-
1.
+2Evet beyler bir süredir aklımda olan ''Timur ve Yıldırım Bayezid'in mektuplaşmaları ve mektuplarda yazanlar'' konusuna hoşgeldiniz. Bu başlıkta mektuplaşmaları yazıcam ancak yazılar uzun olduğu için part part atacam. Şimdiden rezleri alıp şukuları atın. Haa bu arada alttaki başlıklara bir ara bakın hayrınızı görelim.
(bkz: atatürk ve türk dünyası)
(bkz: tarihin gördüğü en iyi 10 türk hükümdar)
(bkz: baybars kimdir)
(bkz: osmanlı nın italya ve almanya seferleri)
-
2.
0At timurunu gibiyim beyazitini
-
3.
+1
1. Mektup
Emir Timur:
Rum diyarında melik olan Yıldırım Beyazıd! Bil ki, biz kudret ve iktidarımızla insanlık aleminin en büyük kısmını tab'amız haline getirmiş bir hükümdarız. Bu görülmemiş işi, tek başımıza yaptık, senin gibi babamızdan ülkeler tevarüs etmiş değiliz. Aklını başına topla ve Kara Yusuf'la Ahmet Celayir'i topraklarından kov. Emirlerimize karşı gelen hükümdarların akıbetini duymuş olsan gerektir. Siz de o hükümdarların arasına girmekten sakının...
Yıldırım Bayezid:
Ey ihtiyar köpek, tekfur kafirlerinden daha şiddetli kâfirsin. Mektubunda bizi korkutmak ve hile ile kandırmak istemişsin. Osmanlı sultanlarını, Acem padişahlarına benzetme. Osmanlı askerleri de, ne Kıpçak ülkesi Tatarı gibi sıradan insanlar, ne de Hint toplulukları gibi başı boş, sere serpe avare kalabalıklar değildirler. Osmanlı askerleri, Irak ve Horasan askerleri gibi hamiyetsiz ve perişan olmayacak kadar onurlu askerlerdir. Yine sen, Osmanlı askerlerini Memlûk askerlerine de benzetmeyesin... Bu mektup eline geçtikten sonra savaş meydanına her kim ki gelmeyip kaçarsa, onun eşi üç talakla kendisinden boş olsun.
-
4.
-1Beyazid:Sevgili timur
Cok kötüyüm bugün beynimde tümör olduğunu öğrendim ve aklıma sen geldin nasılsın afiyettesindir ins
Timur:beyninde tümör olduğunu nerden öğrendin zanki tomografi daha cikmadi ki xd xd -
5.
+1Tümünü Göster
2. Mektup
Emir Timur:
Sen kendini Allah yolunda cihad eden, bizi ise haksız yere kan döken bir kâfir ve beni yeni yetme bir savaşçı saymışsın.Bil ki, ben kırk yıla yakın bir süredir nefsimi cihada adamışım. Mektubundaki gibi tehdit ve gurura kapılma, akıl yolundan uzak sözlere cesaret etme. Kaldı ki Sivas’ta ele geçirdiğim adamlarınızdan durumunu anlamış haldeyim. Dolayısıyla pek çok Müslümanı rencide etmek, han ve mallarını harab etmek uygun görülmemiştir. Bu sebeptendir ki, güzel cevap vermeyi yüksek bir iş olarak bil, ülkeni harap etmekten kurtarmış olursun. Bizimle anlaşma yoluna döner, özür dileyen bir ifade ile cevap verirsen, aramızda dostluk ve sevgi olur. Böylece Frenk kâfirine fırsat vermemiş