-
1.
+12 -2Ben Rakhan ve ben bir Valorganım aslında çok farklıyız ırkımla ama farklılıklardan sonra bahsedeceğim. Valorganların ve Telariorların asırlardır süren amansız savaşını sonlandırmayı kendime borç bildim. Yıllardır ırkımdan ayrı bir şekilde kendimi geliştiriyorum. Şuan Bagan adasında ıssız bir yerdeyim. Yaptığım eğitimleri zamanla yavaş yavaş öğreneceksiniz. Egitimimi tamamladım fakat kendi ırkımın yanına dönmeyi düşünmüyorum.Şimdi sırada kendimi ne kadar gelistirdiğimi öğrenmem için Telariorların küçük bi kamp kurduğu batıya yol alma zamanıydı yolculuk uzun süreceğinden yanıma küçük dostum Payken'i aldım küçük dediğime bakmayın bana göre küçük sadece , sonradan bahsedeceğim bi kaç dostum daha var. Gerekli eşyalarımı aldıktan sonra artık hazırdım yol tehlikelerle dolu olabilirdi magmar ırkı tarafsızdır ama hepside öyle olmayabilir her ihtimale karşı kendimi korumam lazımdı. Yola çıkmaya karar verdim önümde 12 kamp vardı ilk gün zaten ıssız bir yerde olduğumdan çok zor olamazdı bir tehlikeyle karşılaşmayı beklemiyordum ve dediğim gibide tehlikesizce ilk günü tamamlayıp kampımı kurdum payken'in keyfi yerindeydi 50 senelik eğitimimizden sonra ilk defa savaşa çıkacakı.
-
2.
+6Sabah erkenden yola çıkmaya karar verdim. Yolumun üzerinde magmar kampı vardı ama onlar benim için işten bile değildi Payken bile onların saldırılarından etkilenmezdi. Küçük boyutuna rağmen beni bile etkileyen özelliklere sahiptir kullanmakta zorlandığı gölge gücü ve hiç kullanmayacağını düşündüğüm boyut ve şekil değiştirme özelliklerine sahipti eğer o nihaî güce ulaşırsa neler olacağını tahmin bile edemiyordum.Tek özelliği onlar da değildi hatta ne kadar güçlü olduğunu ben bile kestiremiyordum. Magmar kamplarına az bir yol kalmıştı. Benim özelliğim ırkımın hiç bir şekilde kullanamadığı gölgelerin gücünü kullanmaktı fakat atalarımız kullanabiliyormuş . Telarlar aktif ışık gücünü kullanabildiğinden Valorganların aktif edemediği gölgesi çok güçsüz kalıyordu. Magmarlar yalnız değildi ,yanlarlarında Telarların komutanı vardı. Sinsi bir saldırı planından çok karşısına çıkıp gücümü test etmek istiyordum. Karşısına çıkıp "Aciz ışığını bana karşı kullan" dedim. Hiç konuşmadan magmarlara işaret yaptı, o aciz ışığı sönecekti bu gün.
-
3.
+6Paykende birşeyler vardı, fakat onun dilini bilmiyordum öğrenmem zaman alırdı o yüzden şimdilik elimden pek birşey gelmez. ikinci gün ufak bir savaş hali yaşasakta ne ben, nede Payken yorulmuşa benziyordu acaba devam mı etmeliydik yeterince yol kat etmiş olsakta ne kadar erken, o kadar iyi diyerek yolumuza devam ettik. o sırada kollarıma birşeyler olmaya başladı sanki sinyal vermeye çalışıyorlardı hiçbirşey anlamamıştım fakat içimden sanki biri ardında kalanlardan biri hayatta diyordu.Ben sezilerime çok güveniyordum geriye dönmeye karar verdim.en fazla bir kaç mil yol vardı. Geri dönerken bi an Paykenin sesini duymadığımı farkettim arkama baktığımda Payken yoktu.ne olduğunu anlayamadım ama hemen çağrı yolladım çağırma ilk defa cevap vermiyordu.O savaşta biseyler olduğunu fark etmiştim yoluma devam ettim çünkü gölgelerimiz bağlı olduğundan elbet geri dönecekti zaten en sadık dostumdu. Geriye döndüğümde cesetlerin birinin kaybolduğunu farkettim tabi ceset olsa kaybolmazdı demekki ölmemişti o ...
