1. 101.
    0
    devam etsene bin güzeldi lan
    ···
  2. 102.
    0
    Malazgirt Muharebesi, 26 Ağustos 1071 tarihinde, Büyük Selçuklu Hükümdarı Alparslan ile Bizans imparatoru IV. Romen Diyojen arasında gerçekleşen bir savaştır. Alp Arslan'ın zaferi ile sonuçlanan Malazgirt Muharebesi, "Türklere Anadolu'nun kapılarını açan temsili savaş" olarak bilinir.[kaynak belirtilmeli]

    1060'lar süresince Büyük Selçuklu Sultanı Alp Arslan Türk müttefiklerinin Ermenistan ve Anadolu'ya doğru göç etmesine izin verdi ve Türkler buralarda şehirlere ve tarım alanlarına yerleştiler. 1068 yılında Romen Diyojen Türklere karşı bir sefer düzenledi, fakat Koçhisar şehrini geri almasına rağmen Türk atlılarına yetişemedi. 1070 yılında Türkler (Alparslan komutanlığında), günümüzde Muş'un bir ilçesi olan Malazgirt'te Manzikert (Bizans dilinde Malazgirt) ve Erciş kalelerini ele geçirdi. Daha sonra Türk ordusu Diyarbakır'ı (Amid) aldı ve Bizans yönetimindeki Urfa'yı kuşattı. Ancak alamadı. Türk Beylerinden Afşin Beyi de güçleri arasına katıp Halep'i aldı. Alp Arslan Halep'de konaklarken Türk atlı birliklerinin bir kısmına ve Akıncı Beylere Bizans şehirlerine akınlar düzenlemesine izin verdi. Bu sırada da Türk akınlarından ve son gelen Türk ordusundan çok rahatsız olan Bizanslılar tahta ünlü komutan Romen Diyojeni çıkardılar. Romen Diyojen'de büyük bir ordu kurup Konstantinopolis (bugünkü istanbul)'ten ayrıldı(13 mart 1071). Ordunun mevcudu 200.000 olarak tahmin ediliyor. Matthew of Edessa Bizans ordusunun sayısını 1 milyon olarak veriyor [1].

    Bizans ordusu düzenli Rum ve Ermeni birlikleri dışında ücretli Slav, Got, Frank, Gürcü, Uz, Peçenek, Kıpçak askerlerinden oluşuyordu. Ordu ilk olarak Sivas'ta dinlendi. Burada halkın çoşkuyla karşıladığı imparator halkın dertlerini dinledi. Şikayetler üzerine de şehrin Ermeni mahallesini yıktırıp, bir kısmını öldürüp önderlerini şehirden sürdü. Haziran 1071'de Erzurum'a vardı. Orada, Diyojen'in generallerinden bazıları Selçuklu bölgesine ilerlemeyi sürdürmeyi ve Alp Arslan'ı hazırlıksız yakalamayı teklif etti. Nikeforos Bryennius da dahil diğer generallerin bazıları da bulundukları yerde bekleyip pozisyonlarını güçlendirmeyi önerdi. Sonuç olarak ilerlemeye devam etme kararı verildi.[2]

    Diyogen, Alp Arslan'ın çok uzakta olduğunu veya hiç gelmeyeceğini düşünerek, ve Malazgirt'i ve hatta Malazgirt yakınındaki Ahlat kalesini hızlıca geri ele geçirebileceğini ümit ederek Van Gölü'ne doğru ilerledi. Öncü kuvvetlerini Malazgirt'e gönderen imparator ana kuvvetleriyle yola çıktı. Bu sıradada Halep'te bulunan sultana elçiler göndererek kaleleri geri istedi. Elçileri Halep'te karşılayan Sultan teklifi reddetti. Mısır'a hazırladığı seferden vazgeçip Malazgirt'e doğru 50.000 kişilik ordusuyla yola çıktı. Casuslarının verdiği bilgiyle Bizans ordusunun büyüklüğünü bilen Alp Arslan Bizans imparatorunun gerçek hedefinin isfahan'a (Bugünkü iran) girmek ve Büyük Selçuklu Devletini yıkmak olduğunu sezdi.

