-
41.
0Rrrreeeezzzz
-
40.
0Rez okurum
-
39.
0up upu up
-
38.
0üniye ilk başladığım sene çok mutlu olduğum bir günde nili tekrar gördüm. içim kötü oldu ama yanına gidip selam verdim. vakti olup olmadığını sordum çünkü cidden tüm o günleri tekrar konuşmamız gerekiyordu. vakti varmış.
önce geçmişi yad ettik güzel şeyler hakkında konuştuk. onu öptüğüm ilk günü anlattı bana. onu öpmemi hiç beklemiyormuş. kekeleyerek "benimle çıkar mısın?" diyeceğimi sanıyormuş. ben de nasıl öyle bir şey yaptığımı anlamadığımı söyledim. "çok düşünüyordun" dedi "düşününce büyüsü kaçıyor".
benden neden ayrıldığını sordum. helenle ortak projeleriymiş. beni daha erkeksi daha badboy yapmaya çalışıyorlarmış ama ters tepmiş. onu o kadar kıskanırken nasıl kavga çıkarmadım anlamamışlar. ona iğrenç bir insan olduğunu söyledim. "yaptıklarımla gurur duymuyorum. liseli ve aptaldım" dedi. acımı saklayarak güldüm. geçen 3 yılımın nasıl dıbına koyduğunu düşündüm. ondan sonra hiç şiir veya hikaye yazamadığımı ne kadar denersem deneyeyim başaramadığımı düşündüm. insanlar hayatlarına binlerce şey katarken. lise anıları yaşarken evde boş boş tavana baktığımı, yazları yatakta öylece yattığımı düşündüm. hayatımın anasını gibenin nil olmadığını. kendi topuğuma sıktığımı anladım.
"senden sonra kimseyi sevemedim" dedim. "seni sevmiştim ama hiç bir zaman delice aşık olmadım" dedi. bunu söyleyeceğini biliyordum ama bunun hiç bir etkisi olmayacağını bilmiyordum. nili zaten zihnimden tamamen silip atmıştım ve bu konuşma son nokta için çok güzel olmuştu. yaşadığımız güzel günler için teşekkür ettim.
akşam beni instagramdan eklemiş,. hiç kimsenin annesine o kadar çok küfür ettiğimi hatırlamıyorum. bir kaç damla yaş geldi gözlerimden sonra geri takip ettim. hiç bir anlamı yoktu çünkü. hiç bir şeyin. olgunlaştığımı hissettim.
o gece uyuyamadım. her şeyi fazla ciddiye aldığımı anladım. hislerimi çok yaşıyordum ve belkide çok düşünüyordum. o gece benim için kozayı yırtmaktı, yumurtadan çıkmaktı. doğumdan sonraki ilk adımdı o gece ve tüm bu gib bana hayattımın dersini vermişti ve yemin ederim ben de daha ne olduğunu anlamadım -
37.
0eylül ayı gelip okula döndüğümüzde ben bitmiş haldeydim. nil okul değiştirmişti ki zatendeğiştirecekti bunu konuşmutuk. artık beni giblemeyen elemanarla değil yıkık tayfayla takılıyordum. ne öfke, ne nefret ne kin hiç bir şey hissetmiyordum ne nile nede kimseye karşı. içi boş bir ceviz kabuğu gibiydim. sürekli dalıp dalıp gidiyordum. arada sırada çok gülüyordum olur olmadık şeylere. sonra bir anda susuyordum sanki hiç bir şey olmamış gibi.
her şey böyle devam etti ve lise sona kadar kendimi doğru dürüst toparlayamadım. tüm fotoğraflarını sildim ve anılarımızı unutmaya çalıştım -
36.
0içimdeki ateş sönmüştü. gözümünün feri gitmişti. nili aramıştım ama kesinlikle açmıyordu. helenin söylediklerinin doğru olduğunu biliyordum artık
sanki bir ok gövdemi delip geçmiş, ruhum ve kalbimi çalıp zütürmüştü. artık hiç bir şey hissedemiyordum ve çok uzun süre bu böyle kalacaktı -
35.
0çok kavga ettik. anlamsız bir neden çıkan kavgamız büyüdükçe büyüdü. bana sünepe, öz güvensiz, ezik, aptal falan dedi. hiç bir işe yaramadığımı ve hiç bir şey olamayacağımı söyledi. "ben de kültürsüz boş beleş birisin" dedim.
tam olarak ayrılmadık ama bir kaç gündür konuşmuyorduk da. kendimi tak gibi hissediyordum. ondan binlerce kez özür dilemek, delice ona sarılmak istiyordum ama yapmıyordum yapamıyordum. onu her zamankinden çok ve daha çok düşünüyordum içim hüzün doluydu.
bir kaç gün daha geçti. durakta helenle karşılarştık. standart merhabalaşmadan sonra "nilden ayrıldığını duydum" dedi. dedim ki "hayır aramız kötü ama hala beraberiz". dedi ki "nil öyle demiyor." içim çok acıdı. yavaş yavaş ölüyordum sanki. verdiğim her nefes ömrümden gidiyordu. elimi telefona attım. nili arıyacaktım. helen telefon olan elimi tuttu ve "başka biriyle konuşuyor dedi". helen o kadar ruhsuz kendine iyi bak dedim yüzünde korku vardı. -
34.
