-
1.
+24 -2725 yaşındaydım. Saçları bakımlı, giyinişi gayet modern bir istanbul bini. Yatmadığım kız girmediğim ortam yoktu. Lüks yetişmiştim baba parasıyla hava atan bir tiptim fakat nereden bilebilirdim ki bir gecelik ilişki yüzünden her şeyimi kaybedeceğimi.
Kader adında bir kızla ilişkiye girmem ve sonrası..
Kaderi deli gibi seven insan Yasin.. Beni öldürmek için cezaevinde günler sayan insan..
Kaderin babası Refik.. Ölüm emrimi ilk veren insan..
ve ben herşeyden kaçıp mafyaya sığınan fakat eli silah dahi tutamayan.. -
2.
+524 Ekim 2007 Saat 03:01
O gece gene lüks mekanlar ve lüks sofralar kurulmuştu. Arkadaş ortamında keskin bakışlarla beni daima mest eden Kader'e bakıyordum o da bana bakıyordu. Sürekli gözlerimizi birbirimize doğru kaçırıyorduk nitekim bu bakışmalar sonunda sohbet etme gereği duymuş olacağız ki ilk lafı ben attım:
"Kader hanım mekan kadar güzelsiniz bu gece" basit bir bin gülüşü..
Kader hayatı boyunca böyle mekanlara alışık değildi çok belliydi fakat rol gereği zengin havalarındaydı. "O sizin yakışıklılığınızdan" diye devam etti. Bu cümleleri uzun uzun anlatmak istemem kısacası o gece biraz daha sohbet edip mekandan ayrıldık ve babama ait olan bir dükkan yazıhanesi gidip sabaha kadar sex yaptık. Ben sanıyordum ki o gece her şeyi hallettik ve olay orada bitti; herkes hayatına gitsin fakat iş öyle değilmiş. -
3.
+3Kader bana yamanmaya çalışırdı. Bunu tüm arkadaşlarım söylerdi fakat ben pek inanmazdım. Beni bilen bilirdi; keşke inansaydım..
Kaderle sabaha kadar birlikte olduktan sonra ertesi gün telefon smslerim susmamaya başladı. Kader sürekli bana mesaj atarak "evleneceğiz artık, ben senin namusunum" gibi söylemlerde bulunuyordu ben oralı bile olmuyordum. Gün boyu gelen çağrılar, mesajlar artık beni iyice huzursuz etmeye başlamıştı ki en sonunda nefretle dolup Kader'i aradım. Telefonu çalıyor, çalıyor fakat açan yoktu ki tam telefonu kulagımdan çektim kapatacağım anda sert bir ses duydum.
"Ulan huur çocugu" diye. bir anda ciddileşip telefonu tekrar kulağıma koydum. "Alo sen kimsin lan" diye devam ettim. Telefonda duyduklarım karşısında şok olmuştum. -
4.
+4"Ulan dıbına koduğumun cocugu ben Kader'in babası ulan züriyetsiz pekekent sen ne hakla kızımı kirletirsin seni öldüreceğim oğlum, seni öldüreceğim lan" diye bağırarak adeta bir volkan gibi patlıyordu ve devam etti. "Gördüm ulan o mesajları gördüm" meğerse bizim Kader'in küçük erkek kardeşi telefonunu kurcalarken tüm mesajlara denk gelmiş ve Kaderin babası Refiğe "baba bunlar ne?" diyerek göstermiş babası da orada mevzuya uyanmış.
Ne mesajı ne diyorsun demeye kalmadan telefon bir anda yüzüme kapandı. Yüzüm kıpkırmızı olmuştu ne oldugunu farkına bile varamadım.
"Mesajlar:
Evleneceğiz *
Namusunum artık uzatma:)
Ben sana yalan söyledim bakireydim ama artık kızlığımda, herşeyim de senin oldu.
Seni seviyorum:)
Şu mesajlara cevap verir misin lütfen.."
son 3 mesaja bakma gereği bile duymamıştım fakat telefon görüşmesinden sonra baktım ve o anda şuan ayvayı yedik diye düşünmeye başladım. Acaba ne olacaktı. Kader isterse yakın arkadaşlarımdan evimi bulabilirdi acilen bu evden uzaklaşmam gerekirdi ne yapacağımı bile bilmiyordum. -
5.