    Ordusundaki yaşlı askerilerin yolda kalmasına neden olan cebri yürüyüşüyle Erzen ve Bitlis yolundan Malazgirt'e varan Alp Arslan komutanlarıyla savaş taktiklerini görüşmek için Savaş Meclisini topladı. Romen Diyojen ise savaş planını hazırlamıştı. ilk saldırı Türklerden gelecek ve bu saldırıyı kırmaları durumunda da karşı saldırıya geçeceklerdi. Alp Arslan ise "Hilal Taktiği" konusunda komutanlarıyla uzlaşmıştı. Malazgirt Muharebesi, 26 Ağustos 1071 tarihinde, Büyük Selçuklu Hükümdarı Alparslan ile Bizans imparatoru IV. Romen Diyojen arasında gerçekleşen bir savaştır. Alp Arslan'ın zaferi ile sonuçlanan Malazgirt Muharebesi, "Türklere Anadolu'nun kapılarını açan temsili savaş" olarak bilinir.[kaynak belirtilmeli]

    1060'lar süresince Büyük Selçuklu Sultanı Alp Arslan Türk müttefiklerinin Ermenistan ve Anadolu'ya doğru göç etmesine izin verdi ve Türkler buralarda şehirlere ve tarım alanlarına yerleştiler. 1068 yılında Romen Diyojen Türklere karşı bir sefer düzenledi, fakat Koçhisar şehrini geri almasına rağmen Türk atlılarına yetişemedi. 1070 yılında Türkler (Alparslan komutanlığında), günümüzde Muş'un bir ilçesi olan Malazgirt'te Manzikert (Bizans dilinde Malazgirt) ve Erciş kalelerini ele geçirdi. Daha sonra Türk ordusu Diyarbakır'ı (Amid) aldı ve Bizans yönetimindeki Urfa'yı kuşattı. Ancak alamadı. Türk Beylerinden Afşin Beyi de güçleri arasına katıp Halep'i aldı. Alp Arslan Halep'de konaklarken Türk atlı birliklerinin bir kısmına ve Akıncı Beylere Bizans şehirlerine akınlar düzenlemesine izin verdi. Bu sırada da Türk akınlarından ve son gelen Türk ordusundan çok rahatsız olan Bizanslılar tahta ünlü komutan Romen Diyojeni çıkardılar. Romen Diyojen'de büyük bir ordu kurup Konstantinopolis (bugünkü istanbul)'ten ayrıldı(13 mart 1071). Ordunun mevcudu 200.000 olarak tahmin ediliyor. Matthew of Edessa Bizans ordusunun sayısını 1 milyon olarak veriyor [1].

    Bizans ordusu düzenli Rum ve Ermeni birlikleri dışında ücretli Slav, Got, Frank, Gürcü, Uz, Peçenek, Kıpçak askerlerinden oluşuyordu. Ordu ilk olarak Sivas'ta dinlendi. Burada halkın çoşkuyla karşıladığı imparator halkın dertlerini dinledi. Şikayetler üzerine de şehrin Ermeni mahallesini yıktırıp, bir kısmını öldürüp önderlerini şehirden sürdü. Haziran 1071'de Erzurum'a vardı. Orada, Diyojen'in generallerinden bazıları Selçuklu bölgesine ilerlemeyi sürdürmeyi ve Alp Arslan'ı hazırlıksız yakalamayı teklif etti. Nikeforos Bryennius da dahil diğer generallerin bazıları da bulundukları yerde bekleyip pozisyonlarını güçlendirmeyi önerdi. Sonuç olarak ilerlemeye devam etme kararı verildi.[2]

    Diyogen, Alp Arslan'ın çok uzakta olduğunu veya hiç gelmeyeceğini düşünerek, ve Malazgirt'i ve hatta Malazgirt yakınındaki Ahlat kalesini hızlıca geri ele geçirebileceğini ümit ederek Van Gölü'ne doğru ilerledi. Öncü kuvvetlerini Malazgirt'e gönderen imparator ana kuvvetleriyle yola çıktı. Bu sıradada Halep'te bulunan sultana elçiler göndererek kaleleri geri istedi. Elçileri Halep'te karşılayan Sultan teklifi reddetti. Mısır'a hazırladığı seferden vazgeçip Malazgirt'e doğru 50.000 kişilik ordusuyla yola çıktı. Casuslarının verdiği bilgiyle Bizans ordusunun büyüklüğünü bilen Alp Arslan Bizans imparatorunun gerçek hedefinin isfahan'a (Bugünkü iran) girmek ve Büyük Selçuklu Devletini yıkmak olduğunu sezdi.

