vakit geçiyor, haziran sonlarına geliyoruz ve mecburen yazlığa gidiyoruz. anneme diyorum ki ben gelmek istemiyorum, hafta içleri babamla kalsam burada. annem diyor olmaz, ben tek başıma gidemem yazlığa. geleceksin diyor. mecburen gidiyoruz.

içimden ne yapsam ne etsem diye geçiriyorum. evden hiç çıkmadan gelecek seneki öss'ye çalışırım kimseyi de görmek zorunda kalmam gibi düşüncelerim var bir yandan.

zorlu bir süreç tabi.

eninde sonunda gittik yazlığa arkadaşlar geldiğimi gördü.

mecburen akşam onlarla dışarı çıkacağım. aralarında puştu görmedim. akşam giyinip gittim yanlarına, sohbet ediyoruz. puştun henüz gelmediğini öğrendim içim rahatladı biraz. klagib sohbetler ediyoruz. 1 tane çift hala sevgili olarak kalmayı başarabilmiş. onlar sarılarak oturuyor. içimden kıskanıyorum onları aslında.

ben bu sırada sevgilimle sık sık telefonda konuşuyorum. işte diyorum buraya gel, otel var orda kalırsın 1 hafta gel çok özledim falan gibi şeyler söylüyorum. o da tabi bunun imkansız olduğunu bilse de gelmeye çalışırım ama zor gibi şeyler söylüyor. bir süre sonra yazlığa puşt geliyor. gelişinin haberini ortak arkadaşımız olan kızdan alıyorum zaten. ama o geldiğinde ikimizi de hayrete düşürerek geliyor.

yaklaşık 6 aydır çıktığı kızı da getiriyor. beni boynuzladığı kızı. hayatıma sıçan kızı getiriyor. o kızın arabadan inişini gördüğümde nerdeyse sinir krizi geçiriyorum. puşt 18ine girer girmez ehliyetini almış bi de arabaya kız atıyor, yavşağın üniversite sınavı iyi geçmiş ki hayat ona güzel. havuzun ordan geçiyorlar elele tutuşmuşlar, puştun diğer elinde valiz var. eve doğru yürüyorlar. onların evinde anne babaları da yok.

aşk yaşayacak iki budala, belli.

onların havuzun ordan geçişini görünce sinir krizi geçiriyorum.

benim eve gitmem lazım diyip kaçıyorum eve, yatağa yatıp ağlamamaya çalışıyorum. ağlamıyorum da. kız arkadaşım geliyor bize. işte diyor boşver takma senin de ne güzel ilişkin var falan diyor. takmıyorum diyorum ama inandırıcı değilim. takıyorum. kıskançlığımdan çatlıyorum hatta.

o gün yine sigaraya başlıyorum. günde 3-4 tane içiyorum. bazen yazlığın balkonundan bunların havuz başındaki oynaşmalarını izleyerek içiyorum. gözlerimi kısa kısa bakıyorum onlara, sigarayı sinirli içe içe. akşam arkadaş toplantılarına artık fazla gitmiyorum.

uzakta, plajın ordaki banklara oturup onları izleyerek sigara içiyorum. annemin ya da annemin arkadaşlarının beni sigara içerken görmemesi tamamen şans. ama umrumda da değil. sevgilimle de fazla konuşmuyorum.

kafamdan milyon tane şey geçiyor.. sonra içimden diyorum ki niye kendimi kapatıp zafer kazandırayım ki.? intikam almalıyım. evet evet intikam..

sinemaya gittik. hiç olmadığı kadar ateşli öpüştüm onunla. elini direk eteğimin altından vajinama doğru zütürdüm avuçlamasını istedim. elimle pantolonunun üstünden erkekliğini tuttum. diğer puşttan böyle intikam almak istiyordum.
ilişkimiz ilerliyordu,

diğer puşttan haberler almaya devam edip sinirleniyordum. yeni aşkımın evi boştu, dedi gel film izleriz, makarna yeriz. çünkü liseliyiz başka bir şey yapmaya vizyonumuz yetmez ki bizim. gittim bunlara, aklımda yalnızca sevişmek var. ciddi söylüyorum aklımda başka hiçbir şey yok. gitmeden 2 gün önce her tarafıma epilasyon yaptırdım. kendimi sadece sevişmeye hazırladım kısaca.

girdim evlerine, alt katta mutfak. orada makarna falan yapmaya çalıştık. yaptık, makarnaları alıp üst kata odasına çıktık. kimse yoktu evlerinde. film izlemeye başladık. ben ona yakınlaştım iyice, arada öpüşüyorduk.

