they call me alpha

Michealgibko'nun güzel bir lafı vardı iyi sandığımız insanlar aslında eline kötülük geçmemiş potansiyel kötülerdir. diye. Gayette hedşat atmış gibko kankamız qwtudgıhjq. Şimdi ben daha çok kriminoloji ile yüz göz olduğumdan dolayı kendimce insanların kötülük potansiyellerini, bu kötülük potansiyellerini hangi kötü doğrultularda sapıkça kullandığı ifşa etme gayretindeyim.

insanın suç fonksiyonları kapsamsız(yani belirli bir hatları yok diyelim. yapılabilecekler uçuk durumda fakat yinede eğer suçlu insan gibi insansa qwdyıquhjk yani insan olmanın kötü getireleriyle yaşayıp bunu da özümsemişse, folloş olmuşsa yani kestirebilir tabi ki. fakat bazıları cidden uçuk derecede.) Belirli fonksiyonlara sahip olabilir suçlu niteliğince. Bunları besleyen sahip olduğu içgüdüler iblis gavadının vesveseleri, yönergeleri oluyor genellikle. iblisinde taktığı kancanın verdiği vesvesenin gücü, kuvveti kişinin potansiyeli ile kısıtlı kalıyor. Yani düşünün serikatil yakalanıyor ve sorguda söylediği şey Bir insanın ölüm ve yaşamasına karar verebilme gücü dışında daha önemli, büyük güç var mıdır? diyor. insan olmanın potansiyellerine bakınız.

Kendine belirmiş olduğu vizyona göre katil tipleri ortaya çıkabiliyor. Ana hatlarıyla üç adet serikatil tipi oluyor. Görevli(Mission), Şehvetçi(Hedonistic), Hükmedici(Power, control). Bu 3 ana hattın üzerine gidip gelirler çünkü insanın doğasında zevk ve haz kısıtlı bir erişim cihazı (sonuçta dünyadayız. yapılacaklar kısıtlı. fakat daha da detaylandırmak gerekirse zevkler, hazlar iğreti şeyler belli eşikten sonra insanı tatmin sınırdan çıkmaya başlıyor. ferre muhabbeti gibi. yani iğrenç bir örnek verdim fakat bu doğrudur abi qwdjoqk suçları ve yapılan eylemleri o haza erişmek için kullanıyor ve her kullandığında daha taktan bir hale dönüyor olgular). Sigaradaki dopamin olayını kafanda canlandırabilirsin. Pandora box'ta aklayıcı ve reddedici faktörleri burada işe yarar aslında. Katilleri pgibopatolojik olarak incelemiyoruz sakin ama yine de bir alabildiğimiz optimum derse bakalım. Görevli katil kendini bir ayin gerçekleştirdiğini düşünerek, kendince bozuk zanlarında kendilerini iyilik savaşçısı (illucu pekekentler Tanrı'nın şeytanı kötülük vizyonunu üstlenmesi için seçtiğini aslında şeytanın kötülüğü bile üstlenebilecek kadar erdemli bir melek olduğuna inanırlar. inanmakla kalmaz birde gözüne gözüne sokarlar bunu gördüğün bütün yapılarda.) olarak görüyor ve motivasyonun kaynağı ona gittikçe daha çok şevk katıyor. Sonuçta o bir lucifer. Hedonistic olan ise klagib dünyanın anlamsızlığından, kuru gürültü olmasından sıkılan elemanın tipik yönelimlerle bu dünyadaki tek işe yarayan şeyin para, güç, şöhret olduğuna inanan bir classman. Bununda motivasyon kaynağı bu. En son hükmedici ise başta örneğini verdiğim tipleme. Bu katil bir doktor olabilir mesela. Birçok katilin kendine has prensip ve katı kuralları vardır. Bunlar sahip değiller çünkü kendilerinden üstün güce tahammül edemeyen bir pgibopat, sosyopat oluyor kendileri. Ben doruk noktasıyım, kurallar ve prensipler insanı kısıtlayan bla bla bla.

