1. 1.
    +15
    bir büyük sözü der ki :

    bir am uğruna ya rab ne güneşler batıyor.
    ···
  2. 2.
    +5 -5
    anlatıyorum beyler.

    biz, okul arkadaşı 5 kankaydık. karşılıklı 2 dairede, öğrenci evlerimizde yaşardık.

    benimle aynı dairede yaşayan arkadaşım fizik bölümündendi, karşı dairedeki 3 arkadaşım ve ben kimya müh. okuyorduk.

    öğrencilik yılları çok güzeldi, dostluğumuz, kardeşliğimiz imrenilecek türdendi.

    bir arada o kadar iyi vakit geçiriyorduk, o kadar rahattık ki amk zaten okulu da 2 şer 3 er sene uzatmıştık.

    ne olduysa bir gecede oldu beyler. kalpler o gece kırıldı, dostluklar o gece yıkıldı...

    ve o geceden sonra, sadece birbirimizin yüzüne değil, aynalara bakamaz olduk.

    ---

    (sadece benim yazdıklarımı görmek isteyen panpalarım aşağıdaki linke tıklasın)
    http://ccc.incisozluk.cc/...@kukudaki%20kuru%20kusmuk
    ···
  3. 3.
    +8 -1
    enginin nişanlısına atladığınızı duydu
    arkadaşa hiç böyle hıyanet olur muydu
    o artık dostlarına karşı intikam doluydu
    dördünüzü domalttı ve hunharca koydu
    ···
  4. 4.
    +4 -2
    bir anda durum herkes için normale dönmüştü. altan'la sedat mutfağa nevaleleri yerleştirmeye giderlerken biz de turan'la mehtap'ın karşısındaki kanapeye yayılmıştık.

    mehtap konuşmadan içkisini yudumluyor, sigarasından kısa ama derin nefesler alıyor ve sanki bir mucize gecenin derinliğinden her an çıkıp gelebilirmiş gibi gözlerini kırpmaksızın pencereden dışarı bakıyordu. üzerinde açık rekli, batik desenli askılı bir buluz vardı. sütyenini çıkarmış ve muhtemelen engin'in odasında kendisine ayrılan dolaba fırlatmış ve yine aynı dolaptan aldığı kot şortunu giyip koltuğa yayılmıştı. saçlarını tepesinden toplamıştı ama tokadan kurtulan bir tutam saç omzundaki deniz kızı dövmesinin üstüne dökülüyor, açık pencereden gelen esintinin eşliğinde oynaşan bu bir tutam saç salonun parlak sarı ışığı altında kızıl kumral ışıldayarak mehtap'ın küskün ifadesine çocuksu bir sevimlilik katıyordu. hafif esmere çalan parlak buğday tenine tezat oluşturacak derecede solgun yüzü, hafif çilli düzgün burnu ve pembe dolgun dudakları saçlarının kızıl kumrallığına doğallık katıyor, iri kalçalarından uzanan kalın bacaklarının uzunluğu ve ayak bileklerinin inceliği onu klagib türk kadını portresinden bir hayli uzaklaştırıyordu. önündeki sehpanın altında uzanan kilimin püskülleriyle oynayan ayak parmakları çok açık kırmızı bir ojeyle boyanmış ve bu uçuk pastel renk, sol ayak bileğindeki uğur böceği dövmesiyle tatlı bir uyum yakalamıştı. henüz 25'ine basmamış bir kadının göğüsleri ne kadar diri ve dik olabilirse mehtap'ın göğüsleri de o kadar formundaydı. çok büyük göğüsleri yoktu ama askılı buluzünün geniş yakasından rahatlıkla görülebilen göğüs klivajı onları avuçlarınıza sığdırmanızın zor olduğunu anlamanıza yetiyordu. yine bluzün yumuşacık kumaşının altında hacimlerini belli eden iri göğüs başları, aynı bulüzün son bulduğu noktayla kot şort arasında kalan bölgeden kendini gösteren göbeğinin deliğini tam olarak doldurabilecek büyüklükteydi. sigarasının külünü silkelemek için sehpaya doğru eğildiğinde, sırtından süzülen bir damla ter, kot şortun boşluğundan yuvarlak hatlı kalçalarına akıyordu.
    ···
  5. 5.
    +6
    ADAM DEĞiMiŞiNiZ O ZAMAN
    ···
  6. 6.
    +4 -1
    sigarasını efkarlı bir şekilde yakıp üzerimize doğru üfledi kevaşe

    bıktım bu sizin arkadaşınızdan diye devam etti, galiba tırışkadan nişanlandı bu engin benle.. herifin daha eli elime değmedi diye bağırdı..