-
4.
+6Etrafta o telarlıyı aradım,ama çoktan gitmişti. Aklıma kendi aldığım eğitimden başka şeyi düşünmediğimden, elden kaçırdığımı düşündüm. Daha fazla burada durmanın bi anlamı yoktu eğer geri dönerlerse benim için pek sağlıklı sonuçlar olmayabilirdi . Bir komutanı halletmekte pek sorun görmedim ama geri dönüşleri çok sağlam olabilirdi. Hemen uzaklaşmaya başladım. Paykenden sonra bide bu çıkmıştı ortaya.Özel güçlerimin kullanımlarının bir bedeli var bu yüzden onu telar kampına saklıyordum şimdilik hiç bir özel güç kullanmaksızın yoluma devam etmeliydim eğitimdeki çektiğim zorlukları düşünüyordum. Her gün bir öncekinden daha zordu, ama bunların hepsi bulduğum eski bir kitap yüzünden olmuştu bulduğum kitapta, ırkımın atalarının imkânsız dedikleri çalışmalar vardı yıllarımı buna adadım derken ...
-
5.
+6Payken hevesli görünüyordu hevesini millerce uzaktan bakan biri bile anlayabilirdi.ilk atak Paykenden geldi benim tanıdığım Paykene pek benzemiyordu çok iyi bir hava atağıyla öne geçtik. Magmarların ateş güçleri vardır ataları zamanında ejderlere hükmetmiş bir ırk. Telar komutanı bana saldırdı. Fakat Paykenin atağı karşısında kimin kazanacağı şimdiden belliydi. Birşeyler sanki o Telarlıyı çok yavaşlatmıştı bana ulaşana kadar her hareketini gördüm o saldırıdan hasar almak için salak olmam gerekliydi.O yaptığı hamleden sonra gölgemin çemberine alarak komutanı ağır yaraladım Paykenle yolculuğumuza devam etmek istiyordum ama bunu öldürmeden bırakmazdım son darbeyi vurduğumda bir ışık hüzmesi oluştu ruhu çıkıyor gibiydi hiç bir şey göremedim. Telarlarda gücümü denemek istiyordumda, karışımdaki bir komutandı nasıl bu kadar yavaş olabilir diye düşündüm. Vurduğum ilk darbeyle yere serildi ölümü bile basit geldi. Yaklaşık olarak 50 senelik eğitimimden sonra pek şaşırılacak şey değildi fakat komutanları bu kadar kolay ölüyorsa acaba rütbesiz askerleri ne yapabilirdi Paykene dönüp baktığımda Magmarların işini bitirmişti, fakat Payken değişmiş görünüyordu.
-
6.
+5Etrafımdaki manzara hiç hoş değildi. Payken Telarların komutanını yakalamış fakat komutanın yanına sığındığı askerler tahminen esir alınmış. En değerli dostumu öyle görünce yapacak hiç bir şeyim kalmadığını hissettim.Ya ben onları aniden öldürürdüm ya onlar benim en değerli dostumu vahşice katlederdi. Payken çok güçlüdür fakat rakibiyle arasında mesafe olmalı tahminen biri dikkatini dağıtırken diğerleri ışık bağına almışlar. Özel gücümü kullanmak zorundaydım.Öyle saçma büyücü sözlerine felan ihtiyacım yoktur gölgelerim vücudumu sarar inanılmaz güçler verirdi. Fakat burda önemli olan dostumdu ("gölgelerinde duyguları vardır") , içimdeki gölge güçlerini parçalayarak her bir askerin arkasına birer tane komutanı esir almak için iki tane gölge yolladım şimdi sıra odaklanmaktaydı ve belli etmemekti askerler benide tutsak almak için üzerime geliyorlardı. Size birşey söyleyeceğim dedim. Paykene dönerek kıskıs güldü Payken bi an umutsuzluğa kapıldı sanırım üzgün üzgün bakıyordu."Beni normal valorganlarla karıştırmayın ben Rakhar Zebub !" dedim . Daha cümle bitmeden gölgelerimle işi bitirdim. Bu sefer farkına vardım ki ölünce ışık hüzmesi kaplamadı askerleri ve komutanı esir aldım geriye sadece dostumun ışık bağlarını parcalamak kalmıştı gölgeler komutanı gölge zincirleriyle bağlamıştı. Dostumun zincirlerini çözmeye çalışıyordum ellerim yanıyordu nede olsa ışık bağları bana karşı bile oldukça güçlü bir bağdı. Bağları kopartınca sırada bu Telarlıyı ne yapacağımı düşünmek kalıyordu.
