they call me alpha

@katates pizartmasi hakkında

Beyler şunu tavsiye edebilirim ki karşınızdaki güvenenlerden olduğunu söylüyorsa zütünüzü kaldırıp doğruyu göstermiyorsanız yahut biliyor da diliniz dönmüyorsa hiç değilse saygı gösterin lan. O kişiye cehennemi bile ima eden var, sen nereden bileceksin ki? Bu kişinin söylediklerini birkaç hafta önce betanın teki sayıklıyordu ben de dahil kimse giblememişti haklı olarak ama o betaya bile söylemediklerinizi bu güvenenlerden olduğunu söyleyen kişiye söylüyorsunuz :d Elbette bilemem güvenenlerden mi teslim olanlardan mı yoksa başka bir şey mi bunu anlamak için uzun seneler onun ürünlerine bakmak lazım. Hangimiz öncesinde sünni değildik? Ancak yeri geldi mi onun dini onadır benim dinim banadır hangimizinki daha güzel yakında öğreneceğiz demeyi bilirim, bence siz de öğrenin.

patates kızartmasının attığı videoyu hızlandırarak izledim, o genci zaten bilirim. Bahsi geçen ayeti nasıl anladığını odun dize dize yarım saatte anlatmış. Ben de başlık ve haci tyler sonrası kazandığım bakış açısıyla ve yaşanmışlıklarımla bana nasıl göründüğünü anlatacağım.

Hayır öyle değil; Rabbine andolsun, aralarında çekiştikleri şeylerde seni hakem kılıp sonra senin verdiğin hükme, içlerinde hiç bir sıkıntı bulmaksızın, tam bir teslimiyetle teslim olmadıkça, iman etmiş olmazlar.)
(Nisa 65)
Elçinin, hayatındaki durumlar hakkında hakem olması mükemmel bir şeydir, adam vahiy alıyor hani ürünleri ortada derinliği ortada ilmi ortada, bu seni çok geliştirir. Bu bana direkt hacı'nın anlattığı kardeşlik ortdıbını anımsattı, düşün mesela çırak olarak girdin kardeşlik'e ve tcma çıraklara söylev yapıyor falan işte sana diyor ki sen bunu böyle böyle yapıyorsun ama bu böyledir doğrusu şöyledir çünkü şu sebeple şundan ötürü ister dinle ister dinleme ben kul olarak ancak tavsiye verebilirim falan diyor mesela yani düşündün mü? Bu tcma'yı hayatına hakem kılmaktır e adamın ürünleri, ilmi ortada var mı ters bir şey? Peki bunun dine hüküm eklemekle alakası nedir? Tcma dine yeni hükümler mi getirmiş oldu bunu yapınca yahut o çıraklar şirk mi koşar oldu yani bu mudur? Tcma yerine elçi muhafazid'i koy (haşa kıyaslamıyorum kendimi anlatabilmek için metafor veriyorum sadece) şimdi muhafazid islam'a yeni helaller yeni haramlar mı ekledi? Nasıl ki senin tcma senden derin bir insan olduğu için senden çok şey tecrübe etmiş olduğu için ürünleri ortada ve taşşaklı olduğu için hayatına karışmasını, sana doğruyu göstermesini istemen doğal bir şeyse o zamanki güvenenlerin de elçi'den böyle bir şey talep etmesi çok normal kaldı ki bunun teslim olanlar için kabulü zor gelebilir ama güvenenler can atacaktır bunun için. Zaten ayet bunu anlatıyor, iman edenlerden/müminlerden/güvenenlerden olmuş olmazlar diyor, teslim olmuş olmazlar demiyor. Benim gördüğüm budur, elçi'nin onlara bulundukları zor durum içinde, kendilerinin nüansları değerlendiremediği noktada onlara doğruyu sahip olduğu ilmi sayesinde gösterebilmesi; islam'a yeni hükümler eklemesi değil, adı üstünde o elçi yani. Burayı şuna bağlayacağım, elçi kim bilir hangi şartlar durumunda hangi olay oldu da hangi öğütü verdi bunun nüansları çok iyi değerlendirebilenlerin tarafından aktarılması lazım. Öyle mi oldu? Hiç sanmıyorum hadislerdeki çelişkiler ortada hatta hadis yazmayın diye hadisler falan var direkt dört halife hadislerin yazılmasına engel olmuşlar; ki o dört halife elçi ile kut ile vakit geçire geçire serpilmişlerdir, gelişmişlerdir bahsettiğim hakem olma durumu sayesinde. Öyle 300 yıl sonra gelen buhari gibi şu gibi bu gibi kimseler değillerdir yani onlar(4 halife) bile yapmamış bunu hatta yapılmasını istememişler. Nüansları değerlendiremeyenler aktara aktara bir sürü çelişkiye sebep vermişler hakka batılın karışmasına sebep vermişler. Yani elçi muhafazid böyle dedi, o dediyse nokta!!! Tamam da hangi durumlar altında öyle söyledi kardeşim? Nüanslar çok önemli yani. muhafazid birisine madem sorunlarınız böyle o halde karından boşanman doğru olacaktır demiş olsun diyelim, o sorunlar ne olum? Onlar için boşanmaya sebep olacak sorunlar bizim huzurumuzu kaçıracak şekilde sorun teşkil etmiyor niye boşanayım mesela? Benim yapmam gereken farklıdır. O dönem başka, bu dönem başka yerel açıdan, kaldı ki hadislerin gerçekten elçi sözü olup olmadığını bilmiyoruz, %99’u da uydurma zaten, buhari analizi’ni izlersiniz. Nüanslar çok önemli. Zaten videonun sonunda buna değiniyor o genç de. Kim söylüyordu ya unuttum da işte biri bir kapıya nöbetçi koymuş burada nöbet tutun demiş aradan aylar geçmiş birisi çıkıp sormuş yahu bu kapıda niye nöbet tutturuyorsun hiçbir önemi yok ki o kapının? Adam da demiş biz o kapıyı yeni boyatmıştık kimse ellemesin diye nöbetçi koymuştum hala orada nöbet mi tutuyorlar? Heh işte hadislerin geldiği nokta budur. Daha ne kadar açarak anlatabilirim kendimi bilmiyorum. Elbette en doğrusunu Allah bilir.

