1. 1.
    +5 -2
    sorun tayip ya da başka bir kişi değildir. sorun sistemdir. sorun, bir avuç patronun, iş addıbının milyonları köle gibi çalıştırıp zenginleşmesindedir. bu yazcaklarımı lütfen iyi okuyun, algılamaya çalışın.

    devlet, tepeden tırnağa burjuvazi tarafından örgütlenmiştir. ve aynı zamanda devletin kurumları da yine burjuvazi tarafından yönlendirilir. bunu, sahte demokrasisi yani parlementosuyla çok güzel bir şekilde gizler.

    devlet şu birimlerden oluşur :

    1- polis örgütü ( polisi, valisi, içişleri bakanı )
    2- ordusu
    3- bürokrasisi ( memuru, meclisi, başkan vb.)
    4- ideolojik ve derin aygıtları ( medyası, mit'i, okulları vb. )

    sermaye, tüm bu örgütleri kendi egemenliği ve sömürüsü için halka karşı kurmuştur. burada en can alıcı görev yapan birimi 4. cüsüdür. ilk olarak okullarıyla birlikte burjuva ideolojisini ve kutsallarını yükler halka. liberalizmin, sömürünün özgürlüğünden! bahseder, ırk üzerinden milliyetçilik pompalayarak polisin ve ordunun kutsanmasını sağlar. medyasıyla birlikte sömürücü sınıflara yönelik her türlü devrimci tehdidi "terör" demagojileriyle çarpıtır, toplumsal olayları ya aktarmaz ya da çarpıtarak, kötüleyerek aktarır. medyanın bu düzenbazlığını ilk aşan sosyalistler ve kürtler oldu, şimdi ise türk halkının büyük bir çoğunluğu medyanın düzenbazlığını anlar duruma gelmiştir. mit'te aynı zamanda burjuvaziye yönelik her türlü tehdite karşı yalan haberler hazırlayarak medyaya verir, medya da bunu büyük puntolarla halka sunar. son gelişen olaylar, medyanın suskunluğu ve çarpıtmalarının aşıldığını gösterdi; ama bu devletin 4. biriminin tamamıyla aşıldığının göstergesi değildir. çünkü halk hala burjuva kutsalların etkisi altındadır.

    halk medyayı aşıp meydanlara indiği vakit devletin şov ve gösteri yapmakla ilgili birimi devreye girer. o da polis örgütüdür. burjuvazi, bu örgütüyle halka karşı gücünü gösterir. gaz bombalarıyla, coplarla halkı sindirmeye çalışır. burjuvazi, kendisini ciddi anlamda tehdit eden silahlı örgütlere karşı topyekün savaş verir. polisi,mit'i ve ordusuyla birlikte kesintisiz bir savaş verir, medyasıyla bu örgütleri düşman gösterir.

    burjuvazinin sahte demokrasisi ise bürokrasisidir. parlamentosu ile devlet yönetiminin halkın iradesiyle birlikte oluştuğunu göstermeye çalışır. halbuki devletin anayasası bellidir, çizilmiştir. devletin anayasası en başta özel mülkiyet araçlarının koruyuculuğunu üstlenmiştir, bunu değiştirmeye yönelik hareketler "devleti yıkmak" adı altında ağır cezalara tabiidir.
    Tümünü Göster
    ···
  2. 2.
    0
    @2 halkın daha mutlu, huzurlu olmasını istediğim için yazıyorum, bu halk hareketini dexer'e endekslemek hatalı bir düşüncedir.
    ···
  3. 3.
    0
    @7 devrimi ne ben yapabilirim ne de 3-5 kişi. sosyalist devrimi halk yapar, ancak bunun için düşmanını görmesi gerekir.
    ···
  4. 4.
    0
    @9 tayip gitse, yerine başka biri gelse ne olur. 12 saat çalısıp yine 1000 tl civarında maasla calıscan. zaman bulabılırsan gıt alkol al barında, bu mu özgürlük birader?
    ···
  5. 5.
    0
    @12 kesinlikle öyle. bizim burjuvazinin önüne gelen "sıfatları" değil, bizzat kendisini yok etmemiz gerek. yoksa köle gibi yaşamaya devam edeceğiz.
    ···
  6. 6.
    0
    seçimler, halkın iradesi değildir. neden mi? iyi okuyun bunları.

    toplumlar korku politikalarıyla yönetilir.