-
7.
+1 -1Yolla gelsin
-
8.
+2Onu çok fazla şeyde kullanabilirdim;eğitim, casusluk, hainlik ve en önemlisi kitapta yazdığı kadarıyla ışığını emebilirdim.Ben beelzebub'un soyundan geliyorum yani gölgelerin efendisinin soyundan lakin kimileri onu şeytan olarak bilir. Buralarda, kullandığı illegal tekniklerden dolayı kötü anılır. Onun kullandığı yasak teknikleri kullanamasalarda saygı duymazlar çünkü eğer siz gücün sınırlarını aşarsanız yani onun gibi gölge gücüne sahipken ışık elementinide emerseniz iki tarafta size zarar veremez. Karanlığı söndüremezsiniz ama ben ne yapıp edip Atama söylenen hakaretleri susturacak dünyaya hükmedecektim. "Şimdi değişim zamani" Dostumla birlikte Telar komutanını peşimize katıp en yakın güvenli bölgeye gidecektim. Savaşta ne kadar hasar almasamda gölgelerimin gücü azalmıştı bi savaşı daha kaldıramazdı. Basit gelsede gölgeleri parçalamak yaşam kaynağının vücudunu terketmesi demektir, gölgeler dağılmışken çok süre içeri giremezlerse gölgeler yok olur ve ruh gücüm azalır bu yüzden dinlenmem lazımdı.En yakın sığınağa girdim ve erzaklarımdan mühürleme tekniğini aldım. Sığınağı tamamen dış güçlere kitledim sığınağa ben mührü bozana kadar giriş imkânsızdı ve bende daha fazla dayanamayıp dinlenmeye çekildim.
-
9.
+1içeri Magmar ırkının önde gelenleri girmişti kapıyı açtım ama kapatmayı unutmuşum. Korkuyordum ama bize olacaklardan değil malzemelerime birşey olacağından. Kimi atalarımdan kimi büyük uğraşlar sarfederek kazandığım şeylerdi onların başına birşey gelmesine izin veremezdim. Paykenle kombo yapabileceğim bir pozisyona geçtikten sonra işaret verdim.Ama ilk saldırıyı onlar yapmıştı üzerime alev topları yağıyordu tüm elementler arasında sadece ateşe karşı dayanıksızdım.Çünkü Magmarların tarafsız oluşu kendimi güvende hissettirmişti,gel gör ki gerek kabilellerini katletmem gerek Telarların yaptığını düşündüğüm hipnoz gibi birşey benim için bir rakip daha oluşturmuştu. Paykenle birlikte yapacağımız kombo yaklaşık 4-5 hedefi aynı anda öldürebiliyordu ama alev toplarının altında bu komboyu tekrar tekrar yapamazdım. Payken ok yağmuruyla onları adeta kör ederken arkalarına geçip gölgelerime bölününce savunmasız kalanları indirdim ama gerek gölgelerime bölünmem gerek aldığım alev topları fazla dayanamayacağımın göstergesiydi aradan çıkarabildiğim kadar Magmarı çıkartıp geri kalanında Paykene güvenmekten başka şansım yoktu gölgelerimle çapraz hançerlemeye başladım başım dönmüştü ve gözlerim kararmıştı geri kalanında dostuma güvenerek kendimi yere bıraktım...
-
10.
