-
26.
0Amatorce ama cokta kotu degil
-
27.
+8 -1-6-
"işte sonra da kadın, Elis'e olanların benim suçum olmadığını söyledi." diyerek bitirdim. Eray karşımda yara bere içindeki suratıyla oturmuş beni dinliyordu.
"Bunları zaten anlatmıştın," dedi. "Ve rüyandaki kadına bakılırsa sadece Elis'e olanlardan değil, diğer insanlara verdiğin zararlardan da haberdar. Bu da seni izlediği anldıbına geliyor." sözleriyle nedensizce içim ürpermişti.
Acaba beni şu anda da izliyor muydu?
"Sanmam." dediğinde ifadesizce ona baktım. Düşüncemi sesli bir şekilde söylemiştim.
"Ne düşünüyorum, biliyor musun?" dudağını yuvarladı ve gözlerini kıstı.
"Neymiş?"
"Kadını bulalım. Yani, biliyorsun bence bulabiliriz." Buna cidden inanıyor muydu?
"Eray, o nasıl olacak?"
"Rüyalar hakkındaki yeteneğimi biliyorsun. Kadını tarif et, belki benim de rüyama gelir. Çünkü ben uyurken bazenleri rüyalarımı yönetebiliyorum, buna her ne deniyorsa işte. Sonra... aklımdan geçen kişileri rüyamda görebiliyorum. Onu da görebilirim."
Tereddüt ettim. Saçma geliyordu ama denemekten ne çıkardı ki? "Onu tarif mi edeyim?" diye sordum. Başını salladı.
Kadının görünüşünü anımsamaya çalıştım.
"Mavi gözleri vardı. Buz gibi bakışları vardı bir de. Otuzlarında veya otuzlarının sonlarındaydı sanırım. Sarışındı ama saçları koyu renkti. Sonra... beyaz giyinmişti. ince, uzun suratlıydı. Aslına bakarsan Vera Farmiga'ya benziyordu."
Sırıtışı yüzüne yayıldı. Bir süre ikimiz de sessiz kaldıktan sonra konuştu. "Ey Vera, bu gece rüyama gel." demesiyle kahkaha atmaya başladım. Uzun bir süre sonra kendime geldiğimde, "Bunun olacağına emin miyiz?" diye sordum.
"Bence kesin olacak."
Odamda oturduğum yerden ışığı söndürdüm. Başımı yastığa nihayet koyduğumda, Eray'ın uyuyup uyumadığını düşünüyordum.
istediği kişiyi rüyasında görebildiğini söylemişti. Acaba rüyasında hiç beni görmek istemiş miydi?
Bir dakika, bunu niye düşünüyordum ki? Kafam allak bullak olmuştu sanırım. Daha fazla saçmalamamak için gözlerimi kapattığım anda telefonum mesaj bildirimiyle titredi. -
28.
0Sen yaptinda bize ögretiyorsun yarak ali
-
29.
+1Devam et rezz .
-
30.
+3-6.2-
'Uyumadıysan rüyamda kadını görebilmem için bana ninni söyle. Uykum yok.
-Eray.
Mesajı beni gülümsetmişti. Ama onu bozmak için, mesajını komik bulmadığımı yazdım. Ve uyuması gerektiğini.
Ertesi sabah okuldayken Eray yanıma geldi ve başını iki yana salladı. Olmamış mıydı?
"Maalesef," diye mırıldandı. "Rüyama girsin diye dua etmekten uyuyamadım bile
"Şimdi ne olacak?" diye ofladım. Bir şeyi beceremedin be Eray, alt tarafı birini rüyana girdireceksin.
Alt tarafı.
Birbirimize bakıp öylece bekliyorduk. Bu işi çözecektim. Eray da çözecekti. Başka bir ihtimal düşünmek istemiyordum.
Sınıfa Dolunay'ın girmesiyle bakışlarımı ona yönelttim. Bir an yanlış şeyi mi gördüm acaba diye düşünmekten kendimi alamamıştım. Dolunay o güzelim bakır rengi saçlarını... boyatmıştı.
Yeni saçları platin renginin vermiş olduğu olgunluk ve özgüvenle dalgalanırken onun tam bir salak olduğunu düşünüyordum! Ben doğal kızıl olsam saçımı asla boyatmazdım. Hem de bana yakışmayan bir renge hiç boyatmazdım.
Eray Dolunaya baktı ve birkaç saniye bekledi. Sonra dudakları alayla kıvrıldı, kesin kızı üzecek şeyler söyleyecekti.
