-
126.
0Sorgulayan ifadesi hala yüzündeyken yürümeye başlıyor bana doğru, oltama "renk" katan daveti çıkartıyorum cebimden, kağıt, tütün, tamamdır.
"Ne diyosun anlamı- oha napıyosun sokak burası?"
"Barış çubuğu diyorum ya. Hee sokak. Şunu tutsana, hatta kopar zıvana yap"
Prezervatif kutusunu eline veriyorum. Bu benim tiyatrallığımın bir parçası. Bu kendime bir sembol ve aynı zamanda ona bir mesaj. O apaçık anlamasa bile, o kutunun çağrıştırdığı tüm tanımları şu an beynindeki nöronların milyonlarcası birleşip gerekli anlamları çıkartmak üzere bağlanıyorlar bile. Bir kez bağlantı tamamlandığında, cümlelerimi içeri alan, önemli yerleri vurgulayan yeni bir süzgeç oluşacak zihninde. O süzgeci ben şimdi inşa ediyorum. Benim istediğim anlamları çıkarması ve benim istediğim sonuçlara varması için, düşüncelerini ve düşünceye ulaşma şeklini o moda sokmak için. -
127.
0"Hmm bir anda elimize prezervatif kutusu verdiler, bir bakalım -Elektrik dalgaları yayılmaya başlar- :
ciks, penis, sevişme, ereksiyon, büyük penis, git-gel, gibmek, ayarı vermek, korunma, gizli, güvenli, vajinismus, bekaret, orgazm, zevk, korku, sertlik, yabancılık, kayganlaştırıcı, ciks pozisyonları, oral ciks, ilk prezervatif gördüğüm an, eski sevgilim mahmut, ilk kez penis gördüğüm an, ilk sevişme, ilk orgazm olduğum an, erkek vücudu, güzel bir erkek vücudu, bu tecavüzde kullanılmaz pek heralde, markası neymiş hmm, tırtıklı, boş prezervatif kutusu, hepsi kullanılmış, çok sevişen erkek, iyi sevişen erkek, erkek, ciks,... " -
128.
0"Ya al bunu napıyosun benim de başımı belaya sokacaksın biri görse... "
"Bak şu soldaki kalabalığı görüyor musun? Biz henüz bunu yakmadık, bu koku da bizden gelmiyor." -Tamamen yalan, o öylesine bir kalabalık. Daire oluşturdukları için içeriyi görmek zor. istediğim dekor. Cebimden gelen dışında koku falan da yok. Ama koku bile yerine göre göreceli, bozuk yumurta yiyip soğuk taşa oturup kalabalıkları selamlamaya çıkmadıkça. Önemli olan benim ona bir güvence vermiş olmam, gerçek olması önemsiz.
"Yaa valla al şunu atıcam gidicem bak yoksa."
Bana uzattığı "kartonu" umursamıyorum.
"Hiç dışarda içmedin mi? Gerçekten hayatın boyunca bunu hiç yapmadın mı?" Ahahah...
"I-ıh al şunu ya"
"Tamam, korkma gel."
Burası önemli, ona bir ilki yaşatacağım. Ve o korkuyor. Elinde bir ciks sembolü tutuyor. Ona bir ilk yaşatacağım, ve o korkuyor. Kafasında cikse dair anlamlar dönüyor, ona bir ilk yaşatacağım, o korkuyor. Anladınız mı dıbına koyayım? Bacak arasındaki bekarete kafayı takmışsınız. Bir kadının, bir insanın, yüzlerce, binlerce bekareti olduğunu unutuyorsunuz.
Sırtından nazikçe, ittirmeden, dokunuyorum. Temas. O kendi yürüyecek istediğim yere. Sırtındaki elimin yanında kolum da değiyor vücuduna. Alanı genişletiyorum. Ve elimi onun kutuyu bana uzatan kolunun altından soktum. Yani birinin beline sarılırken aldığımız pozisyon. Güven. -
129.
0"Gel, korkma. Bak girinti burası. Biri cidden bişey diyecek olsa fark edilene kadar biz önceden anlarız durumu. Ben bakıyorum etrafa... Sakin ol, keyfini çıkar."