olur, biz de, Sivas’tan çekilerek geri döneriz. Bizim niyetimiz ve meylimiz sizi zayıf düşürerek meşgul etmek, böylece kefere dinine yardım etmek değildir. Bizi ve askerimizi kâfir, dinsiz, sapık itikatlı mezhep sahibi ve çirkin âdetleri bulunmakla itham etme. Bizim askerimiz babadan ataya Müslüman ve Müslüman çocuklarıdır. Niçin hidâyete layık olmasınlar? Kaldı ki, Osmanlı’nın askerleri çoğunlukla kâfirlerden devşirme olduğu açıktır. Eğer samimi selâmınızla beraber iyi ifadeler içeren mektubunuz gelirse, her iki taraf arasında yumuşama ve sevgi peyda olur. Aksi halde kılıç ortaya çıkınca, kaleme yer kalmaz ve’s-selâm
Yıldırım Bayezid:
Zamanın cihan sultanı olan Timur-i Köregen (Damat), Sivas’a gelip yerleşmeyi, bizim Tebrîz’e yöneldiğimize benzeterek tuhaf kıyaslamada bulunmuşsun. Kaldı ki biz, Kefe’den Şirvan’a varıp, o ülkeye asker çıkarsak, kim mani olabilir? Kıpçak halkı sizden bıkıp usandığı için bizimle beraber olmayı tercih etmektedir. Malatya ve Sinop hususundaki iddianız da doğru değildir. Bazı sebeplerden dolayı muhasaradan vazgeçilmiştir. Yoksa bizim askerimizin azlığı veya sizin askerinizin çokluğundan dolayı olmamıştır. Kastamonu ve Karaman hakimlerinin inatları ve o sırada fırsat bulup, bazı vilâyetlerimize saldırmaları, bizim Malatya ve Sinop’taki muhasarayı kaldırmamızı zaruri kılmıştır. iyi bil ki, atam Ertuğrul Han üç yüz kadar gazisiyle beraber, Hülâgû Tatar’ından onbin Tatar’a vurup, Alâeddin Keykubât’a galip gelenleri mağlup etmiştir. Osman Bey’in ilk culûsundan itibaren, dört tarafında bulunan kâfirlerle gece-gündüz iki yüzbinden fazla askeriyle cihat etmiştir. Siz Sivas’ı harap idüp, ehl-i islâm’ın ırzını pâyimâl etdükten sonra ne denile bilir ki! Siz, ilk suçlamayı kendinizden gidermeye uğraşıyorsunuz. Arapça ve Farsça gelen mektuplarınızda sertlik, kabalık, kibir ve gururdan başka bir nesne yoktu. Âl-i Osman, hile ile ülkeleri kendisine mülk edinmemiştir. Mektuplarımız akıllı devlet erkânımızla yapılan istişâreler sonrası yazılmıştır.
-
6.
0
3.Mektup
Emir Timur:
Sungur Çavuş ve Hacı Bayezid ile gönderdiğimiz haberler doğrudur. Sizin küffârla savaştığınızı biliyoruz. Bu tarafta Gürcü kâfirlerle biz savaşıyoruz. Hem siz hem de bizler bu konuda mutluyuz. Saltanat işleri nezâkete bağlıdır. Dikkat edilecek yönleri çoktur. Ahmed Celâyir şimdi Bağdat yakınlarına gelmiş, biz de oraya asker göndermişiz. Tekrar size taraf kaçar gelirse sahip çıkmayıp, bilâkis yakalayıp bize teslim etmeniz sizden isteğimizdir. Erzincan’a varıp, yerleri tahrip için şimdilik serhadda durularak elçilerinizin gelmesini beklemekteyiz.
