toplanın aşkoşlar ilk seks tecrübemi anlatıym

gözümü açtığımda hastanedeydim. bora yanıbaşımdaydı. biraz tedirgin gibi bir hali vardı. kolumda serum takılıydı ve ben serumdan çok korkarım. titremeye başladım. bora yanıma oturdu, saçlarımı okşadı. tanıştığımız ilk gece olduğu gibi sadece birbirimizin gözlerine baktık. konuşmadık.
doktor içeri girdi. boraya
"eşi misiniz?" dedi gülerek
bora şaşırdı
"yok.. ama şey.. yani" diye geveledi.
"o zaman sizi dışarı alabilir miyim" dedi doktor ciddileşerek. bora sinirlendi.
"resmi nikahımız yok diye eşi sayılmıyor muyum? eşiyim doktor var mı?" diye doktorun üstüne saldırmaya kalktı. bora arkadaşının ölümünden sonra gerçekten çok saldırganlaşmıştı. ama bana karşı değişmediğinden onun zamanla düzeleceğine inanıyordum.
"tamam... tamam!" dedi doktor. "ceren hanım 10 haftalık hamilesiniz!" dedi imalı ve sinirli bir şekilde. ve çekti gitti...

ha gibtiirrrr

http://tessatheslut.com/?...jjpsz3mzkr8t71pb2ps05cmp4

şaşkındık. birbirimize baktık. hiç bunu düşünmemiştik. hiç bunu hesaba katmamıştık.
elimi karnıma koydum. buradaydı.. benim bebeğim... bizim bebeğimiz.
boranın çocuğunu taşıyordum. bizim bebeğimizi doğuracaktım.

bora çok afallamıştı. karnıma koyduğum elimin üstüne o da elini koydu. gülümsedi. rahatlamıştım
"acaba erkek mi kız mı" dedi gülerek.

hastaneden çıktık. eve geldik. bora telaşlanmaya başlamıştı bile. aman oraya çıkma aman buraya düşme ayağın kayar aman şunu yapma ben yaparım.
halıları silkmeye kalktığında "yeter artık bora abartma" dedim. sarıldı bana. ellerim yine saçlarındaydı.
"saçların kırlaşmış olmasa bu kadar yakışıklı olmazdın" dedim
"9 senedir saçlarım böyle. herhalde sen seviyorsun diye hahaha" dedi. cidden saçlarının tamamı beyazlamamıştı bir türlü.
oysa 40 yaşındaydı artık bora.

akşam olmuştu. güneş batıyordu. koyu bir lacivert rengiydi gökyüzü. boranın gözleri gibi.
yeni evimiz beşiktaştaydı. biz gene balkondaydık. ona sarılmıştım. mutluluğumu yaşamak istiyordum

sonra neler oldu doğurdun mu

hepsini okudum devam et ceren reyiz

birden bana döndü.
"seni öpmek istiyorum" dedi. odamıza geçtik. yatağa uzandık. üstümüzdekileri çıkarmadan birbirimize sarıldık, öpüşmeye başladık.
parmağıma bir yüzük geçirdi birden. çok güzeldi.
"bora bu nerden çıktı" dememe kalmadı
"benimle evlenmek ister misin? zaten eşimsin ama soyadımı almak herkesin karşısında resmen benim karım olmak ister misin?" dedi...
hiç düşünmemiştim onunla evlenmeyi. zaten evli gibiydik dahası ne diyordum hep. çünkü o hiç beni bırakıp gitmemişti ki..
ağlamaya başladım. bu sefer mutluluktan.
üç ay sonraya gün aldık.

