-
1.
+9yazacağım hikayedir arkadaşlar. Tamamen doğaçlama yazıyorum okumak isteyen okusun okumak istemeyen gibtirsin gitsin.
Başlıyorum.
Alarm sesiyle uyandım evde ilk uyanan bendim sanırım. Çay kaşığı sesini duyamadım. Doğruldum saate baktım. 09.00 ı gösteriyordu saat. Evin içinde gezmeye başladım , babam evde yoktu. Annem yatak odasında uyuyordu. Hiç uyandırmadan kendi odama geçtim. 2 gün önce elime ulaşan bilgisayarımı açtım. Pek iyi bir alet değildi o yüzden kaliteli oyunlar falan yüklü değildi. Fm 2009 u açtım. Neden bilmiyorum bu oyuna karşı bir hazzım var. Biraz transfer falan derken 15 dakika kadar zaman geçirdim bilgisayarın başında. Bir patlama sesi. Ortalık toz duman. Uzaktan gelen silah sesleri. Annemin çığlığı. Hala yaşıyordum. Doğrulmam biraz zaman aldı. Doğrulduğum vakit koşarak annemin yanına ulaştım. Annem iyiydi. Hemen televizyonu açmaya çalıştım. Elektrikler daha kesilmemişti ,televizyon açıldı. Haberler pek parlak değildi. Yıllardır sınırımızdan savurduğumuz teröristler artık içimize kadar girmişti. Artık savaş vardı. Savaşın tarafları da belliydi Türk askerine karşı hainler vardı.
Okuyan falan varsa kendini belli etsin. Okuyan olmasa dahi ben hikayeye devam edeceğim dostlarım. -
2.
+3Devam ediyorum.
Elim ayağım birbirine dolaşmıştı. Hemen telefonumu elime alıp babama ulaşmaya çalıştım. Telefon çaldı çaldı çaldı. ilk aramamda ne telefonu açtı ne meşgule attı. Gözlerimden bir damla yaş geldi. Tekrar aradım yine bekledim açmasını artık neredeyse umudumu kesmişken telefonu açtı nefes nefese kalmıştı.
Ben-Baba neredesin burada patlama oldu haberlerde savaş var falan diyolar baba.
Babam-Geliyorum oğlum sabredin yollar kapalı siz annenle sakın dışarı çıkmayın evin kapısını çalan olursa da kapıyı açmayın ben gelicem oğlum sabredin.
Telefonu kapadı. Bu sözler tüylerimi diken diken etmeye yetmişti. Aklımda bin türlü şey vardı. Annem bir yandan telefonuyla akrabalarına ulaşmaya çalışıyordu. Bende arkadaşlarıma ulaşmaya çalışıyordum. Perdeyi araladım dışarısı sakindi patlama 1-2 sokak ötede olmuştu sanırım. O patlamanın etkisiyle bizim ev sallandıysa patlama yakın olursa olacakları düşünmek istemiyorum. Babam bunlar olurken eve ulaştı. Elinde 10 poşet yiyecek su falan vardı. Bu poşetler buradan gidemeyeceğiz anldıbına geliyordu. Yıllarca teröristlerin dibinde huzurlu bir biçimde yaşamıştık Gaziantepte. O huzurlu günler yoktu artık. Memleketim Ankaraya gidemeyecektik.
Ben - Baba gidemeyecek miyiz?
Babam - Yolları kapamışlar oğlum gitmeye çalışırsak neler olur bilmem. -
3.
+4Devam.
Akşama kadar ne dışarıda birisini görebildik ne de dışarıya çıktık. Bütün gün televizyonun başında oturup haberleri izledik. Saldırının küçük çaplı bir saldırı olduğu fakat gaziantep şanlıurfa diyarbakır hatay kilis gibi büyük şehirlerin şu an teröristlerin yönetimi altında olduğu söyleniyordu. Sokağa çıkmamamız söyleniyordu. Peki nasıl yemek alacaktık?
Elektrikler kesilince nasıl haber alacaktık?
