-
301.
0"Ya evet gerçekten, ama ders arası yakın diye falan." ... -ya evet derken saçının bir yanını güzel kulağının arkasına ittiren bir hareket. Evet gördüm bebeğim, gerçekten güzellermiş. Ben de bu iş için genelde ellerimi kullanırım. O hareketi yaparken bilerek, izlediğimi görmesini isteyerek izliyorum elini zütürüşünü, hareket tamamen sonlanana kadar.
"Hangi bölümdesin? Ben genelde merdivenlerden sonraki banklarda oturuyorum açık havada okuyasım gelirse. Nerdeyse kimse olmuyo orda." ... -Teeey, bu konu ne zaman açıldı lan? Bölümünü sorup sonrasında konuyu değiştirdim. Sadece bölümünü sormak, ona olan merakıma dikkat çekmektir. Bense bu soruyu, bununla ilgili vereceğim bir tavsiyeden dolayıymış gibi gösteriyorum. Ama hala merakım sadece o. Ayrıca, ben de kitap okurum, diyorum. Hatta bunun için özel bir yer seçtim bile diyorum. Kalabalıktan kaçan, ona ait olmayan, kitabına dalan bir romantik. Bir ortak yanımız var.
"Siyasaldayım. Kamu. Aa aslında evet orası çok iyi fikirmiş ya. Ben de hiç inip takılmadım orda."
"Siyasal mı!? -" ... -demin dediğin umrumda değil. Unuttum bile. Şimdilik. Çünkü ben bizzat seninle ilgilenmiyorum bile. Muhabbetteyim sadece. ilginç bir şey söylediğin için de ona dikkatim "kayıverdi".
"... -okulda en sevdiğim bina orası. Özellikle amfileri çok hoşuma gidiyor ya, içinin mimarisi çok güzel. Bi ara orda derse giricem diyodum hep, kaynadı sonra." -tamamen yalan.
"Hahah şimdi kalkıp derse giricem gel istersen boşsan?" -you are victorious. Press yes to...
"Boşum da... hmm hangi ders var ki?"
Hemen atlamayacağım tabi ki. Kendi halimdeyim ben. Şu an normal bir muhabbetin içindeyim sadece. Gerisinin hiçbir önemi yok. Söylediğim her şeyi, herhangi birine, bir erkeğe bile söyleyebilirdim. Sadece tek bir soru işareti bıraktım, kenarda salınan. Ellerini izleyerek, gözleyerek. Ama o kadar. iletişimimizin cinsiyeti yok. Önemli olan bu. Ona kalkanını kuşandırmamak. Ufak bir nokta ise sadece "Hmm? Yok ya değildir... ama yoksaaa? Hmm... " dedirtmek için. Ben yalnızca hep merak edip bir türlü "denk gelmeyen" şeyi yapmak üzere yürüyorum şu an. Harika mimariyi izleyeceğim. Yalan değil lan esasen. Hala da dürüstüm. Mimarini izleyeceğim. -
302.
0"Heheh ee senin istediğin ders görmek mi orda derse girmek mi?" -ikisi de canım benim...
"Haklısın ya, niye sorguladıysam. Tamam gidelim."
"Dandik bi seçmeli işte, izlersin etrafı rahat rahat."
"Hadi hacı kaçtım ben. insan olmak, unutma."
"Abi ne diyim... yani böyle çok basit de durdu gibi dışardan ama... güle güle git... " -
303.
0...
"Buranın kantini nerde?"
"Aşağı in şu sağdan hemen."
"Aha? Burda da mı kantin aşağıda? insan hatasından ders alır... "
"Hahah evet evet maalesef."
"Bekle beni, hemen geliyorum."
"Tamam hadi."
