-
1.
+160 -28John Titor, zaman yolculuğu yapıp 2036 yılından geldiğini öne süren bir kişidir. Adının gerçek ismi olmadığını takma ismi olduğunu söyleyip kişisel bloğuna gelecekle ilgili bazı kehanetler yazmıştır. 2000/2001 yıllarında çeşitli internet haber sitelerine belirsiz, çoğunun yanlışlığı kanıtlanabilen bilgiler yollamış, yakın gelecek hakkında öngörüler ve yaşadığı zaman hakkında bilgiler vermiştir. John Titor'un söyledikleri birçok tartışmaya konu olmuştur.
Kimdir bu John Titor? Kendi ifadesine göre 2036 yılından geliyordu, bir askerdi. 1970'lere dönmek istiyordu ancak zamanlama hatası yaparak 2000'lere gelmişti. IBM 5100 modeli bir bilgisayar bulması gerekiyordu. Bu bilgisayar sayesinde gelecekteki düşmanlarının şifrelerini kıracak bir işlem yapabileceklerdi.
Yazılanlara göre John Titor, devlet için çalışan ve zaman yolculuğu projesi için seçilen bir askerdir. 2036 yılından 1975 yılına IBM 5100 almak için döndüğünü söylemiştir. Bu bilgisayar ile 2036 yılında eski programların "ayıklama" (debug) işini yapacağını iddia etmiştir. Gönderdiği yazılar, 2000-2037 yılları arasında birçok olaydan bahsetmiştir, 3. Dünya Savaşı dahil 2015 yılında olacağını ve toparlanmanın 20 sene süreceğini iddia etmiştir.
panpalar ilgi olursa devamı seri bi şekilde gelcek -
2.
+58Bunları bilmeyen imciciyim demesin zaten aq
-
-
1.
0panpa bu bilindik gene devamı gelicek ilgi olursa o zaman bida konuşuruz
-
2.
+2Yolla gelsin aq yolla
-
1.
-
3.
+43 -1Woolpit ve Bajos’un Yeşil ÇocuklarıTümünü Göster
1883 senesinde ispanya’nın Banjos kasabası yakınında iki küçük çocuk bulunacaktır. Bunlar ne kaybolmuş ve ne de aileleri tarafından terk edilmiş çocuklar değildiler. Çocuklar tarlada gündelikçi olarak çalışan işçiler tarafından korku içinde ağlarlarken bulunmuşlardı. Sesleri duyan işçiler çevreyi araştırmışlar ve bir mağaranın hemen ağzınada birbire sarılmış korku içinde ağlayan iki küçük çocuğu görmüşlerdi. Dilleri ispanyolca olmadığı için anlaşılamamaktaydı. En ilginçi elbiseleri garip bir metalden yapılmıştı…
Çocuklardan biri kız diğeri erkekti ve her ikisinin de rengi yeşilin değişik bir tonuydu. Çocuklar bakılmak için kasabaya getirildiyse de erkek olanı hiç bir şey yemediğinden bir süre sonra öldü. Kız çocuğu hayatta kaldı ve kendisini kurtaran ispanyol köylüleri ile birlikte yaşamaya başladı. Onların dilini öğrenince güneşi olmayan, devamlı karanlığın hüküm sürdüğü bir yerden geldiklerini söyledi. Nasıl geldikleri sorulduğunda; büyük bir patlama duyduklarını, “bir şey” tarafından fırlatıldıklarını ve kendilerini mağaranın önünde bulduklarını anlatıyordu.