Bütün gece uyuyamadım pencerinin kenarında oturup kahvemi yudumladım. Sigaram kalmamıştı. Sabah güneşin doğuşunu izledim uzaktan gelen silah seslerini dinledim.
Sabah annem kalkıp kahvaltıyı hazırladı. Kimsenin boğazından tek lokma geçmedi
Babam 'Hadi hadi dinç olmamız lazım yiyin' diyene kadar.
2 saat sonra beklenen oldu. Elektrikler kesildi dışarıyla hiç bağlantımız kalmamıştı. Artık sabırsızlanmaya başlamıştık. Uzun süredir üçümüz dışında kimsenin yüzünü görmemiştik. Ben artık dayanamadım ve 'Ben bir binayı dolaşayım baba belki yaralanan falan olmuştur yardım edeyim' dedim. Babam başıyla onayladı. Kapıyı açtım ilk tıklattığım kapıda kimse kapıyı açmadı. -
4.
+6Kimse okumuyor galiba. Olsun dediğim gibi ben devam edeceğim yazmaya.
Kapıyı tekrar tıklatıp 'Eğer yaralandıysanız size yardım edebilirim ben sağlıkçıyım' diye bağırdım. 10 saniye geçmeden 'yaralanan yok kapımızın önünden git' diye bağırdıklarını duydum. insanlar daha ikinci günden komşularına sırtını dönmüştü bile. Tek tek kapıları dolaştım sadece 2 insan kapısını açtı. Kimse yaralanmamıştı kapısını açanlarda tersleyip kapıyı yüzüme kapamıştı zaten. Pek umursamadım. Binanın kapısına yöneldim ezan okunuyordu. Kapıyı açtım yüzüme doğru esen bir rüzgar hissettim sokakta yürüyen birkaç insan gördüm. Ellerinde bol bol poşetler vardı. Herkes kendi erzağını oluşturmakla meşguldü. Peki ya erzaklar bitince ne olacaktı? Daha herşey meçhuldü. ilk kez bir ezan sesi beni bu kadar rahatlatmıştı kendimi eski günlerdeki gibi hissetmiştim. 15 temmuz gelmişti aklıma sürekli okunan ezan sesi gelmişti aklıma. Ülkemiz önce bir darbeyle daha sonra da bir savaşla karşı karşıya gelmişti. Yerde bir sigara paketi gördüm hızlı davranıp sigara paketini aldım içinde bir kaç dal sigara kalmıştı. Yanımda çakmağım yoktu. Eve çıktım. Paketi masanın üstüne koydum. Yatağıma uzandım. Gece boyu uyumayınca uykusuz kalmıştım. 20 dk sonra uyuyakalmışım. Kapı sesiyle uyandım hava kararmıştı. Hemen kalkıp kapıya yöneldim. Annem kapının önündeydi.
Ben-Ne oldu Anne?
Annem-Baban dışarı çıktı oğlum arabayı kontrol edecekmiş.
Üstüme bir ceket geçirip kapıyı açtım.
Neyse zaten kimse okumuyor gibi ben de biraz dinlenem. -
5.
+5Devam edelim bakalım.
Aşağı indim garaja doğru gittim. Babam arabanın yanındaydı. Kaputu açmış yağı falan kontrol ediyordu. Yanına gittim.
Babam-Sigara içiyorsun değil mi?
Ben-Yok baba ne sigarası ya?
Babam-Oğlum 18 yaşına geldin koca adam oldun benden mi saklayacaksın?
Hem masasın üstünde ki paketi gördüm. Nerden buldun onu?
Ben-Bu öğle arası komşuları gezmeye çıktığımda buldum baba.
Babam-*cebinden bir sigara pakedi çıkararak* Al şu paketi de sakla ilerde bu meret değerlenecek.
Babam haklıydı yaşadığım şehirde sigara bağımlısı çoktu. Üstelik bir savaş ortamında insanın stres atmak için sarılacağı iki şey vardır zaten sigara ve içki. Bende onlardan biriyim yalan yok. Az da olsa sigara kullanmışlığım vardı. Babamın arabayı kontrol edişini izliyordum.