öpüşmeyi uzattım ve elimle kendi eteğimi sıyırdım. dudağımı çekip istiyor musun beni dedim. cevap veremedi. öpüşmeye devam ederek üstüne doğru çıktım. eteğimi iyice sıyırdım. bu sırtüstü yattı yatağa, biz öpüşmeye devam ettik. ben onun o benim gömleğimi çıkardı. iyice öpüşmeye başladık. kıçımı erkekliğinin arasına sokup duruyordum. arasında hissediyordum. aktif olan bendim, çocuk resmen şok olmuş duruyordu öylece.

sonra o da kendine geldi göğüslerimi öpmeye başladı. pantolonunu çekiştirerek indirdi. ben üstünde tepiniyordum. beni döndürüp altına aldı, eteğimi aşağıya doğru çekti. ten rengi çorabımı da indirdi, ardından kilodumu çıkardı. ondan sonra hiç beklemediğim bir şey yaparak vajinamı avuçlamaya beni çıldırtmaya başladı. daha önceki tecrübemdeki puşt bir tak yapmıyordu 3-4 dakika boşalıp kalkıyordu. bu avucuyla kadınlığımı kavrayıp delirtiyordu beni. hatta bir ara yalayacak mı diye merak bile etmiştim.

avucuyla kıvrandırıyordu beni

yine hızlı hızlı nefes alıp dudaklarına yapışıyordum. o dudaklarımı ısırıyordu. boxerını da indirdi ve gösterdi resmen, yalayıp yalamayacağımı merak etti diye tahmin ediyorum. aklıma bile gelmemişti penisini yalamak. hatta anlamsız bulmuştum bu hareketini. o yalamayacağımı anlayınca üstüme çıktı ve girmeye başladı.

zaten beni çıldırtmıştı eliyle, girince direk çığlık çığlığa bağırmaya başladım. misyonerde gidip geliyordu, ardından bacaklarımı tek bir tarafta toplayıp öyle devam etti. elim ayağım titriyordu kasılıyordum. boşalacaktım. bu sürekli pozisyon değiştiriyordu, doggy yatırdı öyle girmeye başladı. biraz öyle girince elimi ayağımı hissetmedim, bağırışlarım yükseldi ve bıraktım kendimi.

ciks yaparken ilk boşalışımdı. paha biçilmez bir duyguydu, hiçbir şeyle karşılaştıramazdım bunu. üstümde tepinmeye devam ediyordu hızlanıyordu, ben yorgun bir şekilde ıhh lamaya devam ettim. ardından bu da boşaldı. boşaldıktan sonra penisini çıkardı ama içime girmişti çoğu. sarıldık yatakta.

ben telaşlandım bir an için. ne yapıcaz dedim ya hamile kalırsam ne olacak falan dedim. gerçekten telaşlanmıştım. o kafasını yastığa dayamış eline sigarayı almış gözleri kapalı konuşuyordu. korkma diyordu olmaz bir şey haplar var alırsın bir şey olmaz diyor. rahatlıyorum biraz. bunun göğsünün kenarına koyuyorum başımı, sarılıp yatıyorum.

yarım saat öyle duruyoruz. ardından bunun annesi arıyor ne yapıyorsun oğlum falan diye, ben 1 saate geleceğim falan diyor. aşkım da diyor ki sen git yavaştan annem görmesin bize geldiğini. toplanıyorum ben giyinip gidiyorum. akşam öbür puşta ihanet etmiş gibi hissediyorum, bir yandan mutluyum, bir yandan farklı duygular içindeyim. karışığım yani.