Yukarıda anlatılan olayın neredeyse aynısı 12 yüzyılda yaşamış olan ingiliz tarihçi Newburgh’lu William’ın vakarüsnamelerinde de anlatılmaktadır. Bu kez yer ispanya değil ingiltere’nin küçük bir kasabası olan Woolpit’tir;
1100 yıllarında Kral Stephen zamanında (1135-54) bu küçük kasaba yakınlarında iki küçük yeşil çocuk bulunmuştur. Rahip Newburgh’lu William kayıtlarına olayı şöyle geçirmiştir: “Hiç kimse dillerini anlamıyordu. Kasabanın yargıcı olan Sir Richard de Calne’nin evine zütürüldüklerini de her iki de çaresizlik içinde ağlıyorlardı. Önlerine konulan ekmek ve diğer yiyeceklerin hiç birine dokunmadılar. Daha sonra kız çocuğunun anlattığına göre bu sırada neredeyse ölecek kadar açtılar. Biraz ileride bulunan baklaların için açarak yediler. Bunun üzerine yanlarına yeni baklalar getirildi ve içleri verildi. Bunları büyük bir iştahla yediler. Bundan sonra başka da bir şey yemediler. Erkek çocuğu oldukça uyuşuk duruyor ve devamlı tedirgin davranıyordu, zaten bir süre sonra da ölmüştür. Kız çocuğunun sağlığı gittikçe iyileşecektir. Türlü yiyecekler yemeye başlayacak, zamanla derisi yeşil rengini kaybedecektir“. Kız ingilizceyi öğrendi ve nereden geldikleri sorulduğunda; tüm yaşayanlarının yeşil tenli olduğu güneşi olmayan bir yeri tarif etti. Büyük bir mağara içinde gezerlerken, erkek çocuk ile birlikte kalabalıktan ayrıldıklarını, kaybolduklarını güneşini gözlerini alan aydınlığını gördükleri yere yöneldiklerini ve böylece mağaradan dışarı çıktıklarını anlattı. William’ın kayıtlarına göre kız geldikleri yerin Aziz Martin ülkesi olduğunu ve orada herkesin hıristiyan olduğunu söylediğini yazmaktadır.
Heyecanlı bazı yazarlara göre bu çocuklar uzaydan veya yer altı medeniyetlerinden gelmişlerdir. Şüphecilere göre bunlar yolunu kaybetmiş yakındaki kasaba olan Fordham St.Martin’li çocuklardı. Açlıktan renkleri yeşile dönmüştü. -
-
1.
0Reptiliandır kesin
-
1.
-
4.
+40 -1“Yemek ve çiftlik hayvanları yerel olarak büyütülüyor. insanlar okumaya ve yüz yüze konuşmaya daha fazla vakit ayırıyor. Din ciddiye alınıyor ve insanlar akıllarında bölme ve çarpma işlemlerini yapabiliyor.”Tümünü Göster
Bu, John Titor’a ait bir kayıttır. Gelecekten gelen bir yolcu olan Titor ilk kez 2000 senesinde internet’in konuşma ortamlarında ortaya çıktı ve ileriki yıllar hakkında tahminlerde bulundu.
3. Dünya Savaşı'nın çok büyük bir yıkıma neden olacağını, tüm dünyanın kaosa sürükleneceğini, açlık ve sefaletin diz boyu olacağını, bunun tam 20 yıl boyunca süreceğini söylemiştir. Tüm bunların yanı sıra bu 20 yıllık savaş boyunca tüm dünya devletlerinin üretimini sadece silah ve askere endeksleyeceğini, silah ve asker gücü olmayan devletlerin çok hazin bir son yaşayacağını iddia etmiştir.
John Titor'un gelecekle ilgili verdiği başlıca haberler şöyledir:
Amerika, Irak'a ve Ortadoğu'ya petrol için saldıracak, orada iç karışıklıkla 10 yıl civarı sürecektir.
2015 yılında 3. Dünya Savaşı çıkacak. Çin-Amerika karşıtlarının yarattığı bu savaşın zütürüsü çok yüksek olacak. milyonlarca insan ölecek. Savaşın sonunda dünyada etnik kimlik, kültür kalmayacak. insanlar robotikleşme, üst kimliğe bürünme, tanrılaşma evresine girecek. Daha az hastalanacak, daha uzun yaşayacak, doğru seçimleri daha rahat verebilecek.