+1Şimdi geri dönme zamanıydı ulaşabileceğim en yüksek hızda geri döndüm. Mührü hemen kaldırıp ruh küresini diğer malzemelerin yanına kaldırdım.Şimdi geriye kalan iki malzemeyi düşünmek istemiyordum. Payken'e göz kırptım bu antrenman var demekti aynı dili konuşamasak ta çok iyi anlaşırız iki yüz yıldır dost olduğumuzdan.Bu arada Payken'le gölgelerimizin bağlı olmasının nedeni bana gölge gücünü veren kişi aynı zamanda ona verdi ve onun gölgesi aslında benim gölgemden geliyor ama ırklarımız farklıdır.Ben bir Valorganım onun ne olduğunu bilmiyorum fakat Valorgan olmadığına eminim. Göz kırptığımda Payken inanılmaz bir hızla uzaklaştı ve bana doğru gölge okları fırlatmaya başladı. Gölge okları bende gölge gücünü kullandığımdan bana pek etki etmezdi fakat eğer su okları geliyor olsaydı diyerek onları atlatmalıydım.Tam kenara zıpladığım anda yukarı doğru kendimi fırlatarak Paykene ulaştım gölgelerimi bağlayarak kendimi hızlıca yere indirdim ve bağladığım gölgeleri yere sabitledim Paykeni hareketsiz bırakmak için ama o da ne Payken'in hareket etmeye ihtiyacı yoktu ki olduğu yerden etrafına oklar saçıyordu her birinden kaçmam zordu ama yapıyordum. Paykene doğrudan saldırmak okların geliş hızından dolayı imkansızdı ama etrafına oklarının içinden geçebileceği gölgelerimi yolladığımda herşey değişiyordu.Ben Paykeni oyalarken gölgelerim işi bitirecekti, önce arkasına sonra altına ardından sağına ve soluna gölgeleri attım.Çok hızlı olduğumdan birşey göremedi ve son olarak önüne attığımda final vuruşu kalıyordu okları atlatıp bakmadığı bir yönde olmak yeterliydi,tam atlattım arkasına doğru fırlayarak vuruşumu yapacağım derken kapı açıldı ve içeriye ...
-
11.
+1Ertesi gün daha şafak sökmeden kalktım, savaş sonrası kendimi topladım kendimi daha iyi hissediyordum. Bugün planlar biraz değişti biraz araştırma biraz eğitim yapacaktım. Telar komutanını görmeye gittiğimde bitap düşmüş duruyordu. Biraz yiyecek içecek getirdim. Yeteri kadar iyi hissettiğini düşündükten sonra sorgulamaya başladım. Işık güçleri olmadan acaba nasıl bir varlık olacaktı belkide ölürdü? Krallıklar hakkında anlatmasını istedim hepsine gerek yoktu sadece dört büyük krallığı merak ediyordum. Zaenlar,Telariorlar, Valorgan,Magmarlar'dan bahsetti. Magmarların işini kolayca bitirdiğime bakmayın onlar sadece birer piyondu aslında en güçlü diyebileceğimiz ırklardan biridir. Benim ırkım ise zayıftır ama eğer biri gölgesini aktif hale getirebilirse sınır tanımayan güce ulaşabilir. Zaenlar doğuştan gelen dirençleriyle bilinirler istedikleri Aera (Üzerinde bulunduğumuz gezegen)'nın barışı fakat isteyiş şekilleri çok farklıydı direk krallıkları yok etmek. Amaçlarına er yada geç ulaşmadan nihai güçlere ulaşıp bu krallığı yok etmeliydik. Tüm halklar bir olsa belki önlenebilir bir güce sahip olurlardı, gerisini ben hallederdim. Amacım düşman sahibi olmak değil olabildiğince büyük kitlelere hitap etmekti, bunun için piyonlara ihtiyacım vardı ama elimde kale değerinde biri vardı...
-
12.
+1Öldürdükten sonra element kulelerinden birini alıp ışığını hapsettim. Yola çıkmak için hazırlandım, Payken burada kalacaktı böylesi çok daha güvenliydi. Mührü bozup dışarı çıktım ardından yeniden kurdum. Payken kendi başının çaresine bakardı aslında ama dünkü gibi birşey oldumu gücünü harcamak zorunda kalırdı. Orta uzunlukta bir yolum vardı fakat gidebileceğim en yüksek hızda gitmeliydim.Ruh küresi ve bir kaç malzemem daha vardı yanımda yol üstünde pek bir şeye dikkat etmiyordum ,fakat ilerdeki cesetler dikkatimi çekmişti durup yakından bakmayı düşünsem de şuan buna ayıracak zamanım yoktu ve zaten az bir yolum kalmıştı. Oraya vardığım da magmarların kabile reisini aramaya başladım aynı kitapta ki gibi etrafında çember vardı.Ruh çıkartmak ;beş ruh noktası vardır Magmarlarda o noktaları kestiğinizde ruh çıkmaya başlar. Başı,elleri, ayakları hepsini teker teker kestikten sonra ruh küresini açtım ruhu içeri dolmaya başladı. Ruhu tamamen çıkarttıktan sonra geri dönüp diğer malzemelerle birleştirmek kalıyordu fakat iki malzeme eksiğim vardı hala.
