-
123.
+1Rezzers
-
122.
+1Destekleriniz için sağolun yarım kalmayacağına söz veriyorum
-
121.
+116.bölüm 10 dakikaya geliyor panpalar
-
120.
+1-15-Tümünü Göster
Bir daha asla arabada uyumayacağım.
Baş ağrısı sanki kafamı delecekmişçesine şiddetli. Kollarımda derman kalmamış, öylece uzanıyorum. Yolculuğun büyük kısmında uyumuş olmalıyım.
Bir daha asla arabada uyumayacağım.
Ah, nerede olduğumu bile göremiyorum! Ya kapalı olan gözlerimi açamıyorum ya da etraf karanlık. Arabada uyumak insanı bazen gerçekten sersemletebiliyor! En son ne söylediğim bile aklımda değil.
Sonra farkediyorum.
Gözkapaklarımı açamıyorum. Bu ilaçtan olsa gerek. Annem muhtemelen ağrı kesici vermiştir. El yordamıyla bir şeyler yapmaya çalışsam da hayır, kollarım da kalkmıyor. Kollarımdaki borular da nesi? Ah, eminim annem üzerime pipet falan düşürdü. Peki tam yanımdan gelen 'dıt, dıt' seslerine ne demeli?
Bir daha asla arabada uyumayacağım.
Annemi görmek istiyorum. Uyuyakaldım sanırım. Şu an neredeyim? Öldüm mü yoksa? Cidden hiçbir fikrim yok, ölmüş olmam en iyi ihtimal.
Sonra bana sesleniyorlar. Maya, diyor annem. Ona cevap vermek istiyorum. Onu duyabiliyorum, onu duyabildiğimi göstermem lazım. Ancak hiçbir şey yapmıyorum. Tamamen tepkisizim. Anne, seni duyabiliyorum. Seni hissediyorum. Sonra bir başkasının sesi geliyor.
Hanımefendi çıkın buradan.
Neden bilincimi kaybetmiyorum? Hastalar hastanedeyken bilinçsizlerdir, değil mi? Duyamaz ve hissedemezler. Narkozun etkisindedirler.
Bazı feryatlar duyuyorum. Allah aşkına. Bunlar annemin sesi olamaz, değil mi? Annem niye ağlasın ki? Alt tarafı bana serum falan takmışlardır.
Başım gerçekten çok ağrıyor.
Birden gözlerimin önüne bembeyaz bir perde iniyor. işte o zaman yanımdaki cihazdan gelen 'dıt, dıt' seslerini duyamaz oluyorum. Oksijen tüpünü de hissetmiyorum. Tamamen ben ve beyaz. Gözlerimi açmam bu kez zor olmuyor. Tuhaf bir şekilde doğruluyorum. Kollarımda açılmış damar yolları ve oksijen tüpü yok. Ama hala hasta giysisi içindeyim. Bileğimde beyaz bir hasta bilekliği var.
Saçlarım bile ağırlık yapıyor sanki. Önüm neresi, arkam neresi bilemiyorum çünkü her taraf bembeyaz. Zaman kavramı yok. Rüya alemindeyim sanki.
Sonra kulak kesiliyorum. Eray'ın sesi bu. Rüyasına girebilirim Lale Teyze! Bunu sadece sen yaparsın biliyorum ama ben de yapmak istiyorum! Rüyada onu ikna edebilirim! Bunu yapabileceğime eminim. Sen biliyorsun zaten, bana da öğret. Benim yeteneğim rüyalar.
Gerisi yok. Hiçbir şey duyamıyorum. Eminim ki şu an ölmek üzereyim. Ne güzel. Acaba ne yapsam daha çabuk ölebilirim?
Bulunduğum ortam sanki soruma cevap veriyormuşçasına aydınlanıyor ve önümde devasa, göz kamaştırıcı beyaz bir ışık beliriyor. O kadar görkemli ki oraya doğru adım atıyorum. Tek bir adım sonra kurtulacağım. Işığa ilerliyorum.
Gülümsüyorum. Mutlu hissediyorum. En son arabadayken nasıl hastaneye getirildim acaba? Peki ya hastanedeyken nasıl birdenbire bu beyaz yere gelebildim? Ne kadar zamandır buradayım? Ama dediğim gibi, mutluyum. Bu yüzden sorularıma cevap aramadan aziz bir galip gibi hissediyorum.