    5 ipne aynı evde neler yaşıyorum bilmiyorum sanmayın dedi, engini sonunda çözdüm, kimin eli kimin yarraanda belli değil, ev ortamı bitti sinemalara da dadandınız ipneler diye bağırdı mehtap

    ağlarak kapıyı vurup çıktı kız, biz şoktayız nerden öğrendi lan bu kevaşe bizim dalgayı diye kafa patlatmaya başladık...
    ···
  7. 7.
    +4
    o gece engin yoktu ortalarda
    nişanlısı bir hayli sarhoş olunca
    yenildi içindeki kadınlık zaaflarına
    gangbang yaptı domala domala
    ···
  8. 8.
    +3 -1
    sevdiğin kız
    başkasına verme heyecanı yaşamak istedi diye
    kendini bu kadar harap etmen
    pek de mantıklı gelmedi

    sen onu düşünmeye devam et
    emin ol o da seni düşünüyordur
    sen onun üstüne çok düşmüşken
    o sevdiğin temiz, masum ve şirin sandığın kız
    kendisini umursamayanları düşünerek heyecanlanıp ıslanıyordur
    peşine düşüp onları elde edebilmek için penislerini yalıyordur

    sen onun için üzülüp acıdan inlerken
    belki de o başkaların altında zevkten inliyordur
    domaltıp çakarlarken saçını çekiyorlardır

    şimdi bir daha düşün
    utanmıyor musun başkasının ağzına boşaldığı kız için üzülmeye

    kendine gel
    değerini bil ve şunu aklından çıkarma
    sokakta, otobüste, kafede veya okulda gördüğün bütün kızlar sevişmek istiyorlar
    beğendiğin kızın yanına gidip konuşmaya başlarsın ve onu elde edersin
    ya da gerçek bir erkek çıkar onunla konuşur ve ona çakar
    sen de hala eski sevdiğin kızı düşünmeye devam edersin

    (bkz: amlılarla iletişim 101 dersi için sınıflara)
    ···
  9. 9.
    +4
    Neyzen TEVFiK - Mecnun
    Yürü bre ehli deve enddıbını göreyim.
    Sensiz geçen gecelerin ecdadını gibeyim.
    Mecnun gibi top muyum bir am için öleyim.
    Leylayı da gibeyim mecnunu da gibeyim.

    Bana yar olmayan karının izzetini itibarini gibeyim.
    Yansın karıların alayı su veren itfaiyenin hortumunu gibeyim.

    Düşmüşüz bir huurnun belasina,
    Koymadik diye taaa dıbının ortasina.
    Kader böyle yazmış hatırasına,
    Ben böyle hatiranin hikayesini gibeyim.

    Kerem dagları deler bir amcık uğruna,
    Aslı gitsin de, ona buna vurdura.
    Bir kari için değer mi hiç bütün bunlara,
    Her taraf amcık dolu mala iyi vurana.

    Fuzuli am pesine düştün gurbete.
    Am serindir, am derindir, şifa verir Millete.
    Ye kebabı, iç şarabı, vur karpuz züte.
    Bu gidişle, yarrrağımı gidersin cennete.
    ···
  10. 10.
    +1 -2
    engin benim çocukluk arkadaşım olduğu için, yani bir nevi benim referansımla ortamımıza dahil olduğundan, mehtap'ın bu çirkin suçlamaları üzerine turan'ın çekip gitmesi beni çok öfkelendirmişti.

    gerçi geçen yıllar içinde diğer çocuklar belki benden daha çok engin'i sevmişler, kaynaşmışlar, kardeş gibi olmuşlardı ama nedense o gece o olay yaşandığında içimde güçlü bir sorumuluk duygusu ortaya çıktı. o akşam engin yoktu ve onu savunmak benim görevimdi!

    zaten çekingen bir çocuk olan altan ve gergin ortamlara hiç katlanamayan sedat oturdukları kanapede bir süre kıvrandıktan sonra "gidip bir turan'a bakalım" diyerek karşı daireye geçtiler.

    salonda mehtap'la yalnız kalmıştık. sehpalarda yarım bırakılmış bira şişeleri ve hala dumanı tüten izmaritlerle başbaşaydık.

    hesap soran, öfkeli gözlerle bakma sırası bendeydi. mehtap hesap vermeliydi. engin hakkında söyledikleri, turan'a yaptıkları affedilemezdi. kankamızın, dostumuzun nişanlısı olsa da artık çizmeyi aşmıştı.

    "mehtap sen kafayı mı yedin, ne yapıyorsun kızım, amacın ne!?" diyerek taaruza başladım...
    ···
  11. 11.
    +3
    okeyde kimi dışlıyosanız am kesinlikle onun helalidir beyler
    ···
  12. 12.
    +3
    5 kiş kanka mı olur lan batak oynamak iseseniz biri yancı kalcak kavga çıkar amk
    ···
  13. 13.
    +1 -2
    çok uzatmayacağım beyler.

