/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +6 -4
    Evet panpalarım 6 aydır fikralarla kafayı bozmuş bulunmaktayım ve güldüğüm fıkraları siz panpalarımlada paylaşmak istedim

    Kemal, öğretmenine hep 'sen' diyordu. Öğretmen, ne yaptıysa, Kemal'i bundan vazgeçiremedi.Bir derste 'siz'diyor, öteki derste unutup yine 'sen' diyordu. Öğretmen, bir gün Kemal'e şu cezayı verdi:
    - Büyüklere sen denilmez, "siz denir'' cümlesini elli kez yazacaksın.
    Kemal, dersin sonunda defterini getirip:
    - Yazdım öğretmenim, hem de yüz tane yazdım.
    - Neden?
    - Seni memnun etmek için.
    ···
  2. 2.
    +9
    Ikinci fıkrayı paylaşıyorum en sevdiğim fıkralardan bitanesidir

    Küçük Ali okula başladığından beri her gün öğretmeni Aysel Hanım'a gidip,
    - "Öğretmenim beni yanlış sınıfa koydunuz, benım yerim birinci sınıf değil, ablam üçüncü sınıfta ama ben en az onun kadar akıllıyım, hiç olmazsa beni üçüncü sınıfa alın" diye şikayet edermiş. Bundan sıkılan Aysel Öğretmen bir gün Ali'yi kaptığı gibi okul müdürüne çıkmış ve olayı anlatmış. Okul müdürü:
    - "Peki" demiş, "Bu çocuğu bir imtihan edelim, yeri üçüncü sınıfsa o sınıfa koyalım" ve başlamış sorgulamaya,
    - iki kere iki?
    Ali hemen
    -"Dört" demiş,
    -"Sekiz kere dokuz?"
    Ali hemen
    -"Yetmiş iki" demiş,
    -"Kaç mevsim var?"
    Ali hemen
    -"Dört" demiş.
    Bu sirada Aysel Hoca da
    -"Müsaade ederseniz bir kaç soruda ben sorayım" demiş ve sormuş:
    -"Söyle bakalım Ali, ineklerde dört tane ama bende iki tane var, bu nedir?"
    Ali hemen
    -"Ayak" demiş, Aysel Hoca sormuş
    -"Peki senin pantolonunda olupta benim pantolonumda olmayan şey nedir?"
    Ali hemen yanıtlamış
    - Cep.
    Bunun üzerine Aysel Hoca dönmüş müdüre,
    -"Üçe koyalım hocam" diyecekken;
    Müdür,
    -"Hocam, bu çocuğu üçe değil beşinci sınıfa koyalım, zira son iki
    soruya ben doğru cevap veremedim."
    ···
  3. 3.
    +5 -2
    Sorulara kendiniz cevap vererek aşağıya inin beyler eminim hoşunuza gidecek

    Bir Karadenizli doktor "Life Tv Show" adlı yarışma progrdıbına katılır.
    Ödül: 500 bin TL
    Sizde bir deneyin:
    Sunucu sorularını sormaya başlar..
    1.Tarihteki 100 yıl savaşları ne kadar sürmüştür?
    A) 116 Yıl
    B) 99 Yıl
    C) 100 Yıl
    D) 150 Yıl
    Karadenizli bu soruda pas geçme hakkını kullanır.
    2. Panama şapkası hangi ülkede keşfedilmiştir?:
    A) Brezilya
    B) Şili
    C) Panama
    D) Ekvador
    Karadenizli seyircilerin yardımını istemiştir.
    3. Rusların bayramı olan Ekim direnişi hangi aydadır?:
    A) Ocak
    B) Eylül
    C) Ekim
    D) Kasım
    Karadenizli telefon hakkını kullanıyor ve başka bir Karadenizli'yi arıyor.
    4. Kral George IV'ün doğru adı nedir?
    A) Albert
    B) George
    C) Manuell
    D) Jonas
    Karadenizli, iki yanlış şıkkı zütürme hakkını kullanıyor.