@kakates pızartması

''Hindistan'da başlayan kuraniyyun akımının Tr şubesi mealizm akımıdır. Bu sapkınların sapık fetvalarına uymayın. Bu adamlar dini altyapısı sağlam olmayan insanları ılımlı islam tertibiyle etki altına almaya çalışır ve damardan girerler. Kuran size yetmiyor mu? Bak lafa bak, cevap versen yetmiyor! diye dinden çıkaracak adamı. Kuran pek tabii ki ana kaynaktır , fakat kuran zaten sünneti savunur. Sünnete uymuyorsan kurana da uymuyorsundur. Bu ikisinin ayrı şeyler olduğunu iddia eden insanlar ya kuranı okumamış yahut anlamamıştır.

iddiana göre kuran sünneti savunur diyorsun bunun için kurana bakmamız yeterli ;

Biz bu kitabı sana, her şeyin açıklayıcısı, bir doğruya iletici, bir rahmet, Müslümanlara bir müjde olarak indirdik.
16–Nahl Suresi 89

(herşeyin açıklayıcısı diyor tabii ki akışkanlar mekaniğinden bahsetmiyor din ile ilgili genel herşeyin açıklayıcısı)

26– Kendi hükmünde hiç kimseyi ortak kılmaz. kehf 26
(Tanrı kimseyi kararlarına ortak edecek değildir. muhafazid elçi veya isa hepsi birer ileticidir. Bu örnek alınacak karakter olduğu gerçeğini elbette değiştirmez ancak günümüze ulaşan hadislerin doğruluk değeri sence nedir ? -ilerde değineceğim- )

