-
51.
+6Evin yolunu tuttuğumda, boğazıma çoktan bir şey oturmuştu... Elimde olmadan üzülüyordum... Karmaşık duygular içerisinde sokağımıza girdim. Anahtarımı nereye koyduğumu düşünürken, evimizin önünde top oynayan beş-altı tane çocuk olduğunu fark ettim. Bende içimdeki anlamsız sıkıntıyı dağıtmak için mahallede top oynayan çocukları izledim... Bir yandan maçın galibini tahmin etmeye çalışıyordum. Bir yandan da çocukların kaygılardan arınmış hayatlarına özeniyordum.
-
52.
+6Yağmurun altında yoluma devam ediyordum. Öğrencilerin oluşturduğu kalabalıktan giderek uzaklaşmıştım... Önümde duran yol ayrımından sağa sapıp daha önceden hiç girmediğim bir sokağa daldım... Yol boyunca ağaçlarla kaplı bu sokağın yağmurla karışmış hüzünlü kokusu beni iyice duygusallaştırmıştı. Ben de sokak ortasında ağlamamak için kendimi tutup, koşar adımlarla eve gittim. Evin kapısından içeri girdiğimde ise ıslak ve yorgun bir biçimde kendimi yatağa bırakıvermiştim.
-
53.
+6Sonrasında onun fotoğraflarına bakmaya koyuldum... Ondan ayrıldığım vakit benden sakladığı o güzel gülüşünü, bütün pozlarında takınmıştı... Kimi zamanlar saçlarının arkasına sakladığı gözleri ise, bana masumiyeti hatırlatıyordu... Ve ben onun gözlerindeki manayı çözmekle uğraştığım sırada bir mesaj geldi... " Alperen " diyordu. " Bu akşam saat 8'de bizim evin altındaki parka gelir misin? Sana söyleyeceklerim var "...
-
54.
+6Apartmanın giriş kısmına yaklaştım ve zillerdeki isimleri okumaya başladım… Kısa bir soyadı analizinden sonra zillerini buldum ve sert bir biçimde 3 kez zillerine bastım. Kapıya onun çıkmasını diliyordum. Uzunca bir süre bekledikten sonra titrek bir ses duydum… “ Kim o? “ O sesi nerede duysam tanırdım. Bu Elif’imin sesiydi… Onun sesini duyduğumda ne diyeceğimi şaşırmıştım… Biraz kekeleyerek sözlerime başladım. “ Elif benim! Alperen! , Lütfen 2 dakika aşağıya gelir misin? “
-
55.
+6Ve gittim. Gitmeye de devam ettim. Hem de aralıksız bir biçimde, tek başıma… ilk haftalarım, faaliyet raporu alabilmek için müdür yardımcısına yalvarmakla geçti… Ömrüm boyunca yapmadığım yılışıklığı o adama yaptığımı hatırlıyorum. Adama kim bilir kaç kere “ Hocam ne olur şu yoklamayı almayın artık. 12. Sınıflardan bir tek ben kaldım .” dedim. O da benim bu çaresizliğimi fark edip, fırsattan istifade etme yolunu seçti ve nerede ipsiz sapsız bir iş varsa hepsini bana postalamaya başladı... Onun yüzünden her türlü getir-zütür, kes-yapıştır işlerini ben yapmaya başlamıştım…
-
56.
+6Ulan 4 sene lise okuduk söyle bi hikayem olmadi ot gibi basladim ot gibi bitirdim liseyi aq en cok buna uzuluyorum. Neyse guzel hikaye panpa bekliyoruz.
-
57.
+6Ve yaşanan bunca diyaloğun ardından, artık alışkanlığa dönüşen karşılıklı susma oyunumuz tekrar sahne alıyordu. O sessizlikte tüm dikkatimi ona toplamıştım, gözlüğünün ardından bana utangaç bir bakış attığını sezdim ve elini uzattığını fark ettim. “ Görüşürüz “ dedi. Bende elimle onun elini sıkıca kavradım ve “Görüşürüz" dedim. Sonra da aniden ekledim " Peki ya ne zaman? "
-
58.