2037 yılında bu düzene karşı çıkan anarşistler olacak. John Titor, kendisinin de bu anarşistlerden olduğunu, bilim insanlarının sayesinde zaman makinesini icat ettiklerini, düşmanların bilgisayar ağını hacklemek için 1970 yılında üretilen IBM bilgisayarının kodları gerektiğini iddia etmiştir.
Bu iddiaları ciddiye ne kadar almamız gerekir bilinmez. Ancak Titor, henüz karşı maddenin en azından halk tarafından ne olduğunun bilinmediği bir dönemde, CERN'de yapılacak deneyi de önceden haber vermiştir. Üstelik bu deneyin zaman yolculuğunun keşfi için öneminden de bahsetmiştir.
Bir köprü açılışında çekilen fotoğrafa yansıyan hipster kılıklı, modern saç modeline sahip, elinde ufak bir fotoğraf makinesi taşıyor gibi görünen ve günümüz güneş gözlüğü takan adamın kim olduğu hâlen gizemini koruyor. Fotoğrafın aslı Kanada’da bir müzede korunuyor ve uzmanlar bunun kesinlikle hileli bir fotoğraf olmadığını söylüyor.
Mart 2001'de yeni yazılar göndermeyi bırakmış olsa da, hiçbir zaman bu işin arkasında kimin olduğu bulunamamıştır. Gerçek kimliği hakkında birçok teori vardır. En popüler fikre göre, timetravelinstitute.com ya da anomalies.net sitelerinden birisinde bir yöneticidir. Daha birçok teori vardır, bunlardan birisi; yazar Douglas Adams'ın bu işe karıştığıdır. (Adams, Titor'un yeni yazılar eklemeyi bırakmasından birkaç ay sonra ölmüştür). -
-
1.
+5kardeş madem zaman makinası yapacak kadar gelişmişler neden ibm 500 bilgisayarını n yazılımını tekrar bulamamışlar biraz inandırıcı gelmedi sanki
-
2.
-1Panpa bunlari arastirip mi yazdin yoksa Steins;Gate konusunu mu anlatiyosun
-
1.
-
5.
+342256 yılından geldigini iddia eden adamTümünü Göster
Haftada 800 dolarini 350 milyon dolara çıkaran yatırımcı, insider trading suçlamasıyla karşılaşınca "ben aslında 2 bin 256´dan gelen zaman yolcusuyum" dedi. Amerikan sermaye piyasası otoritesi sec işin içinden çıkamadı.
Zamanda Yolculuk Yaptığını iddia Eden Adam Borsayı Karıştırdı... Federal güvenlik görevlileri, içeriden bilgi sızdırma suçlaması yüzünden bir Wall Street borsacısını tutuklayıp sorgulamaya başladılar. Tutuklanan borsa dahisi, 2256 yılından günümüze zaman yolculuğu yaptığını iddia ediyor!
security and exchange commission kaynaklarına göre 44 yaşındaki Andrew Carlssin, 28 Ocak tarihindeki tutuklanmasına yol açan şüphe uyandırıcı olağanüstü borsa başarısını yukarıdaki gibi garip bir şekilde açıklamakla yetiniyor.