    Ordusundaki yaşlı askerilerin yolda kalmasına neden olan cebri yürüyüşüyle Erzen ve Bitlis yolundan Malazgirt'e varan Alp Arslan komutanlarıyla savaş taktiklerini görüşmek için Savaş Meclisini topladı. Romen Diyojen ise savaş planını hazırlamıştı. ilk saldırı Türklerden gelecek ve bu saldırıyı kırmaları durumunda da karşı saldırıya geçeceklerdi. Alp Arslan ise "Hilal Taktiği" konusunda komutanlarıyla uzlaşmıştı.
    Tümünü Göster
    ···
  3. 103.
    0
    devam et bin yalan da olsa güzel aq!
    ···
  4. 104.
    0
    dıbınakoyarım bin devam etsene
    ···
  5. 105.
    0
    @5 sonuna kadar haklı beyler
    ···
  6. 106.
    0
    devam etsene amcık yarım kaldım
    ···
  7. 107.
    0
    bin yalanının devdıbını getiremedi beyler dağılın
    ···
  8. 108.
    0
    anlatsana amk
    ···
  9. 109.
    0
    dıbına kodum abazası anlatsana
    ···
  10. 110.
    0
    @1 şuanda gül teyzenin kocasıyla ters ilişkiye giriyo beyler
    ···
  11. 111.
    0
    adam küstü amk asdasd
    ···
  12. 112.
    0
    @1 http://imgim.com/nq3bjn.jpg
    ···
  13. 113.
    0
    Selam ben Mersin Tarsus’tan Mert 3 ay önce 31 yaşlarında biri ile tanıştım öyle bi sohbete daldık ki konu döndü dolaştı sexse geldi.

    Bana eve gelirmisin dedi bende ona gün verdim. O gün geldi ferre cd aldım evin yolunu tuttuk evde karısı yoktu fırsat bu işte bende o kadar iştahlıydım ki arap yannanı büyük olur bende öyle büyüklükte istiyordum.

    Neyse cd taktık izlemeye başladık o ben üstüme rahat bi şeyler giyecem dedi. Bende tamam dedim. Biraz filmi izledik ve benim zütüm sulanmaya başladı öyle bi saldırdım ki yannanına ve hemen yalamaya başladım 15 dk yaladım sonra zütümü okşadı. gibini kremledikten sonra başını sokmaya başladı çok acıyordu ama sonra çok güzel oldu. Hepsini almıştım içime ve git gel derken içime boşaldı.

    O güzelim vitaminini çıkardı bende tekrar ağzıma aldım. Sonra tekrar dim dik oldu yannanı ve tekrar soktu zütüme makine gibi pompalıyordu. 2.sinde öyle bi şiddetli boşalacam dedi ki bende ağzıma boşal dedim. O da çıkardı hemen ve ağzıma verdi. gibini ağzıma almamla birlikte öyle bi boşaldı ki hepsini yaladım yuttum.

    işimiz bitmişti artık dudağına bi öpücük kondurdum ki zevkten 56 olmuştu. Giyindik sonra beni evime bıraktı. Sonraki günlerde denizde, bahçede, tuvalette, banyoda, dağda, ağaçların arasında her yerde yaptık
    ···
  14. 114.
    0
    hikayeni gibim bunlar daha heycanlı bin
    ···
  15. 115.
    0
    Merhaba bu hikayeyi beğeneceğinizi umuyorum. Çünkü gerçek... Ama gerçekten gerçek * Ben daha önceki tüm cinsel deneyimlerimi hep olgun kadınlarla yaşadım. Genç bir kadınla birlikte olmak hayalim yok, ben olgunlardan daha çok hoşlanıyorum. Ancak evlenince olabilir, ona da çok zaman var daha... Tanya, Almanya'dan tanıştığım bir kadındı. Yaşı 48 fakat dul değil... internet teknolojisinin gözünü seveyim. işte Tanya ile böle bir sitede tanıştık. Fazla uzatmayacağım, birkaç yazışmadan sonra msn muhabbetine girdik. Msn'de neler neler yazıştık, birbirimize webcam'den neler neler gösterdik, tahmin bile edemezsiniz...

    Velhasıl, bana istanbul’a gelmek istediğini söyledi. 10 günlüğüne... "Buyur" dedim demesine ama beş kuruşum yok. Tanya’ya bu konuyu açtım "Bendensin" dedi. Utandım önce ama bana zengin olduğunu yazınca rahatladım. Çünkü para yemeyi çok seven tiplerden değilim. Anlayacağınız bu işi para ile yapmam. Tanya istanbul’a geldi. Ona karşıdaki oteller pahalı olduğundan Kadıköy’de 3 yıldızlı bir otelde oda tutmaya karar verdik. Odayı iki kişilik tutmak istedik ama adam inat etti. "Evli olamazsınız, öyleyse bu kadın neyin oluyor?" Ulan dana, belli değil mi ne olduğu, ne soruyorsun işte! Adamla bayağı bir tartıştık. Tanya müdahale etti. Adama paranın mühim olmadığını, bu oteli sakin olduğu için tercih ettiğini, istemezse başka otelde kalabileceğimizi söyledi. Neyse adam ikna oldu ve odamıza çıktık... * Tanya'ya "Hadi gezelim" dedim. Bana "Ben sana geldim istanbula değil" dedi. "Neden?" dedim, "Çünkü ben seninle sevişmeyi hayal ettim durmadan. Burada daha önce gezdim. Bilmediğim yer yok. Bilmediğim tek şey sensin. Bana kendini göster, sende gezeyim." dedi. Sırıttım *