+3Kendimi rahatlatmaya çalıştım o sıra aklımdan milyon şey geçiyordu fakat ilk olarak arkadaşım Kübrayı arayıp Kader hakkında bilgi almak istedim. Hemen telefondan Kübrayı aradım "Alo" dedi sevinçli bir sesle. Buna karşılık telaşlı oldugumu belli etmemeye çalışarak "Kübra Nasılsın?" dedim. Kübranın bana söylediği karşısında şok olmuştum. "Ben iyiyim de birazdan sen daha iyi olacaksın. Dün senin kız vardı ya Kader sana sürpriz yapmak için adresini istedi bende verdim aman aramızda kalsın lütfen" dedi ve saçma sapan gülmeye başladı. Bozuntuya vermedim "Hıı" dedim ve sordum "Kübra acil sen bu Kader hakkında ne biliyorsun?" Kübranın dedikleri kötüydü, falaketti.
"Ya aslında pek bir şey bilmiyorum ama epey şey duydum. Yok babası çok tehlikeliymiş cezaevinde yatmış. Ailesinden cezaevinde yatmayan yokmuş abileri, amcaları hep kan davasından sabıkalıymış bir de bunu seven biri varmış babasının çok sevdiği bir çocuk o bile cezaevindeymiş sen düşün yani ben oha oldum bunları duyunca ama pek inanasım gelmedi ya" falan dedi. "Ah Kübra bunlar şimdi mi söylenir be kızım" dedim. "Neden ki" dedi. "Yok bir şey hadi kapat kapat" deyip yüzüne kapattım.
Telefonu kapattığım anda hemen dolabı açıp üstümü giyinmeye başladım dışarı çıkmalıydım evde durmamalıydım. -
6.
+2Hızlı şekilde üstümü giyinip telefon, anahtar,sigaramı alıp acil şekilde koşuşturarak evden çıkmaya hazırlanıyordum ki tam kapının dibindeyken kapı çaldı o an başımdan kaynar sular döküldü. Bir elim ayakkabımda diğer elim yüzümde derin bir "hasgibtir" çektim. Kapıda sesler vardı gelen kişi her kimse 2 kişiydi hiç sesimi çıkarmadım oldugum yerde sadece bekledim ardından kapı tekrar vuruldu bu sefer kapı sesinin ardından "oğlum" diye bir ses geldi. Bu ses annemin sesiydi bir anda hiç düşünmeksiniz açtım kapıyı karşımda gördüğüm manzara -annem, babam ve ablamdı.. "Sürpiz" dediler ve yüzlerinde tebessüm vardı. Ben şok vaziyette onlara bakıyor onlarda bana bakıyordu. "Ee buyur etmeyecek misin lavuk" diye ses etti babam. "he tabi tabi" gelin diye seslendim ve onlar eve geldiğinde artık ne olursa olsun diyerek montumu çıkardım ve onlarla oturdum.
Sürekli bir tedirginlik hissim vardı, sürekli camdan dışarıya bakarak birini bekliyor gibiydim annem bunu farketmiş olacak ki yaklaşık yarım saat sonra sordu. "oğlum birinimi bekliyorsun ne bu telaş"
"Yok ya" deyip geçiştirdim" o sıra babama "bir gelir misin baba bir şey konuşacam seninle" diye ses ettim. -
7.
+3Babam sordu "ne oldu koçum"
"Baba" dedim. "Ben bir kız arkadaşımı bekliyordum onunla çok özel planlarım vardı bugünlük beni bağışlasanız da bu günlük sadece müsade etseniz olur mu?" dedim. Babam bana baktı şöyle bir süzdü beni "ulan it büyüdün de çakallık mı yapıyorsun" deyip hafifçe yanagıma tokat attı ve tebessüm etti ekledi "tamam ben şimdi annenleri alıp gideceğim hataya düşme hee para lazım mı?" diye sordu. Telaşlı şekilde "Yok baba sağ ol deyip geçiştirdim.