Ben- Araba nasıl baba sıkıntı var mı?
Babam- Yok oğlum ama yakın zamanda yakıt almamız gerekecek. Bu araba çok işimize yarayabilir.
Arabamız fazla yakıt kullanmayan bir araçtı. Fiat Punto marka dizel yakıt kullanıyordu. Arabayı kontrol ettik kapıları kitleyip teker teker kapıların kitlenip kitlenmediğini kontrol ettik. Yukarı çıktık. Yemek yedikten sonra babam üçümüzü de salona çağırdı. Toplantı gibi birşey yapıcaz heralde diye düşündüm.
Devamı gelecek. -
6.
+5Elim ağrıdı amk.
Salona geçtik. Karanlık bir ortamdı perdeler çekilmişti. Mum ışığı az da olsa etrafı aydınlatıyordu. Babam konuşmaya başladı.
Babam - Yakın zamanda bizim araca yakıt bulmamız lazım ayrıca dışarıdan hiç haber alamıyoruz. Erzak dağıtımı falan yapılırsa kaçırmak istemeyiz.
Ben - Radyo ve bol bol pil lazım baba. Dışarı çıkmamız lazım.
Babam - Yarın sabahın ilk ışıklarıyla dışarı çıkıcaz yakındaki markete uğrayalım. Bir şeyler kalmışsa alır geliriz. Şimdi herkes yatsın dinlensin.
Yatağıma geçtim baya heyecanlanmıştım yarın dışarı çıkacaktık. Market fazla uzak değildi. 10 dakikalık yürüme mesafesindeydi. Yarın büyük bir risk alacaktık. Ama bu riskin karşılığında büyük ödüller kazanabilirdik. Bu düşünceler arasında uyuyakalmışım. Babamın omuzlarımı sarsmasıyla uyandım. Daha etraf karanlıktı. Duvardaki saate baktım 03.46 yı gösteriyordu. Babam benim sırt çantasını boşaltıp kapının yanına bırakmıştı. Sanırım bulduğumuz eşyaları onunla taşıyacaktık. Babamın elinde de bir valiz vardı. Gerçek amacımız ve ihtiyacımız olan sadece bir radyo ve biraz pil idi. Fakat başka şeyler bulursakda alacağımızdan şüphem yoktu. Dışarı çıktık büyük bir sessizlik karşıladı bizi fakat bu sessizlik hemen bozuldu bir kaç el silah sesi duyabildik kendimizi içeri attık. Yakından ateş açılmıştı.
Bilmediğim birisi - Size dışarı çıkmayın demedim mi lan ben!
Yine havaya ateş açıldı. Dışarı çıkmamızla içeri girmemiz bir olmuştu.
Annemin alt katlara kadar gelip 'Allah aşkına eve gelin sonra gidersiniz ne olur eve gelin' diye bağırmasıyla eve çıktık. Babam söylene söylene yukarı çıktı. -
7.
+5Devam ediyorum 1 2 kişi okusa benim için yine kafidir.
O gece ne babam ne annem ne de ben uyuyabildik. Dışarıdan gülüşme sesleri bütün gece devam etti. Pencerinin kenarında oturmuş dışarıdaki sesleri dinliyordum. Arkamdan birisinin geldiğini hissettim. 'Oruspu Çocukları'. Sesinden babam olduğunu anlamıştım. Kafamı çevirmeye hiç gerek duymadım. Dışarıya Antebin ışıkları kesilmiş gecekondu mahallerini izlemeye devam ettim.
Babam-Yakında gider bu şerefsizler. Yüksek ihtimalle sadece mahallede bi ayaklanma olup olmadığını kontrol etmeye gelmişlerdir. Yarın gibtir olup giderler.
Ben-Yarın markete tek gidebilir misin baba?
Babam-Ne oldu oğlum korktuysan gelmeyebilirsin?
Ben-Hayır ondan değil ben başka bir yere gitmeyi düşünüyorum. Belki hala oradalardır.
Babam-Kimmiş onlar?