Ben sözlerimi bitirirken o hızlıca kopartıp karton parçasını bana veriyor. Çünkü istiyor. Sevdiği bir şeyi, büyük olasılıkla hep yapmayı düşünüp yapamadığı bir şekilde yaşayacak. Ve "ben bakıyorum etrafa" , sen bu şeyi tecrübe ederken seni koruyacağım, senin için. Güvende olacaksın. Benim sayemde. Mesajların hangi konu için olduğu o kadar önemli değildir. Mesajın kendisi önemlidir. Doğru mesajı beyin alır, yüksek bağlantı kurabildiği her konuda o boşlukların da içine yerleştirir.
Mesela iyi bir arkadaşınız size sonradan "ben seni mal sanıyodum başta hacı ya meğersem iyi adammışsın" dediğinde şaşırırsınız. "Lan neyimi gördün?"... "Bu konuda" neyimi gördün değil, direk neyimi gördün? Çünkü bu dediğim bilgi baştan sizde de var zaten. Hepimiz genelleme makineleriyiz. Her taku genelleriz. Çünkü bilgiye ulaşma merakımız yok ama çok bilgili olma isteğimiz var. Biz de yapıştırırız örneklemeden çıkan sonucu gördüğümüz her taka. -
130.
0Mesela bilimsel olarak, istatistik görenler, okuyanlar bilir, örnek kütlenin varyansını alıp, direk ana kütlenin varyansı diye kullanmaya çalışırsan seni tüm bilim alemi birleşip giber. Yani bilimsel olarak bu yer değiştirmeyi dümdüz kabul etmemiz son derece yanlıştır.
Ama biz, iki üç saatlik sınavdaki örnek sonucu alır ona göre üniversitelere yerleşiriz, bir malın veya bir kahramanın yaptığını tüm topluluğa, tüm ırka, tüm ülkeye, tüm dine, tüm kültüre, tüm insanlara mal ederiz. Mesela, insan olarak hepimizde belli bir "üst" olma bilinci var. Çünkü ateşi bulduk, tekerlek yaptık, yıldızları hesapladık, sanatı bulduk, fiziği kavradık, kimyayı, makineleri bulduk, matematikte ilerledik, keşfettik, inşa ettik, inşa edenleri icat ettik, şehirler kurduk, sanat yaptık, medeniyet kurduk,..
Hasgibtir ordan. Bunların hangisini sen yaptın dürzü? Bikaç tahta, çekiç ve çivi versem önceden görmesen bi sandalye icat edemezsin. Aşağı gördüğün maymundan, kediden, köpekten veya bir sümüklü böcekten farklı ne yaptın lan mal? Onların zaten potansiyeli yok. Onları bırak, fazla bişey düşünemez isteseydi bile. Yer, içer sıçar, zamanı gelince gibişir, uyur. Gerçi kargalar bile alet kullanmayı öğrendi. Yunusları biz rahat bıraksaymışız evrimleri devam edermiş. Atlantis'i onlar kurarmış. Sen? Senin potansiyelin var. Ama köpekten farksız hayatın. Onun oyuncak topu, senin televizyonun. Kedinin pofuduk yatağı var, senin, eğer şanslıysan 20 yıl sonra (üstün medeniyetimiz böyle belirledi kuralları) sana ait olacak züt içi apartman dairen. Aşağılıksınız diyince küfür etmek için söylemediğimi belirtmiştim. Potansiyelinizden aşağıdasınız. Dolayısıyla en ufak bir "üst" hissetme hakkınız da yok, alakanız olmayan buluşlardan dolayı. Ufak bir yaratımınız bile yok binde 999'unuzun. Yalnızca böylesi işinize geliyor. Oksijeni israf et sonra gibtir git. -
131.
+1reserved
-
132.
0Bitirip, yakıp veriyorum sigarayı ona. Ucundaki sert kısmı ben yakarken fedakarca hallettiğim için ona sadece keyfini çıkarmak kalıyor. Tebessümle bakıyorum. Biraz sokuluyor bana. Çünkü diken üstünde olduğundan sigarayı saklama bahanesi var. Sokak tarafını ben kapıyorum. Rahatça sokulabilir.
"Gören olur mu diyorsun da asıl arkadaşların merak etmeyecek mi seni?"
"Siz takılın dedim."
"Hahah uzun süreli kalacağını tahmin ettin yani?"