0ağustos ayına geldiğimizde bana olan ilgisinin düştüğünü biliyordum. benden daha erkeksi olmamı istiyordu. daha çetin daha cengaver ve daha sert olmamı istiyordu. . badboy olmamı istiyordu. şu an düşününce çok komik geliyor geliyor. tabi o zamanlar bu istekler canımı çok yakıyordu.
kavgalarımız eskisi gibi bir birimizi sevdiğimiz için değil birbirimize tahammül edemediğimiz için çıkmaya başlamıştı. ben onu hala köpekler gibi seviyordum ama onda bir şeyler vardı.
söylemiştim. kişisel özelliklerimiz pek uyumlu değildi. farklı karakterlere farklı zevklere sahiptik. onu gördükten sonra ben kendimi geliştirmeyi bırakmıştım ama o hayat hikayesine bir sürü yeni şey katmıştı.
benimle vapura binip öylece gün batımı izlemenin hayat hikayesine kattıklarını biliyordu. bense 7 yıl sonra daha yeni anlıyorum tüm o olay bana kattıklarını. o hep daha fazla şey katmak istiyordu hikayesini hep yeni heyecanlar yeni maceralar peşindeydi bense onunla geçirdiğim tek bir anı sonsuza kadar uzatıp hep o anın içinde kalmak istiyordum -
33.
0liseli normal bir çifttik. her şey nasıl olması gerekiyorsa öyle oluyordu. ben ona çiçeğim diyordum o bana sevgilim. her akşam deli gibi kavga ediyorduk. her sabah barışıyorduk.
ilişkimiz hiç bir zaman şevhet konusunda çok ileri gitmedi. ufak öpücüklerin ötesine geçmedik. zaten nille böyle bir şey yapamazdım. onu o kadar çok seviyordum ki aklıma bile gelmiyordu bağzı şeyler. onunla sokak ortasında sevişircesine öpüşsem üzüntüden dişlerim dökülürdü sanki.
ufak öpücüklerimiz nadir, kısa ve anlamlıydı. duygusal olarak tatmini çok yüksekti. -
32.
0müzeye giderken her zaman ki gibi aptalca konuştuk. müzede dolaştık. fotoğraflar çektik. çok eğlenceliydi. mitoloji hakkında ufak bilgilerim vardı ve çok işime yaradı. heykellerin tanıtım kartlarından biraz daha şey biliyordum ve hikaye gibi ona anlatıyordum. çok hoşuna gidiyordu
işimiz bitti. müzeden çıkıp gülhan parkında dolaşmaya başladık. rüyalar hakkında olabildiğine boş bir muhabbetin ortasındaydık. bana bir şeyler katmayan her konuşmadan ölesiye nefret etsem de o an çok mutluydum. o küçük saniyeler hiç bitmesin istiyordum.
konuşmasına odaklanamıyordum. dudakları, gözleri her türlü mimiği bana o kadar ilgi çekici geliyordu ki her ses uğultuya dönmeye başlamıştı. heycanladım ve düşünmeyi bıraktım. durdum onuda durdurdum gözleri heyecanla doluydu ve parlıyordu. öptüm onu orada.
kısa bir öpücüktü. masumdu. yaşadığımız her şey tüm hisselerimi çok güzel anlatıyordu. sanki o ana kadar yaşadığım her günün sonu gibiydi. o an ölsem tamamlanmış bir hikayem olacaktı.
tüm olay bittikten sonra koluma girdi ve bana sokuldu. her şey değişmiş ve farklı bir forma girmişti. biz iki çocuk, günümüzde düşük bütçeli nargile kafe adamlarının sümmeyelere sakso çektirdiği yerde öpücüklerin en güzelini tatmıştık. nile karşı olan hislerim gram değişmemişti ama artık her şey rafine ve gelecek bulanık değildi -
31.
0salı günü geldi. stressden kardım ağrıyordu. kahvaltım olabildiğine tatsızdı. buluşmayı iptal etmek için kafamdan onlarca yalan bahane uyduruyordum. gitmekten vaz geçmem için bardağın kırılması bile yeterdi. tam o mesaj geldi "hazır mısın?". evet karşıladım. tam olarak buluşma saatini kararlaştırdık.
durağa doğru yürürken yolda bana araba çarpmasını istiyordum. bir çukuradüşmek veya kafam saksı düşmesi. korku bedenimi öyle ele geçirmişti ki ne günün güzel geçmesi istiyorum ne de kötü. reddedilmekten de korkuyordum teklifimin kabul edilmesinden de. kaygı bataklığında yol alıyordum. her bir adımı atmak için kendimi olabildiğine zorluyordum.
durağa yaklaştığımda onu gördüm. gayet gündelik giyinmişti ve çok güzeldi. stress gitmişti, kaygı, korku heyecan hepsi gitmişti. artık günün ne getireceği umrumda değildi. sadece yaşayıp görmek istiyordum -
30.
