bundan yıllar yıllar önceydi, gençliğimin en deli zamanları..

bir gün yine arkadaşlarla iki tek attıktan sonra hafif çakır keyif evimin yolunu tutmuşum, belli belirsiz şarkı mırıldana mırıldana ellerim cebimde yürüyordum. tam oturduğum sokağa geldim ki o anda yolun başında karşı komşumuzu ve elindeki poşetleri fark ettim..

karşı komşudan bahsetmek gerekirse; yalnız yaşayan bir süredir kendini biraz salmış olsa da yakın bi zamana kadar çok taş bi hatun olduğu belli olan dikkat çekici bir kadındı. artık ne yaşadıysa geçmişinden nasıl kopup bu sıradan hayata geldiyse oralarını pek bilmem.. 1.65-70 boylarında siyah saçlı beyaz tenli 30 lu yaşlarda idi. göğüsleri ve kalçası hâlâ diriydi. ama dediğim gibi çok farklı bir geçmişi olduğu belliydi.

her neyse.. vazifemizdir, hızlıca gittim yanına klagib komşu diyaloglarından sonra aldım poşetleri elinden evin yolunu tuttuk.. artık ne almışsa poşetler de eşşek ölüsü gibiydi. o kadar ağırdı ki bi ara durup dinlenmeyi bile düşündüm..

gel gelelim nihayetinde oturduğumuz kata vardık.. tam kapılarımıza yöneldik ki; anahtarlarımın üzerimde olmadığını fark ettim. bunu duyunca hemen içeri davet etti..

terledin, havalar da soğuk, benim yüzümden hasta olmanı istemem, gel duş al çilingir gelene kadar da bende beklersin , dedi.

tamam dedim ve girdik içeri. yine gereksiz hoş beş sohbetlerden sonra ben biraz çekinerek duşa girmem gerektiğini ve havlu istediğimi söyledim.

tamam ben getiriyorum dedi ve gitti. ben de banyoya geçtim ve lavabonun aynasında öyle boş boş elime yüzüme bakıyorum.. dalmışım bi süre öyle kendi halime.

sonra bir tıkırtı geldi ve aynadan doğru gördüm ki benim istediğim havlu komşumun üzerinde. şeytan şeytan tebessüm ediyor..

tabii artık ipler kopmuştu.. ne çilingir aradım ne de eve gitmeyi düşündüm. tek istediğim oydu. belki 3 belki 4 saat çıkmadık banyodan.. tekrar tekrar başa sardık tekrar tekrar inim inim inledi ortalık.

hem banyoda kolay da oluyordu. hemen yandaki peçetelerden alıp peçeteye boşalıyordum. öyle bir hassasiyeti vardı kadının.. neyse sorun da değildi.

en az 6-7 spermli peçete birikmişti küvetin kenarında. en son artık ben evime gitmem gerektiğini söyledim o da ben de bi duş alır yatarım dedi. onu orada bıraktım ve çıktım.

o da duş almaya devam ediyordu. o nasıl duş almaksa artık yerdeki döllü peçeteleri bile atmamıştı. bilmiyorum ne yapacaksa artık.

ve işte asıl olay.. yıllar sonra öğrendim ki o günahkar gecenin bir meyvesi olmuş.. adı erkan mı serkan mı neymiş yavrumun.. tam olarak öğrenemedim hâlâ. tek bildiğim adının serkan gibi bir şey olduğu ve bir de sanırım internet üzerinde sözlüğü varmış.. bunları daha 3 gün oldu öğreneli ve çok duygulandım. annesinin dediğine göre bana benziyormuş biraz.. saçları ne kadar yıkasa da aynı benim gibi yağlanırmış hemen. hafif göbeği ve biçimsiz sakalları varmış.. yavrum benim yaa :(:(

aklıma takılan en mühim nokta ise; çok eminim ki; ben peçeteye boşalmıştım !