    Ah! Size Tanya'yı anlatmadım. Ah benim kafam! Alımlıdır Tanya’m... Yaşını biraz gösterir, yalan yok. Ama taş gibidir ha! Bol bol boyanır. Dudakları vişne çürüğüdür. Saçları kırçıl ve kısadır. Teni bembeyaz. Göğüsleri iri, hafif tombuldur. Hep kot ve kısa kollu body giyer. Yanımda görenler yaşlı biri değil de bir aşifte geçiyormuş gibi bakakalırlar. Resmen ciksi bir fahişe gibi... Neyse efenim * Telaş yok, anlatıyoruz işte...

    Yumuldu dudaklarıma. Burnundan hızlı hızlı nefes alıyordu ve inliyordu. Olaya bu kadar çabuk girmek istemediğim için. Yatağa sertçe ittim. Ve bir köle gibi acınarak yüzüme baktı. Fantazi yapıyordu kaltak. Body'sini gösterip pahalı olup olmadığını sordum. "Değil" deyince, bir seferde yırtarak kopardım üzerinden. "Oh" diye küçük bir çığlık attı. "Oh yaa" deyip bir de tokat salladım. Kudurmuş gibi baktı yüzüme. "Döv beni" dedi. Bir tokat daha attım. Ama salak gibi aynı yanağına vurunca bir yanağı kızardı * Bana ne! Açık mavi sutyenine elimi sürdüm ve gezdirdim. Gözlerini kapattı. Pantolonunu çıkarmasını söyledim. "Derhal efendim" diyerek hemen çıkardı. Köle numarası hoşuma gitmişti. Don ve sutyenle kalınca titredi hafifçe. "Korkma ısınacaksın şimdi" dedim. "Isıt beni Türk erkeği. istersen yak beni." dedi. Kolundan tutup kaldırdım ve banyoya doğru fırlattım. "Makyajını tazele de gel" dedim. "Nasıl yapayım?" diye sorunca "Bir huur gibi." dedim. "Derhal" diyerek valizinden makyaj çantasını kaptığı gibi koştu banyoya.

    Yatakta bekledim. Daha üzerimi bile çıkarmamıştım. 15 dakika sonra geldi. Dudağı kıpkırmızı ve gözleri rimelliydi. Ellerinin ojesi ise kahverengiydi. Yanıma uzandı. Sertçe baktım. O da sert baktı. "Vaay, dedim. Demek sen de efendiyi oynayacaksın!" "Hayır dedi, ben de değil, yalnızca ben! Sen köle olacaksın" dedi. "Tamam" dedim. Ve oyun başladı. Fermuarımı açıp külotuma bir öpücük kondurdu. Kırmızı bir hatıra * Sonra beyaz boxerımı sıyırarak pantolonu indirmeden organımı dışarı çıkardı. Öpüyordu sadece, ama ben çok tahrik olmuştum. Başını tutup bastırmak ve ağzına almasını sağlamak istedim. Bana aniden bakıp "Çek elini pis köle!" diyerek bir tokat attı. Şaşaladım. Birden bire organımı ağzına alarak ısırmaya başladı. "Bağırmadım ama gene de o bir eliyle ağzıma bastırdı. Sonra emmeye başladı. Çok güçlü vakumluyordu. Boşalmamak için başka şeyler düşündüm resmen. Organımı bıraktı ve gömleğimi yırtarak çıkardı. içimden "Bu ucuz değildi gerizekalı, insan sorar" dedim ama aldırmadım. Kırmızı dudaklarıyla göğsümü emerek öpmeye başladı. Öperken sesler çıkarıyordu, şapırtı gibi. "Soyun köle!" dedi ve tekrar banyoya gitti. Ben soyundum. O geldiğinde, dudaklarını bu sefer siyaha boyamıştı.