Nihayet babam annemleri ikna etmişti ve 10 dakika içinde kalkıp gittiler koltuğa oturup derin bir oh çektim.
Şimdi her şey başlayabilirdi ya da her şey olabilirdi yeter ki aileme sıçramasın.. Beni bu karanlıktan sadece biri kurtarabilirdi o kişi Şeref abiydi.
Şeref abi mafya babasıydı çeşit çeşit mekanı olan, adamları olan vakti zamanında babama çok desteği olan bir adamdı. Ona gitmeliydim o sırada telefonuma bir mesaj geldi, mesaj Kaderdendi.
"Sakın kapıyı açma, sakın dışarı çıkma.." ardına da ":(" şu işaret vardı. -
8.
+2Bu mesajı okuduktan sonra hemen montumu giyip evden çıktım. Aşağı indiğimde 2 tane kırmızı reno brodvay araba bir tanesinin başında 3 kişi, diğerinin içinde 4 kişi olan binanın girişini süzen adamlar vardı. Binadan çıkar çıkmaz sağa döndüm ve yürümeye başladım arkamda bir hareketlilik hissediyordum bir anda pat diye siyah gömlekli bir adam kolumdan tutarak "buraya gel" diye ittiriyordu beni. "Noluyor abi, ne oldu?" diyerek söylenirken beni beyaz saçlı çok taşşaklı gibi gözüken bir adamın karşısına getirdiler. Bu Refik denen kişiydi yani Kaderin babası ben tanımıştım ama o beni tanımıyordu.
"Adın ne?" diye sordu.
O an aklı dengem şaştı her şeyi unuttum bir isim uydurmalıydım "Abdullah" dedim. Tabi Refik adımın M*** oldugunu biliyordu.
"Sen şu çıktığın binada M*** diye birini tanıyor musun?" diye sordu.
"Tanıyorum" dedim.
"Kimdir o bakalım söyle bana kaçıncı katta" diye sordu.
"4. kat 2/1" dedim.
Refik tamamen benim M*** olmadıgıma ikna olmuş gibiydi. "Abdullah kardeş eyvallah var git yoluna" dedi ve bende "eyvallah" diyerek yürümeye devam ederken Refik bir kez daha seslendi bana: "hele gel bakıyım şöyle" deyip kolumu tuttu.
ve o cümleyi söyledi. "Bi kimliğini çıkar hele sen... " -
9.
+3Soğuk kanlı şekilde montumun iç cebini açtım. Refiğin kolumu tutan elini üzerimden çekmeyi başarmıştım. Önce iç cebimi yokladım ve ardından arka ceplerimi tam o sırada kimliğimi elime aldım ve Refiğe uzatacakken bir anda kaçmaya başladım "lan, hey" sesleri arasında deli gibi kaçıyorum o sıra hiç arkama bakmadım ayaklarım kalçama kadar değiyordu canla başla kaçıyordum. Arkamdan gelen bir araba vardı bunu hissediyordum yan döndüğümde göz ucuyla farkediyordum hemen ara sokaklara doğru bağa bahçeye doğru arabaların giremeyeceği alanlara doğru koştum ve 15 dakikalık bir kaçış ardından iyice izimi kaybettirdim yol boyunca nasıl koştuysam telefonumu düşürmüştüm cebimde telefonum yoktu sadece "kahretsin, Allah belamı versin" diyerek kendimi avutuyordum. Kendime saklanacak bir yer buldum ve 10 dakika orada bekledim ardından ara sokaklardan arkalardan yavaş yavaş Şeref abinin mekanına gidecektim. Pürdikkat geçiyordum sokaklardan saklana saklana hava hala aydınlıktı beni görseler kesinlikle alnımın çatından vurulabilirdim. Nihayet Şeref abinin mekanın oldugu sokaga varmıştım ki bir de ne göreyim Şeref abinin dükkanın önünde 2 adet reno brodway yani az evvel Refiklerde gördüğüm araç.. Bu arabanın Şeref abinin mekanın önünde ne işi vardı sokağın başında uzaktan seyrediyordum fakat görünürde hiç bir şey yoktu, mekana biraz daha yaklaştım.
-
10.
