+330
-20
Sene 1999 ya da 2000 falan. Henüz 10 yaşındayım. O zamanlar internet, cafe falan hak getire. Teknolojik hiçbir gibim yok. Var aslında ama çok yaygın değil. Tetris var işte bazı liseliler bilmez. Onunla falan oynardık her neyse bu kadar o dönemi hatırlatma girişmi yeterli olaya geçeyim.
Ben ömer ve murat. Aynı sokakta oturan ve hee günü birlikte geçiren, aynı sınıfta okuyan, ödevleri birlikte yapan üç arkadaşız. Yediğimiz içtiğimiz bile ayrı gitmez.
O zamanlar bilenler bilir looney tunes tasoları çok meşhurdu. Yanlış hatırlamıyorsam pokemon tasosu bile henüz çıkmamıştı. Liseliler hatta üniversiteliler bile bilmez. Ben ömer'e murat'tan daha yakındım. Onunla biraz daha fazla vakit geçirirdim. Bir gün ikimiz saatlerce taso oynadık. Elimde 150 tasodan 10 tane kaldı sadece. Sonra elime duffy duck'ı aldım. Onunla oynayınca bütün tasoları geri kazandım hatta onunkileri de üttüm. Topladım hepsini küçük karton kutuya koydum. Bunun elinde hiç taso kalmadı ama hiç de üzülmedi. O sırada murat geldi. Fenerbahçeli yeni top almış. Hemen top oynamaya gittik. Terledik falan. Ömer "ben su içmeye gidiyorum " dedi. Gitti 15 dakika sonra geldi. Biz de biraz daha oynadık ve evlere dağıldık. Müstakil, gecekondu tarzında bir evimiz var o zamanlar. Tasoların içinde olduğu kutuyu hemen evin girişindeki koridora koymuştum. Baktım yok. Anneme falan sordum yok. Ağlayacak duruma geldim. Bir baktım bizim murat ömer'den baya bir taso ütmüş. Benim duffy duck da orda. "aha şimdi gibtim belanı ömer" dedim. Ömer'den intikam alacaktım. Düşündüm ve aklıma bir binlik geldi.
O zamanlar erik ağaçları bizim mahallede yaygın, daha erikler oluşmadan çocuklar ağaca dalıp bitirirdi. Ancak aysel teyzenin güneşten kızarıp nar gibi olmuş erikleri hala duruyordu. Okullar yeni kapanmıştı. Haziran ayı ve hava çok sıcaktı. Murat hazırdı ama ömer hazır değildi. Onu ikna etmeliydim eriğe dalmaya. Muratla bir olup bunu ikna ettik. Peki neden ömer eriğe dalmak istemiyordu?
Çünkü ömer'in ailesi aşırı dindardı. Okul kapanır kapanmaz ömer'i de camiye kursa yollamışlardı zaten. Mahallede meyve ağaçlarına dalan çocuklar çok olduğu için ömer'in ailesi biz de dahil ömer'i çok tembihlerdi. Hırsızlık kötü, günah falan diye. Ama ömer'i çok tehdit ediyorlardı hırsızlık yapmasın diye. Benim de ona komplo kurmam lazımdı, benim tasolarımı çalmak neymiş görecekti.
Öğlen vakti, güpegündüz gittik eriklere daldık. Hepsini bir poşete koyduk. zütürdük fadime teyzelerin tulumbada yıkadık.
"ömer erikleri sizin bahçeye koy, top oynuyalım sonra yeriz" dedim. Hemen top oynamaya başladık. "ben su içmeye gidiyorum" dedim. Gittim hemen huysuz konyalı aysel teyzeye bunu ispiyonladım. "erikleri topladı, poşete koydu aysel teyze git bahçelerine bak inanmıyorsan" dedim. Kadın eve girdi. Ben geri dönerken yolda ömer'in annesini gördüm. Pazardan geliyordu. "şükran teyze ömer erik çaldı, yapma günah dedim ama dinlemedi" dedim. "oğlum yapmaz" dedi." Erikleri bahçeye koydu " dedim. Bir hışımla çıktı gitti.
Ben de çıktım çocukların yanına gittim. Top oynarken ömer'i annesi çağırdı. Biz de gittik. Bir baktım aysel teyze elinde erikler. Ömer'e hesap sormaya başladı annesi. "beraber yaptık anne" dedi. Ben hemen "yalan söyleme ömer kendin çaldın biz sana günah dedik ama sen bizi dinlemedin" dedim. Ben öyle diyince murat da korkudan benim dediklerimi söyledi. Ömer'in annesi aysel teyzeye erik parası verdi. Kadın da aldı amk parayı.
Sonra ömer'i içeri döve döve soktu.
Ömer bize ertesi gün "annem sizin yüzünüzden beni banyoda hortumla dövdü" dedi. Bana da neden yaptığımı sordu. "Sen o erikleri çalmadın ama benim tasolarımı çaldın bin" dedim.
Gitti geri kalan tasoları getirdi, murat da o üttüğü tasoları verdi.
Henüz o yaşta şeytanlık yapmaya başladım. O yaşta anladım ki intikam gerekli ve güzel şey. Tabi planlı olunca. Bu bin hala arkadaşım. Geçen ağustosta düğünü vardı hatta. Olayı hatırlattım güldü : )
Bu arada o tasolar hala duruyor lan.
Tümünü Göster