Bir SEC görevlisi şöyle diyor: bu adamın palavralarına inanmıyoruz ya delinin teki ya da patolojik bir yalan söyleme vakası ancak bir de şöyle bir gerçek var elimizde adam 800slık bir yatırım ile başlamış ve 2 hafta içinde sahip olduğu portföy 350 milyon doların üzerinde! Borsa üzerinden gerçekleştirdiği tüm alışlar ve satışlar beklenmedik gelişmelerin bilgisine dayanıyor, bunu şans faktörü ile açıklamak mümkün değil.Bu bilgilere sahip olmasının tek bir yolu ver, işlem yaptığı şirketlerle ilgili içeriden bilgi sızdırmış olması ki bu da yasadışı... Bize bilgi kaynaklarını söyleyene kadar onu Rikers Adasındaki bir hücrede tutmayı düşünüyoruz Geçen yılki borsa dalgalanmaları pek çok yatırımcıyı beş parasız bırakmıştı. Aynı esnada Carlssin 126 çok riskli işlem gerçekleştirip hepsinden de yüksek kazançlar elde edince gözler bir anda bu borsacıya dönmüştü. Carlssin, 200 yıl ileriki bir tarihten, yani gelecekten günümüze geldiğini iddia ediyor ve tabii o zamanki tarih ve istatistik kayıtlarında da günümüzdeki borsa dalgalanmaları detaylı olarak yazıyormuş. Carlssine göre Bu fırsata karşı koymak çok zordu. Aslında her şeyin sıradan ve doğal görünmesini planlamıştım. Bilirsiniz işte, sağda solda birkaç doları bile bile kaybedecek ve böylece normal bir borsacı görüntüsü çizecektim ancak son anda yakalandım.Üzerine gidilen carlssin usame bin ladinin akıbeti ve AIDSin çaresi gibi tarihi gerçekleri de açıklayabileceğini söyledi tek ihtiyacı olan zaman makinasına binmesinin izin verilmesi ancak carlssin makinanın nerede olduğunu bir türlü söylemediği gibi nasıl çalıştığını açıklamayı da reddediyor sebep bu teknoloji kötü güçlerin eline geçebilir.yetkililer bu adamın iddialarının palavra olduğu konusunda hemfikir ancak bir sec yetkilisi şunu itiraf ediyor Elimizdeki tüm federal kayıtları taradık, Andrew Carlssin isimli biriyle ilgili olarak, böyle bir adamın yaşadığını, bir şeyler yaptığını gösteren Aralık 2002 tarihinden önce hiçbir kayıt yok. -
6.
+29indus Vadisi Uygarlığı'nın Kayboluşu
indus Vadisi Uygarlığı veya Harappa Uygarlığı günümüz Hindistan ve Pakistan ile bağdaştırabileceğimiz indus vadisinde kurulmuş bir uygarlıktır. Güney Asya'da kurulmuş en eski kent uygarlığı olan bu uygarlık devrinde büyük bir alana hükmetmiştir.Öyle ki birkaç kent dışında yüzlerce kenti kendine bağlamıştır.Bu uygarlık hakkında ilk arkeolojik bulgulara Pakistan'da rastlanmıştır. Uygarlığın kullandığı dil ise daha çözülememiştir.Bu uygarlığın ilginç özelliği ise kayıp olmasından kaynaklanmaktadır. indus vadisi uygarlığının Ari'ler tarafından yıkıldığı şeklinde tahminler olsa da bu uygarlığın sonunun nasıl geldiği konusunda kesin bir bilgi yoktur.
Büyük iskender'in adamı Aristoboulos indus nehri yatağını değiştirince terkedilmiş bir uygarlıkla karşılaştı. Hiçbir insan yoktu. Peki koca bir uygarlığın insanları(tahminen 2 milyon) nereye kaybolmuştu? Yoksa Ari'ler tüm herkesi öldürdü mü? Peki ya cesetler? indus Vadisi Uygarlığının gelişmiş bir uygarlık olduğu bilinir. Hatta mimarisinin 20.yüzyıl mimarisiyle kıyaslanacak kadar gelişmiş olduğu bir gerçektir. Yapılan kazılarda bulunan eserler sadece mimari de değil çoğu alanda bir gelişmişlik olduğunu gösterir niteliktedir.Bu gelişmişlik olayı aklıma hemen Mısır Uygarlığının yapıtlarını getirdi. Piramidler konusunda gerçekten dünya dışı varlıklardan yardım almışlar mıydı acaba? indus vadisi uygarlığı sakinleri de saklanma konusunda aynı yardımı görmüş olabilirler mi?Aklımıza bu hikayeyi tamamlamak için gizemli birçok teori gelebilir veya en kısa yoldan Ari'ler yapmış deriz ve geçeriz. Fakat bu koca bir uygarlığın esrar dolu kayboluş gerçeğini değiştirmez.
