1. 26.
    0
    Yemek yediğimiz yerde de vardı bu tarz boyalı duvarlar. elimi duvara atmanın heyecanıyla hızlıca bitirdim yemeğimi, duvara elimi sürdüğümdeyse bir rahatlama, bir geçmişe dönüş hissettim. ufacık bir çocukken anneannemin evinin duvarlarına ağzımı dayayıp usul usul yaladığım vakitler geldi aklıma. bir gülme tuttu ki beni sormayın. arkadaş bana bakıyor ne oluyor dercesine. her zaman olduğu gibi cevap verdim bıyık altından gülerken "aklıma bir şey geldi de."
    ···
  2. 27.
    0
    bir belki iki dakika geçti ardından iki kız belirdi kapıda. Buket'i zaten tanıyordum, yanında güzel bir kız daha vardı. Buket'le merhabalaştığım gibi ona yöneldim: "Merhaba, showyourboobs." sanki dudaklarımın kontrolünü elinde bulunduran kas öbekleri grevdeydi. zoraki bir gülümseme takındım ve adını öğrendim. oturdu onlar da hadi yiyin de kalkalım dedi birisi. Yemeğini ilk bitiren kreş çocuğu edasıyla ben bitirdim dedim. Bir aferin hakediyordum sanırım lakin bir tepki göremedim.
    ···
  3. 28.
    0
    Hızlıca mideye indirilen bir yemekten sonra hızlıca kalktık. Nereye gidelim muhabbetleri başladığında çok pasiftim. Gece gezmelerini sevmediğim üzere pek de bir mekan bilmiyordum. içen arı'yı bilirdim bir tek. o da lazım olursa diye hafızamdaydı. Çok paspal bir mekan olsa da samimi buluyordum suyla karışık biraları, tekilaları hoş görünüyordu gözüme. Unutmadan diğer kızın adı çağla idi.
    ···
  4. 29.
    0
    Dinliyorum panpa devam et
    ···
  5. 30.
    0
    Hava hala yağmurlu, ama nasıl boşalıyor. Yağmurun fiziksel açıklamasını bilmesem Tanrı bize kızmış dememle beraber can havliyle bir mağara bir kovuk bir şey aramaya başlayacağım. aslında keyifli de olabilirdi o tarz bir dünya. ama yaftalanmak yok mu? her seferinde insanın beynine bir balyoz daha vuruyor. Bu düşüncelerden kurtulmamla beraber altına girdiğimiz şemsiyeler ilgimi çekiyor. hani yağmurla beraber yerin altından kaldırım taşlarını kırıp çıkan şemsiye satıcıları var ya. Hah işte onların sattığı şemsiyelerden var elimizde. ama iki tane var sadece. Böylesi daha bir işimize geliyor sanırım. Hem zaten ne gereği var ki şemsiyelerin. %60'ı su olan bir varlığın, yağmurdan korunmak istemesi çok samimiyetsizce değil mi sizce de?
    ···
  6. 31.
    0
    (bkz: okati silinsin kampanyası)

    (bkz: okati silinsin kampanyası)

    (bkz: okati silinsin kampanyası)

    (bkz: okati silinsin kampanyası)

    (bkz: okati silinsin kampanyası)

    (bkz: okati silinsin kampanyası)
    ···
  7. 32.
    0
    bu kadar daldığın yeter diyorum kendime çık şu hayal aleminden. sosyal bir ortamdasın, ayak uydur madem. Şemsiyelerin altında bir erkek bir kız yürüyoruz. diğer ikisi bizim nereden baksan 5 metre önümüzde seyrediyor. kaptanlığı arkadaş devrediyorum, bildiğim tek yer içen arı olunca. Yanımda çağla var elbette benim. Kafamı hafif sola çeviriyorum. yandaki dükkanların vitrinine bakar gibi. Aynı zamanda gözlerim de direksiyonu tam sol kırmış durumda. eminim ki yakalansam ölesiye garip bir görüntü olacak kız için. kızı yavaşça süzüyorum. özellikle kirpikleri dikkatimi çekiyor. ben güzellik hilelerinden anlayan bir adam değil mamafih o kirpiklerin şans eseri böylesi cezbedici dizilmesinin mümkünatı yok. bu kirpiklere müdahale etmiş birisi olmalı. belki bir dokunuşla belki milyonlarca yıl süren bir prosesle.
    ···
  8. 33.
    0
    Biraz daha izleyince yüzünü anlıyorum kime benzettiğimi kızı. Kafamdan slayt şeklinde geçen insan resimlerini durduruyorum. JAPONLARIN GEYŞALARI OLUR ya bire bir benziyor kız. ama bunu söylemeye çekiniyorum, tepkisinden çekiniyorum. ardından gözlerimi biraz aşağıya kaydırıyorum. içinde siyah bir bluz var üstünde de deri ceket. acaba o deri ceket gerçek sahibinde mi daha güzel duruyordu diye düşünüyorum. pantolan ve topuklu ayakkabılarına da kısa bir göz gezdirdikten sonra tamam diyorum, kişiliğini araştırma evresine geçiyorum.
    ···
  9. 34.
    0
    oyhş yoruldum amk

    dıtdı dıtdı dıtdı dıtdı dıtdı dıtdı dıdı

    blabla ile kısa bir ara.
    ···
  10. 35.
    0
    Anlat panpa
    ···
  11. 36.
    0
    dışarıda nasıl feryat figan bağrışıyorlar lan martılar öyle. biris korkutmuş garipleri. adamlar uçuyorlar ama gökte bile rahat değiller gibeyim böyle adaleti.
    ···
  12. 37.
    0
    ---devam ediyorum panpalar.---