"Yoo bunu içip gidicem."
"Deminki muhabbet... biraz sert girdim, sonra için rahat etmedi, dedim affettireyim."
"Hahah... affettirdin bununla. Zaten sonra düşünüp aramızdaki diyalogun ne kadar komik olduğuna gülmüştüm."
"Dövmen iğrenç değil bu arada. Hatta ince beline yakışmış bile diyebilirim." -yalan, iğrenç... sadece biraz "fiziki" iltifat etmek amacım. Yıktığım yerden.
"Yaa... aslında ben de çok sevmiyorum. Ama saçma bi zamanımda karar verip yaptırmıştım."
Saçma zaman... ah şu saçma zamanlar yok mu...
"Hmm ben de mi dövme yaptırsam o zaman?"
"Hahah niye sen de mi saçma döneminden geçiyorsun?"
"Şu an? Hmm... bi anlamda." -aaa aynı bahaneyi ben de kullanıcam lan yaşasın mal olmak nasıl hissettiriyor acaba... hmmm dur bakayım. -
133.
0"Neden?"
Nasıl da kaptırdı kendisini, patlamış mısırı hazır, direkt soru cümleleri... Hemen söyle bin kurusu hemen anlat noldu nasıl üzüldün ne gibi parçalandın ne hatalar yaptın anlat çabuk yavşak herif hemen anlat! Demin gördüğüm dişli sert ve vahşi adamın ekgib yaralı mükemmelden uzak hatalarla dolu yenilmiş haline tanık olmak istiyorum! Hemen anlat hadi anlat dıbına kodumun!! Hahahah... anlatıcam bebeğim.
"Sigara bitiyor... " ama hemen anlatmayacağım, önce beni tercih edeceksin. Sen.
"Anlatmak istemiyor musun sorun değil?"
"Yani bu ayak üstü bir muhabbet değil, benim için önemli bi konuydu."
"istemiyosun yani"
"Hahah yok öyle demedim. Yalnızca birkaç fırt sigaradan sonra arkadaşlarına katılıp hayatımdan kaybolacak biriyle geçirmelik kalan birkaç dakika için gereksiz ağır bi muhabbet."
"Adın ne? Benimki... " Tanışıyoruz, drama için değil adınızı zütünüzü verirsiniz dıbına koduklarım... Yaralı gibi dramatik, olgun adam, yerine göre sert, yerine göre sevecen, hem de özür diliyor. Off yerim...
"O zaman sana oturarak sigara içebileceğimiz bi yerde bi şeyler ısmarlıyım? O sırada istediğin kadar kafanı gibebilirim." -mecazi anlamda kullansam da gerçek anldıbına da geri sayımımız başladı bebeğim.
O arkadaşlarına haber vermeye gidiyor. Düşündüğümden kolay oldu. Henüz fiziki teması arttırma, daha iyi saklanma bahanesiyle pozisyon değiştirirken bir anlığına yanlışlıkla fazla yaklaşma, ama bunu yaparken o sorguluyorken hiç oralı olmama, konuşurken gözünün orda bişey varmış da onu alıyormuşum gibi nazikçe yanağına dokunma gibi planlarım vardı. Tebessümle gözlerine bakmam ve sakince birkaç kelime konuşmam yetti. -
134.
0Gerçi öküz gibi ön hazırlık yapmıştım lan. Onlar yeter amk. Gerisi ve daha ilerisi daha üst seviye kişilere karşı. Zaten bu olaylar sırasında yeni doğmuş bilgisi kısıtlı bir adamdım daha. Tek farkım kötü ihtimalleri pek umursamayan ve kendine güvenen "giberim dünyayı" modumdu. Şimdiki aklımla sanırım dümdüz kolundan da tutup zütürebilirdim. Diğer elimde de kürek olurdu. Bu ona yeterli mesajı verirdi.
Zuhah kendi üslubumla dalga geçtim demin anladınız mı lan? Böyle de komplekssiz biriyim amk.