indus Vadisi Uygarlığının sırlarının çözülmesi için en önemli kilit dilleridir.Şimdiye kadar yapılan araştırmalar bu dilin çözülmesini sağlayamamıştır. Birçok bilim adamı bu dili çözmek için çalışmaya devam ediyor. indus Vadisi Uygarlığının dili çözüldüğünde muhtemelen bu uygarlığın sırları da bir oranda çözülecektir. -
-
1.
0zumqi esrarları bitince dönerler merak etme
-
1.
-
7.
+25beyler okuyan varsa kendini belli etsin devamı gelicek
-
8.
+22Cicada 3301 Bulmacası (part 1)
Günümüzde oldukça sık adı geçen cicada 3301 konulu bu yazıda sizlere cicada 3301 nedir, cicada 3301 nasıl çözülür? Ondan bahsedeceğim. Asıl adı cicada 3301 bulmacası olan bu gizem, ilk olarak Ocak 2012 yılında gizli bir örgüt tarafından ve bir deep web sitesi üzerinden resim olarak paylaşılan ve halen günümüzde devam eden bir akıl oyunudur.
Örgüt tarafından; Polonya, ispanya, Avusturalya ve Güney Kore gibi Dünyanın dört bir köşesindeki bir çok ülkede binalara, elektrik direklerine ve banklara çok gizemli bir bulmaca asılmaktadır. Dünyanın farklı yerlerinde saklanmış ipuçları toplanarak çözülebilecek olan bu bulmaca her adımda daha da zorlaşmakta ve kimse tarafından çözülememektedir.
Bulmacayı başarılı bir şekilde tamamlayan kişi, en sonunda örgütle irtibata geçebileceği bütün bilgileri de çözmüş olacak. Bazı insanlar dünyanın en zeki insanlarına akıl oyunlarıyla ulaşmaya çalışan bu örgütü illuminati, masonluk veya benzeri teşkilatlarla ilişkilendirmektedir.
Cicada 3301 ilk Mesaj
Hello again. Our search for intelligent individuals now continues. The first clue is hidden within this image. Find it, and it will lead you on the road to finding us. We look forward to meeting the few that will make it all the way throught.
Goog Luck.
3301
Yazının Türkçe karşılığına gelecek olursak;
Merhaba. Üstün zekalı bireyler arıyoruz. Onları bulmak için bir test geliştirdik. Bu resimde saklanmış bir mesaj var. Mesajı bulmanız sizi bize getirecek olan yolu bulmanızı da sağlayacak. Bu yolu tamamlayacak olan ender insanlarla tanışmayı dört gözle bekliyoruz.iyi şanslar.
3301 -
-
1.
+1Reyiz resim elinde varsa onuda paylaşsana.
-
1.
-
9.
+19Carancas'a Düşen Tuhaf Meteor
2007 yılında Peru'daki Carancas köyüne büyük bir meteor düşmüş ve etrafına çok tuhaf bir koku yaymıştı.
Esrarengiz bir şekilde 200'ü aşkın köylü baş ağrısı, bunaltı ve kusma gibi semptomlar göstererek hastalanmıştı.
Görevlendirilmiş polislerin ve bilim insanlarının da etkilendiği bu durum arsenik zehirlenmesinden kaynaklanıyor olabilir. -
10.
+17 -1beyler 3-5 şuku atında varlığınızı görelim devamı gelcek ilginize göre
-
11.