    dakikalarca süren sessizlikten sonra hala oturacak bir yer bulamamanın verdiği sıkıntıyla konuşma ihtiyacı hissediyor sanırım Çağla: "Ne düşünüyorsun?" cevabım her zamankinden kısa ve öz oluyor: "hiç." Ne yani sana geyşaya benziyorsun desem, yağmurdan kaçman çok aptalca desem, üzerindeki deri belki de daha çekiciydi sahibinde desem mutlu olacak mısın? Ama sesli söylemesem de şunu bilmeni isterim kirpiklerin çok güzel. Hiç kelimesi bazen dünya'da duyup duyabileceğiniz en anlamlı ve en uzun monologtur. Onlarca şeyi üç harfli küçük bir kelimeye sığdırabilmek zor bir şey olsa gerek mamafih hepimiz farkında olmadan sayısız kere yapmışızdır bunu.
    ···
  13. 38.
    0
    artık içimde bir sorumluluk doğuyor. Konuşmam gerekiyor. Olumlu fikir yürüttüğüm yalnızca iki şey var milyarlarca erkek arasından beni bulan, milyarlarca KADIN ARASINDAN ONU BULDUĞUM VE KARAKTERi HAKKINDA EN UFAK FiKiR SAHiBi olmadım Çağla'ya dair. birinci sıraya kesinlikle kirpiklerini koyardım. bana baktığında zehirli ve bir o kadar da narin oklar üzerime ve özellikle de kalbime çevrilmiş gibi hissediyordum. Böyle söyleyemedim tabii. Beynimden çıkan mantıklı kelimlerin yanlış sırayla dizilişi sonucu böylesi bir şey çıktı ağzımdan: "kirpiklerin gerçek mi?"
    ···
  14. 39.
    0
    Ardından yanlış anlamaması adına düzelttim: "ben güzel gözükme hilelerinden pek anlamam ki zaten senin de ihtiyacın yok gibi görünüyor lakin kirpiklerin gerçekten ilgimi çekti, merak ettim sadece."
    ···
  15. 40.
    0
    Hızlı yaz lan top
    ···
  16. 41.
    0
    Gerçek olduğunu öğrenmemle beraber burun deliklerim kabardı, damarlarım genişledi. neden bilmiyorum ama kendimi haklı bulunmuş hissettim. sanki evrenin sırrını çözmüş dehalardan daha bir dehaydım artık ben. şemsiyenin altından ileri doğru üç büyük adım attım su birikintilerine aldırmadan ve ona döndüm. kamburum çıkarıp eğildim ve boynumu olabildiğince düz tuttum. kollarımı dirseklerimden kırarak işaret parmaklarımı açtım ve çene hizamda birleştirdim : "Biliyordum, biliyordum." Bir anda gülmeye başladı: "ne yapıyorsun gelsene şemsiyenin altına." Cevabım hiç gecikmedi: "ne yapacaksın şemsiyenin altında, at gitsin. Su bu bak. Korkulacak bir şey yok. Aksine eğlenmelisin."
    ···
  17. 42.
    0
    @35 güzel kardeşim, ben bu hızda yazıyorum. Beklemek istemiyorsan "bugün git yarın gel." : )
    ···
  18. 43.
    0
    Bunu söylerken ellerimi iki yana açıp yüzümü göğe doğru çevirdim. Bu sırada geri geri yürümeye devam ediyordum. Çevreden insanların bana baktığını hissedebiliyordum. Hani üzerinde lazer olan dürbünlü tüfekler olur ya hedefin üzerinde nokta boyutunda kırmızı şekilde belirir ışın. işte benim her tarafım kırmızydı, her tarafım ışındı o sırada fakat umursayacak değildim ya hayatları az çok çürük temel üzerine kondurulmuş bu insanları.
    ···
  19. 44.
    0
    "peki." dedi ve güldü şemsiyeyi kapatıp sol eline aldı. yürümeye devam ederken sordum: "neden atmadın ki şemsiyeyi?" her ihtimale karşı yanımda bulundurmak istedim dedi. şefkat ve heyecanla karışık bir duygu sesime ruh verdi: "ihtiyacın olmayacak bu gece. aslında hayatın boyunca bir daha gerek duymayacağını iddia ediyorum."
    ···
  20. 45.
    0
    "neden?" dedi. cevap basitti: "bir kere yağmurda yürümenin sana öğretildiğinden farklı olarak keyifli hatta belki de dünya'daki en keyifli yürüyüşlerden bir olduğunu farkettiğin zaman şemsiye sana da aynen bende olduğu gibi gereksiz gelecek." kaşlarını kaldırdı ve gülümsedi lakin bu gülümseme biraz da kahkahaya yakındı. kaşlarını kaldırınca kirpikleri çok daha güzel görünüyordu. sırf kirpikleri için dahi aşık oluncak bir kız vardı karşımda ve bana gülümsüyordu. gülümserken ağır ağır: "vay vay!" dedi. diğer insanlar tarafından takdir edilmeye ihtiyacım yoktu belki ama onun beni takdir etmesi beni mahcup duruma düşürmüş gibi hissettirdi ve hayatımda kurabileceğim en aptal cümle peyda oldu: "sana vay vay!"
    ···