Beni bekliyor. Benim için bekliyor şu an. Ona ne olup bittiğini düşünmesi için süre veriyorum. Ona verdiğim parçalardan inşa etmesi için süzgecini. Böyle bir durumda, insan bunu düşünür. Hele ki durup dururken düzgün olma ihtimali olan bir insanla tanışmak, "yeni bir insan" tanımış olmak nerdeyse herkes için güzel ve önemlisi, huzur verici bi deneyimdir. Çünkü nerdeyse hepimiz esasen bunun için yaşarız. "Yeni"yi tanımak. "Tanışmak" istenmeyen şey değildir asla ikili ilişkilerde, tanışmanın sonrasıdır korku kısmını barındıran. -
304.
0...
"Tamam geldim, gidebiliriz. Bunu da sana aldım."
"Aa çukulata!" -tabi ya, çikileta. Daha spesifik bir gözlem yapamadım maalesef. Sadeliğin benim gibi adamların bunu rahatça yapmasını engelliyor. Ama tarz marjinal mallar öyle mi, anında son yazdığı bildirimine kadar girebilirim bir bakışta.
"Kitapla daha iyi giderdi ama artık bizimkilerin senin keyfini bölmesine say."
"Ee kendine ne aldın?"
"Bişey almadım. Sana almak için indim."
"Hahah... "
"Teşekkür gibi say, şu an yaptığımız şey için, bana hatırlattığın." -şu an yaptığımız şey. Hatırladığım. Uzun zaman sonra. Beraber yaptığımız, şu an içinde beraber bulunduğumuz şey.
"Eheh teşekkür ederim. Normalde yemiyorum aslında ama bunu yicem."
"Dikkat etmen güzel. O irade herkeste yok maalesef." -Övsem dahi bu iltifata pek kaçan bir övme değil. Ama iltifattan up-uzak bir övme de değil.
"Ben zaten çok zor kilo alırım normalde, ama yine de dikkat ediyorum tabi. Geldik burası bak." ... -metabolizmanı yesinler.
Bu noktada istediğim şeyi yapıyor olmanın etkisiyle etrafla ilgileniyor, oturmak istediğim amfiye oturmuş olmanın keyfini kendi halimde çıkartıyor davranıyorum. Hafif tebessümlü, şefkatli yüz ifademle izliyorum etrafı. Arada gülümseyerek ona bakıyorum. Çıkarttığı not defteri üzerine bir kelime yazılmamış. Aldığı poz durağan, normalde bir insan belli aralıklarla pozisyon değiştirir, yüzüyle falan oynar, kollarını düzeltir. Ama o "normal" davranıyor rolü yapıyor. Kafası hafif bana çevrik, sabit, ileriye hocaya doğru bakıyor. Şu an gözleniyorum. insan gözünün görüş açısı 180 derecedir. 120'den itibaren rahat rahat "görebilir"siniz. Gözleri nerde, nereye bakıyor, bana mı... Baktığı yeri o beyazlıklardan rahatça anlamak bile mümkündür tam ileriye doğru bakıyorken gözünüzün ucundan. Bunu bilerek veya bilmeyerek herkes kullanır. Sen de. -
305.
0"Çok teşekkür ederim, bu arada adımı söylemeyi unuttum ya şu kadar zaman... " -yani diyorum ki, adını söyle lan!
"Ne demek sevindim ben de, bu arada ben de... "
"Çok alakasız bi yerden şunu yapmak aklıma gelmese büyük ihtimalle mezun olduktan sonra 'lan?' derdim kendi kendime bi gün hatırlayıp. Çok iyi oldu."
"Eheh... istediğin zaman gel tekrar."
"O zaman... aşağı bahçede görürsen beni çekinme, gel, beraber okuruz. Bir sürü deli üzerimize çullanmıyorken hem. Daha elindeki kitabı soramadım laf arasında. Ama şimdi çıkmam lazım."
Sabır. Sabır en önemlisidir. Her şey için. Bu kadarı yeter. Yetinmek. Hem telefon gibi "daha ileri" bir şey istememiş olmak beni hala belli bir ölçüde "hmm... yoksa? Yok ya... ama yoksa?" dediği adam olarak tutuyor. Acelem de yok.