+2Mekana yaklaştığım da gördüğüm şeyler Şeref abi ve Refik aynı masada oturmuş konuşuyorlar yanlarında da Refiğin adamlarımı, akrabaları mı her kimseler oturuyorlardı. Ben onları şakınlıkla izlerken bir anda dalmış olacağım ki Refiğin yanında ki bir adamla göz göze geldim. Adam bir anda "dayı, dayı" diye bağırarak Refiğe beni işaret etmeye başladı. Ellerini bellerine atar vaziyet bana doğru gelmeye başladır o sıra gücüm ne kadar çıkarsa "Şeref abi ben M***" diye bağırarak arabanın arkasında durdum. Refik ve adamları atılırken Şeref abi bir anda "Refik durrr!" diye bağırdı. Şeref abim sesiyle titretmişti ortalığı Refik bir anda durdu "ulan sana bahsettiğim çocuk o" deyip tekrardan bana doğru gelmeye başladı. Şeref abi tekrardan bağırdı "dur!" diye Şeref abi çok saygın bir insandı onun sözüne söz olmazdı. Refik eliyle "durun" işareti yaptı ve Şeref abi sertçe bağırdı. "M*** buraya gel" diye ben tabi Şeref abinin varlığından güç almış olacağım ki övüne övüne kinli bakışlar altında Şeref abiye ve kalabalığa doğru yaklaştım.
Yaklaştım, yaklaştım tam Şeref abinin karşısına gururla geldiğim anda Şeref abi bana sert bir tokat attı. Kendimi yerde buldum, anlam veremedim. -
11.
+2Şeref abi bana kin dolu bakıyordu ayağa kalktım tekrar karşısına geçtim ve bir tokat daha attı bu sefer yere düşmedim. Şeref abi sert şekilde "Refik ağa, M*** içeri"" diyerek eliyle içeriyi gösterdi ve Refik ağanın adamlarına eliyle "siz durun" işareti yaptı. içeri geçtik ve bir masaya oturduk Refik beni öldürecek gibi bakıyordu sinirden kanlanmış gözleri, beyaz karışmış kirli sakalalıyla pek bir korkutucuydu. Şeref abi girdi söze "Ulan M*** it oğlu it utanmıyor musun koskoca Refik ağanın kızının namusunu kirletip ortamlarda elden ele dolaştırmaya kızı kirlettiysen de tek kirlet üstünden 4 kişi geçmek nedir?" dedikçe Refik ağa zor nefes almaya başladı beni neredeyse vurdu, vuracak. "Nee?" dedim. "Şeref abi ben öyle bir şey yapmadım ben sadece Kaderle bir gece geçirdim yalnız ondada pek bir şey yaşamadım." dedim. Refik ağa sinirli sesiyle girdi araya "ulan huur çocuğu kız öyle demiyor"..
Direk söze atladım "Şeref abi ben böyle bir şey yapmadım çağırın kızı yüzleşelim inan ki böyle bir şey yapmam" diyerek kendimi savunuyordum o sıra dışardan kırmızı brodwayın kapısı açıldı ve mekana kader geldi ben şok olmuş gibi baktım kapıya ağlıyordu.. Şeref abi aldı sözü "Hanım kızım bu sana ne yaptı?"
Kader: Zorla tecavüz etti bana direndim istemedim.. Cezaevinde beklediğim var ben başkasının yariyim dedim, dinletemedim." dedi. Hemen elimi cebime zütürüp mesajları gösterecektim ki telefonumu düşürmüştüm "hay aksi" dedim. -
12.
+3Şeref abi benim her şeyimi bilirdi beni anlardı. "Gözlerime bak lan" dedi bana. Sadece baktım Şeref abi tebessüm etti. "Refik ağa M*** öyle bir şey yapmadı, yapmazda" dedi. Bir anda Refik ağa kükredi "ne o bana bu alemde üç günlük itimi savunuyorsun Şeref" dedi. Şeref abim sinirli şekilde "doğru konuş ulan benimle" dedi. Refik artık resti çekmişti.
"Bana bak Şeref bu saatten sonra beni karşına alırsan senin için hiç iyi olmaz" dedi.