Kollarımı güvercin gibi iki yana açıyorum. Bembeyaz, özgür bir güvercin gibi. Işığa ilerliyorum ancak ona bir türlü ulaşamıyorum. Tahmin ettiğimden daha uzaktaymış. Tıpkı bize, kocaman olduğu için yakın gelen ama milyarlarca uzakta bulunan Güneş gibi. Açık renk saçlarım uçuşuyor, rüzgar esiyorsa da hissetmiyorum. Sadece gitmek istiyorum. Telekinezinin olmadığı bir hayat istiyorum.
Işığa yaklaştığıma emin olduğumda duruyorum. Gözlerimi kapatıp son kez ailemi düşünüyorum. Annemi, babamı, ailemdeki diğer herkesi. Sonra sıra o sarı incin saçlara geliyor. Güzel gamzeleri anımsıyorum. Eray... Keşke onunla daha uzun süre vakit geçirebilseydim. Keşke kokusunu alabilseydim. Bu, nedensizce iyi gelecekti biliyorum. Ama şimdi gitme vaktim gelmişti. Tek bir adımla sonsuzlukta olacaktım.
Tüm düşmanlarım kazandıklarını düşüneceklerdi. Ama biliyor musunuz?
Kazanmışlardı.
Bu umrumda değildi. Daha çok gençtim ve ölecektim ama mutluydum işte. Bu lekeli yetenekten kurtulacaktım. Kaçarak yaşamaktan kurtulacaktım. Başından beri özgür olmak istemiştim ve özgürlüğün tek anahtarı ışığı takip etmekteydi.
Sonra onu duydum.
Maya.
Arkamı dönmeyecektim. Bu Eray'ın sesiydi ama konuşan Eray değildi. Kandırılıyordum. Işığa gitmemi engellemek istiyorlardı ama gidecektim.
Maya.
Sonra tekrar konuştu. Bana doğru yaklaş. Bizim aramızdaki bağı görmüyor musun? Bana doğru gel. Işığı değil, beni takip et.
Ona döndüm ve şok oldum. Bal rengi gözler beni karşımdaki ışıktan daha çok büyülemişti. Işığa tekrar baktım. Eski cazibesini yitirmişti sanki. Eskisi gibi parlamıyordu. Ya da parlıyordu ama o kadar emin değildim artık.
Yaşamak mı, ölmek mi?
Bunu bilmiyordum.
Sadece Eray'a doğru gitmek istiyordum. O gittikçe uzaklaşıyordu ve ona doğru ilerlemeden önce yankılanan sesini duydum.
"Bizimle kal ortak."
---
ÜÇÜNCÜ KiŞi AĞZINDAN
Tüm bunlar olurken istanbul'da bir evde iki genç, hastaneden gelen haberleri takip ediyorlardı.
"Maya iyileşiyormuş," dedi gençlerden biri. Diğer genç ise gülümsedi. Maya'nın iyileşecek olması onu korkutmamıştı.
"Merak etme. Bu uzun sürmeyecek. Yakında onu bir yakaladık mı, tak tak tak, hemen öbür tarafı boylar."
"Sen onu bunu bırak da, şu kaza olayı da çok iyi oldu. Neredeyse biz de zarar görecektik ama sen iyi ki son anda direksiyonu kırdın. Yoksa Maya'ları öldüreceğiz derken az kalsın biz de gidiyorduk." diyerek gülmeye başladı gençlerden biri.
Diğer genç ise önünde bulunan boy aynasına bakıyordu. Esmer tenli, ince ve uzundu. Ve sonra diğer gencin zorlukla duyacağı bir ses tonuyla konuştu; o her zaman kısık sesle konuşurdu.
"Önce Eray'ın işini bitirelim."
Bu bölüm çok önemli 16 bugün içinde geliyor hazırladım. iyi okumalar. -
119.
+1Rezzzzzz
-
118.
+1Rezerved
-
117.
+1 -1-14.1-Tümünü Göster
Dışarıda fırtına vardı ve gök her gürlediğinde içim ürperiyordu. Eray televizyonda Leonardo DiCaprio'nun bir filmini izliyordu, annemler ise başka bir alemdeydi.
Hırkamın kollarını biraz daha indirerek ayağa kalktım. "Eray mutfağa gidiyorum bir şey ister misin?" diye sordum ancak Eray dikkatini televizyondan ayıracak gibi değildi. Pes ederek mutfağa ilerledim. Bakır rengi tezgah ve ahşap dolaplar vardı, dizaynı sevmiştim. Buzdolabından süt alarak bir bardağa koydum ve salona doğru yöneldim.
içeri girmemle Eray bana bakarak söze girdi. "Hayır, sağol."
"Ne?"
"Bir şey ister misin diye sordun ya." dediğinde kendimi gülmekten alamadım.
