0
-Dünyadan satır satır vazgeçersin. Kendi ölümüne suç ortağı olursun. Yapabileceğin hiçbir şey yoktur. Yaptığın her şey, önündeki bir diğer kapıyı kapatır. Sonunda tek bir kapı kalır.
-Karanlık bir dünya bu profesör.
-Belki de bazı şeylerin boyunu aştığını kabul etmelisin.
-Kabul ediyorum ama kendimi öldürmemi gerektirmez ki.. Başka şansım yok.
-Tamam. Belki de haklısındır. Benim haberlerim şöyle peder:
Ben karanlığa susadım. Hakiki ölüm için dua ediyorum. Ve öldüğümde, hayattayken tanıdığım insanlarla karşılaşsaydım bilmem ne yapardım.. Tam bir dehşet olurdu, tam bir kabus! Tekrar annemle karşılaşacağımı ve artık bir kere daha ölemeyeceğimi bilerek her şeye baştan başlayacağımı bilseydim, işte bu son kabusum olurdu. Kafka gözünü seveyim!
-Lanet olsun profesör. Kendi anneni görmek istemiyor musun?
-Hayır, istemiyorum. Ölmüşün ölmüş olmasını istiyorum. Sonsuza dek.Ve ben de onlardan biri olmak istiyorum. Elbette "ölülerden" biri olamazsın.. Çünkü var olmayan bir şeyin toplumu da olamaz. Toplum yok.. Düşünmesi bile içimi ısıtıyor. Karanlık, yalnızlık, sessizlik, huzur ve hepsi bir kalp atışı uzaklıkta. Ruh halimin, kötümser bir dünya görüşü olduğuna inanmıyorum. Ruh halim dünyanın ta kendisi... Evrimin, insan hayatına getirebileceği tek ama tek farkındalık, her şeyin ötesinde olan tek şey; yani "nafilelik" olacaktır.
-Eğer doğru anlıyorsam aptalla yatıp kalkmayan herkes intihar eğilimlisidir..
- Evet.
- Taşak geçmiyor musun?
-Hayır, taşak geçmiyorum.
-Eğer insanlar dünyayı ve hayatlarını hayalsiz ve yanılgısız gerçekten olduğu gibi görebilseydiler bir an önce ölmek için anında bir nedenleri olacaktır. Tanrıya inanmıyorum. Anlıyor musun? Etrafına bir bak. Görmüyor musun? Izdırap içindekilerin feryat figanları kulağına çok hoş geliyor olmalı.. ve bu tartışmalardan tiksiniyorum.. Varlığını inkar ettiği bir şeye küfredip duran köylü ateistlerin tartışmalarından.. Senin kardeşliğin, acının kardeşliğinden başka bir şey değil. Eğer bu acı arada bir geçer gibi olmayıp daimi olsaydı, bunun ağırlığı dünyayı evrenin duvarlarından söküp, un ufak olana kadar paramparça edip, yaratıldığı ilk güne geri fırlatırdı. Ve kardeşlik, adalet, sonsuz hayat? Hadi ama... Bana insanı hiçliğe ve ölüme hazırlayan bir din göster. O dine katılabilirim işte. Seninki, hayallerle, yanılgılarla ve yalanlarla dolu, başka bir hayata hazırlıyor. insanları bir gün bile ölüm korkusu olmadan yaşamamaya mahkum ediyor. Diğer hayattan korkmak yerine, bu kabusu kim isterdi? Her neşenin üstüne karanlığın gölgesi çöküyor. Her yolun, her arkadaşlığın, her aşkın sonu ölüme çıkıyor. Azap, kayıp, ihanet, acı, ızdırap, yaşlanma, küçük düşürücü, yavaş yavaş gelen iğrenç bir hastalık... ve tüm bunlarla birlikte sonuç olarak kendin için, herkes ve değer vermeyi seçtiğin her şey için.. işte gerçek kardeşlik bu. Herkesin bir ömür boyu üyesi olduğu kardeşlik! Beni kurtaracak olan kardeşimdir mi diyorsun? Canı cehenneme o zaman! Her şekilde, her kılıkta ve her sıfatta canı cehenneme! Onda kendimi görüyor muyum? Evet, görüyorum. Ve gördüğüm şey beni hasta ediyor. Beni anlıyor musun?
[... ]
Ne profesörü olduğumu sormuştun... Karanlığın profesörüyüm.
[... ]
Senin tanrın sonsuz olasılıklarla dolu bir yerde bulunuyor.. ve tanrı da olasılıklardan ibarettir.. Tanrının sevgisini istediğimi söylüyorsun. istemiyorum. Belki bağışlanmayı istiyorumdur ama bağışlayacak kimse yok.. Ve geriye dönüş yok. Olanları düzeltmenin yolu yok. Sadece hiçliğin umudu var. Ve ben de bu umuda tutunuyorum.
Tümünü Göster