0panpalar bir kaç gündür evde değildim yazamadım. bu hikaye bitecek! kararlıyım. hadi devam
-
29.
+1yarıda bırakma pls
-
28.
+1rez devam aq
-
27.
+1Rez ksmkgd
-
26.
+4karne günü geldi. okula doğru yürürken içimde gram karne heyecanı yoktu ama stresden ölüyordum. "ne diyeceğim şimdi nile", "acaba kabul eder mi?", "nasıl konuya girsem?", "acaba yalnız mıdır?". sorular kafamı gibiyordu ve yol boyuncada gibtiler.
okula vardığımda önce nili buldum. halimin kötü olduğu çok belliydi. stresden rengim atmıştı. konuşmaya başlayınca rahatladım. çevremizde tanıdık olmaması beni rahatlatıyordu. hiç uzatmadan "arkeoloji müzesine fotoğraf çekmeye gidelim mi dedim?" kuru bi evet veya hayır bekliyordum ama o sordukça sordu "ne zaman?", "neden orası", "senin fotoğraf makinen var mı?"... sorularını tek tek cevapladım. salı günü için sözleştik.
mutluydum ama korkuyordum. ne olursa olsun ikimizde bir ton olasılığın içine dalacaktık -
25.
+2yaz tatiline doğru giderken bende her şey aynıydı. okulda derslerden geçiyordum. nille her şey aynıydı artık eve gidince bir şeylerle uğraşmıyordum. hayatımdaki boşluğu nille doldurmuştum. nile açılmak için çok fırsatım olmuştu ama cesaretim yoktu.
eski arkadaşlarımla buluştum. nili anlattım tebrik ettiler. cesaretsizliğimi, açılamadığımı söyledim. "hacılar yaz geliyor bir yolunu bulmak lazım" dedim. burak "kızın hobisi var mı?" dedi. fotoğraf makinesi olduğunu söyledim. "salak seninde fotoğraf makinen var al kızı fotoğraf çekin orada halledersin" dedi burak mantıklı geldi. doğru zaman geldiğinde çağıracağımı söyledim. onur "doğru zaman yok dedi"
insan kendiyle barıştıktan sonra eski dostlarıyla küs kalamıyor. o gün eski arkadaşlarımı ne kadar özlediğimi anladım -
24.
+2tatilde görüşmedik. bir kaç şirin mesajlaşma sadece. zaten nile göre yaptığım her şey şirindi. yazdığım hikayeyi okuyordum ona "çok şirin" diyordu. şiir okuyordum "ay çok tatlı" diyordu. düşündüğüm şeyler, sinirli sinirli kendimi savunmam... her şeyim ona göre şirindi. e keyif alıyodum durumdan çünkü nili seviyordum ve bunun farkındaydım.
sömestrdan sonra yaza kadar olan süreçte işler çok garipleşti. uzun süre evli kaldıktan sonra sevginin bittiği çiftler gibiydik. tatlı tatlı atışıyorduk bazen. nil çiftmişiz gibi davranıyordu; benden onay bekliyordu. bu ben çok mutlu ediyordu çünkü onu köpek gibi kıskanıyordum -
23.
+1geçen seneden bahsediyor
-
22.
+3yaşam tekrar normale döndü ve okullar açıldı. sömestra kadar her gün okulda konuştuk. artık nil arkadaş grubunun bir parçasıydı. hiç bir zaman kar topu savaşı yaptığımız günkü gibi olmadı ama iyi anlaştığımız aşikardı.
kişiliklerimiz farklıydı. nil şu ana tırnalarını geçirmiş hayattan alabildiğini almaya çalışan bir insandı. hikayesini yazmaya çalışıyordu. dramları vardı ve onun için her şey gerçekti. söylenen her söz, yapılan her hareket.
ben drama sevmiyordum. bana yapılan ayıpları bir şekilde yaşanmamış gibi yapıp istediğim geleceğe ulaşmaya çalışıyordum. şu anın o kadarda önemi yoktu. kişisel hikayem umrumda değildi
ben ketumdum, serttim, delilik de vardı. nili çok kıskanıyordum. herkesden kıskanıyordum ve evet çok yıkıktım zaten bir çok kere söyledim bunu.
nil dışa dönüktü, neşeli bir insandı, duygularını o kadar güzel yaşıyordu ki hayran kalıyordum her seferinde -
-
1.
0rezerve
-
1.
başlık yok! burası bom boş!