Arkadaşlarından ayrılırken arkadaşlarını kesiyorum. Bu an çok önemli. Çünkü bu anda "bilgiye sahip" olan onların bakışları bana gidişatı açıklayacak. Sırıtarak, tam bir goygoycu edasıyla bakıyorlar. Güzel. Hatta bi tanesi elindeki alkolle yoluna su dökme hareketi bile yaptı. Zuhah... kodumun malı ya... içindeki şark kültürünü reddetse de yapamıyor. Ne oraya ait ne buraya. işte bu sonsuz ergenliğin iç çatışmasıdır. Toplumumuz ne çekse bundan çeker. Fikirsizlik.
Ha sevgili binler. Aklıma yeni geldi önemli bir nokta. Benim için doğal bir süreç olduğundan açıklamak aklıma daha önce gelmemişti. Okurken şimdiye kadar takıldıysanız; ben asla bir kadına "sevgilin var mı?" diye sormam. Çünkü dünyanın en aciz sorusudur. Zaten niye sorayım, ben bir eğitimciyim. "Sevgili"lik müessesesi benim alanım olan, beni ilgilendiren bir konu değil. -
135.
0"işte böyle... "
"Yani canım... ne diyim... aldatılmak bi konu da gözlerinle o ana şahit olmak... umarım hiç yaşamam."
"Yaşarsan da kendindeki güce güvenmelisin. Seni hayatta tutan karşındaki sevgilin değil, sensin"
Bu yüzden her şeyi bana bırakıp basıp gittin dimi lan bin herif? Son sözlerini bile bana söylet, sonra elini eteğini her şeyden çekip gibtirip git yavşak huur evladı... Her neyse, "sevgilin" derken karşısındayım ve elimle beni gösteriyorum. Sonra sensin derken onu. Dediğim gibi konu önemsiz. Mesaj önemli. Beynine sevgilin burda diyorum.
"Evet haklısın, insanlar genelde kendinden harcayacağı gücü ondan harcamak için isterler birilerini yanında." -güzel. Biraz düşünmüşsün bu konuda. Küçük bir ipucu sana; buna aşk denir.
"Dolayısıyla... evet üzgünüm. Ama dövme yaptırmaya karar verecek kadar mı? Bilemiyorum." Nasıl da içimde taşırım ölümün gözünün içine bakıp gülümseyen adamı... Olaylar taka sarmışken sigarasını yakar ve bir espri patlatır.
"Hahahah ya hiç gülceğim yoktu tam düşüncelere dalıyorum."
"Hangi düşüncelere?"
"Yani ne biliyim... bisürü insan dinledim, hep böyle şeyler yaşamış. Yaşamayan da yaşıcak bi ara kesin gibi yani... O kadar verilen zaman, emek, sonra hep aynı tak... Yani illa aldatılmayla bitmesine de gerek yok, bitiyo işte. Bitip gidiyo. Diyorum en azından belli bi yaşa falan ulaşana kadar... ne kasıyoruz ki?" Dersine çalışmışsın. Tamam. O zaman bir sınıf atlıyoruz. Ciddi, sakin ve düşük bir tonda:
"Öp beni o zaman"
"Ne-... nasıl?"
"Senden hoşlandım, muhabbetinden, kelimelerinden de, benden hoşlandığını da biliyorum. Daha fazla karmaşıklaştırmak istemiyorum konuyu. Seni öpmek istiyorum." -
136.
0Hayat bir kumar. Her türlü zara bakıyosun amk. Üst katlarda bir klima motoru, gevşemiş bir vidasından kurtulup apartmandan üzerine doğru düşerken, senin hangi planlarını ne dereceyle başarılı yaptığını umursamaz. Senin ne kadar önemli bir adam olduğunu, senin ne kadar muhteşem meziyetlere sahip olduğunu, yarın ne gibi büyük adımlar atacağını, ne derece çaresiz veya ne derece korkak olduğunu umursamaz. Adım atmanı beklemez. Beyninden aşağı iner ve senin için oyun bitmiştir. Bir vidayı birkaç yıl önce yeterince iyi bağlamayan ustaysa büyük ihtimalle menemenine ekmek banarken, senin mükemmel veya kusurlu planlarını ve hayallerini bitirdiğinin farkında bile olmayacaktır. Şansa bağlı olmayan şeyleri sağlama alma uğraşındaysan her türlü ileri adım atmak zorundasın. Garanticilikle beraber bunları başaramazsın. Elinde olanları düzeltmeye tonla çaba harcarken yine de geri adım atıyorsan, sen hayatı güzel yaşamayı hak etmiyorsun.