Neye kaptırdım lan ben bu kadar? Arkadaşa bir şey gösterip çıkacaktım sadece. Ulan adamı bile bırakıp gittik. Neyse lan... artık arada bir beraber kitap falan okuruz aşağıda. -
306.
0Telefonumdan demin ortamı bozmamak için açmadığım aramayı açıp arıyorum. Bu anlar için bu şeyler küçük gelebilir. Küçük ve anlamsız. Ama bir sanat icrasında gitarınızı atıp sıçmaya falan gitmezsiniz. Bu da böyledir. Bu saygıyı aynı şekilde gösterebilmelisiniz.
"Efendim bebek?"
"Vazgeçmedin di mi şu hatun mevzusundan? Ben de artık senin gibi düşünüyorum. Şu an onunla beraberiz, ikimiz hem de. Taksime gel."
"Vazgeçmedim tabi, uçuyorum geliyorum. Teşekkür ederim bebeğim."
"Bi de bişeylerden haberi var senin dediğin gibi. Tabi tek kişi var bişeyler söylemiş olabilecek. Hatta bil bakalım o gün okuldan taksiyle kimin yanına gitmiş napmış?"
"Bildim, biliyodum. Kapatıyorum."
"Tamam hadi dönüyorum kızın yanına ben." -bu sefer geliyorum. Olmam gereken adama, özüme dönüp, senin için geliyorum. Sabırla. Sabret. -
307.
0Burda biter bu gecelik.
-
308.
0bu gece deli gibi yoğunum panpalar, iş güç. burda olamayacağım.
save: "e5'e mi çıkıyon" şeklinde espritüel 1-2 panpam var onların evine uğrıcam şu anki işimi bitirince hazır olun.
edit2: ulan edit yerine save yazmışım beynim kalmadı yazmaktan amk. -
309.
0(... dönüyoruz... )
"Hahah... oyy ... kendinden başkasına güvenmemek bazen böyle hissettirir bebeğim, sorun etme, ders almana bak sen... "
(... )
Suratıma seviyeli kalmaya çalışan bir sırıtışla bakıyor büyük zaferi damarlarında dolaşırken hala. Bense yaslanıp çöktüğüm bu taş duvar kenarında birkaçıncı sigaramı içiyorum. Karşımda duran kadına duyduğum hayranlık, öfke ve nefret gibi duyguların fikir olarak bile tanımlanmasını engelliyor zihnimde. Bana baktığı sevecen gözleri, tebessümlü dudakları, yanıma çökerken kırdığı dizlerinin üstünde sallanan elleri, ne pozisyonda olursa olsun duruşunu o buna dikkat etmiyorken bile koruyan bir asalete sahip. Benimsin bebeğim. Bana aitsin. Aptal olmayı en çok istediğim gün bu olmalı. Aynı hatayı tekrar yapmak istediğim. Aptal olmayı... arkada ağlayan olmayı?
Gözlerim onun üzerinden kayıp yola sabitlenirken fark ettiği bu düşüncelerin ilerlemesine izin vermeden uzatıyor elini ağzımdaki sigaraya. Dikkatimi geri üzerine çekiyor. Yapılması gereken. Bravo. Kırdığı dizlerini, sırtını duvara verip uzatıyor. Salonu rahatlığında şimdi bu sokak onun için. Nereyi seçerse, orası onun salonu rahatlığında. -
310.
0"Nasıl hissediyorum biliyo musun?"
Şu an ben sesimi kullanmaya hazır değilim. Gözlerim onda.
"Ben de bilmiyorum tam aslında... 'Başarmış' hissetmiyorum ama."
Kaşlarımı kaldırıyorum bükük dudağımla. Büyük ihtimalle burnum saçma bir poza girdi aşağı gerilerek. Bunun farkındayım. Normalde bu yüz ifademden sakınmam gerek... irdi.
"Birine bir şey kanıtlamak için kötülük yapmış gibi hissediyorum. Bu sanırım."
"Benimle mi karşılaştırıyorsun kendini?" -düşündüğümden çok daha kısık sesim.
