmiştir. Masada kızla oturan erkek olaylara anlam verememektedir, kızsa adamın ağzından çıkan kelimelerin gerçeklikten ışık yılları uzak hali sebebiyle, çemberi başladığı yerde bitirir üzerinden geçerek. Boyut 360 derece dönmüştür. Başladığı yerin üzerindedir, ama tamamen zıttıdır. Oluşan paralel evreni anlamlandırmak için önce quantum fiziğine göz atmak gerekiyor:

    Madde gözlemlendiği ve gözlemlenmediği anda tamamen farklı yapılarda olabilir. Biz bakarken orda olanın biz bakmıyorken de orda olduğundan asla emin olamayız. Gözlemlenen ve gözlemlenmeyen durumlardaki iki farklı madde aynıdır. Ancak farklıdır. Çünkü bakış anımız ve bakmayış anımız en az 2 farklı boyut ihtimalinin habercisidir.

    "Eee... sen? bu senin? senin sevgilin yoktu hani?"
    "N-n-n-n-ne-..Orsp--..Hh-ha?"

    3-içeri bi anda dalan adam olayları anlamlandırmıştır. Aldatılıyordur. Öfke fazındadır, öfkeden kudurma fazındadır:
    "Bana bak dıbına koyduğum kalk git lan burdan yemin ederim öldürürüm seni yavşak hipster!"

    4-Masadaki adam bu aşırı tepkiye karşı bir yandan defansif moda geçerken, bir yandan haberi olmadığı için de ayna nöronlarını istemsizce devreye sokar. Yavşak bir erkek de olsa konu aldatılmakken, peşinde olduğun hatun tarafından özellikle, empati kaçınılmazdır. Çünkü en binimiz bile, değersiz bir gecenin peşindeyken, kendimizi başarılı gibici hissettikten hemen sonra "herhangi bir ciks yapan" olduğunu anlamak, fark etmek istemez. Yani o kadar da masum değil, empati dedim diye yumuşamayın hemen amk.
    "Dostum ağzını topla ağzını giber dağıtırım benim bişeyden haberim yok, olsa yapmazdım"
    "Bak 'dostum' , benim kavga çıkartmaya niyetim yok, sadece bas git, olaysız. Tamam?!"

    5-Kız olayların gelişimiyle kendini toplamaya çalışır. Gardını indirmiş, dövüş modundan çıkmış toparlanıp ceketini almakta olan adamla vakit daralmaktadır. Birazdan iki evren çarpışacak, gerçek ve sahtenin birleşiminden yeni bir gerçeklik ortaya çıkacaktır. Ne olduğunu bilmediği bir durumun içinden, gittikçe kurbanı olduğunu fark ettiği bir durumu anlamlandırmaya başlar. Gayri ihtiyari bir eli kalbinin üzerinde olan kız, fal taşı gibi açılmış gözleriyle bir şeyler söylemeye çabalar:
    "Ya nereye gidiyosun bu adam-... "
    "Yok canım yok ben almıyım çok tenks ba-bay... nerde manyak var beni bulur yaa!"
    "A-..a-... a"

    6- Kozmoz çarpışır. Ortaya devasa bir ışık patlaması çıkacaktır. Biriken enerji muazzamdır. Evrenin vaat ettiği en güzel renkler için, patlamaların en felaketi gerekmektedir. Evrenler gaz bulutları arasında gezegenlerini oluşturmaya başlamıştır.

    Adam bir tebessümle bakar kadına. Kadın bir heykelmişcesine taşlaşmıştır. Apaçık gözleri dışında bir hayat belirtisi yoktur. Adam sonra arkasını döner, ve mekanın dışında beklemeye koyulur. Manyetik alan, ilk gezegenini yörüngesine oturtmaya hazırdır.