Ben-Ekip arkadaşlarım. -
8.
+5Devam ediyorum
3 gün geçmişti ve tek bir ambulans sesi duymamıştım. Üstelik çalıştığım ambulans noktasıda evime oldukça yakındı. içimden geçen şeyler umarım gerçekten olmamıştır diye düşünüyordum. Sabaha kadar babamla bu konuyu tartışmıştık. Ben babama hızlı koştuğumu söyleyip kötü bir durum olursa kaçabileceğime ikna etmeye çalışıyordum. Eninde sonunda ikna etmiştim. sabah saat 08.00 gibi teröristlerin mahalleyi terk edişini izledik bizim gibi diğer insanlarda onların gidişini izledi. 08.45 gibi evi terk ettim geride annem ve babamın korkulu bakışları kaldı. Ambulans noktası evime 30 dakikalık bir mesafedeydi. Bir üst geçitten geçip sokağa girdim. Bu sokaktan daha önce pazar günleri geçtiğimi hatırlıyorum. Pazar günleri sokak çok sessiz olurdu. Zaten sanayi mahallesiydi. Öyle pek çok insan burada yaya yürümezdi. Pazar günlerinden dahi daha sessizdi. Kimsecikler yoktu ortada. Noktaya git gide yaklaşmıştım. Yaklaştıkça heyecanım artıyordu. Kalbimin atışını hissedebiliyordum. Noktanın önüne çıktım. 2 ambulans ta yoktu. Kapıya doğru yöneldim. Kapının üst köşesindeki kameraya doğru çevirdim kafamı. Kırmızı ışığı yanmıyordu. Nokta da elektrik yoktu. Arka tarafa doğru yöneldim. Yedek anahtar beklediğim gibi yerindeydi kapıyı açtım. içerisi baya bir tozlanmıştı ilk başta hiçbir şey göremedim. Toz biraz dağıldıktan sonra içeriyi görmem mümkün oldu. Etraf baya bir dağılmıştı. Aceleyle çıkmışlar diye düşündüm. içeriyi iyice kolaçan ettim zaten gecekondu evi gibi bir şeydi fazla uzun sürmedi. içerde kimse yoktu. Dolapları boşaltacak zaman bulamamışlardı. Bol bol sağlık malzemesi vardı. Fakat benim aradığım şey farklıydı. Bilgisayar odasına girdim. Ev telsizi yerindeydi. Kablolarını söktüm ve çantama yerleştirdim. Eğer elektrik bulabilirsem telsizi kullanabilirdim. El telsizini aramaya koyuldum fazla uzun sürmedi. El telsizinide buldum. Şarjı bitmişti. Şarj edersem bu telsizide kullanabilirdim. -
9.
+5Devamı geliyor.
Telsizleri bulduğum iyi olmuştu. Belki ambulans hizmeti hala devam ediyordur diye düşündüm. Dışarıdan gelen ayak sesleri bu düşüncelerimi dağıttı. Bir kaç kürtçe mi arapça mı olduğunu bilmediğim kelime duydum. Noktanın önüne kadar geldiler. Hemen saklanmalıydım. Soyunma odalarının içindeki dolaplardan birinin içine girdim. Sığmayı başarmıştım. Kapının aralandığını duydum. Giydikleri botların parke zeminde çıkardığı sesi duyabiliyordum. 10 saniyelik bir sessizlik. Birisi bilgisayar odasına girdi. Bulunduğum odaya da birisi girdi. Bir teröristle aynı ortamdaydım. ilk kez onlara bu kadar yakındım. içinde olduğum dolabın karşısındaki dolabı açtı. Diğerlerinin bağırıp bu herife bir şeyler söylediklerini duydum. Bu teröristte bir şeyler söyleyip odadaki koltuğa uzandı. Silahını karşıdaki dolaba yaslamıştı. 