-
13.
+1Bu yüzden ondan ışığını almalıydım kitapta yazanlara göre uzun bir süreci olacaktı.En basitinden Magmar kabile reisinin ruhu lazımdı geçenki katliamda kabileyi tamamen yok etsem de hangisinin kabile reisi olduğunu nereden anlayacaktım. Telarlıya sorsam ışığını alacağımı anlar intihar ederdi, kitaba baktım belki bulurum diye içinde olmayacak bir bilgi olduğunu düşünmüyordum. Bulduğum sonuçlara göre Magmarlılar kabile reislerinin yanında çember oluştururlarmış ki oluşturdukları çember hem reislerini korumaya yönelik hemde verecekleri hasarı arttıran bir dizilim şekliymiş. Yola çıkacaktım kararım ışığı elde etmekti fakat elde etmeden önce bir kaç işim daha vardı telar komutanıyla. Sıradaki sorumu sordum ''Payken'le nasıl anlaşabilirim aynı dili konuşamıyoruzdedim.O aptal yaratığa bir isim mi koydun ? ''dedi. Gözümü karanlıklar bürüdü ama bu seferki gölgeler değildi emindim. Merakımı gidermek umurumda değildi ışığını alıp element küresine hapsederim diyerek hançerle boğazını kestim.
-
14.
+1Çok halsizdim ve gücüm tükenmişti karşımızda Magmarların çok güçlü rakipleri vardı aslında bu kadarını bile yapamayacağımı düşünüyordum. Yere yığıldığımda Payken'in değişim geçirdiğini gördüm bu imkansızdı nasıl dönüşüm yapabilirdi ?Hiç bir antrenmanda rastlamamıştım onun bu haline.Çok şaşırmıştım ama tepki vermeye bile halim yoktu. Payken canavarlaşmıştı gölgesinden bile öfkesi hissediliyordu.Onu tetikleyen şey öfkesi miydi acaba ? yoksa benim yere yığılmamdan duyduğu üzüntü müydü ? Ne yaşadığını bilmiyorum ama eğer Payken bu güce her zaman ulaşabilirse rakip tanımaz bir hale gelirdik. Daha fazla gözlerimi açamıyordum ve gözümü kaplayan karanlığa kendimi teslim ettim. Gücüm yarım bile değilken hem dayanıksız olduğum elementten hasar almak hemde üstüne gölgelerimi kullanmak çok zorlamıştı. Uyandığımda Payken hepsini indirmişti başımda bana birşey olup olmadığını anlamak isteyen gözlerle bana bakıyordu.Onu o kadar güçlüyken görmek beni çok gururlandırmıştı.O gün Paykenin ırkının dilini öğrenmeye karar verdim ama sorun şu ki ırkını bilmiyordum işaretlerle bir yere kadar anlaşıyorduk kendisine konuşma işaretini yaptım oda beni anlamış olsaki birşeyler anlatmaya çalıştı ard arda üç işaret yaptı sanırım onun ırkının adını kodlamaya çalıştı. Fakat onun dilindeki ile benim dilimdeki şeyler farklı olduğundan mantıklı birşey bulana kadar sözlüklerime göz atacaktım.ilk sözlükte Payken tepkisizdi bi kaç sözlük daha denedim dördüncü sözlüğü açtığımda Payken bir anda sözlüğü işaret etmeye başladı. Paykenin Irkı Arkendar'dı, Ben hiç Arkendarlı görmemiştim acaba nasıllardı elementleri olmasa gerek çünkü ben Paykeni tanıdığımda elementi yoktu ama benim elementimlede olsa inanılmaz güce ulaşmıştı.Bu dile çalışacaktım fakat önce kapıları mühürlemem lazımdı olası bir beklenmedik saldırıya daha dayanamazdık...
-
15.
+1Lan hızli yaz bin
-
16.
+1Ohoooooo sardı amk verdim sukunu #rez
-
17.
+1Kardeş cidden güzel görünüyor
-
18.
+1Asuriler giber
-
19.
+1#rez devdıbını getir
-
20.
+1Efsanesin bin devam et giberim
başlık yok! burası bom boş!