"Sen hiç böyle hissetmedin mi? ilk sabahımız, sonra o gece?"
Ağzımdan çıkan cevap düşüncelere tenezzülsüz. Saldırılmayacağını biliyor. Kalkanıyla değil.
"O kadar ağır hissettim ki yolda yürürken bi bankta mola verdim. Ama beni asıl kötü yapan o değildi."
"Gece di mi? Arkandan bakacağını biliyodum. O yüzden gitmedim. Bakmamak için kendini kasışını, gözünün ucunu zorlayışını, hepsini gördüm."
"Evet... bana şeytansın sen, bizzat osun derkenki dürüstlüğün, son nefesini vermeden önce söylemek zorunda olduklarını söylüyor gibi."
"Sen gerçekten iyi birisin işte. Biliyodum manyağın teki olmadığnı... en azından düz bi manyak olmadığını."
"Sense gerçekten inatçı birisin."
"Hiçbirinden de pişman değilim ama."
"Gel, seni biyere zütüreyim." -
311.
0Hava karardığında vardığımız loş ortamın, ruh biçen hafiflikte verdiği koyu kırmızı ışıkları canlanıyor gözümüzün önünde. Kokusu herhangi birine herhangi bir koku gibi gelebilir. Ama benim için asla unutmayacağım, ısıtılmış eski yaş tahtaların, üstüne basıldıkça tozlarını yaydığı, sigara kokusunun dahi bastıramayacağı bir çürümüşlük kokusu. Sanki ömürlerinin sonuna geldiğini fark eden ahşaplar, bir yerde toplanmış, artık kalmayan son nefeslerini huzur içinde verebilmek için. Ama rahat bırakılmamışlar onlarca, yüzlerce huur çocuğu tarafından. Ölemiyorlar. Savaşmamış onlar da, boş verip önce üzerimize basan bu yavşakları gebertelim demişler. Üzgünüm, bilmiyordum. En azından artık ben, sıramı savdım. Üzgünüm.
"Ben şuraya oturuyorum."
"Oranın etrafı kalabalık ya şöyle kenara biyere gitsek ya."
"Hayır, ben oturucam buraya. Sen, şu gösterdiğim yere."
"Pardon bebeğim de napıyoruz biz şu an?"
"Hoşgeldiniz siparişiniz var mı menü getireyim mi?"
"Benim masama iki ellilik, oraya bir şey verme. Parayı da önceden veriyim."
"Tabi, hanfendi sizinle mi??"
"Benimleydi, birazdan olmayacak."
"Ee... menüyü bırakıyım ben madem." -
312.
0Turuncuya dönüyorum:
"Orda bekle tamam mı, bi yere gitme sakın. Ve sakın sesini çıkartma bana. Sabret. izin ver sana kanıtlıyım. Göreceksin."
Ben kalkarken masamdan hızla, olaylara anlam vermek istemezken anlam verir gibi olan ifadesi ve düz bakışlarıyla oturuyor. O, benim. Menünün ucuyla aceleci bir tavırla oynayan eli durumun farkında olmak istemediğini gösteriyor. Gözlerinin derinleştiğini hissedebiliyorum.
Çalan ritme uyumsuz, loş ışığa ek olarak giblemezce ara ara yanıp sönen ışığın olduğu genişçe bir alandayım şimdi. Az vaktim var. Çabuk olmalıyım. Etrafıma bakıyorum, etrafımda onlarca eğleniyormuş gibi yapan gerizekalı var. Bakalım... -
313.
0Çok mini dar bir elbise çanta hala omzunda çantası luiz vitın diye okumaktan çekinmedikleri türde, kıyafetiyle uyumsuz renkte. Önemli olan uyum değil markası anlıyorum, büyük ihtimalle sahtedir. Minisinin 'mini'liği de bunu destekler nitelikte. Saçlarını yapmış. Buraya gelmek onun için büyük olay. Egosu boş yıkılması rahat ama yüksek. Kolayca kandırılabilir fakat gereken süre tahminen birkaç saat. Şu an buna vaktim yok ayrıca ekgib olsun huur.