    Koşarak geldi ve yatağa atladı. Üzerime çıktı ve aletimin üzerine oturdu. Aletimi kendi organına yerleştirdi ve ileri geri gelmeye başladı. Ben titriyordum. Dudakları nefisti, "Öp beni" dedim ama gülerek "Hayır köle, sabretmeyi öğren" dedi. Gidip gelirken ben tam boşalacakken birden geri çekildi. "Ne oldu?" dedim "Sen çık üste. Yoruldum ben" dedi. Bunu sırt üstü yatırdım. Bacaklarını iyice ayırdım ve organına daldırdım aletimi. Bastırarak ve darbeleyerek düzmeye başladım. Bağırmaya başlayınca, susmasını söyledim. "Duysunlar erkeğimin ne kadar gibici olduğunu" dedi. Ben de aldırış etmedim. Bu bağırdı ben itekledim, bu bağırdı ben itekledim veee boşaldım. Üzerine yığılıp kaldım.

    Kenara çekilip bir beş dakika kadar konuşmadan bekledik. Benim alet küçülmüştü. Tanya aletime eğildi ve onunla konuşmaya başladı, bebekle konuşur gibi ses tonu vardı "Merhaba küçük şeytan. Nasılsın? Öpsün mü seni Tanya teyzen. Gel bakalım ağzıma... " dedi ve somurmaya başladı. Simsiyah ruju resmen organımı boyamıştı ama dünyanın en güzel duygusuydu. Benim küçülüp bamya kadar kalan organımı resmen tulumbadan su çeker gibi emiyordu. Organım ereksiyon değilken boşalacağımı hiç tahmin etmezdim. Birden boşaldım, Tanya ise çıkan tüm menileri yuttu.

    Tekrar makyaj yapıp geldi. Bu sefer daha pastel bir ruj sürmüştü. Üstelik sutyenini geri takmıştı. Yanıma uzandı. Sutyeninden bir memesini çıkardı ve ağzıma dayadı "Hadi seni emzireyim." dedi. Güldüm ve emmeye başladım. Bir elimle de Tanya’nın vajinasını okşuyordum. Elime boşaldı. Tanya çok utandı. Ben ise gülerek kendi elimi yaladım. Sonra da Tanya’nın dolgun ve bembeyaz göğüslerini emmeye devam ettim.

    Tanya bana "Beni arkadan becer." dedi. itiraz ettim. "Daha çok zamanımız var. Sonra deneyelim." dedim. Hemen istediğini söyleyince ben de hemen sırtüstü çevirdim Tanya’yı. Bacaklarını tutup kendime çekince otomatik olarak büküldü ve domalma vaziyeti aldı. Öyle beklemesini söyleyip banyodaki makyaj çantasından krem aldım. Bu arada makyaj çantası resmen sex shop gibiydi * Neyse, gidip krem ile bunu güzelce yağladım. Ben de yağlandım. Ucunu makata dayayarak birden bire yüklendim. Bu gene böğürmeye başladı. Hiç aldırmadım, sımsıkı zütüne deli gibi gidip gelmeye başladım. Bağırırken şuursuzdu ve devamlı şöyle diyordu "Vücudumun her hücresini gib Serdar." Bu sözlerden onun her hücresine kadar bir huur olduğunu anladım.

    Hikayenin sonu. Belki sıkıldınız ama durum bu. Tam bir hafta seviştik. inanmayacaksınız ama bana karım gibi davranıyordu. Ayaklarımı yıkıyor, masaj yapıyor, yemeğimi yediriyor ve beni iliklerime kadar kurutuncaya dek zevkten çıldırtıyordu.
    Tümünü Göster
    ···
  16. 116.
    0
    bir hafta sonu annem bana gül teyzelerin yeni avize aldıklarını ve benim takıp takamayacağımı sordu. benimde canıma minnet zaten. hemen soluğu gül teyzenin kapısında aldım. kapıyı gül teyze açtı. her zaman ki gibi kapalı bir elbise vardı üzerinde.
    ···
  17. 117.
    0
    adam hala 18 yaşında ve hala harika fanteziler kuruyor beyler
    ···
  18. 118.
    0
    mhpnin 40 yılı
    ···
  19. 119.
    0
    Adam devlet bahceli beyler
    ···
  20. 120.
    0
    -sana zahmet şu avizeyi takıver yavrum dedi. içimden “asıl sana bir taksam” diye geçiriyordum.

    -tamam gül teyze. sen işine bak bunu ben hallederim.

    -sağol yavrum sen de olmasan. zeki amcan bu işlerden anlamaz ki kör olası
    ···