Huzurlu sperm kent içerisinde yıllardır insan olma umuduyla sıramızı bekliyoruz. Binlerce sperm posta posta ayrılmış, ayrı ayrı yerlerde yaşıyorduk. Herkes kardeş kardeş bekliyor, Kimse birbirine nefret güdmüyordu. Rekabet yok ise husumette olmaz. Hele bi tanesi var ki can yoldaşımdı.Onu diğerlerinden ayıran çok özelliği vardı. Aynı mahallede yaşar, aynı yerde içer, aynı yerde oynardık.Ne zaman başım belaya girse gelip yardım ederdi. Diğerlerine nazaran o beni,ben de onu çok severdim. Huyumuz aynı, güldüğümüz şeylerde aynıydı. Adı cafer'di.

Her gece taşağın üst kısımdaki dağlıklara çıkar, ateşimizi yakar ve birlikte hayal kurardık.Bir gün ikimizde çocuk olucak, dışarda canlanıp dünya hayatını birlikte hiç ayrılmadan yaşayacaktık. Fareler ve insanlar filmindeki leny ve con gibiydi hayallerimiz.

3-5 gün ara ile çiftleşmeler olur önden sırası gelen sperm arkadaşlarımız gider biz sıramızı beklerdik.

Okulda öğretilenlere göre her giden sperm insan haliyle vucut bulup bi canlıya dönüşüyordu. Bize böyle anlatılmıştı.

Öğrendiklerimizi bize keşiş murtaza anlatırdı.Biz ahmak spermler büyük keşiş murtaza'nın her dediğine kanar,ne derse onu yapardık. Bizim yaşadığımız kısmın önde geleniydi,O ne derse spermler inanır, büyük sayg ı duyardı.

Murtaza'nın en sevdiği sperm bendim.Her nedense bana diğerlerine davranadığı kadar iyi davranır, yemekhanede en güzel yemekleri bana verirdi. Taşaklarının içinde barındığımız babamın yediği ve taşaklara kadar gelen en güzel besinleri, vitaminleri el altından bana yedirir ve rutin şekilde nasihat verirdi;

murtaza:bir gün burdan gideceksin ve bi insan olacaksın, dışarısı sandığın kadar kolay olmayacak.O yüzden yemene içmene dikkat etmek zorundasın.Ve gördüğüm kadarıyla çok duygusal ve ahmaksın. Biraz acı ile kavrulman gerek.Hem dışarıda hemde yumurtalığa giderken çok zorluk çekersin. Senin için endişeleniyorum.
ben:biliyorum keşiş murtaza usta ama üstesinden geleceğiminde farkındayım.Bi zamanımız gelsin o zaman düşünürüz.

murtaza alaycı bi gülümseme attı ve konuştu;

murtaza:bak burda herşey yolunda, yediğin içtiğin önüne geliyor.Bi insan adayısın ve çok ciddiyetsiz yaşıyorsun.sak...

insan adayı kelimesini duyunca araya girdim.

ben:insan adayı mı?
murtaza:evet işte ya.insan adayı derken, kesinlik içeren bi adaylıktan bahsediyorum. Seni ahmak çocuk ahaha,sen ne anladın da böyle ürktün?

Bir sabah şenlik seslerine uyandım. Yeni bi posta insan olmak için çıkışa doğru uğurlanıyordu. Yemekler,gösteriler gırla tabi. Dedim ya şenlik var diye. Hemen üstüme bişeyler alıp yüzümü kapının önündeki kovaya sokup tşörtümle kuruladım ve tatlı bi talaş ile şenlik alanına doğru koşuverdim. Herkes en güzel elbiselerini giymiş,bu şenliğin kutsal olduğunu söylüyorlar bu yüzden herkes şık gelmeye çalışıyor.

Güvenlik koridorunun arasında gönderilecek spermler ağır ağır ilerliyor. Bazılarının gözü yaşlı, sebebi burdaki yakınlarından ayrılmalarının yanı sıra dünyaya gitmelerinin sevinç göz yaşlarıda olabilir.

Bu şenliklerde güvenlik önlemi hat safadadır. Kentin bütün kolluk kuvvetleri burdadır. Hele çıkış kapısının önünde etten duvar örülür.

Ağzım kulaklarımda etrafı ve spermlerin mutluluğunu izliyorum.

