0
panpa :(
peygamber efendimiz: "hanımına dışkı yerinden yaklaşan kimse lanete uğramıştır." buyurur. başka bir hadîslerinde de: "erkeğe veya kadına arka yoldan yaklaşan kimseye allah, rahmet bakışıyla bakmaz" buyururlar (bkz. ebû dâvûd, nikâh, 45; müsned, i, 86; ii, 444; tirmizî, taharet, 102; mişkâtü'l-mesâbih, ii, 184).
bu ve benzeri hadisler kadınlara dübüründen/anüsten/dışkı yerinden cinsel ilişkiye girmenin haram olduğu hususunda delildirler. dolayısıyla erkeğin karısına dübüründen temas kurması haramdır. ancak şeriat bunun için ceza olarak belli bir ceza koymadığından dolayı bu hususta verilecek olan ceza had cezaları kapsamında değerlendirilemez. tazir cezaları kapsdıbına girer. bu nedenle imam ya da hakimin bu fiili işleyen kimseye caydırıcı ve acıtıcı bir ceza vermesi gerekir. çünkü ceza her ne kadar tazir cezası olsa da caydırıcı ve acı verici olması lazımdır. evla olan bu hususun hakimin takdirine bırakılmasıdır.
böyle kimseler için alınacak en önemli tedbirlerin başında, bütün samimiyetiyle allah’a sığınmak ve kendisini bu beladan kurtarması için gece gündüz dua etmek gelir. sonra iradesini kullanıp, bundan vazgeçme kararlığında olduğunu göstermelidir.
böyle bir günahın tövbesine gelince: buna şu ayeti kerime ile cevap vermemiz güzel olur: “de ki, ey kendi aleyhlerine haddi aşan kullarım! allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. çünkü allah bütün günahları affeder. o çok bağışlayan ve çok merhamet edendir. size azab gelip çatmadan ve artık yardım göremeyeceğiniz zaman gelmeden önce rabbinize yönelin ve o’na boyun eğin” (zümer 39/53-54).
allah (cc) bütün günahları affederse elbette bunu da affeder. yeter ki tövbe edilmiş olusun. tövbe, dönmek demektir. kişinin sonradan bulaştığı günahtan ve kötü durumdan, iyi ve günahsız olan aslına dönmesinin adıdır. eğer kötü fiil tekrarlanıyorsa demek ki dönme henüz gerçekleşmemiştir. ne zaman dönüşsüz bir vaz geçme olursa dönme, yani tövbe de o zaman gerçekleşmiş olacaktır.
öyleyse böyle olan insanların da allah’ın rahmetinden ümit kesmeleri anlamsızdır, hatta günahtır. yeter ki, böyle bir vazgeçmeyi/tövbeyi başarabilsinler.