\"Bu ne hal böyle Dolunay? Yoksa Paris Hilton olmaya mı karar verdin?\" Ve evet, dediğim gibi de olmuştu. Dolunay yüzü kıpkırmızı bir halde öfkeyle tısladı. \"Sanane benim saçımdan!\" Sonra da uçarak sınıftan çıktı, gitti.
Eray\'a karşı hassas olması dikkatimi çekmişti. Ondan cidden hoşlanıyor olmalıydı ama şu an cidden bunu düşünemezdim.
Eray\'ın omzuna vurarak, \"Kız kesin ağlıyor. Kaba şey,\" demekle yetindim.
Sonra ise sıramdaki hareketlilikle gözümü oraya çevirdim.
Defterim yerden 5-6 santim yukarıdaydı ve öylece havada duruyordu.
Ama onu havaya kaldıran ben değildim ki. -
31.
0Hadi panoa
-
32.
+5-7-Tümünü Göster
Gözlerime inanamıyordum. Bir an sanki dünya dönmeyi bırakmıştı, kimse defterin havada yüzdüğünü görmüyor muydu?
Defter gittikçe ilerledi, ilerledi ve yere kondu. Bir kadının ayağının dibine.
Rüyamda gördüğüm kadındı bu.
"Bak, ben de senin gibiyim Maya. Defteri uçurmaktan daha fazlasını yapabiliyorum." Sesi tıpkı rüyamdaki gibi yankılanıyordu.
"Sana yardım edebilirim, sana ancak ben yardım edebilirim."
Sonra kadın arkasını dönerek gitmeye başladı. Ben de hipnotize olmuş gibi peşinden ilerliyordum. Kadının çevresinde beyaz bir ışık demeti ve sis vardı ama beyaz elbisesinin eteklerinin dalgalandığı görülebiliyordu. Kadın koridorda ilerliyordu hala.
Sanki başka bir dünyaya ait gibiydi.
Sonra birden durdum. Gözlerimi açıp kapadım ve koridorun ortasında beklediğimi farkettim. insanlar yanımdan hızlıca geçip gidiyordu ve ben tam ortada, öylece duruyordum.
Eray'ın sesi beni gerçek hayata döndürmüştü. "Maya, neden birdenbire gittin? Neler oluyor?"
"Sen," devam ettirmekle ettirmemek arasında kalmıştım. "Sen de görmedin mi?"
"Neyi?" diye sordu.
"Az önce defter... Ya, defter uçuyordu. Ben de takip ettim. Sonra o kadını gördüm. Benim gibi olduğunu söyledi. Ve bana yardım edebileceğini söyledi."
"Gökte ararken yerde bulduk yani. Peki, ona her istediği zaman insanlara görünüp yok olmasının sana bir yardımı olmayacağını söyledin mi?"
Konuşmamız, Dolunay'ın kolumu tutmasıya bölünmüştü. "Maya, biraz gelir misin?"
Eray kollarını göğsünde kavuşturup omuz silkti. "Gelemez."
Dolunay, "Merak etme. Lezbiyen değilim," diyerek beni çekiştirdi. Bahçedeki bir banka oturduğumuzda üzgün göründüğünü farkettim. "Ne söyleyeceksin?" diye sordum.
Derin bir nefes aldı. "Ona benimle uğraşmamasını söyler misin? Dedikleri bazen... Bazen fazlasıyla canımı yakıyor." Konuşurken gözleri dolmuştu. Eray'dan bahsettiğini anlamamak mümkün değildi zaten.
Ama Eray böyleydi. Yerli yersiz konuşan, düşünmeden söz söyleyen bir dengesizdi.
Dolunay'ın sesi çatallaşmıştı. "Kesin yeni saçlarımı da beğenmedi."
"Bir dakika, o beğensin diye mi boyattın?"
Ela gözleriyle bana baktı. Ağlamak üzere olduğu besbelliydi ama kendini sıkıyordu. Yutkundu. "Tabi sadece Eray yüzünden değil ama, ne bileyim, bu rengin bana yakıştığını söyleseydi nedensizce mutlu olacaktım."
Keşke benim de tek derdim saçlarım olsaydı Dolunay.
"Maya bu arada," boğazını temizledi. "Bu kadar duygusallık yeter. Günlerdir Sare ve Elis'ten haber alamıyorum. Okula da gelmiyorlar. Şey, dikkat et olur mu?"
"Beni korkutmuyorlar," diyerek gülümsedim. "Ama seni her neyle tehdit ettilerse belli ki bayağı bir korkutmuşlar."
"Öyle söylemesen? Kendimi kötü hissediyorum."