Herkesin yüzünde bi gülümseme. Gidenler arkada kalanlara şakayla karışık laf atıyor ahaha siz biraz daha bekleyeceksiniz gençler, dünyada görüşürüz ahaha.Muazzam bi mutluluk vardı testis halkında.

Ben kalabalığın arasında caferi arıyordum.Bu güzel günü birlikte geçirme gayesindeydim. Caferi onca aramama rağmen bulamadım.Bi anda spermler arasında biri HERŞEY YALAN, HERŞEY YALAN, KANDIRILIYORUZ diye bağırdı. Halk pek ciddiye almadı, doğrusunu söylemek gerekirse bende umursamadım. Sebebini bilmediğim bi şekilde bi arbede çıktı. Gidenler ile kalanların arasında önce sözlü bi münakaşa, ardından büyük bi arbede çıktı. Gördüğüm kadarıyla polis'ler arbedeyi sağ duyu ile dizginlemek yerine sert müdahale ile iyice körükledi.

Ben de caferi ararken onların arasında kaldım. Nefes nefes'e ne yapacağımı bilemedim. Huzur içinde yaşayan bu kent nasıl olurda bu kadar vahşileşebilirdi. Halk ellerine aldıkları herşeyi silah olarak kullanıyordu. Kemer şakırtıları çok ürkütücüydü.

Bu arbededen nasıl çıkarım korkusuyla bilinçsizce koşuşturmaya başladım.iri spermlerin birine çarparak yere düştüm.Çarptığım sinirli sperm yere düştüğümü görünce işimi bitirmek için ayağını kaldırdı, Aaha bu benim sonum olacak derken polislerin fırlattığı gaz kapsülü kafasına isabet etti ve serseyip yere yığıldı. Buzlarımı çözdüm ve düşündüm.Üstümdeki kalabalıktan sıyrılmamın tek çaresi sürünerek gitmekti zira ufak tefek birşeyimdir.

Tek tek spermlerin ayaklarının altından sürünerek daha sessiz bir yere gitmeye çalıştım. Nereye gittiğim hakkımda en ufak bi fikrim yoktu.Üstümde tam bi kaos yaşanıyor. Küfürler hacada uçuşuyor.

sen dünyaya gelince ananı skicem senin bak, çıkışta seni bekliycem ollom

beklemezsen şerefini skerim. Burda millet içinde erkeklik kolay tabi

numaramı yaz lan gevşek, dışarda ara beni, kaç günün kaldı lan senin kaçıncı postadasın sen

Senden 3 posta sonra ben varım, bizden önce gittin diye dışarda adam toplama erkek ol erkek

Gibi 10'larca tehdit ve küfür havada uçuşuyordu.Bu adamlar kafayı yemişti.Ne olduda böyle birbirlerine girdiler?

Küfürlerin dehşetiyle daha bi hızlı süründüm. Güvenlik hattının ilerisinde bi oda gördüm ve oraya gitmenin bu kalabalıktan kurtulmanın en kolay yolu olacağını düşündüm. Oraya geçmek yasak ve tehlikelidir. Kentin en keskin kuralı budur fakat başka çarem yok.

Size gözünüzde canlansın diye şöyle anlatabilirim

Taşşak kentinin en kuzeyinde şenliklerin yapıldığı bi alan vardır. Onun gersinde bi kapı ve kapının içindede pek fikir sahibi olamasakta uzun bi koridor var. Sırası gelen postaları oraya gönderiyorlar. Ordanda dünyaya gidiyorlar.

Güvenlik hattını şuana kadar geçenini ne gördüm nede duydum.Çok sıkı korunur burası. Taşşak halkının sayılı önde gelenleri ancak buraya girebilir. Sanırım burda olmamam gerekiyordu. Biraz telaşlıyım ama mazeretim dolayısıyla içimde ki korku fazla değil. Olaylar sonucunda kendimi burda buldum derim ve işin içinden sıyrılırım.

Odaya doğru süründüm ellerim kan içinde kalmış, acı içindeyim. Belki şu odada lavabo falan vardırda ellerimi silerim diyip girdim içeri. içerde kimsecikler yoktu. Odayı görünce şaşkınlık içerisinde dev gözler ile ayağa kalktım, Kalkarken bi yandan ellerimi sirkelerken bi yandanda burasının nasıl bi yer olduğunu kestirmeye çalışıyordum.