Kanatlarıyla uçan kuşlar dahil yeryüzündeki tüm yaratıklar sizin gibi birer toplum. Biz kitapta hiçbir şeyi ekgib bırakmadık. Sonra onlar (tüm yaratıklar) Rab'lerinin huzuruna toplanacak. enam38

(kitabın ekgibsiz oluşu ve ek kaynakların gereksizliği)

http://www.kurandakidin.c...an-ayetlerine-gore-din-2/

Sanırım kuranın yeterli ve diğer kitaplara muhtaç olmayışıyla ilgili bu kadar delil yeterli.

O dönemde kuranın yazıya geçirilmemesi vs. yine hadislerde yazmaktadır kuranda buna delil göremedim. Hatta hadislerde kuranın hayvan derilerine vs. yazıldığıda geçer. Ancak bu saçmalık gibi geldi bu adamlar tüccar pek çoğu aristokrat iki kağıt parçasını bulamayacaklar mı ? Bu bilemeyeceğimiz bir konu ancak hadislere tekrar dönelim.
Hadislerde dinden dönenin öldürülmesi gerektiği yazar ;

"Kim dininden dönerse, onu öldürün" (Buhârî, Cihad, 148; i'tisâm, 28)'' (sünnilerin kabul ettiği sahih bulduğu bir hadis)
Ancak kuranda böyle bir hüküm bulamazsın ve aksi birçok hüküm bulursun ;
http://kurandaceliskiolma...n-donenin-cezasi-olum-mu/
(baştan sona oku)

Bunun gibi yüzlerce örnek var kısacası hadisler ne idüğü belirsiz sözlerdir ki ilk hadis kitaplarıda muhafazid elçinin ölümünden 200 yıl sonra toplanmıştır buhari müslim gibi hadisçi rivayetçiler ne zaman doğmuş bir bak ;

https://www.google.com.tr...rceid=chrome&ie=UTF-8

https://www.google.com.tr...rceid=chrome&ie=UTF-8

https://www.google.com.tr...4.0.0.0.0.152.441.2j2.4.0 ... 0... 1.1.64.psy-ab..0.4.441... 0i131k1j0i67k1j0i10k1.0.4HJ1Ob1mTEQ

O iki linki okuman dahi anlatıklarımı anlaman açısından yeterli ve kesinlikle okumadan cevap yazma.
Sünni olmak betalık değildir ancak gerçekler açıklandıktan sonra ve sana göründükten sonra akılla kavramak yerine fanatiklik/atalarının dinini bırakamama/ego/vs. gibi nedenlerle inkara yöneliyorsan bu betalıktır.
Ayrıca şu kalbinle görmek muhabbeti ne la :D ♥ bundan mı bahsediyorsun ?
Dostum herşey ama herşey akılla kavranır yani buda beynin oluyor bahsettiğin şey duygularsa oda olmaz çünkü sana iyi hissettiren şeyin hakikat olduğunu nerden bileceksin ? Kısacası akıl mantık gerisi hikaye.

Bil ki Kuranın bir zahiri var. Zahirin de gizli ve pek Kudretli bir de iç yüzü var. O batının bir batını onun da bir üçüncü batını var ki onu akıllar anlayamaz hayran kalır. Kuranın dördüncü batınıysa eşsiz örneksiz Allah’tan başka kimse görmemiş kimse bilmemiştir. Oğul sen kuranın dış yüzüne bakma, şeytan da âdemi topraktan ibaret gördü hakikatine eremedi. Kuranın zahiri insana benzer, sureti görünür. Meydandadır da canı gizli, insanın amcası dayısı bile insana o kadar yakın olduğu halde, yüzyıl beraber yaşasa halini bir kıl ucu kadar olsun göremez anlayamaz.