30 dakika boyunca o dolabın içinde ecel terleri döktüm. Bir şeyler yapmalıydım. Diğerlerinin gittiğine oldukça emindim. Uyuyan teröristte 40 dakikadır uyuyordu. Dolabın aralığından karşıdaki silaha bakıyordum. Mutfağa gidip bir bıçak da alabilirdim daha sessiz olurdu. Veya hiçbir şey yapmayabilirdim. Teröristi bırakıp arkama bile bakmadan kaçabilirdim. Artık bir şey yapmalıydım. Kol kaslarım adrenalinle titriyordu. Dolabın kapağını açtım. Terörist 1 metre ötemde uyuyordu. Çok yavaş hareket etmeliydim. Odanın kapısına doğru hareket ettim. Uyanmamıştı. Bir mutfak kapısına bir de noktanın kapısına baktım. Bir an önce karar vermeliydim. Birisini öldürebilirmiydim? Söz konusu olan kişi bir teröristti belki daha önce bir Türk askerini öldürmüş bir terörist. Belki de ilerde onlarca Türk askerini öldürecek bir terörist. Mutfağa yöneldim hızlıca bir bıçak kaptım. Tekrar odaya girdim. Hala uyuyordu. Ve belkide bütün hayatımı değiştirecek o şeyi yaptım. Bıçağı hızla boğazını kesmek için kullandım. Ne olduğunu anlayamadan boğazına soluk borusuna kan dolmaya başladı. Hava girip çıkması gereken akciğerleri hızla kanla doluyordu. Kendi kanında boğuluyordu. -
10.
+5Gözlerini iyice belertip bana bakıyordu. Koltuktan düşmüştü. Elini silahına doğru uzattı. Ben daha hızlı hareket edip silahı ondan önce aldım. Ve bütün merhamet duygularımı kaybetmiş bir biçimde bıçağı kalbinin bulunduğu noktaya sapladım. Artık hareket etmiyordu. Fakat daha önce vücudunun çalışmasını sağlayan kan şimdi hızla odayı bir göle çeviriyordu.
-
11.
+4Zaten okuyan yok akşama devam ederim güzellikler.
-
12.
+4Devam ediyorum.
Oda kanla dolup taşmıştı. Ben hala yaptığım şeyin şokunu atlatamamıştım. Kendime gelmem biraz zaman aldı. Fakat babamın gelmesi uzun sürmedi. Kapıyı aralayıp ismimi söylediğini duydum. Burdayım diyebildim sadece. Kapıyı araladı cesedi gördü. Pek şaşırmışa benzemiyordu.
Ben-Üzgünüm baba birini öldürmek istemezdim. Ama bu şerefsiz bizim askerimize silah doğrultan bir bin.
Gözyaşlarımı tutamadım. Belkide ilk kez bu kadar içten bir şekilde babamın kollarında ağlıyordum. Babamın 'hadi toparlan eve gidelim radyo buldum sadece pilimiz ekgib' demesiyle doğruldum.
Ben-Cesedi ne yapalım?
Babam-Bırak kalsın bu bin mezar hak etmiyor.
Babam yanında valizide getirmişti. Ona gidip çekmede bulabildiği bütün ilaç sargı bezi türü malzemeleri almasını söyledim. Yine cesetle baş başa kalmıştım. Silah m4 tarzı bir tüfekti şarjorünü çıkarmakta biraz zorlandım fakat açmayı başardım. Şarjorü doluydu. Şarjorü yerine takıp emniyet kilidini açtım. Umarım ihtiyacım olmaz diye düşündüm. Teröristin yatmadan kafasının altına koyduğu çantaya döndü gözüm. Çantada 2 şarjör daha vardı. Biraz erzak ve su vardı. Üstünü kontrol etmek için eğildim. Avcı bıçağını gördüm. Askerin çantasına koydum. Üstünde birde tabancadan başka hiçbirşey yoktu. Odadan çıktım babam dışarda bekliyordu. Elinde valizi vardı. Baya ağzına kadar doldurmuştu valizi. Askerin çantasıyla kendi çantamı üst üste sırtıma astım.
Ben-Askerin tüfeği bu sen anlarsın heralde baba. Tabancasıyla avcı bıçağı da var. Çantasında da biraz erzak vardı.
Babam-Tamam oğlum.