Daha önce hayatımda hiç görmediğim aletler vardı burda.Dev ekranlarda şehrin her yeri izleniyordu. Aklınıza gelebilecek her yer.Şuan dışardaki arbedeyi bile burdan izleyebiliyorum. Ekrandan gördüğüm kadarıyla dışarda işler epey bi karışmış. Halkın üzerine tomalar su fışkıryıyor, bazıları polise molotof atıyordu.ilk defa kentin bu kadar sinirli olduğunu görüyorum. Cehennem kalabalığı gibiydi herkes tuttuğunu dövüyordu. Halk yapılan anonslara karşılık vermiyor daha bi saldırganlaşıyordu. Lanet olsun çok korkuyorum.Ben çok cesur biri değilimdir beyler. Utanmasam ağlıycam. Keşke cafer yanımda olsaydı,bu güne kadar beni hep koruyan oydu.Ahh ne kadar bencilim, cafer'in durumu nasıl acaba. Kalabalıktan uzakta güvende olmama rağmen hala kendimi düşünüyor, caferi merak dahi etmek aklıma gelmiyordu. Canım arkadaşım cafer nerde acaba şuan? Umarım o hengame içerisinden kaçıp güvenli bi yere gidebilmiştir. Hayır hiç sanmıyorum o çok cesurdur ve hiç kaçmaz. Eminim şuan beni arıyordur. Ekrandan onu bulmaya çalıştım. Uzun bi göz gezdirme sonucunda caferi ekranda gördüm. Telaş içerisinde birini arıyor gibi.O bir benim tabiki. Kardeşim nasılda telaşlı, yere düşenleri kaldırıp yüzlerine bakıyor benmiyim diye. Kalabalığı yararak bağırıyor.Kah polisin elinden gözterici alıyor,kah o polisi araya alıp linç ediyor, genel olarak beni arıyordu. Göz yaşları içinde izlemekten başka elimden birşey gelmiyor. Burdayım kardeşim diye bağırasım var ama korkuyorum.

Keşke bu gün hiç uyanmasaydım.Hep yatağımda kalsaydım.

Ekrandan ses mi geliyor? Kızgın sperm sesleri alıyorum.

Hayır hayır!!ses koridordan geliyor. Kentin ayan'larının sesi bu.Aralarında telaşla tartışarak benim bulunduğum oda'ya doğru geliyorlar.Ne yapmam gerek en ufak fikrim yok. Doğaçlama hareket ediyorum, Kalbim yerinden çıkacak gibi.Bi an karar verip neye yaradığını bilmediğim büyük elektironik kutunun arkasına attım kendimi. Saklanmamım saniyeler sonrasında ayanlar içeri girdi.5-6 kişi olmalarına rağmen 50-60 kişilik gürültü yapıyorlardı.Bu sinirle beni fark ederlerse öldürürler,ki fiili bi saldırı yapmalarına gerek bile kalmadan korkudan ödüm patlar oracıkta düşüp ölürüm.

Nefes alış verişlerimi yarı ağızdan yarı burundan, çoğunlukla zütümden yapıyordum. Korkudan zütümden soluyordum. Buraya hiç gelmemem gerekti.Oda'daki eşyalardan daha hallice değildim, dona kaldım ve sessizce istemeyerek oda da ki ayanların konuşmalarını dinlemeye başladım. Konuşmalar sonunda ortaya çıkıp özür diler ve evime dönerim diye düşündüm.

Başkan:lanet olsun frederic,bu spermler kafayı mı yedi.Çabuk rapor ver!
Emmiyet müdürü:efendim olayların sebebini tam kestirmiş olamasakta, spermlerden birinin gerçekleri öğrenip slogan atmasıyla başladığını sanıyoruz.

Müdürü duyan başkan büyük bi şaşkınlık ile müdüre döndü, Ayanlar başkanı son derece sinirli görünce kenara çekilip, korku ile beklemeye başladı. Müdür hazır olda duruyor ve korkuyordu. Başkan müdürün yakasına yapışıp konuştu;

Başkan:siz kafayı mı yediniz ha!şaka olduğunu söyle lanet olsası işe yaramaz!
E.Müdürü:efendim, efen.efendim öyle sanıyoruz fakat bu sanıdan daha fazlası olabilir.