Tayt ve converse, heheh... Siyah ağırlıklı giyim, siyah düz saçlarına açık renk gölge atmış. Hafif çılgınlığını fazla ilerletmemiş. Dikkat çekmek istiyor ama bu isteğinin ifşa olmasından korkuyor. Ufak adımlarla önce... Ara sıra bacağını kaşıyor, ağdadan tahminen 1-2 gün önce çıkmış. Leziz. Arkadaşlarının muhabbetinden kopmuş. Telefonuyla oynaşıyor. Tuş kilidini aç kapa yapması beklediği haberin gelmeyeceğine bir işaret. ilgilendiği kişi burda değil, ama arada etrafı yoklamaktan çekinmiyor. Özellikle yan masadaki erkek ağırlıklı gurubu. Ama bakışmıyor, orda beğendiği biri yok. Onları bir ayna gibi kullanıyor. "Hala arada bakıyorlarsa güzelimdir." Olabilir. Birazdan dönerim. -
314.
0Buysa çok fazla gülüyor. Saçları zaten kumralmış fakat sarıya boyamış. Sıkılgan doğa. işime gelir. Telefonunu masada bile göremiyorum. Umrunda değil. Ayrılıktan çıktıysa bile ayrılan kişi kendisidir. Sosyal çekingen değil. Ama delikanlı kız tribi de göremiyorum. El kol hareketlerine girmiyor. Diğerlerine nazaran hafif dikelerek konuşması ortama hakim olmaktan hoşlandığını gösteriyor. Bu durumda ona yanaşan bir erkeğe masaya dönüp "tamam çocuklar hallederim, bende... " şeklinde yaklaşabileceği ihtimalini kuvvetlendirir. Uzağa çektim mi zaten gerisi gelir. Sanırım bulduk. Dur bi amk.
Kızıl boya. Ahh nereleydeydin bebeğim... siz yok musunuz... Turuncunun dikkatini bu daha çok çekecektir. Birazdan yapacağım şey için "kendi sınıfı"na ister istemez daha yakın görecek. Omzu düşük sade bir bluz. Siyah sütyen askılıkları. Boynunda ince bir kolye ipi. Dar siyah pantalon, spor ayakkabı. Dövme göremiyorum. Çok sakin duruyor ve karşısındaki çirkin arkadaşıyla ciddi bir konuda konuşuyorlar. Kendisi yol gösteren taraf. Olgun ve tecrübeli olan. Dengeli sayılabilecek bi profil. Fakat oldukça zor bi hedef. Kısalan sürem için ideal bir hedef de değil. Hızlı ve yaratıcı olmak zorundayım. Buldum. -
315.
0"Pardon bi bakar mısın?"
"Bana mı deyyon?"
"Sana deyiyom, bana bi tek sen yardımcı olabilirsin. Vaktin var mı azıcık danışıcam?"
"Ahaha haydaa nerden çıktı bu ya? Söyle bakalım?"
"Ya biliyorum saçmasapan farkındayım, ama kilometre uzaktan bakınca bile belli senin nasıl bir insan sarrafı olduğun. Yanılmadım bence?"
"insan sarrafı mı? Eheh haydaa... Evet iyiyimdir aslında baya. Söyle bakim nedir merak ettim?"
"Şurdaki kızılı görüyor musun?"
"Oooff babaa o zor hedef yaa."
"Yardım et la evimin gadını yapaceym. Tülaaay! " -"deyyon"dan kaptım onun 'tarz'ını. Bu şekilde yaklaşıyorum ki karşısında onun 'tarz'ı biri olduğunu düşünsün, olabildiğince benden desin. Samimi ama azıcık dokundurdun mu püsküren türden bu. Hani hep "rahat" olan. Kızdırmadığın sürece iletişim mesafesi kısa ve açıktır.
"Yani o zor biraz sanki şu tarz bi çıtıra bakınca... uu o bluzları ben de çok seviyom."