Eve doğru yola koyulduk. Yolda babamın bana garip garip baktığını hissedebiliyordum.
Ben-Markette neler buldun baba.
Babam-Market baya yağmalanmış. Arka tarafta personellerin oturduğu yerde buldum radyoyu da. Markette neredeyse hiçbir şey yoktu.
Ben-Şehir merkezine inmemiz lazım. Yakında sular kesilirse işimiz zor.
Babam-Bakıcaz evlat. -
13.
+5Devam.
Eve ulaştığımızda hava kararmak üzereydi. Annem kapıyı açar açmaz sarıldı. Elimdeki tüfeği görünce bir an korktu tabi ki. Anneme olayı ayrıntılı olmamak üzere anlattım. iyi yapmışsın diyebildi. Ağzından başka kelime çıkmadı. Boğazı düğümlenmişti sanki. Valizi odama zütürüp açtım. Valizi iyice doldurmuştu babam. Sargı bezinden seruma serumdan ilaca kadar çanta ağzına kadar doluydu. Tabi daha tam olarak toplamamıştık malzemeleri. O ceset kokan yere tekrar gitmek ister miyim bilmiyorum. Annem oturma odasına çağırdı. Sanırım babam radyoyu açmaya çalışacaktı. Yanlarına gittim ve oturdum. Babam pilleri yerleştirdi. Frekansları en az cızırtı olan frekansa kadar değiştirdi. Bir haber radyo kanalı bulmayı başardı. Haberlerde yakında suyun kesilebileceği ve teröristlerin hiçbir erzak yardımını bölgelerine sokmadığı söyleniyordu. Sonrası cızırtı... Bu gecede mutsuz bir şekilde uyuyacaktık. -
-
1.
0panpa devam bekliyorumm çok iyi gidiyorsun
-
2.
0iyi yazıyosun panpa devdıbını bekliyoruz
-
1.
-
14.
+2Devam beyler.
Annem ve babamın gece fısır fısır konuştuklarını duymuştum. iyi kulağım var. Benim hakkında konuştuklarını biliyorum. Yaptığım şeyin farkındaydım. Ve insanların bana artık nasıl davranacağını da anlamıştım. Fakat bir Türk olarak yapmam gereken şeyi yaptım. Öldürebileceğim kadar işgalci öldürüp kendi topraklarım üzerinde hayatta kalacaktım.
Sabah uyandığımda babam yine radyoyu dinliyordu. Radyoda Gaziantepte bulunan vatandaşların oluşturduğu bir değiş tokuş pazarı gibi bir yerin olduğu söyleniyordu. Ve bizim ihtiyacımız olan şey belliydi. Bol bol su. Elimizde fazla olan ve ihtiyacımız olmayan şey de belliydi. Fazlasıyla sağlık malzemesi. Tabi hepsini elden çıkarmamak lazım. Babamla oturup ne yapacağımızı planladık. Pazar yeri bize yakın değildi. Arabayla gitmemiz gerekiyordu. Yol üstünde bir benzinlik olması bizim için büyük bir şans teşkil ediyordu. Risk ortada belliydi. Arabamızı kaybedebilirdik. En önemlisi canımızı kaybedebilirdik.
Ben-Görünüşe göre bu pazar yerine baya gidip gelicez baba. Oraya yakın bir yere taşınmamız lazım.
Babam-Senin bir fikrin var mı? Hem şu an bulunduğumuz bölge çok sakin bir yer. Pazar yeri şehir merkezinin tam içinde.
Ben-Pazar yerine şimdi gitmemiz gerekmiyor. Elimizdeki suyla 5-6 gün idare edebiliriz. Arabayı alalım benzinliğe gidelim. Doldurabildiğimiz kadar bidonu benzinle dolduralım. Telsizler için elektriğe ihtiyacımız var. Komuta kontrol merkezi hala aktif mi değil mi görücez.
Kahvaltı yapıp 2 3 tane daha part atarım dostlarım. -
15.
+3Devam ediyorum dostlar.