Başkan müdürün yakasını bırakıp elini alnına koydu ve bitkin şekilde kendini deri koltuklara attı. Ayanlar hemen kolonya ve su ile Başkan'a müdahale ettiler, Müdür elleri kolonya ile okşanırken kendi kendine mırıldanıyordu bittik biz, bittik

Sanırım gerçekler diye bahsettikleri yüzündendi bu telaş. bilmememiz gereken gerçekler.Bu gerçekleri onlar dışında içimizden biri bilirse başı büyük derde girerdi fakat anladığım kadarıyla bütün kent bunu öğrenirse onların başı belaya girerdi. Tarihin u dönüşü yapacağı, hatta el freni ile apaçilik yapacağı bir ana tanıklık ediyor, sadece etmekle kalmayıp onun bi parçası oluyordum. Gözlerim parlıyor ve kamera gözlerime zoom yaparak yaklaşıyor.Bu demek oluyor ki bu bölümüm sonu geldi.

Başkan sosyete şaban filmindeki kemal sunalın cinnet sahnesindeki gibi dona kalmış ve mırıldanıyordu.

https://i.ytimg.com/vi/u8-xTOdlyaA/hqdefault.jpg

Bi anda celallendi;

başkan:yeter lan yeterrrr!Çabuk bana keşiş murtaza ve istihparat şefini çağır.frederic sen kal.diğerleriniz defolsun.
E.müdürü:pekala başkanım,hemen çağırıyoruz.

E.müdürü telaşla ayanları dışarı aldı,kendiside başkanın istediği spermleri getirmeye gitti.Oda da başkan ile yalnız kaldık.Çok korkuyordum.Olanlara anlam yüklemeye,gerçekleri öğrenmeye çalşıyordum.Öğrenmemem gereken gerçekleri.

Başkan eline telefonu aldı,bi eliyle telefonu kulağına zütürürken diğeriyle mendilini çıkarıp alnından boşalan terleri silmeye başladı.Kısa bi süre sonra aramasına cevap verildi,konuştu;

başkan:olanlardan haberiniz var mı?
telefonu dinliyor..
başkan:medya'yı yanlış bilgilendirin.Olanların gidenler ve kalanlar arasında çıkan tartışmadan çıktığını anlatın.
telefonu dinliyor..
başkan:bak bana işe yaramaz sünepe,burda bürokratik üstünlük gösterisi yapmıyoruz.Ne dediysem onu yap.Üst merciler bu olayı duyarsa ikimizide mahveder.Slogan atan spermin akli dengesinin yerinde olmadığını söyleyin.

dedi ve telefonu kapadı.Çok geçmeden istediği adamlar kapıyı çalıp,içeri girdi.Keşiş murtaza'da içlerindeydi,arkalarında sessizce bekliyordu.Başkan bitkin bitkin koltukta otururken,istihparat şefini görür görmez ayaklandı ve yumuşak ama bi o kadarda tehditkar yüz ifadesi ve ses tonuyla sordu;

başkan:gel gel,gel buraya Canıtın.Söyle bana Canıtın.Halk içinde neler yaşanıyor.Bu olaya nasıl bakıyor halk.

Aksak tonlama ile konuşup,cümle kurmakta güçlük çekiyordu.Şu vizyonunu sktiğim dalyraklarının Türkçeye sevginin gücü olarak çevirdiği leon filmindeki kötü polis karizmasındaydı

http://www3.pictures.zimbio.com/mp/Ibv3AUUSmCgx.jpg

istihparat şefi:efendim bu vahim olaya en az sizin kad...

Başkan bi anda yüzünü istihparat şefinin yüzüne dayadı ve tükürükler saçarak bağırdı.

Başkan:keeeess!kess dalkavuk adam kesss!burda medyaya ropörtaj vermiyorsun.vahim olaymış.hayatımız skilmiş o hala şirin görünmeye çalışıyor.Kısa ve öz şekilde anlat şimdi.

istihparat şefi:Efendim halk içinde tam bi bilinmemezlik söz konusu.
Başkan:bu bilinmemezlik halkta mı var?yoksa Halkın ne yrak yediğini mi bilmiyoruz?
istihparat şefi:Efendim halk yetkili mercilerden açıklama bekliyor.Halkın içine konuşlandırdığımız ajanlarımız halkın belli bir bilince sahip olmadığını söylüyor.Kanımca,medya ve yetkililerin yapacağı açıklamalarla kolay şekilde bu olayın üstünü kapatabiliriz.