    5. Kanarya adalarının ismi hangi hayvandan gelmiştir?:
    A) Kanarya
    B) Kanguru
    C) Fare
    D) Fok balığı Karadenizli oyundan çekiliyor. Okurken güldüyseniz doğru cevaplara da bir göz atın..
    1) 100 Yıl savaşları 116 yıl sürmüştür (1337 ile 1453 arası)
    2) Panama şapkası Ekvador'da keşfedilmiştir.
    3) Rus Bayramı "Ekim Direnişi" 7 Kasım'da kutlanır.
    4) Kral George IV'ün asıl adı Albert'tir. Kral 1936 yılında ismini değiştirmiştir.
    5) Kanarya adalarının Latince adı "Fokların" adasıdır ve bu isim fok balığından gelmiştir.
    Ne oldu.? Bir an kendinizi bir Karadenizli'den zeki mi sanmıştınız?
    ···
  4. 4.
    +6 -1
    Yeni fıkra geliyor panpalarim komik bulamadığınız için kusuruma bakmayın bunlar samimiyet duyacağınızı düşündüğüm için attım bu son fıkradan sonra daha iyilerini seçip atacağım

    Küçük Murat okuldan eve gelir ve üzgün bir şekilde, "Matematik dersinden 1 aldım" der. Babası hemen sorar, "Nasıl becerdin peki bunu?" Murat anlatmaya başlar, "Öğretmen 3x2 kaç eder? diye sordu, ben de 6 dedim".
    Babası hemen oğlunu tasdikler ve "Fakat bu doğru" der.
    Ali anlatmaya devam eder, "Sonra da "2x3 kaç eder?" diye sordu". Babası alaycı bir tavırla bakarak, "Hasgibtir, ne farkı var ki ?" der.
    Ali de kafasıyla onaylayarak,
    "Ben de öğretmene aynı senin dediğini söyledim işte"..
    ···
  5. 5.
    +7 -2
    Selim, yıllardır görüşmediği lise arkadaşı ile sokakta karşılaşmış. Sarılmışlar birbirlerine. Derken arkadaşı evine yemeğe davet etmiş. Gitmişler arkadaşının evine. Ev demeye bin şahit ister. Ev değil sanki saray. Etraf uşaklar, hizmetçilerle dolu. Birlikte oturmuşlar yemeğe. Çorbaları çok güzel bir hizmetçi getirip servis yapmış. Hatun o kadar güzel ve sexi imiş ki Selim'in aleti kalkıp tak diye masanın altına vurmuş. Arkadaşı vaziyeti anlayıp;
    - Selim istersen yandaki odada halledebilirsin hizmetçiyi demiş. Selim hizmetçiyi bir güzel becermiş. Tekrar yemek masasına dönmüş. Bu kez yemeği öncekinden daha güzel bir hizmetçi getirmiş. Yine aynı tak sesi. Arkadaşı bunuda zütürebileceğini söylemiş. Selim ikinciyide halledip masaya dönmüş. Tatlı servisini yapan hizmetçi adeta afrodit kadar güzel olunca aynı tak sesi yine duyulmuş. Arkadaşı onay verince Selim üçüncüyüde halletmiş. Bu sırada Selim'in çişi gelmiş. Arkadaşına tuvaletin yerini sormuş. Arkadaşı;
    - Bizim evin tuvaleti arızalı şu bahçeye yapıver demiş. Selim bahçedeki bir ağacın altına işemiş. Daha sonra arkadaşı ile biraz daha sohbet etmişler. Selim'in bu kez büyük tuvaleti gelmiş. Arkadaşı yine bahçeyi kullanabileceğini söylemiş. Selim çıkmış bahçeye bir ağacın altına oturmuş güzelce sıçmış. işi bitince etrafına bakınmış, en yakındaki ağaçtan kıçını silmek için bir yaprak koparmış. O sırada yanağında sert bir tokatla irkilmiş. Gözünü bir açmış evinde yatağında yatıyor, karısı başına dikilmiş, sinirli sinirli bakıp şunları söylüyor:
    - Ulan hayvan, bir kere gibtin tamam, ikinci kez gibtin yine birşey demedim, üçüncü kez gibtin onada birşey demedim, yatağa işedin, yetmezmiş gibi birde sıçtın, onada birşey demedim ama amımdaki kılları niye yoluyorsun!