"Neyse, zaten geride kaldı."
Bu arada Eray önümüzden geçip basketbol sahasına girmişti. Arkadaşlarıyla basketbol oynamaya başlarken neşeli görünüyordu. Dolunay onun o haline gülümsemişti.
"istersen onunla konuşabilirim," dedim. "Benim sözümü dinliyor."
"Bilmem ki, nasıl olur?" diye sordu kuşkuyla.
"iyi olur, iyi olur."
*)" >*~~
"Dolunay'ı üzüyorsun." pat diye konuya girmiştim. Eray umursamaz bir tavır takınmıştı yine, elleri skinny pantolonunun cebindeydi. "Dolunay da ölümüne hassas olmasın o zaman. Ben sadece şaka ediyorum."
"Eray, o sadece sana karşı hassas. Şaka yaptığında onunla dalga geçtiğini düşünüyor." Şimdi Dolunay ve Eray'ın arasını yapıyordum. Sevgili olduklarını düşündüm. Yanlarında Telekinezi yapabilen anormal bir kız görmek istemezlerdi büyük ihtimalle.
"Benden hoşlandığını söylediysem o kadar da değildir Maya. Hiç sanmıyorum."
"Peki. Sen yine de özür dile." dedim.
"Öyleyse doğaüstü güçler olan araştırmamıza devam edelim mi ortak?" diye sordu alayla.
Koluna girip yakamı düzelttim. "Devam edebiliriz ortak." -
33.
+6-8-Tümünü Göster
Ortakla beraber saatlerdir psişik güçlerin kontrolü üzerinde çalışıyorduk. Ancak internette psişik güçlerin belli bir uğraştan sonra farkedildiği yazıyordu ve bu Eray ve benim için uygun değildi. Daha seküler bir konu arıyordum, bu yüzden yabancı kaynakları da taramış ve tek tek çevirmiştim.
Eray'ın nidasıyla yerinden sıçradım. "Ooo!" Sol elini yumruk yaparak ağzına zütürmüştü. "Maya bir şey buldum."
Odamın kapı kilidini uzaktan kontrol ederek yatağımın yanındaki puf koltuğuma, Eray'ın oturduğu yere gittim. Yanına oturmamla cep telefonundaki ekranı deyim yerindeyse gözüme sokmuştu.
Ekranda Fransızca bir şeyler yazıyordu, hemen altındaki çeviriyi sonradan farketmiştim.
Başlık, "Doğuştan Yetenekli Olanlar Klübü" anldıbına geliyordu. Altında ise bir sürü yorum vardı.
"Tüm bunları çeviremeyiz," dedim ona. Onaylarcasına başını salladı.
Bir süre sonra aklına yine parlak bir fikir gelmiş olmalıydı ki, "Buldum," dedi. "Dolunay Fransızca dersi alıyor."
"Peki ne diyeceğiz ona? Yani mesela, ben olsam neden arkadaşlarımın sihir hakkında araştırma yaptığını bilmek isterdim."
"Sen orasını bana bırak," diye mırıldandı Eray.
*)" >*~
Eray'dan nefret ediyordum. Dolunay'ı göz göre göre kullanıyordu. Bana halledeceğini söylemişti, Dolunay'ı bizim eve getireceğini nereden bilebilirdim ki?
"Hoşgeldin Dolunay," dedim. Dolunay mutsuz görünüyordu.
"Ya ben de kendimi pek iyi hissetmiyordum. Eray da 'yardımın gerek' deyince kafa dağıtırım diye düşündüm. Sorun olmaz değil mi?"
"Yo hayır, ben geleceğini bilmediğimden şaşırdım biraz," diyebilim. Bu arada Eray'a ölümcül bakışlar atıyordum. Onu öldürecektim.
Dolunay, Eray ve ben odama girdiğimizde Dolunay direkt yatağımın üzerine oturmuştu. "Ee, konu neymiş?" diye sormasıyla Eray ile göz göze geldik. Bunu hiç düşünmemiş miydi?
"Biz Maya ile bir site bulduk. Fransızca yazdığı için çeviremeyiz diye düşündük. Hani sen belki yardımcı olursan işimiz kolaylaşabilir."
"Peki neyle ilgili bu site?" Dolunay kuşkulu görünüyordu. Bu sefer yalan uydurma sırası bana gelmişti.
"Wattpad'i biliyor musun? Ben orada büyücülükle ilgili bir hikaye yazıyorum, şimdi Türkçe sitelerden alıntı yapmayayım dedim."
"Anladım, başlayalım o zaman."