Başkan biraz rahatladı ve arkasını dönerek Ekranda halkı izledi.Sessiz kalışı diğerlerini tedirginleştirdi,nitekim Emniyet müdürü frederic başkana seslendi;

E.müdürü:efendim.Ne yapmamızı istersiniz?

Başkan ses'i alır almaz irkindi ve arkasını dönerek konuştu;

Başkan:Ben telefonla yapılması gerekenleri bildirdim.Bekleyip göreceğiz.Peki slogan atan sperm şuan nerde?canlı mı?
E.müdürü:Evet efendim.Öldürmenin komplo teorisyenlerinin eline koz olacağını düşündük ve göz altına aldık.
Başkan:peki napıyorduk biz?
E.müdürü:tabiki tımarhaneye atıp,o sözlerin deli zırvası olduğunu anlatıcaz.

Başkan büyük bi rahatlama ile kahkaha attı,etrafındaki adamlar başkan gülmesine rağmen hiç ciddiyetlerini bozmadı.Başkan E.müdürüne sarılıp bişeyler mırıldandı ama tam duyamadım.

Sahi burda neler oluyordu.Halktan gizlenen birşeyler olduğunu biliyorum fakat bu gerçekler ne idi.Adamların aralarında konuşmaya bile yeltenmediği gizlilikte olan bu gerçekler neydi?

Başkan o telaşla fark edemediği keşiş murtaza'ya döndü gülerek;

Başkan:murtaza,sen bu kentin en yaşlısısın,daha önce böyle birşeyle karşılaşmışmıydın?
Murtaza:hayır efendim,bu ilk.

Başkan gülümseyi bırakarak dudaklarını yaladı ve ciddileşti.

Başkan:slogan atan sperm senin yakınlarından biriymiş.

Oda daki adamlar bi anda murtazaya şüpeli biçimde bakmaya başladı.

BAŞKAN:Öyle değil mi canıtın?
istihparat şefi:evet efendim.zanlı yıllardır murtaza bey'in himayesi altındadır.Üstüne titrediği bi kaç spermden biriydi.
Başkan:evet murtaza?soruyu sormamam gerek yok heralde.Gerçekleri bilenlerden birisin.Her ne hikmetse himayen altındaki spermlerden biride gerçekleri öğrenmiş bulunuyor?

Murtaza ellerini telaşla ovalamaya başladı,kırışmış yüzünden duygularını anlamak çok güç değildi.Korkuyordu.

Murtaza:efendim.beni ihanetle mi itam ediyorsunuz?

Başkan gayet net bi şekilde konuştu;

Balkan:evet.
Murtaza:çok başkana hizmet ettim,hepsi ne kadar dürüst olduğumu anlatabilir.Ben istediğiniz sorguya girebilir ve bunlardan anlımın akıyla çıkabilirim.Aslında sizin yerinizde olsam bende şüphe ederdim.Yakınlarımda olan bi spermdi carlos.Gerçekleri nasıl öğrenmiş veya gerçekten öğrenmiş mi tam olarak bilmiyoruz.böyle bi olay sonrasında bütün oklar beni gösterecek iken neden böyle birşey yapayım ki?iftiraya uğradığımı iddaa ediyorum.Böyle birşeyin bana dokunacağını bilen yöneticiler,hem ortalığı karıştırmak için hemde işin içinden tertemiz sıyrılabilmek için böyle birşey yapmış olabilir.

Başkan yüzünü buruşturarak olasılıkları mantıklı karşıladı.

Başkan:evet.aslında evet.Lanet olsun evet.işte bu adma bu yüzden bu kentin en yaşlısı.Ya bu güne kadar herkesi kandırıp hayatta kaldı yada gerçekten dürüstlüğünü zekası ile birleştirip düşmanlarını yerle bir etti.Canıtın ne diyorsun?

istihparat şefi:Aslında söyledikleri çok mantıklı efendim.Almış olduğum eğitimler doğrultusunda murtaza bey'e hak verebilirim.Kaos egitiminde hainlerin bu yolla hedef saptırdığı'nı öğrenmiştikNitekim çok örneğinide gördük.