Şeref abi bir sigara yaktı elini çenesine zütürdü sakallarıyla oynadı. "Suçu yok senin kızın aranmış M***'in elini öp Refik ağa" dedi.
Refik ağa bunun karşısında dudagını kızgın şekilde büzerek ayağa kalktı "sana olan saygımdan bugün buradan gidiyorum ama yarın geldiğim de ikinizide tanımam" deyip sinirli şekilde kalktı ve arabaya atlayıp gittiler.
Şeref abi beni severdi korur kollardı. Hakkı çoktur, hakkım bir nevi vardır. Şeref abi bana yanlış yapmazdı fakat yaptı.. O gün olmasa da en çaresiz anımda o da vuracaktı beni bunun bilinceydim. -
13.
+3Şeref abi "Yaptın mı M***" dedi. "Yaptım ama kızın rızasıyla başbaşa yaptım abi, ben kimseye bu denli bir leke sürmem" dedim. Şeref abi bana bakarak "Biliyorum aslanım, biliyorum" dedi.
"Bak bunlar seni rahat bırakmayacak artık her şeye hazırlıklı ol çok tehlikeli bir insanı aldık karşımıza ben yanındayım koçum bunu unutma ama ara aileni tatile çıkıyorum de yoksa bunlarla uğraşırken ailenede çok zarar gelir. Sen benim yanımda kal" dedi. Şeref abiye güvendiğim için "tamam abi nasıl dersen" dedim ve Şeref abinin telefonundan babama haber verdim anlayışla karşıladı.
Artık herşey başlıyordu..
Öldürme girişimleri..
Hayatıma silahlar giriyordu..
Artık aile, dostlar yoktu sadece can davasına düşmüştük.
Şeref abi bana iki adam vermişti ve nereye gidersen bunlarla git sıçmaya dahi gidersen bunlarla hareket et bu adamlar artık seni koruyacak demişti. Nereden bilebilirdim ki bu adamların Refiğin adamı olduğunu? -
14.
+3Şeref abi kalkıp gitti ben ve 2 adam kaldık. Adamlar olduğum masaya çöktü ve "hayırdır ne oldu kardeş ne diyor bu Refik emmi doğru mu söylenenler" dedi. Tabii ben Şeref abimden gazı almışım sert bir dille "uzatmayın lan göreviniz neyse onu yapın" dedim. Adamlardan biri bana ciddi bakarak umursamaz bir tavırla "seni korumak" dedi. "iyi o zaman adam akıllı koru çok soru sorma giberim belanı" dedim adamlar bir anda sustu ve kafalarını çevirdiler. Bana bir özgüven gelmişti sanki bir el geldi ve beni dokunulmaz yaptı öyle bir havam vardı o gün ilk cinayetimi işleyeceğimi bilseydim kesinlikle bu tarz davranmaya devam ederdim.. Biraz zaman geçtikten sonra mekanın üst katına çıktım hava epey kararmıştı mekanda artık kimsecikler yoktu sadece gece kalan biri ve ben vardım. Yukarıda Şeref abinin gizli bir odasında yatacaktım. Hey gidi dünya dün neredeydik bugün neredeyiz... Şeref abinin odasında deri koltukta uzandım ve günün yorgunlugunu, günün korkusunu atmak için gözlerimi kapattım içim geçmeye yakın olacak ki hafif çıtırtı sesleri duyuyordum tabi hayal meyal hatırlıyorum bir anda çıtırtılar kuvvetlendi ve sert bir ses geldi. Ortalık karanlıktı ve kapı sanki zorlanıyor gibiydi hemen zar zor masada duran gece lambası gibi aleti yaktım ve çekmeceleri karıştırmaya başladım bir adet silah buldum ve silahı aldım kapıya doğru doğrulttum yüksek sesle bağırdım "kimsin lan" diye. Dışarıdan gelen ses ürkütücüydü "ecel ecel" dedi biri elimde ki silaha güvenerek "gel gel gösterecem sana eceli" dedim ve 5-6 saniye sonra kapı tak diye açıldı o korkuyla kapı açılır açılmaz bir el ateş ettim ve şiddetli bir ses yankılandı. Odanın içinde kulak çınlaması sesi vardı ve elimde ki silah o kadar çok sekti ki neredeyse yere düşecekti o sıra sessizlik hakim oldu her yere ve yere çöktüm dakikalarca orada bekledim uyuya kalmışım..