"Sen hala orada mısın?" derken hala kıkırdıyordum. Tekrar televizyona döndü. Annemler aralarında fısıldaşıyorlardı. Muhtemelen evin koridorunda bulunan alarmdan bahsediyorlardı. Lale Teyze güvenlik için taktırmıştı. Cesaretimi toplayarak yanlarına gittim.
"Bana ne olduğunu anlatabilir misiniz? Belki neden tehdit altında olduğumu bilirsem ben de kendimi savunmak için bir şeyler yapabilirim."
Annem pes etmiş bir edayla nefesini verdi. Lale'ye dönerek, 'anlatayım mı' tarzında bir bakış attı. O da başını salladığında annem bana döndü.
"Dolunay geçen haftalarda Lale'ye takip edilmekten yakınıyormuş. Sürekli, 'Eray'la gezerken biri bizi takip ediyor anne' diyormuş. Lale de şüphelenerek araştırmaya girişmiş. Ben senin odanda kamera bulduğumda bunları bana anlattı. Şüphelendik. Sokaktaki mobeseleri falan incelettik ama hiçbir sonuca erişemedik. Nasıl oldu bilemiyoruz. Ve açıkçası... Korkuyoruz Maya."
Eray'ın tepkisini görmek için ona döndüm ama o hala, hala film izliyordu. Annemlerin yanından kalkarak kumandayı aldım ve kanalı değiştirdim.
"Ver şunu!" diye bağırdı Eray.
"Tuhaf davranıyorsun! izleniyoruz ve sorunu çözmek için bile uğraşmıyorsun Eray! Yeteneğini kullan bari. Hiçbir şey yapmadan durma."
"Maya pardon da sen ne yapıyorsun?"
Annemler bize müdahale etmese tartışmaya devam edecektik. Annem aramıza girerek bizi susturdu ve odalarımıza gidip uyumamız gerektiğini söyledi.
Ben sessizce merdivenlerden çıktım, Eray ise hala bir şeyler hakkında sitem ediyordu. Üst katta annemle beraber kalacağım odaya girdim. Dışarıdaki fırtına buradan daha fazla duyuluyordu. Pencereyi sıkıca kapatmama rağmen ses hala gitmemişti. Oflayarak geri aşağı indim.
"Anne ben burada yatacağım. Yukarıda fırtına sesleri duyuluyor."
"Delirdin mi Mija, odaya gitsene. Bir şey olmaz." Bana Mija dememesi gerektiğini ona defalarca söylemiştim. Sesimizi duyup merdivenlere gelen Eray da "Mija," diyerek kıkırdamıştı. 39
Lale Teyze araya girdi. "Kız burada yatmak istiyorsa burada yatsın işte."
Bu kadını sevmeye başlamıştım.
Yastığımı ve battaniyemi alarak tekrar salona indim. Annemler ve Eray uyumak için yukarı çıkmışlardı bile. Koskoca salonda tek başıma uyuyacaktım. Hem de fırtına varken.
Gözlerimi kapattım. Bir süre sonra uyumuş olmalıyım.
Koca bir gümbürtüyle gözlerimi açtım. Daha etraf kapkaranlıktı ve koridordan kırmızı ışıklar geliyordu. Alarm.
Feryatlarla merdivenlere yöneldim. Annemler hemen koşarak yetişmişlerdi, koridorun ışığını açtılar. Alarm hala deli gibi ötüyordu. Biri kapıyı zorluyordu! Annem, "Maya hemen yukarı git!" diye bağırdı. Biraz tereddüt etsem de yukarı doğru koştum. -
-
1.
0Olum hızlı yaz şunu 2 saat olmuş en heyecanlı yerinde yapma bari amk
-
-
1.
015.bölüm geldi panpa 16.bölüm 10 dk sonra
-
1.
-
1.
-
116.
+2-13.2-Tümünü Göster
"Sizi de onlar kadar çok seviyor Maya. Kabalık etme."
*)" >*~
Dondurucu soğukta hepimiz evin salonunda oturuyorduk. Klima açıktı ve kapılar kilitliydi. Neredeyse akşam olmuştu.
"Bakın çocuklar," dedi Lale Teyze. "Sizi ne olursa olsun korumak zorundayız. Yarın şehre ineceğim, arada oradaki duruma bakıp geri geleceğim. Kimseye bir şey çaktırmamak zorundayız."
"Ne kadar süre kalacağız burada?" diye sordu Eray. Aramızdaki buzları biraz olsun eritmek için "Aynen," diye katıldım ona.
"Tehlikenin geçtiğinden emin olana kadar. Ayrıca Esin, yani annen Eray, bize orada bir yanlışlık sezerse hemen bildirecek."