Başkan canıtının konuşmalarından sıkıldığını yüzüyle belli etsede cümlesini bitirmesine izin verdi.Murtaza'ya dönüp süzdü ve bi anda parmağını kaldırıp murtazayı işaret etti.

Başkan:bu adam'a güveniyorum.

biraz bekledi,insanlarda vereceği kararı bekledi.

Başkan:sen suçlu değilsin,gözümde sadece bi şüphelisin.Her yönetici ve önde gelen hakkında inceleme başlatılıcak.Ve sen murtaza şuan tek şüpeli olduğunu unutma,eğer gerçek şuçluyu bulamaz isek elimizde büyüklerin önüne atabileceğimiz tek kişi sensin.Bilmiş ol.

effect

https://www.youtube.com/watch?v=fB-VwWbiQkQ

Gözlerim kapalı sadece kulağımda dalga sesleri vardı.Hafif gözlerimi açınca güneş ışını gözlerimi yaktı.Bitkin şekilde doğruldum.Got üstü oturmuşum denize doğru,olanların gerçek olma ihtimalini düşünüyordum.Kötü bi kabus,yüksek bi yerden düştüm ve uyanmış olabilirim.Hayır yatağımda değilim.O kabusun devdıbını yaşıyordum.

Muhtemelen ertesi gündü,kıyıya vurmuştum.Gözlerimi kısınca atladığım duvarı metreler ötesinden görebiliyordum.Burası neresiydi?Bi ada,tropikal bi ada.Sanırım kimseciklerin olmadığı bi yer.Burayı daha önce hiç görmemiştim.Sperm kent'i duvarın diğer tarafında kalmıştı.Kent ile arasında sadece 1 kaç kilometre olmasına karşın,burası keşf edilmemiş bi diyardı.

Aslında yaşadıklarımı göz önüne alırsak burda içinde olduğum durum pekte kötü değildi.Yakalanmadım ve öldürülmedim,dahası duvardan atladım ve şuan sağım.Bir gün öncesinin sabahında sıcacık yuvamda uyanırken şuan bilmediğim bi ada da bilinmezlikler içerisindeyim.Herşey çok ani gelişti ve bütün hayatım değişti.Ev'e dönmenin bi yolunu bulmalıyım.Adanın arka kısmında Kent'e yakın bi kıyı bulursam insanlara rastlayabilirim.

Ayağa kalktım,ellerim harici bi yerimde yara yoktu.Yorgun yorgun yürümeye başladım.Sahil kenarından yürümek tehlikesiz ve en mantıklı yol du.Ağlamaklı yüz ifademle yürüdüm.Saatlerce yürüdüm,yorulsamda bıkmadan usanmadan yürüdüm.Kafam yerde uudum tükenirken,davul seslerini fark ettim.Hemen kafamı kaldırdım ve ses'e doğru son gücümle koştum.Umarım bu zihnimin bana oynadığı bi oyun değildir.

Ses'e doğru yaklaştıkça bunun bi aldatmaca olmadığını anladım,Yarı çıplak 10 kadar spermler afrika tamtam dansı yapıyordu.100 metre kadar yaklaşmama rağmen hala beni fark etmemişlerdi.Ben de onları hayret ile izlerkeyerek koşmayı bırakıp yürüdüm.Bu spermler ya kafayı yemiş yada marjinal takılıyor.Yanlarına 10 metre yaklaşınca içlerinden biri beni fark etti ve donup,yanındakilerine eliyle beni gösterdi.Bi tanesi hariç diğerleri de dansı bırakıp bana baktı.Aralarında en yaşlı olanı dansa devam eden sperme döndü,ardından diğer sperm'e işaret yaptı.Sperm dans etmekte olan spermin ensesine bi tokat attı ve dans'ı tamamen bitirdi.

Spermler bana hayret içinde bakıyor,nerden geldiğimi anlamaya çalışıyordu.Ben ise tek kelime etmeden ne olacağını bekliyordum.Kaslı sperm çatık kaşları ile üstüme yürüyecekken,sanırım grubun önderi olan yaşlı sperm onu hafif bi el hareketiyle durdurdu ve kendisi bana doğru yürüdü,sakin ses tonuyla konuştu;

yaşlı sperm:kimsin sen?