-
15.
+3Beni tanıyan tanır.. HiKAYEYE iSTEK VE iLGi GELiRSE AKŞAM SAATLERiNDE DEVAM EDiP BiTiRiRiZ ARKADAŞLAR. iYi OKUMALAR
-
16.
+3 -1ilgi gelirse gece 23:00 06:00 arası duraksız yarına bitiririz arkadaşlar..
-
-
1.
0Okumadım cugu
-
2.
+1Yaz dayı oğlu sarıyo hikaye
-
3.
0Gardaş hadi la yazda bitsin amk sardı
-
4.
+1Hadi qardaş seri rezz
-
5.
0Hadi la nerdesin aw
diğerleri 3 -
1.
-
17.
+8Yeterli ilgi gelmedi arkadaşlar. Fakat değerli kardeşlerim ve okuyucular için devam edeceğim.Tümünü Göster
Uyandığımda seyir halinde giden bir arabadaydım ne olduğunu bilmiyordum gözlerimi açtığımda Şeref abi bana bakarak "ah be oğlum, ah be" deyip duruyordu. Ne olduğuna anlam veremedim "ne oluyor abi?" dedim "Refik ağa gece vakti mekana adam yollamış seni öldürmesi için sende onu vurdun ulan öldürdün adamı" dedi. Şaşırdım "ee ne olmuş bana zarar veren adama çiçek mi vereyim" dedim. Şeref abi bana sertçe bakarak "öldürdüğün kişi Refiğin oğlu, oğlu" dedi. "Eee oğluysa oğlu ne yapayım yani?" dedim. O sırada Şeref abi şoföre bağırarak "Topal çek sağa" diye bağırdı. Ben boş bakıyordum ve Şeref abi bana dönerek "bu saatten sonra seni ben bile kurtaramam hadi öl git geber" deyip beni arabadan inmam için uyardı "nee?, ""neden abi?" demeye kalmadan çoktan sağ kapı açılmıştı ve aşşağı doğru Şeref abinin adamları tarafından çekildim. Beni arabadan atmışlardı gecenin körü bir başıma karnım aç, pislik içinde bilmediğim bir yerdeydim. Beni arabadan attıktan sonra Şeref abiler bastı gitti. Yalnızdım, bir başımaydım..
Gecenin karanlığa hükmettiği sıralar ay ışığından ışık alarak ilerlemeye başladım etrafımda yaşam varmı kimse var mı neredeyim ben diye düşünüyordum. Yaklaşık 1km ilerledikten sonra sarı ışıklı bir ev gördüm, ışığı bu saatte yanıyordu ve ormanın içinde bir ev epey korkunç görünüyordu. Yavaş yavaş o eve doğru adımlarımı attım. Çamurlaşmış çimlere basarak evin dibine kadar ulaştım içeriden garip sesler geliyordu "hıhhh, hııhhh" gibi seslerdi ne olduğunu anlayamadan evin 4 merdivenini teker teker çıkmaya başladım tam camın önüne geldiğimde "pat" diye bir silah sesi geldi evin içinden. O korkuyla sıçradım ve hızlıca koşmaya başladım. Çıkarttığım sesten anlaşılmış olacak ki birileri benim orada olduğumu anlamıştı hızlıca evden 4 kişi çıkarak etrafı süzmeye başladılar ben can havliyle çamurlaşmış çimlere yatmıştım ve yüzümü toprağa değdirerek içimden dualar ediyordum. O sıra evden çıkan adamlardan bir ses duydum "kedidir ya da bir hayvandır bu saatte insanın burada işi olmaz" dedi ve bir addıbına "sen burada kal kuş uçsa vur" diye emir emir verdi. Üzerimde açık renk giysiler vardı ve farkedilebilirdim. Yaklaşık 40-45 dakika belki daha fazla zaman çimlerde yatar vaziyet bekledim hava inceden aydınlanmaya başlayacaktı fakat adamlar hala evin önünde nöbet tutar gibiydi. Evin içinde ne vardı ya da orada ne oluyordu çok merak ediyordum kaçma fırsatım vardı fakat ben o eve girecektim.. -
18.