    bu ülkede yıllarca "laiklik" adı altında başörtülülere zulmettiler. sadece inancı doğrultusunda hareket etmek isteyen bir insana " başörtüyle üniversiteye giremezsin" gibi faşist baskıda bulundular. bugün bu faşist baskı kamusal işyerlerinde hala devam ediyor. çoğunluğu müslüman inancına sahip bu ve benzer baskılara alternatif akp'ydi. çünkü bu inançlı kesim, evine ücretsiz gelen makarna veya kömür için değil; tamamen "laiklik" adı altında kendi inancına yönelik baskılar, korkular nedeniyle akp'ye oy verdi. bir diğer kesim, yani ulusalcılık adı altında örgütlenen egemenler de din korkusu üzerinden politika yürüttüler.

    her iki burjuva klik de bu korkular vasıtasıyla oy alabilmeyi, iktidarı ele geçirebilmeyi hedefledi. egemenler bu tezgahları vasıtasıyla kitleleri çok rahat bir şekilde kutuplaştırdılar ve yarattıkları korku ütopyası ile kitleleri kendi kucağına almayı başardılar. muhafazakar bir aileden gelen kişi, "laiklik" adı altında zulmedecek zalimlerin gelmesinden korktuğu için akp'ye oy verdi. muhafazakar aileden gelmeyen kişi ise tüm kuralların dini kitaba göre şekillendirilip; özel hayatına kısıtılanmasından korktuğu için chp ve türevi partilere oy verdi.

    daha derin düşündüğünüzde, aslında "laiklik" adı altındaki faşist baskının olmasını en çok isteyenin ricard dexer shawn olduğunu görebilirsiniz. onu iktidara taşıyan şey bu baskılar ve halkta yarattığı korku politikasıydı.

    tam 10 yıldır iktidarda olmasına rağmen kamusal alanda başörtüsünü hala serbest bırakmamasının gerekçesi bu kurnazlık değil mi? şimdi, siyasetçilerin bu tezgahını ifşa etme vaktidir. gerek "din korkusu" adı altında kitleleri boyunduruk altına almaya çalışan egemenleri, gerekse de "laiklik korkusu" adı altında kitleleri boyunduruk altına almaya çalışan egemenleri. biz halkız, kendi özgürlüklerimizden çok başkalarının özgürlüklerini savunma samimiyetinde bulunacak insanlarız.

    türkiye gerçekten tarihi bir dönem yaşıyor. bu tarihi dönemeçte bizi laiklik-din çatışmasına çekmeye çalışan ulusalcılara ve akp'li egemenlere prim vermeyin. bu halk hareketi her kesim için özgürlük istemelidir.
    ···
  7. 7.
    0
    @21 devletin eğitim kurumları, burjuvazinin ideolojik zehrinin aşılandığını mekanlardır.
    ···
  8. 8.
    0
    çok anlamlı bir fotoğraf :

    https://fbcdn-sphotos-g-a...797323597_447794041_n.jpg
    ···
  9. 9.
    0
    Haykır acını ey halk, baş eğme haykır
    Bir yol kavşağındasın ve ancak
    Yaraların, haykırışlarla onarılır
    Bir yol kavşağındasın ve senin
    Değişmek için çırpınıyor kaderin
    Kuşan alnında biriken o kara teri
    Sırtında şakırdayan kırbacı kopar
    Soluk al, ışıldat o mazlum yüreğini
    Bak; korlaştı acıların, kozalandı
    Ey halk, parçala şu nankör suskunluğunu
    Baş kaldır artık
    Sevginin ve öfkenin uğultusunu
    Bağrına vura vura taşırken sana
    Karşılık gözetmiyor o gencecik insanlar
    Ne barbarın tehdidi, ne dişleri kıran elektrik
    Dalga dalga yayılan o rüzgarı durdurabilir
    Bu direniş senin için ey halk
    Bu çığlık senin kollarınla
    Yıkılsın şu köhne dünya
    Ve coşkuyla yeniden kurulsun diye çınlatıyor hayatı
    Bir yol kavşağındasın fakat
    Mutlaka değişecek kaderin
    Bunu bekliyor şu ıslak çukurlarda yürüyen şu yoksul çocuk
    Bunu bekliyor gözevleri kurutulmuş analar
    Bunu bekliyorzincirin oyduğu bilek
    Bunu bekliyor açlık, kuraklık, ılık ılık akan kan
    Bunun için en gençlerimizi ölümle tanıştırdık
    Kuşan kendini artık,
    Biraz da gövdeni yüreğinle kırbaçla
    Ey halk, haykır acını; bu karadumanı dağıt
    ···