Geber. -
137.
0"Ya... ben... istemiyorum." Yüzümdeki ifadeyi değiştirmiyorum. Anlayışla bakıyorum.
"Beni öpmek mi?"
"Yoo yoo hayır, seni öperim. Yani ben de öpmek istiyorum. Eheh hatta laf gelmişken itiraf ediyim aslında yanına ilk geldiğimde senden hoşlanmıştım ve senin de bana asıldığını düşünmüştüm. Neyse ama şimdiye kadar konuştuklarımız hep... mantıklı... yani mantıklı ama öyle diye yapabilinen şeyler değil." Aşk insanısın yani... yazık.
"Bana aşık olmaktan mı çekiniyorsun?"
"Ya çekinme değil de, aşık olmam yani zaten ama... Offf... " Bi anda düşünmekten vazgeçmiş olacak ki doğruluyor oturduğu yerden bana doğru. Dakikalarca öpüşüyoruz. O sırada arka plandaki müziği hatırlıyorum. Tracy chapman'ın fast car'ı. Şarkı boyunca öpüşmüştük. Sonra change başlamıştı. O parça boyunca da öpüştük. Bu noktalarda benim elemanın bizi izlediğini hissettim. Çünkü farklı bişeyler olduğunu biliyordum içimde. O kaltak huuryu öpüyor gibi hissediyordum. Bu çok zararlıydı. Ama devam ettim. Sırf o çekip giden parçamı, o saf güzel çocuğu, hala ordayken biraz daha hissetmek için. Formaliteleri içeren yaklaşık yarım saatten sonra, konu eve gelmişti. Güven veren tebessümüyle, yaralı ama güçlü, kısık gözlü olgun adam başarılıydı.
"Nerde oturuyosun?"
"Yakında, yürüyerek 10 dakika falan."
"Heheh benim evim yürüyerek 3 dakika" Yola koyuluyorz, onun evine gidiyoruz. Rahat bir kız bu. Benim de hoşuma gidiyor bu durum. Ancak aynı hataya defalarca düşecek değilim.
"Bi dakika." Bakkala girip ufak keklerden alıyorum, ve bir mum. Cebime atıyorum. Sigara da alıp çıkıyorum. Dışarda beni beklerken gayri ihtiyari sekiyor hafifçe olduğu yerde. Bu herhangi bir göze o anlık, sıkkınca beklerken vücudun kendi kendine verdiği anlamsız bir tepki olarak görünebilir. O zamanlar bana da öyle görünüyordu. Sonra nerdeyse her seferinde tekrarlandığını fark ettim. Kadınlar erkekler gibi değildir. Biz açık yaratıklarız. Heycanlandık, tahrik olduk mu gibimiz kalkar. Saklamak için eğilir bükülürüz ama bi taka yaramaz. Onlardaysa iç vajina yolu dikelir. içerde. Bu örnek iki cins arasındaki nerdeyse her şeyin özetidir. Şu kadar sayfa sonra bişeye özet geçtim binler. Hadi yine iyisiniz. -
138.
+1reserved
-
139.
0Evi oldukça düzgün. Yeni üniversiteye başlamış hevesli ergen evi değil. Saçma sapan plakalar trafik işaretleri gibisinden ergence şeyler yok duvarlarda. Oldukça sade, toplu.
"içicek bişeyler ister misin?"
"Bira var mı?"
"Bi tane vardı getireyim."
"iki bardak da getir o zaman, paylaşalım."
O içeri geçmişken keki ve mumu çıkartıyorum. Üzerine takıp mumu yakıyorum.
"O ne ya neyi kutluyoruz?"
"Bugün benim doğum günüm."
"Aaaanaa söyleseydin ya önceden" Gülümseyerek karşılık veriyorum. Bunun kutlanası bir gün olmadığını biliyorum. Bu yalnızca "hatırlanası" bir gün. Yanıma geliyor, bir öpücük konduruyor kırk yıllık sevgilimmişcesine.
"iyi ki doğdun bebek o zaman"
"Hahah... sağol."
"Ee kaç yaşında oldun sen şimdi?"
"Hmm aslında zor bi soru"
"Genç gösteren 40 falan değilsin dimi??"