o günden sonra çocuğa iyice aşık olmaya başlamıştım.

yazlıktan döndükten sonra pek ciks hikayem olmadı

açıkçası uzun bir süre. çünkü o çocuğa bağlanmıştım başka kimseye bakmıyordum. o da başka şehirdeydi falan filan. aslında bu kısımları anlatmasam da olur ama ilerde lazım olacak bilgiler vardır belki, 1 sene atlamayalım.

evet arkadaşlar yazlıktan döndükten sonra şehre geldim tekrar. aşkımla telefonda konuşuyorduk sürekli. tabi haftalar geçtikçe daha az konuştuk, haftalar geçtikçe neredeyse hiç konuşmamaya başladık. yine de onu seviyordum, mühürlenmiş gibi bir şeydim ciksten sonra. başka çocuklara bakmıyordum.

talibim de çoktu. çevrem geniştir benim, güzel bir kızın çevresi geniş olunca talibi de çok oluyor. ama umursamıyordum. derhaneye başladık, çünkü bazı başarısız sonuçlar alıyordum okulda. yazlıktan ayrıldıktan sonra aylar geçmişti artık. bir iki haftadır yine telefon trafiğimiz artmıştı, yine onu ne kadar sevdiğimi falan hatırladım.

ardından bu bir gün bizim şehre geldi. çok mutlu olmuştum. teyzelerinde kalıyormuş, anneleriyle toplu halde gelmişler yani. onunla buluşacaktık ama ilk gün dedi gelemem. ikinci gün de gelemeyeceğini söyledi. üçüncü gün ise seninle önemli bir şey konuşmam gerekli diyerek buluşmaya çağırdı.

merak etmiştim ve gittim. cafede oturuyordu, boynu biraz eğikti. saçları böle öne doğru eğikti, (gossip girlde nate var ya, saçları onun gibi duruyordu işte), beni görünce yüzünü kaldırdı hafif ve sahte bir gülümseme yolladı. korkmuştum kötü bir şeyler olduğu belliydi. onu görünce sarıldım, o da sarıldı ama mesafeliydi, öpmedi, öpmeme de izin vermedi.

oturdum sandalyeye ne oldu dedim kötü bir şey mi oldu.

sana, dedi. uzun süredir söylemek istiyordum ama söyleyemiyordum. son dönemde telefonlarımız da artınca hiç söyleyemedim dedi. neyi dedim. xxxx dedi. yavaş ve sesi titreyerek konuşuyordu. ben daha fazla devam ettiremeyeceğim başka bir kıza aşık oldum 10 gündür de çıkıyoruz dedi.

şoka girmiştim, böyle etraf kararıyordu resmen. insanın ruhu bedeninden çıkar gibi oldum, sanki kendimi ben kontrol etmiyordum. ne yapacağımı bilemedim çantamı alıp ayağa kalktım. özür dilerim dedi suratıma aptal aptal bakarak. gözümden yaş geldi ve ağlayarak cafeyi terk ettim.

arkamdan gelmemişti. caddede taksi bekledim 3-4 dakika. o sırada telefonumu yere atıp ayağımla parçaladım. sinirden ne yaptığımı bilemiyordum. taksiyle eve döndüm. 1 hafta hasta gibi yattım, sömestırdı okula gitmeme gerek yoktu zaten. 1 ay boyunca da hep depresyondaydım. az konuşuyordum, az yemek yiyordum.

sonra bir gün bir talibim daha geldi.

kankam dedi ki işte şöyle iyi çocuk böyle iyi çocuk. şuradan tanıyorum buradan tanıyorum. tamam dedim, gelsin görüşelim. görüştük, umrum’da değildi kim olduğu kafa dağıtıyordum sadece. çıkmaya başladım bununla. daha hızlı ilerliyorduk, elini tutuyordum öpüşüyordum.