Ne diyeceğimi bilemedim.Onlar için Kim olursam dost,kim olursam düşman olacağımı bilmiyordum.

yaşlı sperm:kimsin sen!
ben:spido.benim adım spido.

ismimi duyunca hep bir ağızdan kahkahaya boğuldular.'Bi yandan kahkaha atarken bi yandan anlaşılması zor şekilde konuşuyorlardı.

ahah ne dedi ne?spido mu ahahahah

Sperm kent içerisinde olsa buna alınırdım fakat burda hiç tanımadığım ve korktuğum spermler'e bişey diyemiycem.Onlar gülünce bende dost canlısı gibi görünebilmek için güldüm.Yaşlı sperm gülmeyi bıraktı,bi kaç soru daha soracaktı.

Yaşlı sperm:nerden geld...

Kahkahaya devam eden spermleri uyarmak için arkasını döndü ve bağırdı kesin be kesin,adaya hiç tanımadığımız bi sperm gelmiş siz hala işin gırgırındasınız..Spermler hemen sustu ve ciddileşti.

Tekrar bana döndü,karizmatik olmaya çalıştığı çok belliydi.

Yaşlı sperm:burda ne işin var?nerden ve neden geldin?
Ben:Efendim ben gemiden düştüm.???ve.vee.yüzerek karaya çıktım.Açım ve korkuyorum.Sperm kente nasıl gidebilirim?
yaşlı sperm:bana hiç gerçekçi gelmedi bu hikaye.Sperm kentten olduğuna eminmisin?
Ben:evet.evet orda yaşıyordum ben.isterseniz gidip sorarız.spido kimdir diye sorabili...

Spermler ismimi duyunca tekrar kahkaha attı.ismim Spermler arasında sizin anlayacağınız şekilde fenasi kerim ismi gibidir.Fatih portakal gülmesede sizler genelde gülersiniz dimi?

Yaşlı sperm tekrardan susturdu grubu.

Yaşlı sperm:benim adım da tonbul daşşak

Dedi,hafif sırıtarak bekledi ve diğer spermlere dönüp baktı.Ardından bana baktı.Kimseden çıt ses çıkmıyordu.South park sessizliği.

Yaşlı sperm:Komik değil mi bu?Ben gülersiniz sanmıştım.

Yaşlı sperm espri yapmaya çalışmıştı,kafasından uydurduğu ismin diğer spermleri benim ismim kadar güldüreceğini düşünmüştü,olmadı.Mahçubiyet içinde tekrardan konuştu.

Murtaza bundan bana nasıl bahsetmemişti. Yıllardır yanımda adam, nasıl gerçekleri benden sakladı.En önemlisi bu gerçekler nedir? Korkumu unutturacak tek duygu merak.

Murtaza hafif kafa sallayarak başkan'a tamam jesti yaptı. Başkan 5 dakika önce sinir krizi geçirirken şimdi gülüyordu. Medya'da gördüğümüz kadarıyla adam naif ve kibar biriydi.Son tanık olduklarımdan siyasetin yalan sanatı olduğunu birkez daha anladım.

Başkan ile aynı odada bulunmayı bırakın, yolda görmemiz büyük ayrıcalık olurdu. Aynı oda da olmamıza sevinecek durumda değilim. Anladım ki bu gerçekler için çok kişinin canı yandı ve yanacak. Fark edilmem halinde tımarhaneye tıkacaklarınıda sanmıyorum.Bu kadar iyi niyetli kesinlikle olmayacaklar.

Başkan kılığını kıyafetini, kravatını düzeltip dışarı ıslık çalarak gayet relaks tavırlarla dışarı çıktı.Oda da kalanlar ise hummalı şekilde konuşmaya başladı.

Murtaza:istediğiniz an sorguya gidebiliriz. Benim kimseden saklayacak sırrım yok.
E.müdürü:önde carlos'u sorguya alıcaz. Bakalım kimden öğrenmiş ve neden kalabalıkta bunları deşifre etme gereği duymuş.
istihparat şefi:Yakınındaki her sperm'i zor günler bekliyor murtaza. Eğer bilgiyi istemeyerek sızdırmış isen sadece bütün yetkilerin alınacak.Yok eğer bu sırrı dayanamayıp birilerine anlatmış isen ölmek için çok genç değilsin, zoruna gideceğini sanmam.