"içkin benden yardım edersen."
"Hahaeh ya nerden çıktın sen yaa hahah napsam ben mi çağırsam?"
"Yapar mısın cidden? Harbi mi deyyon? Ölürüm oy ölürüm!"
"Yaa dur şapşalsın tamam dur, sen otur şuraya biyere bekle bi." -
316.
0Kızılın yanına gidiyor. Oldukça sakinledi "wuhuu" tavırları, olgun bir kadına dönüştü. Biliyordum. Ama kızılın yanına oturuvermekten de çekinmedi. Güzel. Doğru seçim. Turuncu bana az daha becerilerimi unutturacaktı. Az daha normalleşmiş görecektim kendimi. Dehamı kendime bir kez daha kanıtladım, tekrar kendi zihnimin içinde hissediyorum, başkasınınkinde, başkasını düşünürken değil, tekrar ben hissediyorum. Hayata omzumun gerisindeki bir kameradan bakmıyorum, tekrar kendi gözlerimin ardında hissediyorum. "Hayatta" hissediyorum. Kalbim hızlanıyor. Derin nefes... seviyorum bunu.
Kızlı bana yollamayı başardı. Bravo bebek. Gözleri kısılmış sorgulayan ifadesiyle yürüyor kızıl bana doğru. Asıl önemlisi, gizli kumral sarışın da oturduğu yerden sırtını dönmüş beni izlemekte.
Gülümsemiyor... Güzel. -
317.
0"Ya o arkadaşının samimiyeti hoşuma gitti diye geldim, çok değişik acayip bi şey yoksa söyliceğin arkadaşımın yanına dönücem."
"Tabi, öncelikle seni buraya kadar yorduğum için özür dilerim. Elemanlara söyledim biranı tazeleyecekler, benden tabi. Teşekkür olarak gör. Tek bir isteğim var gitmeden."
"Eeee... nnn... ne?"
Gizli kumral sarışın kıza bakarak devam ediyorum sözlerime. O da merakla izliyor.
"Masana dönerken seni buraya getiren kıza benim aslında baştan beri tanışmak istediğimin o olduğunu söyler misin? Sadece bu, teşekkürler."
"Gerçekten de çok acayip değişik bişey söyledin. Sen ciddi misin?"
"Evet, kendini lütfen kullanılmış hissetme. Çok önemli bir şeyin var olmasını sağlıyorsun."
"Hmmm peki, baybay o zaman."
"Bir de bence ayrılmalı."
"Ne?"
"Arkadaşın, boşa uğraşıyor. Sonunda ayrılacak. Fazla düşünmesine gerek yok, ayrılsın."
"Eeaa tamam söylerim."
Sosyal başarılı kadın oturduğu yerden biraz doğrulup gözlerini benden kızıla çeviriyor. Durumun bir "başarısızlık" olmadığı ortada. Çünkü sadece ben konuştum. Kızılsa genel olarak şaşkındı. -
318.
0Kızılın onun kulağına söylediği kelimelere tepkilerini bir köşeden izlemenin zevkini yaşıyorum. Fatal error. Onun tarzında samimi bir adamla tanıştı, ama başkası içindi konu. Korkmasına gerek yoktu. Onun dışındaki bir hikayede yeteneğine ihtiyaç duyuluyordu sadece. isterse patlamış mısırını alırdı, isterse düşünmez isterse düşünürdü. Bu yüzden kalkanını kuşanmaya ihtiyacı yoktu. Kaybedebileceği, zarar görebileceği hiçbir şey yoktu. Kolayca adım attı böylece masasından uzaktaki bir oyunun içine. Ortada ne bir ödül vardı onun için (bir bardak bira dışında) ne de rezil olmak gibi bir kötü son. O adamı olduğu gibi gördü. Onu "isterken" gördü. Şimdi bu sıcak kanlı adam "deyyo" ki, ben seni istiyorum başından beri, onu değil. O, senin içindi.
-
319.