    ... Sahne sonu ve selamlama.
    Tümünü Göster
    ···
  9. 184.
    0
    Patlamanın etkisiyle lav kadar sıcaktı vücudu dışarı çıktığında. Ateşi ısıttı tüm sokağı. Lav rengiydi yüzü. Lav rengiydi buğulu gözleri:
    "Sen... sen beni öldürmek istiyosun. Cidden... ne diyim... mahvettin beni... beni öldürene kadar... durmıcaksın... dimi?"
    "Ders almamışsın."
    "Yani... elimde silah olsa... cidden dolu falan... kaldırıp vurucak halim yok seni... sen... "
    "O tipi tanıyorum bikaç senedir ortak ortamlarımız oldu, buralarda takılır. Tek amacı senin gibi kızları düşürüp gibip atmaktır."
    Duvara dayanıp çöktü yere. Hala nefes nefeseydi. Bu hali benim ne yaptığımı bile bana düşündürmeyecek kadar yoğundu. Öyle bi felaketin içindesinizdir ya artık "oldu bi kere" dersiniz.
    ···
  10. 185.
    0
    Mesela yanlışlıkla evdeki muhabbet kuşunuzu öldürdünüz. Hazır ölmüşken deney yapasınız gelir, bacaklarını incelerken bi de onları kırarsınız. Ya da yaylada bahçede falan takılırken sinek yakalar kanatlarını kopartır bi de üstüne yetmezmiş gibi yusufçuklara yem olmasını izlersiniz. Ya da kurbağları alıp dikiş atarsınız zütlerinden. Bunlar hep etraftan duyup okuduğum çocukluk işkenceleri. Yalan atmayın amk. Şimdi insan "daha üstün" diye ben daha mı kötü oluyorum? Gerekli cevabı üstün falan olmadığımızı anlatırken verdim amk. Ordan bakın. Ayrıca benim verdiğim bir "sonuç" var. Benim yaptığım asla bir "son" değil. Sizinki son. Sizsiniz pgibopat amk. gibimde değilsiniz. Beni anlayacak, aldığım sorumluluğun büyüklüğünü tam anlamıyla görebilecek kadar büyük değilsiniz hiçbiriniz.

    Her neyse, çöktüğü yerden kaldırıyor gözlerini bana doğru. Hala bana cevap vermesine şaşırıyorum, ama anlıyorum. O an dünyası o küçük basamak oturduğu, ve yaşayan sadece ben varım. Onu öldüren ben de olsam, ölürken, katili de olsa birine ihtiyacı var. Bu yüzden zayıftı. Bu yüzden konuşuyor hala. Bu anı yaşamadan bilemezsiniz. Biz yaşadık. O yüzden biliyorum.
    ···
  11. 186.
    0
    Devam ediyor:
    "Bravo... gerçekten... çok farklıymışsınız."
    "O sana seni sevdiğini de söyler, vaatler verir, büyük vaatler. Benim gibi dürüst olmaz. Ben sana hep dürüsttüm. Sen beni istediğin gibi anladın. Olduğum gibi değil. Onun 1.haftada hayatının kadını olursun, 2.haftada evlenme tarihi belirlersiniz. 1 aya çocuklarınızın ismi belli olur. Gardını indirir, iyimiş ya dersin, sonra da ayakta gibip atar." -aslında bu kadar iyi tanımıyordum. göz aşinalığım vardı yalnızca. henüz bilinçsiz ve tenezzülsüz biriyken onu gördüğüm "avlanma geceleri"nde peşinden koştuğu.

    Nefesleniyor iyice. Uzun bi ara alıyor. Elemanın birinin elinden sigarasını alıyor. Güzel. işte benim kızım. Eleman onun bu emin hareketi sebebiyle durumu sorgulayamıyor, sorgulasa da onu da ayakta giber bu kadın, bunu biliyor vücut dilinden. Bikaç adım ileri gidip uzaklaşıyor fazla sorgulamadan. Bozuntuya vermeyen bir sırıtışla. Hahah... az önce mükemmel ezildin amcık.

    Gücünü toplayıp bana dönüyor. Evrime tanık olmak işte bu. işte başarım, eserim. Ben yarattım seni bebeğim. Ben.
    "Çok teşekkürler, artık bana tüm dersleri verdin. Bak artık kızamıyorum bile sana. Sen cidden şeytansın. Yani dine falan inanıp ibadete başlıcam artık. Çünkü kendi gözlerimle gördüm. Şeytansın sen ya baya bildiğin. Tanrı bile boş vermiş seni. Bunun başka açıklaması olamaz. Bu kadar pislik olamazsın."
    Hiç ses çıkartmadan dinliyorum, yüzümdeki tebessümü yok ediyorum. Artık gereksiz. Artık "eşit"e daha yakınız. Devam ediyor:
    "Lütfen bırak artık peşimi. Yalvarırım. Yani umursadığını bilsem ne istersen yaparım karşılığında dicem. Ama lütfen bırak artık. Bak dersimi aldım, gerçekten aldım. Bak git başkalarına, bu sokak mal dolu, git onlara, olmaz mı? Lanet herif. Allah belamı versin ki senin gibi birini bulmuşum. Kalbimi kopartıp parçalamak istiyorum daha bi gece önce aşıktım sana. En azından dürüsttü diye kendimi kandırdım. Senin ruhun yerine zift var iğrenç herif. Zift var balçık var. Şeytan herif... offf offfffff... aşık olmuştum diyorum yüzüne bi de ya? Kime yaa... kime... kime... kimekimekime... kim... "
    ···
  12. 187.
    0
    ... Bu sefer duvara doğru değil, bana doğru yıkıldı. Ağlıyor. Başı omzumda. iyice gömüyor başını, bastırıyor. Elleri kendini kaybettiği bu anda bile bana sarılıp sarılmamak arası tereddütlü bir noktada sabit. Göz yaşları süzülüyor montuma... yani pardon... pardösüme.
    "Allah belanı versin... neden ya... neden... bi tane düzgün insan tanımadım şu şehirde... bi tane ya... keşke hiç gelmeseydim"
    Ben... içimde bi ağırlık hissediyorum. Bu anı birebir yaşadık. Yaşadım. Yapmamalıydım, hastalığımın ilacı olmak sadece başta gerekliydi, onu yapmıştım ve bitmişti. Ama bu şu an anlattığım, anlatacağım anda yaptığım hareket, büyük hata, bu gece bitmiş olması gereken, sanatsal bir hikayeyi uzatacaktı.