    ···
    1. 1.
      0
      Kabul et igrencti
      ···
  6. 6.
    +3
    Arkadaşlar pek beğenilmedigi için son fıkrami atip hayirli geceler diliyorum

    Kadının biri bir petshopa gider ve "bir papağan almak istiyorum" der.
    Mehmet ismindeki petshop sahibi,
    -"Hanımefendi elimde bir tane papağan kaldı fakat bu papağan çok küfürbaz almak istemezsiniz sanırım" fakat bir papağan sahibi olmak isteyen kadın,
    -" Hayır almak istiyorum" der ve papağını alır. Evine geldiğinde bir bakar ki gerçekten papağan kadını her eve geldiğinde "hoşgeldin huur" diyerek karşılar. Buna dayanamayan kadın papağanı alır ve petshopa geri zütürür. Mehmet bey bu papağan gerçekten çok terbiyesiz. Her eve geldiğimde beni hoşgeldin huur diyerek selamlıyor ve ben buna dayanamıyorum. Papağını geri getirdim ve paramı geri istiyorum. Fakat o anda paraya ihtiyacı olan Mehmet bey hanımefendi merak etmeyin birkaç gün bana bırakın ben terbiye edeyim daha sonra gelin alın... Kadın inanmayarak da olsa tamam der ve gider. Mehmet papağanı alır ve bir çaydanlık su kaynatır. Ne diyeceksin lan kadın eve geldiğinde diye sorar papağana
    -"Hoşgeldin huur diycem." der. Bunun üstüne papağanın kafasını kaynar suyun içine sokar ve tekrar sorar. Papağan yine aynı yanıtı verir. Bir olur,iki olur ve papağan işkenceye dayanamaz
    -"Hoşgeldiniz hanımefendi diycem" der. Ertesi gün kadın gelir ve Mehmet bey kadına papağanı terbiye ettiğini söyler. Kadın bunu kontrol etmek istediğini söyler ve papağana sorular sormaya başlar. Ben eve geldiğimde bana ne diyeceksin?
    -"Hoşgeldiniz hanımefendi" diyeceğim der papağan. Kadın çok şaşırır ama emin olmak için devam eder. Peki yanımda bir kız arkadaşımı getirirsem ne diyeceksin?
    -"Hoşgeldiniz hanımefendiler" diyeceğim peki yanımda bir erkek arkadaşımı getirirsem ne diyeceksin?
    -"Hoşgeldiniz beyfendi" diycem. peki yanımda 2-3 erkek arkadaşımı getirirsem ne diyeceksin? Papağan biraz duraksar ve cevap verir:
    -"Oğlum Mehmet suyu kaynat bu karı harbi huur!!!"
    ···
  7. 7.
    +3
    Panpam isterde atmam mı

    Kızılderililerin genç reisi 18 yaşına geldiğinde canı kadın
    ister. Kabilenin büyücüsüne gider, der ki:
    -Oturan Boğa kadın ister.
    Büyücü:
    -Oturan Boğa ormana gitsin, üzerinde delik olan bir ağaç gövdesi bulsun ve onun üstünde eğitim yapsın, hazır olunca gelsin.
    15 gün sonra reis geri gelir. Der ki:
    -Oturan Boğa hazır.
    Büyücü de kabiledeki en güzel kızı ona verir. Reis alır kızı çadıra girer.
    -90 derece eğil, der. Kız eğilince, kıza bir tekme vurur. Kız çığlık atarak bunu niçin yaptığını sorar. Reis şöyle cevap verir:
    -Oturan Boğa akıllandı, önce yaban arılarını kontrol ediyor.
