bir keresinde kabız olmuştum ve abartısız 3 gün sıçamamıştım ve artık yemek bile yiyemiyordum.. osururken ağladığımı bilirim o derece. utanıyorum bir de anneme babama sıçamadığımı söyleyemiyorum.. neyse kabızlığın üçüncü günü liseden çıkıyoruz arkadaşa danışayım dedim cesaretimi toplayıp anlatmaya başladım..
+hacı ya ben şey oldum
-ne oldun?
+şey işte gelmiyor, yapamıyorum
-ne yapamıyorsun olum?
+sıçamıyorum amk
-heee.. aga bana da olmuştu bikeresinde. ben de sıçamıyorum ikinci gün dayanamadım tuvalete gittim fırçayı
* sokup çıkardım
+fırça mı?
*
-he ya fırça sonradan patır patır sıçtım
neyse benim de zütüme fırça sokacaklar korkusuyla babama açılmaya karar verdim. çektim adamı bir kenara. "bak peder böyleyken böyle buyken bu sıçamıyorum anla artık yemek yiyemiyorum geçen lahmacunları zütürdünüz löp löp hidayet dayımla neden bakakaldım, yok canım istemiyor dedim biliyor musun? işte bu yüzden"..
benim peder de anlayışlı adamdır hemen eczacı arkadaşını aradı ve bana dedi git şu eczaneye sana bir ilaç verecekler.. gittim eczaneye içinde ne olduğuna bakmadan aldım eve geldim.. açtım kutuyu bir baktım tam 12 tane fitil biraz şaşkınlıkla hemen pedere koştum..
+baba baba bunu ben şimdi şeyime mi sokacağım?
-yok eritip içiyorsun hergele, herhalde sokacaksın gurur yapma git sok şunu sıç gel!
sinirden ağlamak üzereyim artık... nasıl olur lan nasıl allaaam yardım et lütfen diyorum artık o gün secdeye kapandığımı bilirim o derece... düşünün o ergen halimle muallak olma korkusu sarmış dört bir yanımı..
cesaretimi topladım tuvalete gittim ve kapıyı kilitledim. malum yere malum şeyi soktum.. çok fazla geçmeden sanırım 5 dakika olsa gerek zütte bir yanma hissi cayır cayır.. aniden sıçmaya başladım ve artık mutlu son...
o anlar ergenlik hayatımın önemli dönüm noktalarından biri olmuştur allah düşmanımın başına vermesin.
özet: bir yazı veya sözün anldıbını daha kısa ve özlü biçimde veren yazı veya söz, hülasa, fezleke, ekspoze.