Katilleri katle sürükleyen motivasyonlar her mecrada (toplumun seni sürüklediği olmanı istediği yaratık. bağlamlara tutkulu ve takılı kalmanı çok ister toplum. birde çok azcık akıl kırıntısı ile güdersen ohh değme keyfime qwhgdıjqok) paralellik (aynı takun kokusu burna geliyor yani.) kuruyor. Çünkü iblis gavadı insan doğası farketmeksizin adamı itiyor o uçurumdan aşağı. Eee betamız diyebilir ki iyide katiller o kadar küçükken travmalar yaşıyorlar travmalar sonucu akli dengelerini kaybediyorlar. iyide başlık altındaki betalar öyle değil mi knk ha wqugdhqıjomkö. Olm gayeler aynı len. Çünkü taklu derenin kaynağı kanalizasyondan geliyor göremiyor musunuz? Tcma'nın bi iyilik potansiyeline bak. Adam kitleyi resmen gibtir etti, elinin tersiyle itti. Olm blog için wattpad'e koyduğumuz başlık bile 12k okundu. Düşünün başlık nasıl kitlelere ulaştı. Niceliğin pek önemi yok ama betanın odununu harlayalım yine de. Her insanın potansiyelleri tehlike arz eder. Kimin için, ne için? Tcma'nın potansiyeli vasıfsız deney faresi beta için yıkım mı arz ediyor? Yafta, saldırı, itibarsızlaştırma. Elinden ne geliyorsa hurra. Katillerin güdüleri, potansiyelleri neyi tehlike olarak görüp, vizyonunu tamamlamak istiyor? Sonucunu görüyoruz dile getirelemeyecek kadar kötü olan şeyleri. Olm serikatiller zeki len. Bayası ıq'su yüksek mahlukatlar kendileri. gibik yozlaşmış beta sürüleri aralarına düşen birkaç kanadı genişi nasıl güdülediklerinin farkında bile değiller. Hacı 2 kişiyi öldürdüm diyip yayın açan bir amcanın alkışlarlayaşıyoruz videosunu atmıştı. Sistem böyle insanlar yaratıyor işte. Yarattıktan sonra pasifize etmekten ise medya yoluyla işte şöle şöle serikatil böyle tipte avlar arıyor, şöle şöle düşkünleri var. resmen suni korku yaratıp medya yoluyla bunu pazarlıyorlar insanları hiç düşünmeden. ne yarattıklarını düşünmeden. bak bu sadece kriminoloji ve katil olan ve olma potansiyeli taşıyan insanları kapsayan bir yazı. sen düşün politikadan tut dine, dinden tut sağlığa kadar nasıl pazarlıyıp güdüyorlar insanları. boşuna bağırmıyorlar bas bas aklınızı geliştirin diye.) bu katil potansiyelli insanı doğaya salıyor. Doğadan kasıtın ne olduğunu hepiniz biliyorsunuz bu yazıyla. Charles Milles Manson'ın sarf ettiği söze bakın. Bana tepeden bak, bir ahmak göreceksin. Bana aşağıdan bak, efendini göreceksin. Bana direkt bak, kendini göreceksin. Yani başlıktaki tcma'ya delicesine, iblis gavadının güdümüyle saldıran betanın motivasyon kaynağına bakın. Şu tehditkarlığa bakın. Birde tcma'nın kutunun gibik betaları kudurtan potansiyeline, iyiliğe inanışındaki tehditkarlığa bakın. Bakın ve görün beyler. Görün ve bakın mıydı ya o qwughdjqkl her neyse işte gören gözler için her şey ortada. işte ben bu hakikati gördükten sonra hayatımı, hayati planlarımı, her şeyimi kardeşlik odaklı geçirmek istiyorum. he girebiliyor muyum şuanlık? hayır. Girmek veya girebilmenin pek bir önemi yok zaten bu durumda. Ben tcmaya değil kendi efendime hizmet etmek istiyorum. Çünkü hakikatın yaratıcısı o. tcma'dan ise bu yolda bana liderlik etmesini istiyorum. çünkü benim ne hissettiklerimi, dediklerimin ardını anlayan kardeşler istiyorum. Bunun için kardeşliğe girmek istiyorum. Benim kumaşım o insanlar. iyice çorak arazinin yalnız kurdu moduna girdik tam oldu amk qwdtuqghyıjdklşq