"Hah yok yok... Bugün doğdum ben. Hayata gözümü açışım için bunlar."
"Hııı o zaman yavaştan korkmalı mıyım senden?" Yavaştan? Çok geç kaldın bebeğim. Cehenneme girip günah işlemekten korkmak gibi bir şey bu.
"Artık çok geç... tuzağıma düştün. Artık yapabileceğin hiçbir şey yok."
"Heheh... sen değişik bi adamsın hakikaten."
"Sen de değişik bir kadınsın." Bir kıza göre pek de ufak sayılmayacak ellerinden tutup kendime çekiyorum. Öpüşüyoruz. Bir elim başının arkasında. Bu anda dahi kendimi kaybetmeyeceğim, kontrol bende. Ben başımı çevirdiğimde öpüştüğümüz açı değişecek, ben dilimi kullandığımda kullanacaksın. Ama kıyafetler konusunda biraz fazla acelecisin. Neyse, buna da dominantlık taslayacak halim yok. Sonuçta gay değilim. -
140.
0"Aahhh aa--- ah ---ahhhh ahhhh... " vs vs... Gerisini de daha yukarılarda okudunuz zaten amk. Detayları merak ediyorsanız açın ferre öyküleri falan okuyun. Kuzen gibenleri, enişte emenleri, kardeşini gözetleyenleri okuyun amk. Eserimi açlıktan akan salyalarınızla kirletemezsiniz. Tamam lan, vücudu muhteşemdi. Hala daha gözlerimle gördüğüm en kusursuz kadındı. Sanki doğumumun şerefine verilmiş harika bir hediye gibiydi. "ilk"imdi. Hayata uyanmış gözlerle bakarken seviştiğim ilk kadındı. Turuncuya boyalı saçlı, beyaz tenli, klagib bir "çılgın rocker"dı. Bu kadar detay yeter.
-
141.
0Doğum günümün hediyesini aldım. Güzel bir hediyeydi. Doğum günü... Kutlanıyor. Garip lan. Gerçekten garip. "Mutlu musunuz?" diye sorsam acaba kaçınız "evet lan süper eyyoo" diye cevap verir... Doğum günleri konusunda hassasız. Babamızla anamızın birbirine ayarı verdiği gecenin 9 ay civarı sonrasını kutluyoruz. Kimimiz kaza eseriyiz, haberimiz yok. Kimimiz pişmanlığız, tabi ki söylenmedi, ama içlerinde düşündüler. Anneniz belki de hayatı boyunca unutamadığı o adamı düşünüyor hala...
Onunla yolu birleşseydi ne olurdu merak ediyor. Babanız, belki çok genç evlendi. içinde yapamadığı tonlarca şeyin, hayalin gölgesini taşıyor. Ve konu hayal oldu mu, gölgenin kütlesi çok ağırdır panpalar. En ağırı odur lan. Veya lise-üniversitede tanıştılar hala beraberler. En berbat durum. Böyle olup da hala beraber olan varsa onlar daha da ağır bir hüznün içindedir... Ya da belki de yaşı geçiyor diye birini buldu, buldurdular, evlendi. Aslında hiç karşılıklı aşkı tadamadı anneniz ya da babanız, ya da her ikisi de. Razı oldular, kabullendiler sadece... Akıllarında binlerce asla cevaplanmayacak soru var muhtemelen. Onlarca "acaba" , onlarca "keşke". Geceleri yataklarına yatıyorlar, birbirlerine gülümseyip sonra sırtlarını dönüp, artık bi kenarda anı diye saklayamadıkları için, yüzü eli gülüşü bakışı yok olmaya başlamış eski aşklarının hayaletlerinin hayallerini kuruyorlar kafalarında. -
142.
0Ama siz varsınız iyi ki lan! Sizin sayenizde olmadı tüm bunlar. Olamadı. Hepiniz kazasınız demiyorum. Ama eminim ki hepiniz diyebileceğime yakın bir çoğunluğunuz onların sadece sizden beklentilerini değil, aynı zamanda hiç yaşamadıkları gençlik hayallerinin gölgelerini de taşıyorsunuz sırtınızda. Hiç yaşayamadıkları, asla yaşayamayacakları. Asla. Bir dahakine "lan ne yapsam takıyorlar amk... " dediğinizde, bunu bir aklınıza getirin.