Dolunay çevirirken Eray tırnak yiyordu, ben de bıkkınlıkla çevreme bakınıyordum. Eray'ın benimle göz göze gelmemeye çalıştığı bariz bir şekilde belliydi. En sonunda "Eray biraz gelir misin?" diyerek odadan çıktım. Evin koridorunda Eray'ı beklemeye başladım. Hala gelmemişti. Odaya tekrar girerek hala oturmakta olan Eray'ın kolunu tutarak dışarı çıkardım. Onu azarlayacağımı anlamış olmalıydı ki, hemen savunmaya geçmişti.
"Maya bak özür dilerim ama Dolunay'ı kullanmıyorum ki. Sadece rica ettim işte."
"Bal gibi de kullanıyorsun. Söylesene, onunla işin olmadığı zamanlar kıza hiç selam verdin mi? O bunu görmeyecek kadar sana tutulmuş olabilir, ama ben görüyorum. Lütfen Eray. Bu son olsun, tamam mı?"
Vay be. Bende ne yetenek varmış, edebiyat parçaladım resmen. Eray tam ağzını açacakken içeriden Dolunay'ın sesi geldi. "Bitti çocuklar!"
Odaya aynı anda girmiştik. Dolunay ellerini birbirine sürterek ayağa kalktı. "Bizim eve matematik hocam gelecek. Geç kalmayayım ben. Sonra görüşürüz." Ona cidden üzülüyordum. Belki o da anlıyordu Eray'ın onu sadece kullandığını. Ama ona yakın olabilmek için her dediğini kabul ediyordu işte.
Dolunay gittikten sonra Eray'la aynı anda odama koşup çeviri kağıdını elimize almıştık. Uzun süre okuduktan sonra belleğimde oluşan düşünceler tam anlamıyla kafama yerleşmişti.
Doğru nefes. Olumlu tarafa yönel ve doğru şekilde hareket et. Yutkun.
Affedersiniz ama bunlar ciks pozisyonlarından başka bir şey değildi. Bunu ben de biliyordum. Kızı o kadar çağırdık, çeviri yaptırdık ve ortaya çıkan şey bu mu yani?
*)" >*~
Ertesi gün okuldaki sıramda otururken kalemimi elimde çeviriyordum. Bu hareketleri bana Eray öğretmişti. Kalem parmaklarımın arasında dönerken zihnimde hala bazı soruları cevaplandırmaya çalışıyordum.
Aklıma yine rüyalarımdaki kadın gelmişti. Sonra Elis, Sare, ve sonra daha eski anılar... Bu bir yetenek değildi. Olmamalıydı. Bu olsa olsa ölümcül bir hastalık olabilirdi. Fizik kurallarına aykırıydı bir kere.
Sondan bir önceki derste sıramda bunalmaya devam ederken sınıf kapısı tıklatılmıştı. Gelen kişiye bakmıyordum, ancak sesini duyduğumda başımı kaldırdım ve onunla göz göze geldim. Bir an, şeyi mi görüyorum acaba diye düşündüm. Tekrar baktım.
Rüyamdaki kadın.
Sınıftaydı ve normal giyinmişti. Ama oydu, biliyorum. Kulaklarım uğuldamaya başlamış, yüzümü ateş basmıştı. Defalarca rüyama girmiş, benim gibi yetenekli olduğunu, bana yardım edebileceğini söylemişti. Şimdi ise normal giysiler içindeydi ama onu hemen tanımıştım. Ses tonu, yüzü... Kadın hocaya döndü ve konuşmaya başladı.
"Kızımı biraz erken alabilir miyim acaba?"
Ben öylece kalakalmıştım. Aynı kadındı.
Hoca, "Tabi, hanımefendi. Kimin velisisiniz?"
Kadın o buz gibi bakışlarını benden çekip öğretmene yöneltti.
"Dolunay Arslan'ın annesiyim." -
-
1.
0Vay amkk
-
2.
0Obaaaaaa
-
3.
0Benim Soyad da Arslan Amk
diğerleri 1 -
1.
-
34.
-1Aptal oç
-
35.
+1La olum alıntı yazaydın bari
-
36.
+1Rezzzerved
-
37.
+1Farklı konu okurum ben bun
-
38.
0Okuyabülürüm
-
39.
0Rez gece burdayım
-
40.
0rezerve
-
41.
+1Devam et amk zaten koplayala yapıştır yapıyon hızlı yap
-
42.
0Kızmış gibtir et
-
43.
0Sana bi expelliarmus büyüsü yaparım zütünle başın yer değiştirir.
-
44.
0Rezzers
-
45.
0Çok güzel ama yavaş