Planımı tam olarak anlamamıştı babam. Fakat benim kafamda plan tam olarak şekillenmişti. Komuta kontrol merkezine gidecektik. Komuta oldukça güvenli bir mekan olmakla beraber istediğinizden fazla malzeme olan bir mekandı. Tabi bir zamanlar bu malzemeleri ambulans noktalarına dağıtıyorlardı. Tek ihtiyacamız olan komutanın aktif olup olmadığını öğrenmekti. Bunun içinde her ambulans ekibinde bulunan telsizlerden lazımdı. Telsizler tamamdı. Fakat telsizi çalıştırabilmek için ihtiyacımız olan elektrik yoktu. Bir jenaratörü rahatça bulabilirdik fakat jenaratörün çalışması için yakıt lazımdı. Herşeyin sırayla teker teker yan yana gelmesi lazımdı. Şanslı olmamız lazımdı. Ve eğer şanslı olmazsak iş zora girecek demektir. iş zora girerse doğaçlama yeni planlar yapmamız gerekecekti. Yeni riskler demek bu. Fakat risk almadan hayatta kalabileceğimizi zannetmiyorum.
Artık sabah etrafta dolaşmanın riskli olduğu kanısına vardık. Bu kanıya varmamızın en büyük sebebi bu sabah tam önümüzdeki parkta askerlerin iki sivili göz kırpmadan öldürmesiydi. Akşam olmasını bekleyecektik ve bu sayede gecenin karanlığını kullanıp kimseye görünmeden yapmak istediğimiz işleri halledecektik. Tabi gece evi terk etmenin de bazı sonuçları olabilir. Artık evi korumanın gerekliliğinde farkındaydık. Yan binada yağmacıların iki evi soyması bu kanıya varmamızı daha da kolaylaştırdı. -
16.
+3Gece oldu. Bu arada söylediğime pek emin değilim artık bina en alt kattaki yaşlı çift dışında boş. Diğer evleri sabah vaktinde dolaştık pek malzeme bulamadık. Herkes eşyalarını toplayıp terk etmiş. Tıpkı mahallenin geri kalanın Antep sınırını geçmeye çalışmak için gittiği gibi. Babam ve ben hazırlıklarımızı yapıyoruz. En kolay işten başlamayı karar kıldık. Yakınında olduğumuz sanayi mahallesinden jenaratör aramaya karar verdik. Hazırlıklarımız neredeyse tamamlandı. Fakat bir kişinin konuşması hazırlıklarımızı yarıda kesiyor. Konuşmasını ve daha sonra yere balgam atış sesini çok iyi hatırlıyorum. Sigara içtiğine neredeyse eminim.
Tanımadığım adam-içerde olduğunuzu biliyorum. Yiyecek ve bizim aradığımız türden malzemeleriniz olduğunu da biliyorum. Zorluk çıkarmayın. Biz sizden daha fazlayız.
10 saniyelik bir sessizlik oluyor. O sessizlik içinde ne kadar kötü bir durumda olduğumuzu anlıyorum. Silah aklıma geliyor. 1 m4 tüfeğimiz ve tabancamız var. Odamın kapısını ses çıkarmamasına dikkat edecek şekilde açıyorum m4 tüfeği ve tabancayı alıyorum. Bıçağı kemerimin arasına sıkıştırıyorum. Babam anneme oturma odasını işaret ediyor , kapıyı kilitle şeklinde eliyle işaret yapıyor. Dışardan birisinin yere sigara izmaritini attığını duyabiliyorum. O kadar sessizlik var. Tekrar bağırıyor adam.
Tanımadığım adam-Dışarı çıkın malzemeleri verin. gibtirtmeyin belanızı lan!
M4 tüfeği babama veriyorum. Babam askerliğinden kalmış olacak ki tüfeğin emniyetini hiç zorlanmadan kapıyor ve tüfeği ateşe hazır hale getiriyor. Çantam bulunduğumuz koridorda. içinde 2 adet m4 şarjorü var. Benim elimdeki tabancada mermi dolu. Artık ellerim terliyor. Kapıyı tekmeleyip açmalarını bekliyoruz. Daha sonra neler olacağını bende bilmiyorum. -
17.