+2Havanın inceden aydınlanmasından dolayı iyice farkedilir durumdaydım hafif hafif sürünür vaziyet 3-4 dakikada bir yavaş yavaş hareket ederek görünmemeye çalışıyordum. Bir ara kafamı kaldırdıgımda nöbette duran adamların hafifçe sızdığını gördüm bunu fırsat belleyerek ayaklandım ve ayakkabımın uçlarında yavaş yavaş çömelir vaziyet yürüyerek evin arkasına doğru gitmeye başladım. Tam o sırada son anda tam gözden kaybolacağım derken kapıda nöbet uran adamlardan biri "kimsiin lan sen" diye bağırarak olduğum yere doğru ateş etti yavaş ve titiz adımlarımı hızlandırarak hemen kendimi duvarı siper ettim ve sadece bekledim. Silah sesinden olacak ki dün gece onları nöbet bırakan adam aniden dışarı çıkmıştı "ne oluyor ne oluyor?" diye bağırıyordu. Kapıda nöbet duran adam "biri var şu duvarın arkasında biri var." Bir anda evden çeşit çeşit insan çıkmaya başladı takım elbiseli adamlar bulunduğum duvarın etrafını sarmıştı. Yapacak pek bir şeyim yoktu ellerimi havaya doğru kaldırdım derin bir nefes aldım kendime siper ettiğim duvarın arkasından "silahım yok sıradan bir insanım size bir zararım olmadı, olmaz" diye bağırdım. Bu söylemden sonra adamları dışarıda nöbet bırakan kişi yanıma geldi ve omzumdan tutarak beni kaldırdı "ne işin var lan burada kimin köpeğisin sen" dedi. "Yemin ederim düşmanlarımdan kaçıyordum ki buraya geldim cinayet işledim beni terkettiler buraya bırakıp gittiler" dedim. Adam bir anda elini omzumdan çekti "cinayeti ne zaman işledin" diye sordu. "Geçen gece diye ekledim."
"O sensin demek" dedi. "Refiğin oğlunu öldüren kişi sen misin lan yoksa" dedi.
Galiba tekrardan bir karmaşa içerisindeydik eğer bunlarda Refiğin yakını çıkarsa, dostu çıkarsa yaşamaya bir sebebim yoktu o sıra o kadar darlanmıştım ki nefesimi tutup intihar bile ederdim..
Çok cesaretli gözükmeye çalıştım ve "evet benim de siz kimsiniz?" diye sordum. Adam bana bakarak "Refik ağanın kanlılarıyız. Bizim kan zamanımız 92'de başladı. O günden bir ondan gider bir benden evin içine bakarsan dün gece kimden gittiğini anlarsın" dedi.. Hafif tebessüm ettim ve başımı kaldırdım sadece dinliyordum. Adam bana bakarak "ben Adem ölüm emrinide, ölüm uygulamasınıda ben yaparım. Azrail değilim ama azraili çok severim. Sana bir teklifim var benimle gel" dedi.. -
19.
+2içeri girdiğimizde çok kötü ve ağır bir koku vardı. Viski kokusu epeyce burnuma geliyordu. Bir masa ve sandalye vardı içeride bana döndü ve sandalyeye oturdu. "Ben ölüm emri verenim. Sana teklifim şu ki benim için öleceksin kabul mü?" diye sordu. Anlamadım "ne?" dedim. "Öleceksin" dedi "ama benim için" diye ekledi. Bunun karşısında menfaatimin ne olacağını bilmiyordum ya da konumumun ne olacağını bilmiyordum sadece merak edip istemsiz şekilde sordum "ben senin için öleceksem ölmeden evvel sen benim için ne yapacaksın?" dedim.