isteyen buradan isteyen de kardeslikyolunda. blogspot.com.tr 'dan okuyabilir

Her türlü sosyal mecrada gezerken, televizyonda haberleri izlerken, metrobüste, minibüste ve orada burada şurada etrafı gözlemlerken kısaca yaşarken, insanların inanılmaz ve -bence- geri dönüşü olmayacak bir şekilde bölündüğünü farkettim. Gerek dış mihrakların güdümündeki maraş dondurmacısı türevinde tipler, gereksiz akademisyenler ve bilinçli bir şekilde tatlı tatlı misyonunu yüklenmiş lafta din alimleri tarafından sistematik bir şekilde insanlarımız kutuplaştırıldı, insanlar birbirlerini ötekileştirdi, insanlarımızın dini duyguları vampir edasıyla sömürüldü hatta ve hatta bir insan şort giydiğinden dolayı tekmelendi ve bazı insanlar sakalından dolayı toplum tarafından terörist muamelesi gördü.

Her türlü görüşün yobazı fanatiği olmak bence bu problemleri açığa çıkarıyor. Adam kusursuz olan islamı cahiliye zamanından gelme arap kültürüyle bir güzel karıştırıyor, islam nasıl yaşanmaz, nasıl ideal bir müslüman olunmazı örnekliyorlar ve daha kötüsü -maymun ve muzlu deney gibi- neyi neden niçin savunduğunu bilmeyen ağızdan oluk oluk ishal şeklinde sıçan bireyler yetiştiriyorlar.
Bu minik örneği tam ters görüş içinde geçerli. Benim demek istediğim aslında bu saçma sapanlar bölünmeleri kutuplaşmaları tetikleyen her görüşün ucunu fanatizmini yapan yobazlar oluyor. Olanda kendi halinde baş örtüsünü takan veya şortunu giyen kadınlara kızlara oluyor.

Birde bu olayları laiklikle bağdaştırmaya çalışanlar oluyor. Kardeşim laiklik demek devletin her dine ve inanışa -ister makarnaya ister patatese tap- eşit mesafede durması demektir.Din kurallarının ve hukuk kurallarının yaptırımları birbirinden farklıdır. Fakat ihmal edilmemesi gereken şöyle bir ortak nokta vardır: din kuralları da hukuk kuralları da normatif niteliktedir. Yani bir şeyleri yasaklayan, emreden ve bir şeylerin yapılmasına yetki veren insan hayatını düzenleyen kurallardır. Kuran bir anayasadır o ülkedeki hukuk kurallarından bağımsız bir şekilde inanan insanın hayatını düzenler. Herkes gücü yettiğince uygular kendi yaşamında ondan ibretler alır. Kuran'da zina haramdır ve yaptırımı ağırdır. Hem bu dünyada yaptırımı vardır -kirli kabul edilip temiz bir kadınla evlenemiyor ancak ortak koşanlar ve zina etmişlerle meşru ilişki yaşayabiliyorsun- hemde diriltileceğimiz günde hesaba çekileceğimiz zaman bu eylemin yaptırımıyla karşı karşıya gelinecektir. Ancak laik bir ülkedeyseniz bu olay devlet tarafından somut bir yaptırıma bağlanmamıştır. Yazımın devamında da vereceğim örnekleri ve yapacağım karşılaştırmaları bu bağlamda yazacağım.