    özetle, 5 canciğer kankaydık, misler gibi bir hayatımız vardı ve biz sıçtık batırdık amk aklıma geldikçe hala hayattan soğuyorum :(

    neyse, o lanet günün sabahından başlayayım anlatmaya.

    güzel güneşli pırıl pırıl bir günün sabahına biraz geç de olsa, saat 11 gibi uyanmıştık. iki evin de penerelerini ardına kadar açıp tertemiz yaz havasını içimize çekerken, akşamdan kalmanın getirdiği mahmurlukla sağa sola yayılmış, kah göbeğimizi kaşıyor kah sabah geyiği çeviriyorduk.

    sonra aramızdan 2 kişi çıktı kahvaltılıkları almaya gitti, biz de hem etrafı biraz toparladık, bulaşıklar yıkandı, çay demlendi, masa kuruldu vesaire...

    dedim ya, çok güzel bir gündü. sucuğuyla, yumurtasıyla, kaymağıyla balıyla dört dörtlük kahvaltımızı neşe içinde yapıp bitirdikten sonra gazetelere dergiler dalmış, iyice miskinleşmiştik...
    ···
  14. 14.
    +1 -1
    kahvaltımızı etmiş keyif yaparken, engin bir zengin kalkışı yaptı "ben yavaştan hazırlanayım beyler" diyerekten çantasını hazırlamaya koyuldu.

    engin yeni mezun olan 2 kankamızdan biriydi. ailesi tekirdağ'da yaşıyordu ve henüz mezuniyetten haberleri yoktu. hemen saat 2 deki arabayla tekirdağ'a gidip müjdeli haberi verecek, ailesiyle biraz vakit geçirdikten sonra akşama dönecekti.

    akşama engin döndükten sonra engin'in çocukluk arkadaşı olan bir hatunun evine davetliydik. bu hatun engin'in kankasıydı ve kısa bir süre öncesine kadar yurtta kaldığı için sürüyle hatun arkadaşı vardı. o yüzden akşamki partiyi hepimiz iple çekiyorduk, düşüreceğimiz manitaların hayalini kuruyorduk. engin'in bu yaptığı büyük bir kıyaktı, çünkü engin kısa süre önce okuldan bir kızla nişanlanmıştı. aramızda tek ciddi ilişki sahibi olan oydu ama partinin ekmeğini biz yiyecektik.

    işte kankalık böyle bir şeydi binler, eğer içinizde hala böyle kankaları olan varsa kıymetini bilsin amk.
    ···
  15. 15.
    +1 -1
    bundan yaklaşık 4 sene önceydi. bütünlemeler yeni bitmişti. iyice gibi taşağı serdiğimiz bir dönemdi.

    aramızdan 2 kişi mezun oluyordu. diğerlerinin ise birkaç dersi kalmıştı sadece.

    ama birbirimize söz vermiştik. mezun olanlar hemen iş bakmaya başlayacaklardı, bir yandan da dandik bir bölümde yüksek lisansa kasacaklardı.

    daha en az 4-5 sene askere gitmeyi düşünmüyorduk. keyfimiz gıcırdı amk, düzenimizi bozmaya niyetimiz yoktu.
    ···
  16. 16.
    +1 -1
    parti işi yalan olunca, bir an moralimiz düşse de hemen toparlandık ve saat daha henüz 10 bile olmadığına göre niye taksim'de ortamlara akmıyoruz dedik.

    kafalar zaten çakırkeyf, güle oynaya cicilerimizi giydik "bekleyin bizi kızlar" nidaları eşliğinde 4 kanka taksiye doluştuk ve 20 dk geçmeden taksime vardık.

    sınavlar bitmişti, yaz gelmişti, kızlar açılıp saçılmıştı, havada tatlı bir esinti, mekanlar eğlenceyle dolup taşarken, o gece biraz paraya da kıyıp şişe şişe kokteyller ısmarlamaya, coştukça coşmaya başlamıştık.

    arada 1-2 hatunla tanışıyor, biraz kaynaştıktan sonra ya dans eden kalabalığın arasında kaybediyor, ya da "kezban la bunlar sallaa" diyerekten dalgamıza devam ediyorduk.

    hayat bize güzeldi amk. mekandan mekana akıp alkolün ve eğlencenin dibine vurduk. sonra gece saat 2 gibi hepimiz acıktık ve bir şeyler yiyip dönmek üzere mekandan ayrıldık.