+6içimdeki hüzünle yaşarken bir yandan da hayatın tüm monotonluğu benimsemiştim… Arada sırada internette takılıyor. Bazen filmlere bakıyor. Bazen sokağımızda top oynamaktan sıkılmayan çocukları izliyordum... Bazen ben de sokağa çıkıyor, şehri turluyor ve sonrasında evime geri dönüyordum. Hayat benim için fazlasıyla sıradanlaşmıştı. Bunun yanında ben de yavaş yavaş sıradanlaşmaya başlamıştım... ve Elif, tüm bu yaşadıklarımızından 1,5 ay sonra...
-
59.
+6Bir süre sonra bu iltifata bir karşılık vermem gerektiğini sezmiştim... O an sadece düşünmeye odaklandığımı hatırlıyorum. Ve söylenebilecek en güzel kelimeyi de bulmuştum... Kravatımı düzelttim. Bakışlarımı onun gözlerine yoğunlaştırdım ve " Sağol" dedim. O ise benim bu akıl dolu cevabım karşısında sadece gülümsemekle yetinmişti.
-
60.
+6Bir cevap gelmedi… Bende çaresizce, sırtımı bahçe duvarına yasladım ve beklemeye koyuldum. Onu beklerken heyecandan ellerimin içi terliyordu. Kafamın içinde ona neler söyleyeceğim konusunda küçük hesaplara dalmıştım… Sonrasında, tam da o anda dış kapının açıldığını fark ettim ve arkamı döndüm… işte oydu gelen... Ne kadar da güzeldi… Benim için hazırlanıp aşağıya kadar inmişti…
-
61.
+5Bunları düşünmeden karar vermek istemiyordum ama onun yanına gitmeden de yapamazdım. Ben de hemen bilgisayara oturup ona geleceğimi söyledim… Kafamın içi, her zamanki gibi yüzlerce düşünce ve ihtimalle dolmuştu… Hatta parka gitmek için giyinmeye başladığım da bile doğru karar verip vermediğimi sorguluyordum. Ama sonrasında sözümün arkasında durmam gerektiğimi ve onu çok özlediğimi fark edip evden dışarı çıktım. Yeterince hızlı adımlarla yürümeye başladım ve buluşma saatimizden 10 dakika önce parka vardım…
-
62.
+5O an gelen mesajın etkisiyle, hayattaki bütün sıkıntılarımı bir kenara bırakarak, hiçbir şeyi düşünmeden ve sadece mutluluğu hissederek evin her odasını, tek tek dolandım… Ama sonrasında, içime bir ağırlık çöktü. Niçin böyle bir şey istiyordu? Niçin bir daha görüşmeme kararından 1,5 ay sonra tekrar bana dönüyordu…
-
63.
+5Yaklaşık 15 dakika sonra ise Elif’i parkın köşesinden girerken gördüm ve yeniden onu görmenin heyecanıyla olduğum yerde kala kaldım… Bu sefer gözüme daha da güzel gözüküyordu… Omuzlarının üzerine düşen saçları rüzgarla oynaşıyor… Kırmızı çizgi eteği de onlara eşlik ediyordu… Benim karşımda durduğunda ise tenime dokunan kokusu düşünme yetimi çoktan kaybetmeme neden olmuştu…
-
64.
+5Onun evine gidene kadar neler konuştuğumuzu cidden iyi hatırlamıyorum… Bir ara, evlerine doğru giderken okul servisimi gördüm. Servisçimiz Adnan önümüzden geçerken bana ters ters bakıyordu. O tesirli bakışlar bana, son ayın servis parasını ödemediğimi hatırlattı... Servis parasını ödemeyi hep unuturdum. Hatta parayı her ay geciktirdiğimden olacak adam bir gün bana " Durumunuz müsait değilse ben babanla konuşurum. " demişti… Ben ise o anın şaşkınlığıyla, 4 gündür cebimde duran servis parasını verememiştim…
-
65.