her şeyi beni aldatan puşta olan sinirimden yapıyordum. sinemada yiyişiyorduk, kendimi elletiyordum. bu çocukla ilişkimizi bir liseli ilişkisine göre uzun sürüyordu. 1.5 aydır çıkıyorduk. ondan hoşlanmaya başlamıştım artık.

bu sırada, beni aldatan puştla ortak bir arkadaşım vardı. o geldi şehre, yazlıktan bir kızdı o da. sordum ne yapıyor falan diye. çıkıyor o kızla dedi. sinirlendim iyice, ağladım. hatta o dönem sigara içmeye başlamıştım. günde 2 tane falan sigara içiyordum. özentilikten mi kendime zarar vermek istediğim için mi hala bilmiyorum.

çocukla buluştuk yine bir gün
(bundan sonra aşkım dediğimde yeni çocuğu anlayın)

içimden diyorum ki niye kendimi kapatıp zafer kazandırayım ki?

ben de çıkacağım sahaya ve bir general gibi yöneteceğim savaşı. kendimi hazırlıyorum, ciksiliğimin zirvelerine çıkmak için gerekli her şeyi yapıyorum. yanları ipli bikini altımı, boyundan bağlamalı bikini üstümü giyiyorum. şortumu thsirtümü giyip plaja gidiyorum.

bunlar bi şemsiyenin altında duruyor. benim geldiğimi görüyor puşt, görmezden geliyor. ben sinsi sinsi yüzüne bakıyorum. arkdaşların şemsiyesinin altına gelip selam diyorum. diğerleri, yan şemsiyedeki puşta bakıp tedirgin oluyorlar, ben önemli değil gibi bi hareket yapıyorum. gelir gelmez tshirtümü çıkarıyorum.

ardından puşta doğru eğilerek şortumu yavaş yavaş indiriyorum. yavaş yavaş, her indirişimde daha da eğiliyorum. baksın diye.

gözleriyle sevgilisini aldatsın diye yapıyorum sırf.

bana baktığını hissediyordum.

şemsiye altındaki erkek arkadaşlardan birinin elinden tutup yürü dedim gidelim iskeleye. iskeleye puştun tam önünde duruyor, arkasını dönmediği sürece hep önünde olacağım. iskeleye gittim, öyle salak salak eğleniyorum. suları alıp sağa sola frlatıyorum falan. burda önemli olan bol bol bacak göstermem, onu tahrik etmem. sesli sesli gülüyorum, bacaklarımı suya sokup çıkarıyorum. suya giren arkadaşlara doğru eğiliyorum vb. tahrik etmek için her şeyi yapıyorum. ardından suya atlayıp iskeleye birlikte geldiğim erkekle oyun oynuyorum kafasını suya sokuyorum, euheu gülüyorum falan.

bütün gün böyle tahrik edici hareketler yaptım, plaj voleybolu oynarken falan her şeyi tahrik olsun, özlesin diye yaptım. akşam üstü eve gittim, annem yemek yapmış onları falan yiyip odama çıktım. bacaklarımı parlattım, kıpkırmızı rujumu sürdüm, gömlek-şort giydim.

akşam çıktım arkadaş grubuna. bunlar yine elele bunların arasında. yine sinirlendim. sigara içesim geldi, içmedim. aaa dedim hadi şişe çevirmece oynayalım euheuh erkekler dünden razı, kızlar da tamam oynayalım dedi. puşt çiftimiz yok biz burdayız diyip bankta oturmayı tercih ettiler.

başladık doğruluktan herkes sayıyor.

yok hiç şöyle yaptın mı böyle yaptın mı diye. bazılarında yalan atıyorum bazılarında doğruyu söylüyorum. oyun böyle bayınca hemen erkekler dedi aaa artık 1 doğruluk 1 cesaret dicez çünkü böyle eğlenceli değil. iyi dedik, cesaretler başladı. git onu öp, yok git onun bacaklarını okşa gibi şeyler. bana da şu çocuğu dudağından öp geldi, gittim çocuğu yanaklarından tutup vahşi bi öpüş yaptım. gürültüler yükseldi hobaaa diye..