    dürüm dönerlerimizi neşe içinde yedikten sonra biraz ayılır gibi olduk. hemen cepteki paraları kontrol ettik. mekanda tam gaz eğlenmeye devam etmek için paramız kalmamıştı, ayrıca sigaralar da bitmek üzereydi. dedik madem durum böyle, içkimizi alıp eve gideriz, eğlenceye devam ederiz.

    eve giderken engin'i de aradık, ama henüz dönmemişti. muhtemel bir travma ihtimaline karşı bu geceyi hastanede geçireceklerdi. yarın görüşürüz deyip telefonu kapattık. mahallemize varınca nevale almak için tekele uğradık.
    ···
  17. 17.
    +1 -1
    apartmanımız teşvikiye'de, nezih bir sokaktaydı. ev sahiplerimiz, komuşlarımız anlayışlı insanlardı. gürültücülüğümüzden veya evlerin yol geçen hanına dönmesinden bir kez olsun şikayet etmemişlerdi. aksine, bazı teyzeler bize yemek getirirler, bazı abiler de ara sıra çene çalmaya, bira içmeye uğrarlardı.

    ayrıca, karşılıklı 2 dairede yaşamamızın türlü türlü nimetleri vardı. içimizden birileri hatun olayına girecek olsa, hangi ev daha derli topluysa oraya davet edilir, sap kalan binlerse diğer evde gibi taşağı yayıp karşı dairede neler döndüğüne dair fanteziler kurardı, geyik döndürürdü.

    orada yaşadığımız 6 sene boyunca, belki 2 eve 100 kadar hatun gelmiştir, ama bir gün olsun aramızda ne bir tartışma ne de bir darılmaca durumu olmuştur binler.

    ta ki o dıbına kodumun gecesine kadar...
    ···
  18. 18.
    +1 -1
    şarkılar türküler çığıraraktan ellerimizde biralar, votkalar eve vardığımızda salonun ışıklarının yandığını fark ettik. ee engin'le az önce konuşmuştuk, evde kimse olamazdı. acaba ışığı açık mı unutmuştuk?!

    kafalar güzel olduğu için durumdan pek kıllanmadan güle oynaya salona girdiğimizde, bizi engin'in nişanlısı mehtap öfkeli bir yüzle karşıladı. pencere kenarındaki antika bozması koltuğa oturmuş, önünde yarısı içilmiş bir şişe meyveli votka ve ağzına kadar dolmuş küllükte yanmakta olan bir sigarayla, donuk bir ifadeyle bize bakıyordu.

    biz de, 4 beyinsiz, salonun girişinde öylece kazık gibi dikilmiş, elimizde poşetlerle mal mal mehtap'ın yüzüne bakıyorduk.

    kısa bir duraklamadan sonra mehtap sessizliği bozdu. "engin bey sizinle değildi galiba, tam tahmin ettiğim gibi!!" diyerek, sanki bize acıyormuş gibi sorgulayan bakışlarını tek tek yüzlerimizde gezdirdi ve bizden cevap alamayınca sesini iyice yükseltip "engin nerdee!!!" diye bağırarak o lanet gecenin neşeli atmosferini bir çırpıda dağıtıverdi.
    ···
  19. 19.
    +2
    tek bir amlı yüzünden savaş çıkıyo ülkeler birbirine giriyo amk 5 kankanın lafımı olur
    ···
  20. 20.
    +1 -1
    hala ayakta dikilmiş salak gibi birbirimize bakıyorduk.

    sonunda altan "engin şeyde yaa, tekirdağ'da, kardeşi kolunu kırdı ya bilmiyor musun" diye hafif peltekçe bir cevap verdi. altan'ın uzun beyaz yüzü alkolün etkisi ve o anın şokuyla kıpkırmızı kesilmişti. mehtap ona actiksinir gibi bir bakış fırlattı, altan ise bu saldırgan bakışa dayanamayıp gözlerini perdelerde, salondaki eşyalarda gezdirmeye başladı, daha 2 dk önce neşe içinde şarkılar söylerken bir anda sözlüye kalkmış öğrenci pgibolojisine bürünmüştü.

    ekibin en ayıklarından biri olarak ben daha fazla dayanamayıp devreye girdim. "mehtap ne işin var senin burada, parti yok muydu!?" diyerek ve kararlı bakışlarımı mehtap'ın gözlerine kilitleyerek "kimin mekanında kimi sorguya çekiyorsun lan?!" mesajını vermek istedim.

    mehtap'ın bakışları bir süre direndi, sonra göz kapakları hafifçe gevşedi ve o yabancı düşman bakışlardan vazgeçip bıkkın ve çaresiz bir ifade ile "ya bıktım çocuklar bıktım" diyerek, titreyen parmaklarla paketten bir sigara çekti...
    ···