Yıldırım Bayezid:
Mısır hakimi ile aranızda geçen olaylardan dolayı bizim niyetimizi doğru anlamamışsınız. Biz arzu etsek Mısır’ı feth etmeye her zaman kadiriz. Ahmet Celâyir tekrar geri Osmanlı topraklarına gelirse, Kara Yusuf ile birlikte ikisini size teslim etmemi istemişsiniz. Biliyorsunuz ki Hûlâgu Dârü’s-Selâm’ı alıp iran’ın çoğunu eline geçirdiği sırada, halifenin amcası çocuklarından bir iki kişi Mısır’a Kâhire Vâlisi Baybars’a sığındılar ve onun himayesine girdiler. Hülâgu’nun Bağdat Vâlisi olan Karaboğa Noyan, Baybars’la cenk ettiler. Halifenin amcasını Mısır askeri sanıp, orada şehit ettiler. Kaçanlar şimdiye kadar Kâhire’de kaldı ve Hülâgû Han onları geri istemedi ve takip de etmedi. Şimdi bu dostunuz feleğin tokadını yemiş bir iki kişiyi himaye etmekle hatırınızı kıracak bir durum olamaz. Zira Hülâgû böylesine cüz’i şeylerden vazgeçmiştir. Muradımız Sivas ve çevresinden elinizi çekmenizdir. Bunu yerine getirmeniz güzel bir işaretinizin gereği olduğu anlaşılacaktır. Ancak her hâlde Allah’ın takdirinden kaçılmaz ve bizim kimseden korkumuz yoktur...
-
7.
0Rezervasyon
-
8.
0
4. Ve Son Mektuplaşma
Emir Timur:
Şimdiye kadar sulh için çalıştım ve nihayet Sivas’a gelmem söz konusu oldu. Kâfire fırsat vermemek, islam diyarlarını harap etmekten endişe edip, Şam tarafına giderek Mısır azizinden intikamımızı aldık. Sizin hasta olduğunuz hususu ağızlarda dolaşırken, biz bunu fırsat bilip dikkate almadık. Ancak siz fırsat bulunca bize bağlı olan Erzincan’a gelip valimizi rencide ettiniz. Biz de güvendik ve sulh için antlaşmaya varılacağı umuduyla birkaç kez mektuplar gönderdik. Ama siz gittikçe artan bir katı tutum içerisinde oldunuz. Tâ ki biz ve askerimiz için kâfir ve kâfirden daha eşed kâfirlerdir demeniz sözü her yerde söylenir olmaya başladı. isteğimiz Erzincan’a varmadan ve askerimiz şehirlerinize girmeden önce Sivas, Malatya, Elbistan, Erzincan ve Kemâh’ın bize bırakıldığını sağlam bir ahit-nâme ile bildirmenizdir. Sulha muhalif değilim ve bağlıyım. Bu sulhun bir sûretini Mekke-i Mükerreme’de Bâbü’l-Harâm’da kapalı muhafaza olunsun ki, kimin bu sulha uyup uymadığı ortaya çıksın. Bu mektup Sungur, Ahmed ve Hacı Bayezid ile gönderildi.
Yıldırım Bayezid:
Timûr-i köregen hazretleri, ilgi uyandıran antlaşmaya dair mektubunuz, ben Sivas’a geldikten sonra ulaştı. Ben bu sırada antlaşma hazırlığı içerisinde bulunuyordum ki; Nâgâh(vakitsiz saatte) sulha muhalif bir başka mektup Karaman fesatları elinden orduyu humâyûnumuza erişti ve antlaşmanın gecikmesine sebep oldu. Devlet erkânımızdan akıllı kişiler bu durumu şöyle değerlendirdiler. ikinci mektup ilk karışık dönem sürecinde yazılarak elçi ile gönderildi. Karaman topluluğu ki eskiden beri ocağımızın düşmanı olmuşlardır, bunlar elçimizi öldürüp, fitne iyice ayyuka çıkıncaya kadar mektubu sakladılar. Musâlaha olacağı ihtimâlini görünce, bu kez bazı rezilleri üzerimize gönderip bizi şüpheye düşürmüşlerdir. Rezillerin eline düşen mektubun gecikmesinin sebebi dahi biz olmadığımız hususu malumunuzdur. Bu durumu yaltaklanma olarak görürseniz hayır, asla düşmandan yüz çevirmek âdetimizden değildir. Sulh ve cengin cezası ve mükâfatı buna sebep olan tarafa aittir.
-
9.
-2ANAN YANIMDA
-
10.
0oha beyazıd son mektupta resmen kuzenım yazmıs demiş lan ahahaha