"Bizi niye koruyorsunuz?" dedim sert bir tavırla. Artık cidden sıkıcı olmaya başlamıştı.
"Dünya daha iyi bir yer olsun istiyoruz Maya. Bunu sadece bizim gibi insanlar sağlayabilir. Size zarar gelirse bu psişik yayılma tamamen ortadan kalkar."
"ileride çocuğum da yetenekli mi olacak?" diye sordum.
"Annesi de babası da yetenekli olursa, evet."
Dur biraz. Bu imkansızdı çünkü çocuğumun yetenekli olması için sadece Eray'la evlenmem gerekiyordu!
Eray ve ben dehşetle birbirimize baktık. Lale Hanım gülmesini bastırarak konuştu.
"Tamamen emin değiliz elbette."
Annem bize kurabiye getireceğini söyleyerek mutfağa yöneldi. Lale Teyze de bize döndü.
"Siz kavga mı ettiniz? Hatta kızımla oğlumun adı geçiyordu?"
Eray ile ben aynı anda, "Aramıza hallettik," dedik. Ama halletmemiştik. Halletmemiştik işte. Hala bana sinirliydi.
"Mayacığım, ben annenin yanına gideyim de siz konuşun."
Odadan çıktığında Eray ile başbaşa olmanın verdiği gerginlikle tırnak yemeye başladım. Onun hiç konuşmaya niyeti yok gibiydi. Tenezzül etmeden çevresini izliyordu ama sağa hiç bakmıyordu çünkü ben vardım.
Cesaretimi toplayarak, "Bir şey söyle," dedim. Böyle davranması canımı haddinden fazla yakıyordu.
Lütfen bir şey söyle.
"Burası da çok güzelmiş," diye mırıldandı. Hala bana bakmıyordu.
"Evet ve telefon çekmiyor. Dolunay'ì arayamazsın." diye fısıldadım.
"Sen de Pars'ı arayamazsın," dedi sakince.
"Telefon numarası bende yok ki." diye omuz silktim. Eray hala sadece önüne bakıyordu ve yüzü ifadesizdi. Bana bakmayacağını bildiğimden çekinmeden onu incelemeye başladım. Yüzü sinir bozucu derecede pürüssüzdü, yüzünde ben ya da sivilce hiç yoktu. Dudakları her zamanki gibi kırmızı ve nemli duruyordu.
"Ne bakıyorsun?" diye sordu hala önüne bakarak.
"Özür dilerim," diye fısıldayarak kollarımı bağladım.
"Ne düşündüğümü biliyor musun?" diye sordu.
"O benim yetenek alanıma girmiyor."diye karşılık verdim.
"Bence benden özür dilemelisin." dedi. Ondan özür falan dilemeyecektim.
"Hayır, sen benden özür dilemelisin"
"Neyse ne işte, seninle küs kalmak hoşuma gitmiyor. Gece rüyamda seni göreyim dedim. Odanda oturmuş ağlıyordun."
"Ya sen ne yapıyordun?" Gerçekten merak ettiğim bu soruyu ona yönelttim.
"Seni izliyordum. Yani sana bakıyordum. Hep yaptığım şey zaten." Dedikten sonra pot kırmış gibi düzeltmeye girişti. "Yani, ağlarken falan işte."
"Anladım."
Onunla her zaman konuşurken kendimi rahat hissediyordum ama şimdi gerilmiştim. O da aynı şekilde stresten öylece duruyordu.
"Şu yastığı kafana atarım," diyerek güldüm.
"Atamazsın."
Yastığı kafasına fırlatmamla ikimiz de kahkaha atmaya başlamıştık. O da yanında duran yastığı bana fırlattı. Koltuğun üstünde ayağa kalkarak yastık savaşı yapmaya başladık. Kahkahalarla gülüyor, bozulan topuzumu umursamayarak yastıkla ona vurmaya devam ediyordum. Tüm kavgayı unutmuş gibiydik. Eray tüm içtenliğiyle gülüyordu. "Düzelt şu saçını," diye kıkırdadı.
"Barıştık mı ortak?" diye sordum. Bugün olan en iç açıcı şeydi bu.
"Barıştık ortak."
14. Bölüm de bugün gelecek sizi bekletmeyeceğim panpalar. -
115.
+2-13.1-Tümünü Göster
Odamda ağlarken Eray'ı düşünüyordum. Niye bu kadar kızmıştı ki? Beni sadece kendisi korumak istiyordu, bu bencillikti. Suçlu olduğumu bilsem özür dileyecektim ama suçlu falan değildim.