    Yavaşça elimi kaldırdım, sırtına koydum, bastırdım kendime... Sıkıca.
    Belki o alması gereken dersleri gerçekten almıştı. Ben?

    Köşedeki mekandan burayı kesen danışıklım gecikmişti. Lanet karı geciktin... niye dıbına koyayım? Görmedin mi kitap yazmamızı mı bekledin lan beraber?.. sakin amk sakin...

    "Pardon bölmüyorum ya sizi bebeğim rahatınız baya yerinde, eve gidicektik hani diyorum?"

    Ağlaması bir anda kesiliyor. Gıkı çıkmıyor şimdi.
    ···
  13. 188.
    0
    kusura bakmayın panpalar, iş/güç/yoğunluk. Uyanıkken yakalayamadım sizi sevgili saygın kitle, yapıştırdım hepsini şimdi ben de kaçıyorum. Artık uyanınca bakarsınız. iyi geceler.
    ···
  14. 189.
    0
    (... )
    "Hayır ya ne demek ben senin yalancılığına oyunlarına göz yummak zorunda mıyım? Ben sana kötülük falan yapmadım, ben ona iyilik yaptım canım benim. Hııı... Aynı pozisyonda sen olsan bu sefer de onu satar sana haber verirdim... Yaaa? Allah allah yaa bana ne ne planladıysan barışsaydın gelip konuşup? Yok ya? Ben hiçbişey almadım elinden senin sen vermişsin vericeğini konuşmak da istemiyorum yanımdaki insanla ilgilenmem lazım tamam mı? Senin eserin canım! Haa tabi faydalanıcam sen gerçekten kaltakmışsın yani ben dostuyum onun ama artık biliyorum sen anlamazsın böyle şeyleri. Kapıyorum artık konuşma yoksa yüzüne kapatmış olucam, bay bay."
    ···
  15. 190.
    0
    "Hahahahah... ahhhh... hahahahahah... off... iyimiş ya... çok iyimiş... "
    "Ya hişşş napıyosun sen kendine gel canım ya lütfen sakin ol. bak kapadım telefonu da."
    "Sakinim zaten"
    "Ya evet canım sakinsin ama... bi bana bak bakayım."
    "Söyle bebeğim"
    "Ha?"
    "Söyle?"
    "He... şey... sakinsin evet... Napalım ne yapmak istersin? Gel sana bişeyler ısmarlıyım, hem istersen yalnız kalma gel bende kal valla bak. Kızlardan biri memlekette zaten. Yatıcak yer bol."
    "O yanındaki eleman... Tanıyor musun onu?"
    "Yok ya tanımıyorum kimse kim boş ver bitti gitti onlar, o insanları artık düşünme canım tamam mı?"
    Merak etme. O artık o insanları düşünmeyecek. Öte yandan ben...
    ···
  16. 191.
    0
    "Yalan söylemezsin bana, gözüme bakıp, dimi?
    "Off... Tamam o çocuk salak saçma biri. Böyle tam işe yaramaz, isyankar havalarda falan. Ama hani isyankarlığı baba parasıyla yapan tipler vardır ya. Öyle. Bildiğin ruh hastası hem. Yakışıklılık dışında bi olayı yok."
    "Okuldan mı?"
    "Yok ya okuduğu falan yok onun. Salak saçma biri zaten ne olayı var bilmiyorum. isyankar entel. şiir falan yazıyo takum gibi. Benim bi arkadaşımla onun bi arkadaşı takılıyolardı öyle tanıştım. Seninki de ordan biliyodur. O çocuk da aynı bunun gibi biriydi. Kızın askerde sevgilisi varken ayarttı bi de ya. Askerde düşün adam bacağını falan kaybetmiş doğuda, kız ondan ayrıldığını söylediğinin gecesi hatta bi de düşün yani. Mayın mı ne, dikkatsiz davranmış patlamış ayağında. Öyle ruhsuz bu pekekentler yani. Ancak böyle huurlar sayesinde iş yapıyolar... "
    "huurlar sayesinde... "
    "Ya... öyle demek istemedim canım ben de kötüyüm bak, hadi lütfen dinle beni, gel içelim dağıtalım istediğin gibi. He olmaz mı?"
    "... hadi"
    ···
  17. 192.
    0
    "huurlar sayesinde... "
    Çok içtiğimi hatırlıyorum. Sonrası da ertesi akşam evde uyanışım. O gece vücudun sahibiyle henüz ayrılmadığımız geceydi. Zayıftı. Hatta son anlarını yaşadığını düşünüyordum. Ölüyordu. Bense henüz doğmamıştım, ama dışarı çıkmaya istekli tekmeler atıyordum. Bir insan daha doğmadan önce çevresinden duyduklarıyla öğrenmeye başlar. Entel çiftler bunu annenin karnına klagib müzik dinleterek falan halletmeye çalışır. Süreci olabildiğince travmasız geçirmek, "toplumla uyumlu", naif ve san'atsal bir duruşa sahip, "üstün" bir çocuğa sahip olabilmek için. Sanal hayvan yetiştirmek işte böyle bir şeydir. Tanımlar gerçeklikten uzaktır.
    ···
  18. 193.
    0
    Tanımlar gerçekten uzak olduğu için çocuk da gerçeklikten uzak büyür. Konacağı yerden alakasızdır inşası. Paradigmaları gerçek olanla karşılaştıkça bir bir yıkılır. Gerçeği adım attıkça öğrenmek yerine, her yeni adımda doğru yere doğru tuğlayı koymak yerine, önce binayı tamamlamak isterler. Onun dışarıda karşılaşacağı yağmurları, rüzgarları, kasırgaları ve depremleri umursamadan. Bu yüzden her yağmurda bir parçanız ağırlaşır. Her rüzgarda sallanırsınız. Her fırtınada çatlaklar oluşur. Sonrasında bir deprem, doğanın gereği, sizi tüm çatlaklarınızdan tutar, tüm ağırlıklarınızı dışarı savurur, üzerinizden düşen her kat paramparça bekler bir sonraki düşüşün mutlak ölümle sonuçlanacağından emince. Eskinin yıkıntıları yere dik yüzlerce mızrakmışcasına sivri uçlarıyla... Artık üzerine ne koyarsanız koyun, yere düştüğünde parçalanacaktır. Hatayı önce yapmak daha iyidir. Sizse, kendinize zayıflıklarınızı itiraf edemediğiniz için, yalnızca kendinizi değil, yalancılığınızla inandırdıklarınızı da yıkıma sürüklüyorsunuz. "Git" demek bu kadar zor değil lan. Cidden değil dıbına koyayım.