iki ay sonra bora bir gün eve elinde çiçeklerle geldi. o kadar sevindim ki. aşkımız hala sürüyor hala bitmedi dedim.
karnım hafiften belli oluyordu artık. bora beni kucağına yatırıp karnımı okşuyor bebeğimize hikayeler anlatıyordu. özellikle nasıl tanıştğımızı o ilk bir hafta nasıl şaşkın olduğumuzu falan filan.
yatarken
"canım yarın gece bir iş yemeği var ona gitmem gerekiyor. adamı bağlamam lazım. çok gecikmem" dedi. bora zaman zaman böyle yemeklere giderdi. bir iki kez de karşı taraf eşiyle geleceği için beraber gitmiştik. bir problem olmayacağını bildiğimden sesimi çıkarmadım. hamile olduğum için artık ciks yapamıyorduk. onu çok baştan çıkardığım zaman tuvalete gitmek zorunda kalıyordu ve bu bana çok koyuyordu. o nedenle uyumak iiçin birbirimize sarıldık.
"bora?" dedim
"efendim" dedi.
"tuvalete gitmen beni çok üzüyor"
"niye hayatım işemeyeyim mi hahaha"
"offf bora ya. ne demek istediğimi anladın!"
"iyi de güzelim ne yapabilirim ki başka?"
"şey.. eğer kadına falan gitmek istersen anlarım. ama aşık olma kimseye hehe" deyince yerinden bir sıçraması vardı

"ceren sen manyak mısın?" diye bağırmaya başladı. korktum. çünkü bora bana bir kez bile sesini yükseltmemişti 9 sene

daha sonra elimi yavaşça penisinin olduğu yere uzattım...
tekrar öpüşmeye başladık.
birden dudaklarıma yapışarak beni kapıya doğru sıkıştırdı.
işte tam o anda 12 cm lik penisimi onun bacaklarına dayadım.
birden şaşırdı.
ama yinede devam etmemi istedi.
ben de ettim.
"Gördüğüm göreceğim en güzel penis buymuş meğer" dedi.
sen daha hiç bişey görmedin dedim hafif gülümseyerek.

"aşkım şaka yaptım tamam gel" dedim ona sarılmak istedim. kıvırmıştım şaka diye. gayet ciddiydim aslında. zaten o da yemedi
"ne şakası ya ben seni tanımıyor muyum? şaka yaparkenki ses tonunu bilmiyor muyum geri zekalı?"
"bora kırıcı oluyorsun sensin geri zekalı. karşında fuckbuddyn ceren yok, senden hamile olan 1 ay sonra evleneceğin ceren var!"
"ne diyorsun sen ya?" dedi. gözlerini kocaman açmıştı. o çocuk bakışlarındaki sevecenlik gitmiş yerine sanki başka bir bora gelmişti.
"haa evleniyoruz diye mi bu tavırlar? 9 sene giderim diye bekledin şimdi evleniyoruz nasılsa gidemez mi deyip bana hakaret edip bağırıyorsun aptal" diye bağırdım.
şok olmuştu. beklemiyordu bu kadarını.
yataktan çıktı ve gitti.
"nereye?" dedim cevap vermedi. arkasından gittim bir süre sonra. salonda kanepede uzanmıştı.

gördüklerim karşısında şoke olmuştum.
2 metre boyunda bir zenci aşkımı hunharca gibiyordu.
"Aşkım açıklayabilirim" desede çok sinirlenmiştim.
ama zencinin 2.5 cm lik anüs deliği beni tahrik etmişti bir kere.
hemen zencinin arkasına geçip 12 cm lik penisimi birden kökledim
3 kişilik tren yapmıştık çok mutluyduk.
üçümüzde zevk dolu inlemeler eşliğinde boşalmıştık.
zenci telefon numaramızı aldı.
ve sık sık görüşmeye başladık
evden çıkarken dudağına ateşli bir öpücük kondurup gülümsedim.

işte bu hikaye dinlenir yaz ama caps vermessen giberun

sokak lambalarının ışığı vuruyordu saçlarına. dokundum ona. yüzüne, saçlarına...
"seni seviyorum" diye fısıldadım. arkamı döndüm. odaya gidip yattım.
on onbeş dakika geçmedi geldi. arkadan sarıldı bana.
"ikinizi de çok seviyorum" dedi. elini tuttum. uyuduk.

perdeleri yıkamıştık ertesi gün. asmak için almaya kalktım bora engelledi.
"yemeğe gidip geleyim ben asarım. sen uğraşma nolur" dedi. kabul ettim.
özene bezene hazırlandı yine. giyeceklerini seçtim, kravatını bağladım. parfümünü sıktım. şans öpücüğünü verdim. onu yolladım.

