the shining

babam geçen yaz ailecek uludağa gidelim dedi, öldürdüm huur çocunu

kahkaha atarak izledim amk . hele o son donma sahnesinde sandalyeden düşmek istedim ama yatakta uzanıyordum amk . veledin biri parmağıyla konuşuyor arkadan öküz gibi gerilim müziği geliyor başka bi gib yok.

bu filmden korktum diyen oturup road runner izlesin aynı zeka ürünü kişinin yapacağı bir iş çünki

lan oğlum siz mal mısınız, filmde bir tane korkutucu yer yok dıbına koyiyim, bir tek o veletin bigibletiyle dolaşması amk (ondan da neden korktum bilmiyorum ama rahatsız etti bin)

bütün gece uyuyamadım hatta 10dk 10dk korka korka izledim diyen olmuş lan, siz herhalde shutter, ringu (halka) falan hiç izlemeyin amk mazalah ölürsünüz..

filmdeki tek mükemmel öğe müzikler ve jack abimizin dillere destan oyunculuğu

edit: @40'a sonuna kadar katılıyorum amk o son sahnede ve bir de bunda çok gülmüştüm amk
http://29.media.tumblr.co...B3ja1qe0eclo1_r34_500.gif

o nene küvetten çıkınca 1 ay 31 çekememiştim amk. zencinin evindeki tablolar da baya güzeldi lan.

korku filmi diyince akıllarına kol bacak kesilen, göz yenilen, ucubelerin kol gezdiği filmler aklına gelen adamlar bu filme tak gibi, overrated gibi şeyler söylemeyecek de kim söyleyecek. işte entel bin olmak böyle bir olay. şakkadanak yapıştır oraya "çok overrated" "hiç beğenmedim yahu" "nesini beğendiniz yahu"... gib kafalı git ananın amındaki kılları say

south park 1612 de iyi taşak geçtiler yalnız ccc randy marsh ccc

çok iyi film, jack nicholson'ın oyunculuğu kusursuz. ama bütün film boyunca şu gerizekalı eşine gıcık oldum amk. mimiklerini gibtiğimin malı.

güntekin onay da oynamış lan
http://twitpic.com/3y32ki

@17 salak herif kitabı okusan anlarsın. zenci ölmüyor. ayrıca neden doktor dediğini açıklıyor dondurma verirken (kitapta arabada).

bunu seven bunuda sevdi (bkz: srpski film)

o huur çocuğu garson muydu ne gibimse... jack amcanın üzerine döküyor ya içkileri. sonrada tuvalette temizliyorlar.

jack amca, "sanki ben seni tanıyorum bir yerden" falan diyor. "dejavu!" en sondaki fotoğrafın altında tarih 1921 yazıyor. anlamayan binler oraya dikkat etsin.

bidaha izlemeye korkuyorum lan. izlemeyen varsa izlemesin. korkmadım ama gerile gerile takum dondu. izleyeceksenizde gece 3 te izlemeyin a.k uyuyamazsınız sonra.

overrated filmlerin babası amk.

beklentilerime göre çok taktan bi filmdi.

king'in romanda doğadışılığa açıklama olarak eklediği kızılderili mezarlığı hikayesinden nerelere gitmişler. neymiş kızılderili katlidıbını anlatıyormuş, kırmızı şunu mavi bunu temsil ediyormuş. hasgibtir oradan, hasgibtir.

sürekli gönderme bulma hastalığınızı yesinler. jack'in labirentte dolanırkenki böğürtüleri de ananızın altımda inlemesini temsil ediyor genşler. hadi bakalım.

--spoiler--
o çocuğu kesseydin kafana sıkardım zaten amk jacki.o nası tatlı bi bebedir amk.
--spoiler--

not:sabaha karşı izlemeyin. yarım saattir odamı kolaçan ediyorum amk.

filmde baskın renkler mavi, kırmızı ve sarı. mavi görmezden gelmeyi (otelin adı da overlook, yani görmezden gelmek ki o da kızılderili soykırımını görmezden gelen amerikayı temsil ediyor, ayrıca otel eski kızılderili mezarlığı üzerine kurulmuş!), kırmızı ise kanı yani kızılderili soykırımını sembolize ediyor. sarı da yaklaşan/mevcut tehlikeyi sembolize ediyor ki bu öğeler filmin her karesini durdurup üzerine saatlerce analiz yaptıracak kadar mükemmel bir şekilde filmin içine yedirilmiş. filmin başında sarı bir arabayla dağları tepeleri aşıp otele giden jack, amerika kıtasına giden beyaz adamı temsil ediyor. kızılderili motiflerini filmin çoğu yerinde (duvarlarda, şöminenin etrafında, kadının kıyafetinde, halı desenlerinde, konserve kutularında) görüyoruz. çocuğun bigiblete binerken çıkarttığı rahatsız edici seslerin kızılderili motifli halılara geldiğinde kesilmesi

bunları kimse anlayamamış o zaman

alıntıdır

stephen amcamızın yazdığı daha sonra filminin çekildiği, hızını alamayıp dizisinin bile çekildiği kitap. başka içine nasıl edileceğini bulamamış olmalalılar ki diziden sonra duruldular.

otelin dışındaki sahneleri görünce rahatladığım film. amk tüm film otelde geçseydi heralde bir kaç gün kendime gelemezdim.

film hayatımda izlediğim en rahatsız edici film. gerilim sevenlerin listesinde ilk sıraya oturur. ben 10 dakika 10 dakika izleyebildim ellerim titriyordu artık son sahnelere doğru.

film tamamen yönetmenin çekim ve jack nicholson denen herifin oyunculuk başarısı. aslında o adamın yaptığına oyunculuk demek biraz ayıp. kaşlarına deli oldum. filmin senaryoda patladığını düşünüyorum. kitabını okuduktan sonra belki bir şeyler oturur ama şuanlık sadece filmi izlemiş biri olarak diyorum ki; adamın delirmesindeki sebep ne amk he ne? "bir içki için ruhumu bile satarım" dediği gibi barmenin belirip ona içki vermesindeki amaç ne? ruhunu satmış oldu da ondan mı böyle oldu? film alkolik bir adamı mı anlatıyor yoksa? reenkarnasyon mu sebep? yoksa otel mi lanetli? kapalı alan korkusu mu? şimdi gibtir git burdan elim ayağım titredi. zencinin filmdeki rolü kar arabası getirmek miydi yani?
ne olursa olsun harika bir gerilim filmi. mekan, müzikler falan çok iyi.

amk ailesi toptan kafayı yemiş,-bu kısımda doğuşun söylediği tüm küfürler var üşendim yazmaya- film güzel ama simpsons'ın cadılar bayramı bölümlerinden birindede bunu yapmışlardı ve daha mantıklıydı bir de ben bir şey farkettim ki adam tüm film boyunca sevişmedi amsızlık da var bence işin içinde