Murtaza kendinden emin bi yüz ifadesiyle anlatılanları onaylasada yutkunduğuda gözümden kaçmadı. Carlos dedikleri sperm'i tanırım, bizden büyüktür. Evime de çok uzak değildir evi. Tımarhaneye atıldığında kimsenin neden atıldığını soracağını sanmam, çünkü adam harbiden keçileri kaçırmış vaziyetteydi. Herşeye şüphe ile bakar sorgulardı. Tıpkı varoş solcuları gibi umarsızca sistemdeki hataları düzeltmeye çalışırdı.Bi kaç kere dergi dağıttığına bile şahit olmuştum.Bu adam'ın böyle bi olay yapmasına çokta şaşırmadığımı söylemeliyim.

Murtaza ve yanındakiler,oda dan başkan kadar neşeli çıkamadılar. Hepsi dışarı çıkıp kapıyı kapayınca bi nebze rahatladım. Buzlarımı çözerek yarım yarım aldığım nefeslerimin acısını çıkarırcasına soluk soluğa nefes alıp verdim. Tüm bunlar aptal bi rüya olmalıydı. Hayır ellerimin acısını hissedebiliyorum.

Korkuyla da girdiğim bu oda da dehşet içinde çıkma planları yaptım. Sessizce yerimden kalktım, ekrana göz gezdirdim. Olaylar yatıştırılmış idi. Sessizce kapıyı araladım koridorda Komutanlar ellerinde evraklar ile hızlı adımlarla yürüyor. Koridordan,geldiğim yerden geri döneceğimi sanmıyorum. Kapıyı yavaşça kapadım, başka alternatifler düşündüm.Oda'nın bahçeye açılan kapısını fark edip kapıya doğru gittim. Acaba bahçeden dışarı giden bi kapı daha varmıydı? Başka çarem yok. Eğildim ve kapıyı açtım, yavaşça örnek yürüyüşü ile çıktım dışarı. Kulağıma önce zincir sesi, ardından köpek hırıltısı geldi. Bahçede devasa büyüklükte bi köpek vardı. Havlamasa bile zinciri sonuna kadar germiş bana bakarak hırlıyordu. Ayaklarım boşaldı korkudan. Yutkundum ve yanından ağır ağır sürünerek bahçe duvarına vardım. Lütfen bu dışarı ile burasının arasındaki tek engel olsun. Sadece bi duvar kaldı kurtuluşuma. Duvarı ellerimle tutarken gözlerim köpekte idi, temkinli şekilde duvarın ötesini görebilmek için ayağa kalktım fakat duvar çok yüksek. Yaralı ellerimle tırmandım duvara.Son bi hamle ile en üstüne çıktım ve toparlanıp baktım.

Oovvv.. Lanet olsun. duvarın arkasında koskoca bi deniz varmış. Deniz rüzgarı saçlarımı dağıtırken ben boş gözler ile denize bakıyordum. Kıyıya en yakın mesafe 300 metre idi.iyi bi yüzücü olmayışımın yanında uçmayıda bilmiyordum. Duvardan deniz seviyesi 10 metre civarındaydı.2 seçenek arasında kalmıştım.Ya geriye dönüp başkalarının elinde ölümü garantiliycektim yada 2 ihtimalli olan 2'inci seçenek ile aşağı inmeye çalışacaktım. Mecbur kaldığında benim gibi korkak bi sperm bile sınırlarını zorlayabilir. Kafamı bahçeye doğru çevirip düşündüm. Köpek iyice dellenmişti.90+ da gol yiyen yılmaz vural cinnetindeydi. Karar verme aşamasında iken köpek zincirini kopardı, üstüme son süraat koştu.Bu duvara tırmanacak güçte bi köpekti, tırmanamasa bile sese gelen askerler yakalar zütürdü. Gözlerimden düşen 2 damla yaş ile yarışırcasına kendimi boşluğa bıraktım. insan olma hayallime 3-5 posta kalmış iken kimsenin cesedimi dahi bulamayacağı bi yerde deniz'e çakılmak üzereyim. Umutlarımın bittiği andayım. Dalga sesleri ve havlayan köpek.En son duyduğum sesler bunlardı.