bir iki saat geçti. sancım başladı. dört aylıkken sancı çekmem saçmalıktı. anlayamadım. üstelik kanepede oturmuş tv izliyordum. yanlış bir hareket bile yapmamıştım.
doktoru aradım. derhal hastaneye gitmem gerektiğini söyledi. paniğe kapılmadan sakin davranmaya çalışarak borayı aradım.
çaldı.. çaldı.. açan olmadı.

aldattı demeğğğğğ

karnım çok acaip bir şekilde ağrıyordu. hiç böyle bir sancı çekmemiştim şimdiye kadar. borayı sürekli aradım. telefonu cevap vermeyince annemi aramak zorunda kaldım. annem hemen bana geldi. onu beklerken uzanmıştım. o geldiğinde sancım bayağı hafiflemişti.
annemle oturup sohbet ettik bayağı. son 7 yıldır onunla nikahsız yaşıyor olmam babamı kahretmişti. benimle konuşmuyordu. annem de bundan pek hoşnut değildi. ancak yine de boranın bana olan muhteşem davranışlarına şahit oldukça onu sevmişti. bora benim oğlum der dururdu.
telefonuna cevap vermemesi özellikle de bir kaç ay önce bayılmış olmasıyla alakalı olabileceğinden ikimiz de çok korkmuştuk. boranın arkadaşlarını aramaya başladık. kimse nerede olduğunu bilmiyordu. bir iki kişi daha bu yemekten söz etti.
karakola gitmek üzere evden çıktık annemle. babam kapıda bekliyordu. karakol ambulans her yeri arayacaktık. merdivenlerden inerken son defa borayı aradım.
iki kez çaldı.. ve telefon açıldı.
telefonu açan hafifmeşrep izlenimi veren bir kadındı
"alooo cereeen hahahahah" diye gülmeye başladı...

kanım donmuştu...
"alo? evet ben ceren de sen kimsin? bora nerde?" dedim. uzaktan boranın kahkahası geldi kulağıma
"ay şekerim bora burdaaa esas sen nerdesinn?? bak yakışıklı kocanı kaparım ona göree. aaa doğru ya siz evli değildiniz dimieee" dedi ve yine kahkahalar yükseldi.
ağlıyordum. bu kevaşe kimdi.
trabzana tutundum. annem telaşlandı
"kızım ne oldu gel bakayım kim o teldeki" dedi.
teldeki huur annemin taklidini yaptı
"kim o kızıım hahaha" derken bora telefonu elinden aldı.
"yeter bu kadar nesrin yüreğine inecek kızın" dedi gülerek...

"aşkım bak yanımda kimler var biliyor musun? asmalımescitte karşılaştık.. nesrin, derya, tuğçe... "

nesrin benim yaşlarımda, boranın bir arkadaşının eski sevgilisiydi. bazı arkadaşlıkları bilirsiniz kim kimin sevgilisinin altında belli değildir. bu nesrin de böyle bir kızdı işte. zamanında boraya çok yavşamıştı ama biz oturur borayla onun dalgasını geçerdik. derya ve tuğçe de nesrinin has kaşar kankalarıydılar.

sonra noldu peki

anasını gibtiğimin üniversitesine 18 yaşında girmiş ben 21 yaşında liseden mezun olmuştum ahhh ahhh kahpe kadar

"bora... ben... "
sonrası kapkaranlık...

merdivenlerden yuvarlanmışım.
bebeğim karnımda ölmüş.

uyandığımda bu sefer oksijen maskesi vardı yüzümde. annem yanımdaydı. ağlıyordu
içimde bir boşluk vardı sanki.. kimse söylemeden anlamıştım.
bebeğimiz boranın sorumsuzluğu yüzünden ölmüştü.
yeniden gözlerimi kapattım. şanssız bebeğimin yanına gitmek istedim. keşke gidebilseydim.

uyudum uyandım. bora içeri giremiyordu kapıdan. kıpkırmızı gözlerle bakıyordu bana. annemin dediğine göre babam ona yumruk atmış. azı dişi kırılmış. bora olanlardan çok pişman olmuş. neymiş kötü bir niyeti yokmuş. şaka yapmak istemiş nesrin. nesrinle arasında bişey yokmuş. eski arkadaşıymış...
yazık ki 9 senede beni tanıyamamış

anlat reyiz aglıyorum şuan