Ayrıca Lale Hanım'ın 'izleniyoruz' derken ne kastettiğini anlamamıştım çünkü hemen ardından kadın topuklarının üzerinde dönerek uzaklaşmıştı. Beni gerçek hayatta da, rüyamda da yalnız bırakmalarını istiyordum. Uyku bile gerçeklerden kaçmama çare olmuyordu çünkü rüyamda yine kadını görüyordum. Tek çözüm ölmekti galiba.
Telefonumun çalmasıyla ekrana baktım ve 'Eray' yazısını gördüm. Hiç düşünmeden açtım.
"Alo Eray?"
"Konuşmamız gerek. Bahçedeyiz." Neden çoğul konuştuğunu anlamasam da ona soramamıştım çünkü bunu söyledikten hemen sonra telefonu kapatmıştı. Anneme haber vermek için salona gittim, annem yoktu. Telaşla kendimi dışarı attım.
Lale Hanım, Eray, Eray'ın annesi olduğunu tahmin ettiğim kadın ve annem bekliyordu. Bir arabanın başında.
"Ne oluyor anne?" diye sordum. Eray dışında herkes bana bakıyordu. Annem elinde tuttuğu belgeleri cebine tıkıştırarak mırıldandı. "Gidiyoruz."
"Ne? Nereye?" dedim. Eray'ın annesi konuştu. Sosyetik bir ses tonu vardı. "Tatlım, sizleri güvende tutmak istiyoruz. Ne olduğunu Eray da bilmiyor. Sorma, olur mu? Benim şimdi gitmem gerek. Hepiniz Allah'a emanet olun." dedi ve köşede duran jeepine binerek uzaklaştı.
Lale Hanım ve annem bizleri arabaya bindirdi. Ön koltuğa ikisi yerleşmişti ve arabayı Lale kullanıyordu.
Senin çocukların var, diye geçirdim.
Ne diye Eray ve beni korumak istersin ki. Senin akraban bile değiliz.
"Anne, neler oluyor? Güvende değil miyiz?" diye sordum merakla. Eray ise hiç konuşmuyordu. Merak etmiyor muydu cidden?
"Maya ben evde kamera buldum. Senin odanda."
"Ne?!" Şoke olmuştum. Eminim ki üzerimi giyinirken bile beni izlediler!
"Elis ve Sare dışında yeteneklerinizi bilenler var," diye devam etti Lale Teyze. "Ve ben bunu hissediyorum."
Eray söze girdi. "Ben kaçmak falan istemiyorum Lale Teyze." Kullandığı iğneleyici ton beni yanında istemediği anldıbına geliyordu. Ağlamamak için kendimi zor tutmuştum. Araba son hızla giderken duyulan tek ses tekerlerin çakıllı yollarda ilerlerken çıkardığı sesti, yani ağlasam duyulmayacaktı bile.
Annem en sonunda açıklamaya girişmişti. "istanbul dışında bir eve gidiyoruz. Bir süre orada kalmamız gerekecek. Lale zaten çocuklarına işi olduğunu söyledi, ben de yanıma giysi falan aldım. Sağolsun Esin Hanım da gereken her şeyi yaptı bizim için, harika bir annen var Eray."
Eray, "Teşekkür ederim," diye mırıldandı. Hala benden en uzak koltukta oturuyordu ve arka koltukta oturmamıza rağmen emniyet kemerini takmıştı.
Uzun bir yolculuktan sonra ıssız bir yere gelmiştik. Karşımızda demirlerle çevrili, lüks bir ev duruyordu. Annemler valizleri bagajdan alırken Lale Teyze Eray'a evin anahtarlarını uzatmıştı. Eray hızla evin kapısını açarak valizleri içeri taşıdı. Ben öylece duruyordum.
O kadar saçma bir gündü ki.
içeriye şuursuzca girerken anneme yavaşça, "Bu kadın niye çocuklarını bırakıp bizimle geliyor?" diye sordum.
Geç geldi ama olsun panpalar iyi okumalar. -
114.
+1Rezerve
-
113.
+1Saaansn
-
112.
+1rez panpa
-
111.
+1Hadi panpaa devam et
-
-
1.
+1Geldi panpa yeni bölüm
-
1.
-
110.
+1Hadi amk nerde devamı
-
-
1.
0Şimdi attım panpa
-
1.
-
109.
+1Daha önce okuduk bunları
-
108.
+1Rezerved
-
107.
-1Beyler Bu Oçun Nereden Çaldıgını Bulup Hikayenin Sonuna Kadar Okudum isteyene Link Atarım
-
106.
0Rezervasyon
-
105.
0Rez okurum belki
-
104.
0Rezervasyon
başlık yok! burası bom boş!