Eline beline uzattı ve tesbihini bana uzattı. "Her insan bir nasiptir benim dün can dediğim sağ kolum öldü, yok öldü yani anlıyormusun ve ben o kadar iyi bir insanım ki seni karşıma gönderdiler işte bu yüzden benim sana vaatleri çok büyük milyonlarca dolar, milyonlarca lira" diye teklifini sundu. "Zaten bunlar bende var" dedim ve sert şekilde cevap aldım "Elinde olan ne varsa 10 katını vaad ediyorum sana fakat senden tek bir isteğim var" dedi. Meraklı gözlerle adama baktım. "Ne o?" diye sordum..
"Eline bir silah alacaksın ve Refik ağanın evine gideceksin eğer Refik ağayı ve ailesini temizlersen sana dediğim herşeyi yapacağım ha olurdu temizleyemezsen kendin boğulursun."
Kabul mü değil mi diye sormadan direk söze girmişti ve bana kabul etmezsem sonumun evin içersinde ki odanın içerisindekiler gibi olacağını, kabul edersem sonumun dışarıdakiler gibi olacağını söylemişti. Dışarıda gösterişli mafya adamlar vardı fakat içeride ne vardı?
"içeriye bakacağım" dedim.
"Buyur geç bak pişman olabilirsin" dedi.. -
20.
+4Yavaş yavaş gördüğüm odaya doğru yürüyordum sarı ve kahverengi arası parlak bir kapıydı. Ben adım attıkça Adem "pişman olacaksın, yapma" diyordu. Ben biraz daha yaklaştıkça Adem daha sert şekilde "pişman olacaksın, yapma" diye tekrar ediyordu. Nihayet kapının ucuna vardım ve kapının koluna elimi uzattım tam kolu aşağı indirdim ki "pişman olacaksın" diye daha sert bir ses geldi kapıyı açtım ve yavaş yavaş aralamaya başladım yaklaşık 1-2 cmlik bir boşluk oldu ve o sıra tekrar kapıyı kapattım ve Ademe baktım. Dedikleri beni bu kapıyı açmaktan vazgeçirmişti pişman olmaktan korkuyordum "neden pişman olacağım" dedim. "Aç görürsün ama çok pişman olacaksın yaşam sevincini hayat sevincini kaybedeceksin buna rağmen açarsan aç ha eğer açmazsan çok merak edersin ama merağını geçirtmek için sana bir şey söyleyeyim içeride ki ortamı görmek istersen sana bu gece silah vereceğim ve Refiğe gideceksin ona sadece soracaksın 'sarı kapılı odanın kırmızı duvarına ne oldu?' diye ve bu soruyu sorduktan sonra onu vuracaksın vurmazsan bile o bunu duydugu anda ölmek için yalvaracak sana anlaştık mı?" dedi.
Anlaştık o halde şimdi ne yapmam gerekiyor diye sordum. "Dışarı çık Üzeyir kim diye seslen Üzeyir sana her şeyi anlatacak" dedi ve "eyvallah" deyip çıktım kapıdan..
Kapının önüne çıktığımda gözler üzerime çevrildi "Üzeyir kim" dedim. Bir adam yere bakar vaziyet ciddi şekilde yanıma geldi "sarı kapılı oda için mi?" dedi. "Ne?" diye söylendim "Adem beni yolladı sen ne yapacağını biliyormuşsun" diye söyledim. "Doğrudur. Şimdi arabaya bin ve gideceğiz ama şu çamur olan üstünü çıkar arabaya öyle binme" dedi.. Tamam deyip üzerimdeki montu çıkardım ve yere attım, arabaya bindim..
Yol boyunca "sarı kapılı odanın kırmızı duvarını düşündüm bu ne demekti?
Üzeyire sordum "bir şey soracağım bu oda, duvar mevzusu nedir?" dedim.
Üzeyir cevap vermedi, tekrardan sordum. Parmağını dudagına zütürerek "sus" işareti yaptı ve hiç bir şey söylemedim. Ormanlık yolların içinden nihayet karayoluna çıkmıştık. "Nereye gidiyoruz o zaman" diye sordum, Üzeyir tekrardan cevap vermedi.. Anladım ki bu adamdan laf söz alamayacaktım sustum ve yol boyunca bir şey söylemedim. -
-
1.
0Devam aq
-
1.
başlık yok! burası bom boş!