    Ben de artık iyice incelen bu derinin diğer tarafından duymuştum ilk kelimelerimi. Konu Beethoven, Bach veya Chopin arasında değil; bir pekekent, ve bir huur hakkındaydı.

    Ama aklımdan gitmedi. O kızı bulmak. O sırada bu isteğin sebebini tam olarak bilemiyordum. Bu iç güdünün. Sonra her şey netleşti.
    (... )
    ···
  19. 194.
    0
    (... )
    "Pardon bölmüyorum ya sizi bebeğim rahatınız baya yerinde, eve gidicektik hani diyorum?"

    Ağlaması bir anda kesiliyor. Gıkı çıkmıyor şimdi.

    Tek bir ses çıkmıyor ağzından. Ağlaması durdu, geriye kalan göz yaşlarını sildi hızlıca. Bir kısmının pardösümde kaldığını unutarak hala. Sahnede yer alan ikinci bir kadına bakarak atıyor bir kaç adım geri. Sonra bana dönüyor gözleri. Pes etmiş biri görmüyorum karşımda o an. Öfkeli de değil. Birine benzetiyorum bu bakışı.

    "Arkadaşını tesellin bittiyse gidelim mi artık, böldüm ama..?"

    Dur dıbına koyayım. Dur şimdi değil. Kafamı bi anlık ona çevirsem de hemen dönüyor başım geri. Onu tutmayı düşünebilecek anı yakalayamadan. Hatalar böyledir. Defalarca yapmamızın sebebi budur.
    Çok güzellerdir. Başta.
    ···
  20. 195.
    0
    Hala sessizce bakıyor bana. Dudakları bitişik. Gözleri kısık. Olgun bir ifadesi var, tecrübelerini kendine saklıyor, isyandan uzak. Ama ayakta. Ama ben hatama devam etmeyeceğim. Geç ya da erken olması umrumda değil. Koluma giriyor ikinci kadın, sokaktan aşağı doğru yürümeye başlıyoruz. Kendi silahıma kapılmak... Gerçekten iyiymişim. Bunu ben yapıyorsam, ki biliyorum çok daha iyisini yaptığımı, ne kadar kolay işlediğini sorgulayarak çok büyük bir tevazu göstermişim. Daha o akşam anlamıştım bunu. Elimdeki "beceri"nin gücünü. Silahın.
    ···