+3Devam ediyorum.
Gitmemeye baya kararlılar. Babama ben konuşayım şeklinde hareket yapıyorum. Babam benim ikna edici özelliğimin iyi olduğunu biliyor. Kafasını tamam şeklinde salladı.
Ben - Tamam eşyaları vericez. Ama bizim güvende olacağımıza nasıl emin olabiliriz?
Adam - Emin olamazsın. Fakat daha fazla istediklerimizi vermezseniz güvende olmayacağınız kesin.
Ben - Bakın lütfen kapının önünden çekilin bizde eşyaları kapının önüne koyalım. Aşağıya bizim görebileceğimiz bir yere kadar gidin. Biz eşyaları kapının önüne koyalım. Daha sonra siz yukarı çıkıp eşyaları alırsınız. Lütfen bize zarar vermeyin.
Adam - Tamam ağlama lan dıbınakodumun korkağı. Eğer yukarı çıktığımızda eşyalar olmazsa hepiniz geberirsiniz.
Hareketlendikleri duyabiliyorum. Hemen kapı deliğine hareketleniyorum. 5 adam sayabildim. Babama dönüp elimle kaç kişi olduklarını gösteriyorum. Babam planı çoktan anlamıştı. Artık tek yapmamız gereken bu binleri tavuk gibi avlamaktı. Üstelik ellerinde beysbol sopasından başka bir şey yoktu. Bizim elimizde ise bir m4 tüfek ve tabanca vardı. Biraz haksız bir mücadele olacaktı. Ama elimizde silah olmasa onlar da bize acımayacaktı. Üstelik onların gözünü iyice korkutmazsak silah bulup tekrar gelebilirlerdi. Göz korkutma demeyelim hatta. Daha çok katletmek gibi. Şimdi silahlar gözükmeyecek şekilde balkona hareket ediyoruz. Bir soyguncu grubuna göre oldukça aptallar. Bunu hak ediyorlar diye düşündüm. -
18.
+3Devamı geliyor dostlarım.
Balkona çıkmıştık. Babam bana sessizce 'sana öğrettiğim gibi' dedi. Daha önce silah tutmayı öğretmişti babam. Aşağıdan kapının açıldığını duyuyorum. Yavaşça görebileceğimiz mesafedeki parka doğru hareket ediyorlar. Sırtları bize dönük. Silah elime alıyorum. Babamda silahı eline alıyor. Ateş etmeye başlıyoruz. Ortamdaki sessizlik 50 saniyeliğine kesiliyor. 50 saniye sonra ateş etmeyi kesiyoruz. Babam şarjorü çıkartıp yenisini takıyor. Tabancamda 3 mermi kaldığını biliyorum. Aşağıda birisinin acı ile inlediğini duydum. 'Aşağı in işini bitir' gibi bir cümle kurdu babam. Tam hatırlayamıyorum. Tabancam elimde aşağı iniyorum. Acı ile bana yalvardığını görüyorum adamın. Bu ölmeyen herif liderleri. Bacağından vurulmuş. Kan kaybediyor.
Ben - Nerede kalıyorsunuz? Söyle yoksa seni gebertirim!
Adam - 2 sokak ilerideki binada kalıyoruz. Lütfen beni öldürme.
Silahı kafasına dayıyorum.
Ben - Evde kalan var mı?
Adam - Yok kimse yok evde.
Ben - Seni öldürmemem için bir sebep söyle.
Babam arkada cesetleri taşımaya başladı bile. Sanırım bahçeye gömecek.
Adam - Ne isterseniz yaparım yeterki öldürmeyin beni.
Tetiği çekiyorum son kez sessizliği bozuyorum ortamdaki. Kaçıncı kez katil olduğumu ben bile bilmiyorum artık. -
-
1.
0Birader hikaye yazıyosunuz bitirmiyosunuz bizi birde heycanda bırakıyonuz inş silik yersib
-
1.
başlık yok! burası bom boş!