Kardeşim gelir vergisi kanununda ve vergi usül kanununda yer alan kurallar hukuk kurallarıdır. Vergini ödemezsen vergi senden zorla alınır, para cezasına belki de hapis cezasına çarptırılırsın. Ama durumun elverişli olup zekat vermezsen zekatını ver diyen din kuralını ihlal etmiş olursun fakat Türkiye'de kimse senin malını icra edemez veya başka bir cezaya tabi tutamaz. Ancak ve ancak Allah'ın bir emrini yere getirmemekten dolayı cehenneme inandığından dolayı bu dünyada cehennem korkusunu yaşarsın. Ama, eğer başka bir ülkede zekatını vermeyen bir kişinin malı icra ediliyorsa onlara bu dünyada bir yaptırım uygulanıyorsa kısacası zekatını ver kuralı bir yaptırıma bağlanmış ise bu kural artık bir din kuralı değil bir hukuk kuralıdır yani köken olarak dini olan bir kural, hukuk kuralı haline dönüşmüştür.
Bu yazıda dikkat edilmesi gereken nokta din kurallarını yaptırıma bağlayan şey, yani bu kuralları hukuk kuralına dönüştüren şey, tanrının iradesi değil, insanın iradesidir.

Şimdi gelelim asıl demek istediğim noktaya, şimdi bütün din kuralları eğer somut yaptırımlara bağlanırsa, din tamamen hukukla ikame edilmiş olur. Bu sistem bütün kuralları dini kökenli olan bir sistem olarak tanımlanabilir. Böyle bir sistemde din düzeni değil hukuk sistemi olur yanisi böyle bir sistemde hukuk değil, din ortadan kalkar. Böylece insanlar dünyevi zamanda dini aslında kural koyucular için yaşar hale gelirler.

Bu sistemin tam tersi olarak ise tamamı itibarıyla dini kökenli olmayan hukuk kurallarından oluşan sistem olur. Bu düzende hukuk kuralına dönüşmüş bir din kuralı yoktur.Bu iki düzende fantezidir. Bir mutlak şeriat hukuk düzeninin kurulması mümkün olmadığı gibi bir mutlak laik hukuk düzeninin kurulması da mümkün değildir. Bütün laik hukuk sistemlerinde dini kaynaklı kurallar vardır. Örneğin bizde dini bayramların tatil olması, hafta sonu tatilinin pazar günü yani dini kaynaklı olması gibi. Bunu geçtim bir hukuk kuralının konulması safhasında her zaman bir dini kaynaktan veya dini bir kuraldan esinlenilebilir ve anayasamızda kanunlarımızda bolca esinlenilmiştir. Sonuçta dini kaynaklar tanrının kelamıdır. Cahiliye devrinde kız çocuklarını gömen kadına değer vermeyenlere öğretmek için gelmiştir. Eee bu da Türk Medeni Kanunu'nun alanına girmez mi?

Yazdıklarımı yeni yetme 1.sınıftaki bir hukuk öğrencisi olarak aşağıda kaynak olarak belirteceğim kitaplardaki ilgili bölümleri kavrayarak okuyup belirli bir amaç doğrultusunda sizlere ben dahi aktarabiliyorken, bir ulusun bir vatanın kurtuluşuna vesile olmuş, gerek siyaset alanındaki gerek askeri alandaki derinliğini somut bir şekilde 7 düvele ispatlamış olan Mustafa Kemal Atatürk ve yanındaki en az onun kadar bilinçli olan insanların kavrayamaması, büyük bir ulusun ilelebet payidar kalacak cumhuriyetinin anayasasını hangi temelde oluşturacakları konusunda hataya düşmeleri sizce olası bir şey mi?

Kaynaklar: Şaban Kayıhan, Hukukun Temel Kavramları - Kemal Gözler Hukuka Giriş