Veliler halkın gözünden gizlenmek için dağlara giderler derler ya, hakikatte halka nazaran bunlar yüz tane dağın tepesine çıkmışlar, ayaklarını yedinci kat göğün üstüne atmışlardır. Onlar halka nazaran yüzlerce denizden yüzlerce dağdan ötedeyken, neden dağlara giderler de gizlenirler?

Velinin dağa kaçmaya ihtiyacı yoktur ki, gök tayı bile onun ardından koşar. Ayağından yüzlerce nal sökülür düşer de yine de izine yetişemez. Gökyüzü bile döndü dolaştı da o canın tozuna erişemedi. Bu yüzden de yaslandı gök elbiselere büründü. Hani zahiren peri gözden gizlidir ya insan perilerden daha gizlidir.

Akıllıya göre insan, gizli olan periye nazaran yüz kat daha gizli. Akıllıya nazaran insan, bu kadar gizli olunca, gayb âlemindeki seçilmiş insan nasıl olur.

insan, Musa’nın asasına benzer. isa’nın afsunu gibidir. Müminin kalbi, adalet sahibi olan ve yardım dilenen Allah elindedir. Allah’ın iki parmağı arasındadır. Asa görünüşte bir sopadan ibarettir ama ağzını açtı mı bütün varlık ona bir lokmadır. isa’nın afsunundaki harfe sese bakma, ondan ölüm bile kaçıyor. Sen ona bak.

Afsunda ki o ehemmiyetsiz, o değersiz sözlere bakma, o afsunla ölünün sıçrayıp oturuşunu seyret. O sopayı ehemmiyetsiz görme. Yemyeşil denizi nasıl böldü, onu gör! Uzaktasın da yalnız birer kara çadırdır görüyorsun, bir adım ilerle de orduyu gör! Uzak olduğundan yalnız bir toz dumandır görünüyor, ama birazcık yaklaş, ileri var da topun içindeki adama bak! Onun tozu gözleri aydın eder. Onun erliği, dağları yerinden söker! Musa, çölün bir ucundan kalkıp gelince Tur dağı, onun gelişinden neşelendi, rakkas kesildi.

Davud’un yüzü Allah nuruyla parladı. Dağlar onunla beraber feryada geldiler, dağ Davud’a yoldaş oldu. Her iki çalgıcı da bir padişahın aşkıyla sarhoş oldu. “ Dağlar, Davud’un sesine ses verin onunla beraber ırlayın” diye emir geldi. Dağla Davud. ikisi de bir sesle seslendi bir perdeden seslendi.

Allah dedi ki. “ Ey Davud sen yerinden yurdundan ayrıldın, benim için hemdemlerinden cüda düştün. Ey garip olmuş tek ve muinsiz kalmış olan Davud! iştiyak ateşi gönlünden şule vermekte; çalgıcılar, hanendeler, arkadaşlar istersin. O kadim Allah dağları senin huzuruna getirir.

Dağlar sana çalgı çalarlar, şarkı okurlar, zurnacılık ederler. Hepsi de huzurunda yel gibi ses çıkarır. Sesine ses verirler! Dudağı dişi yokken, dağın ses vermesi, feryat etmesi caiz oluyor ya, bil ki velinin de ağızsız dudaksız sözleri feryatları var. O her şeyden arınmış mescidin cüzlerinden her an nağmeler çıkar.

O nağmeler, her an velinin can kulağına ulaşır. Yanında oturanlar duymazlar, işitmezler de o duyar işitir. Ne mutlu o cana ki gayba inanmıştır. Veli kendi kendine yüzlerce söz söyler, dinler de yanında oturan kokusunu bile alamaz! Lâmekân âleminden gönlüne yüzlerce sual, yüzlerce cevap gelir. Menziline kadar erişir. Bunları sen duyarsın da başkaları kulaklarını ağızlarına kadar yaklaştırsalar, yine duymazlar.

Tutalım Velilerin sessiz harfsiz sözlerini duymuyor, işitmiyorsun; işte gördün ya. Misli sende de var neden inanmıyorsun A sağır.

not: bir şey ispatlamak için atmadım.