    ···
  8. 8.
    +1
    1.95 boyunda heybetli bir adam bara girer. Bardaki bayanların hepsi ondan gözlerini alamaz. Bar'a yaklaşır ve incecik bir sesle "bana bir tane bira" der. Bardakiler böyle heybetli birinden incecik ses beklemedikleri için kahkahalarla gülerler.
    Adam bundan rahatsız olup doktora gider. Doktor
    - Sana bir kazık vericem, her gün 3 öğün bu kazığı arkana sokacaksın. Fakat 1 öğün bile atlarsan sesin yine ince çıkar
    Adam kazığı 3 öğün dener ve bara tekrar gider. Bardan içeri girerken yine tüm gözler üstündedir. Kalın bir sesle "bana bir tane bira" der. Bardaki bütün bayanlar adama bir anda aşık olur.
    Ertesi gün adam kazığı 1 öğün sokmayı unutur. Bara gider sesi yine ince çıkar. Koşarak eve gider, her yeri arar ama kazığı bir türlü bulamaz. en sonunda karısına sorar.
    - Kazığımı bulamadım, sen gördünmü?
    Karısı kalın bir sesle
    - Ben nerden bileyim senin kazığını.
    ···
  9. 9.
    +1
    Temel her gün evine trenle gidip gelmektedir. Yine bir gün trende giderken karşısında oturan adamın biri pekekent der. Temel şaşırır içinden acep bağami dedi diye sağına soluna bakınır. Adam yine pekekent der. Temel yine şaşkınlık içinde sağa sola bakınır; sanırım bağa dedi der. Olay çıkmaması için ilk durakta iner ve olayı evde karısına anlatır.
    -Fadime bu gün trende adamin biri bağa pekekent dedi der.
    Fadime:
    -Hadi ya haçen bak terbiyesize!
    Temel ertesi gün aynı adamla tekrar trende karşılaşır. Adam bu sefer Temel'e bakarak şöyle der:
    -Dedikoducu pekekent ...
    ···
  10. 10.
    +1
    II.dünya savaşı yılları ve kaptanımız savaş gemisi I.kaptanı. Girdiği her ama her iddiayı kazanma özelliğine sahip olan kaptanımız, açık denizde seyrederlerken, bir gün sonarcı yanına gelir:
    -Kaptan ileride düşman denizaltısı tespit ettim. Ne yapalım?
    -Kaçarsak kurtulur muyuz?
    -Hayır. O bizden hızlı yetişir ve torpiller. Kesin batacağız.
    -Kurtuluş yok mu?
    -Yok. Yaklaşık 30 dakika sonra torpili yemiş oluruz.
    -Tamam der sen burada kal, torpili yemeden 5dk. önce de gel bana haber ver.
    Kaptan hemen anonsa geçer:
    -Bütün personelin dikkatine. Herkes güvertede toplansın. Eğlence yapacağız. Tüm personel katılacak.
    Tüm mürettebat eğlenceye başlar. Bir zaman sonra sonarcı gelir ve kaptana:
    -kaptan 5 dk sonra torpilleneceğiz.
    Kaptan tamam der ve personeline döner:
    -1000$'ına iddiaya girerimki, bu gemiyi yarramın bir vuruşuyla batırırım.
    Hemen hemen herkesle iddiaya girer. Paraları toplar. Bakar torpiller arkasında iz bırakarak geliyor. Kaldırır, diz çöker, vurur.
    Korkunç bir patlama. Gemi ortadan ikiye ayrıllır ve batar.
    Herkes can derdinde; yüzenler, sandala binenler.
    Kaptan da bir sandala yüzmekte. Hemen arkasında sonarcı. Hem yüzüyor hem küfrediyor:
    -Orosbuu Çocuğu, TORPiLLER ISKA GEÇTi!
    ···
  11. 11.
    0
    Devam edelimmi entrye panpalar ?
    ···