0Komik bir surat ifadesiyle geliyor yanıma. Hızlı ve 'yaylanan' adımlarla.
"Sen pgibolojik deli misin?"
"Yardımın için teşekkür ederim, aha biran da hazır."
Gözümün ucuyla kesiyorum Turuncuyu. Sanatımı icra ederken beni izlemesi egomu okşasa da, bu gece bunun için burda değiliz. Bu iğrenç tahtaların üzerine ikinci kez, yalnızca ilk bastığımda kalkan tozları silkmek için dansım. Bu bir eğlence değil. Bir cenazenin kırkını çıkartıyorum. Odaklandım. Güçlüyüm. 'Ben'im. Derin nefes... hahah. Turuncu bana, kızgınlıkla karışık bir gülümsemeyle bakıyor, gözlerindeki şaşkınlık egomu -ister istemez- okşamaya devam ederken. Tamam, sorun değil. Beni bir kere yendin. Hem de harika bir şekilde. Şimdi, o yenebildiğin "şey"in yüzüne biraz dışardan bak. Hiçbir an asla küçümsememen gerekeni gör. Sakin olmaya devam et. Tüm bunlar, senin için. Bu bir gösteri değil, geçmişe zütürdüm seni. Bu beceriye sahibim. Kaşlarımı saniyelik kaldırıp indiriyorum ona, hiçbir şeye "kapılmadım" merak etme dercesine. Hiçbir şeye. Karşılık veriyor aynı şekilde. Kendine güvenen duruşu bambaşka bir dünyaya ait onun, biliyorum. Ama yine de içindeki bozuntuyu az da olsa veriyor dışarı. Ama başkası bu kadar bile dayanamazdı. Sabret bebeğim. -
320.
0"Yani beleş bira içilir sonuçta... içerim. Yalancısın bu arada." -yalancılığımı umursaman güzel.
"Haydaa, hangi konuda ya?" -aynı konuşmada onun bana iki defa yaptığı "haydaa"daki aynı tonla. Aynı sen gibiyim bebeğim, üslubumda sen, kalbimde sen. Ühühühü...
"Kızıl tekmeyi basınca bana geldin dimiiiiii"
"Ehehe sensin pgibolojik deli asıl. Reddetse istediğimi neden yapsın tersler gider?" -ehehe de tabi.
"Yalnız biraz fazla yaklaştın gibi sanki şu an, zaten deli olduğun belli, birayı da sen getirdin, kesin bişey var bunun içinde."
"Did diri ri ri ri ri ririri, dup dubu rubu rubu ruburu" -nuri alço'yu bile kullandım lan ciddi.
"Ehehehe bak kalkar giderim ha!" -kendisiyle tehtidler, çok güzel bi işaret. Burdasın.
"Tamam dur kanıtlıyım bira temiz. Ama tam olarak nerden içtin demin bunu?"
"Ha?"
"Bardağın neresinden içtin?"
"Şurdan?"
-
online listesinden bir yazari
-
gran torino ve gwynplaine adlı yazarlarr
-
apo itine saygı duyana saygı duymuyorum
-
kafkas man paranın kaynağı ne
-
memati uye aliminin acilmasini bekliyor
-
1 milyon mehmet i kaybettik
-
ayakların 39 olamaz imkansız diyenlere inat alişte
-
beyaz tenliyim dediysem kirli değil bembeyaz
-
eğer türkiyenin başına gelirsem kayrayı
-
ermenilere istedikleri toprakları ne zaman veririz
-
los angelesı yakanın incel olduğu tespit edildi
-
zengincd minyon tanrıçanız sizlere sunar vol 1
-
560klık adam gibi özgüvenim olsun isterdim
-
bir haftadir yemeden icmeden kesildim
-
kürt erkeklerini çok seviyorum
-
yaşama sebebim haki
-
yıllar önce ayaklarım gerçekten çirkinmiş be
-
tarkan kuzu kuzu şarkısı
-
bu kel kafaya hangi kız zütünü
- / 1