Sizler kelepçesiniz. istekli veya isteksiz takılan. Sizler prangasınız. Parmaklıksınız. Ve anahtarınız da yok. Asla olmadı. Olmayacak. Daraldınız mı lan? Ananızı babanızı düşünün bi de. -
143.
0Doğum günü... Kendi tercihimiz dışında doğduk ve kutluyoruz. Çok garip lan. Yemin ediyorum aklım almıyor. Çok düşünüyorum. insan uzayı düşünür, aklı almaz. Benim alıyor. Benim aklım doğum gününü almıyor amk. Bi de şöyle bi ikiyüzlülüğü var olayın. Mesela ilk kitap diye bir şeyin olduğunu öğrendiğiniz günü düşünün. Ya da ilk kitap okuduğunuz gün. Sanat eseri olarak diyorum, hayat bilgisi 2 demiyorum amk. Bu günü niye kutlamayız? ilk kez adam gibi bir kitabı okumaya başladığınız günü hatırlıyor musunuz binler? Ben hatırlıyorum. Siz hatırlamazsınız. Siz doğum günü kutlayın amk. Çünkü size her şeyin dışardan verilmesine alıştırılmışsınız. Daima başkaları tarihi belirliyor. Başkaları kutlamaları belirliyor, başkaları tatil günlerini belirliyor, çalışma saatlerini, okulu, bölümünüzü, alanınızı,.. başkaları. Siz değil. Veya sizinle "beraber" başkaları. Siz de kutluyorsunuz.
-
144.
0Tamam lan kitabı boşver. Benim için önemli. Sizse bisürü barzo daha açıp 101'inci sayfa nedir görmemişsinizdir bikaç sayfa karıştırsanız da. Gerçi hala beni okuyorsanız görmüşsünüzdür siz. Hadi alınmayın. Siz özelsiniz. Genelden bahsediyorum. Kitabı geç. Mesela sizin gibi adamlar, ilk kez internete girdiğiniz günü hatırlıyor musunuz lan? O da yok dimi? Şu yıl demiyorum, doğum günü söyler gibi, detaylı istiyorum. Çoğunuz doğduğu saati bile bilir amk. Söyleyin muallakler, ilk kez internete girdiğiniz tarih? Diyin lan? 4 Haziran 1997 diyin lan mesela. Saati de geçtim. Diyemezsiniz. Doğum günü kutlayın siz dıbına koyayım. Her neyse amk. Bana ne.
iyi ki doğdunuz lan bu arada. -
145.
0Bu sabah o sabah. Bu sabah hayal ettiğim adam olabilirim tamamen. Hem de tamamen. Öncesine dair yapmam gereken her şeyi yaptım. Şimdi tek yapmam gereken erken kalkmak, bir sigara yakıp, düşüncelerle ve düşüncesizce pardösümü geçirip basıp gitmek. Ama lanet olsun ki başım ağrımıyor. Ota taka ağrıyan başım bu sabah ağrımıyor. Tam tersi hafif hissediyorum. Güçlü, galip ve büyüğüm. Hiçbir şey tarafından acıtılamaz, her şeyi başarabilir, ol dediğimi oldurabilirim gibi.
... Tanrı gibi hissediyorum.
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 12 01 2025
-
online listesinden bir yazari
-
gran torino ve gwynplaine adlı yazarlarr
-
kafkas man paranın kaynağı ne
-
memati uye aliminin acilmasini bekliyor
-
1 milyon mehmet i kaybettik
-
ermenilere istedikleri toprakları ne zaman veririz
-
beyaz tenliyim dediysem kirli değil bembeyaz
-
eğer türkiyenin başına gelirsem kayrayı
-
ayakların 39 olamaz imkansız diyenlere inat alişte
-
los angelesı yakanın incel olduğu tespit edildi
-
zengincd minyon tanrıçanız sizlere sunar vol 1
-
bir haftadir yemeden icmeden kesildim
-
bu kel kafaya hangi kız zütünü
-
yaşama sebebim haki
-
yıllar önce ayaklarım gerçekten çirkinmiş be
-
tarkan kuzu kuzu şarkısı
-
560klık adam gibi özgüvenim olsun isterdim
-
kürt erkeklerini çok seviyorum
- / 1