+5Okulun girişine geldiğimde hava biraz olsun açmıştı. Hiç beklemeden hemen sınıfa yürümeye başladım. Sınıfıma giden merdivenleri son kez çıktım ve içeri girdim. 1 ay boyunca sınıfın boş kalmasını sağlayan onca insan, şimdi sıralarında oturuyordu. En önde, çalışkan numarası yapan bir grup, onların arkasında arada kalmışlığı temsil eden bir grup, en arkada ise benim de mensup olduğum işsiz bir grup. Herkes bir aydır görüşememenin de etkisiyle dur durak bilmeden konuşuyordu. Anlayacağınız ortam tam anlamıyla büyük bir kaostu ve tüm bu karmaşanın arasında benim gözlerim sadece Elif’i arıyordu... Büyük bir heyecanla hemen onun sırasına baktım...
-
66.
+5Ben onun büyüsünde çoktan kapılmışken, Elif bana dikkatlice baktı ve… “ Alperen, seni yüz üstü bırakmamın üstüne buraya gelmeyeceğini düşünmüştüm… Sen ise teklifimi geri çevirmedin ve buraya kadar geldin. Sana çok teşekkür ediyorum... ” dedi. Bunun üzerine ben “ Önemi yok “ diyecektim ama o buna fırsat vermedi ve sözlerine devam etti…”Alperen… Bunu sana nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum ama... ” Yüzündeki gülümseme bir anda silinmişti Elif’in ve titrek gözlerle bana bakarak “Benim” dedi. “2,5 yıldır birlikte olduğum bir çocuk var… Ve onunla yaşadığım onca şeyden sonra onu terk edip de sana dönemem… Eğer böyle bir şeye kalkışırsam, senin o masum sevgine hakaret etmiş olurum…” Bu sözlerden sonra benim yüzüm kıp kırmızı olmuştu. Hem sinirlenmiş hem de kederlenmiştim… Sonrasında kızgın bir tavırla “Peki ya Elif, Bütün bunları söylemek için mi çağırdın beni ?” “Hem de tam 1,5 ay sonra” dedim… O an Elif’in fazlasıyla utandığını sezmiştim… Ayrıca benim anlayamadığım bir şeye de fazlasıyla üzülüyor gibiydi…
-
67.
+4Beyler, Elife fazla bağlanmayın çünkü amk kaşarı bizim gül gibi panpamızı ne kadar üzdüyse adam burada hikaye yazıyor.
Rezler alınıyorlen küfürümüde edeyim, Ananı gibeyim Elif! -
68.
+4Ama gelmedi... Belki karneyi almak için son derse gelir diye düşündüm... Ziller çaldı. Törenler yapıldı. Ardından şiirler okundu. Yine gelmedi... Kendimi o kadar kötü hissediyordum ki, mezun olup okuldan kurtulduğuma sevinememiştim... En sonunda elime karneyi sıkıştırıp evime yürümeye karar verdim. Onunla beraber çıktığımız dik yokuşu hızlı adımlarla tırmanıyordum... Her zamanki gibi servisler yanımdan akıp gidiyordu... Ben ise sadece Elif'i düşünüyordum. Onun utangaç bakışları bir türlü gözlerimin önünden gitmiyordu. Ve bir süre sonra, içimdeki fırtınalara kulak veren gökyüzü de bana cevabını sunmuştu. Bardaktan boşanırcasına yağmur yağmaya başlamıştı…
-
69.
+4Tam o sırada içimden bir şeyler çekildi… Onun o tatlı kokusunu bütün bedenimle kavradığımı hissediyordum ve Elif’in de heyecandan titrediğini sezmiştim… Sonrasında ise ben daha olanlardan bir şey anlamamışken, ani bir hareketle geri çekildi ve “Kendine iyi bak” deyip geçen buluşmamızda yaptığı gibi koşmaya başladı… Ve parktan çıkarken, Elifimin gözlerinden akan yaşları görmüştüm… O manzaradan sonra ben de ona eşlik etmekte gecikmemiştim…Film izlerken birbirimizden sakladığımız o yaşlar, şimdi ikimizin de gözlerinden akıyordu…
-
70.
+4Beyler yazmaya devam edeceğim. Gidişata göre hikaye bu akşam bitebilir.