+18Dyatlov Geçidi Vakası (part1)
Dyatlov Geçidi Vakası, 2 şubat 1959 gecesi Ural dağlarında meydana gelen ve 9 gencecik dağcının ölümü ile sonuçlanan esrarengiz ve bir o kadar da korkutucu bir olaydır. Hollywood filmlerinde sıkça işlenen “Vahşi doğanın göbeğinde bilinmeyen varlıklara karşı mücadele eden gençler” temasının gerçeğe dönüşmüş hali de diyebiliriz bu gizemli olay için.
Hakkında bugüne kadar birçok kitap, belgesel ve film yayınlanan bu olayın önündeki sır perdesi hala aralanabilmiş değil.
27 Ocak 1959’da Ural Politeknik Enstitüsü’nden 10 genç dağcı Sovyet Rusya’da Ural Dağları’nın eteklerinde 2 hafta sürecek bir tırmanış gerçekleştirmek için yola koyuldular.
Vizhay’da başlayacak olan yolculukta, bu genç ekibin başında oldukça tecrübeli bir dağcı olan Igor Dyatlov bulunmaktadır. Aslında ekip üyelerinin hepsi daha önce zor tırmanışları başarıyla gerçekleştiren kişilerdir. Bu nedenle dondurucu soğuk ve tehlikeli rotaları onların gözünü korkutmuyordu. Takımın deneyimden kaynaklanan bir cesareti vardı ve hiç birisi kolay kolay korkuya kapılacak insanlar değillerdi.
Bu gençlerden Yuri Yudin, henüz yolculuğun başında rahatsızlanarak arkadaşlarından ayrılmak zorunda kaldı. Geri kalan genç dağcılar yollarına devam ettiler.
Yapılan gezi planına göre grup tırmanışı gerçekleştirip Vizhay’a geri döndükten hemen sonra bağlı oldukları spor klübüne telgraf çekeceklerdi. Kararlaştırılan tarih olan 12 Şubat’ta telgraf gelmeyince kimse merak etmedi. Çünkü bu tür zorlu yolculuklarda gecikmeler her zaman yaşanabilirdi. Fakat sürenin gittikçe uzaması ve dağcılarının ailelerinin yoğun ısrarıyla 20 Şubat 1959’da bir arama kurtarma ekibi oluşturuldu ve bölgeye gönderildi.
Polis ve askeri helikopter ve uçaklarının da katıldığı bu kapsamlı arama çalışması 6 gün sonra Kholat-Syakhl dağında sonuç verdi. Fakat arama kurtarma ekibi gördükleri karşısında şoka girmişti.
Ekip, dağcıların çadırını paramparça olmuş bir halde buldu. -
12.
+18Dyatlov Geçidi Vakası (part2)Tümünü Göster
Ağaçlık alana doğru giden arama ekibi, büyük bir çam ağacının altında sönmüş bir kamp ateşinin etrafında 2 kişinin cesedini buldu. Cesetlerin üzerinde sadece iç çamaşırları vardı. Daha sonra ise ateşle kamp alanının arasında 150şer metre mesafe aralıklarıyla 3 kişinin daha cesetleri bulundu. Bu 3 kişinin kamp alanına geri dönmeye çalıştıkları düşünüldü. Bulunan bu cesetlerde yapılan otopsiler sonucu, hipotermi yani vücut ısısının aşırı düşmesi sonucu dağcıların yaşamlarını kaybetmiş olabileceği söylendi. Geri kalan 4 kişiden ise hala haber alınamamaktaydı.
Arama kurtarma ekibi 4 Mayıs 1959‘da ikinci şokunu yaşadı.
Bir nehir yatağında, 4 metre karın altında kalan 4 cesedi de buldular. ilk bulunan iki cesede göre daha uzaktaydılar ve diğerlerinden bir farkları vardı. 3 tanesi şiddetli darbe sonucu ölmüşlerdi. Bir tanesinde ölümcül derecede kafatası zedelenmesi vardı. Diğer ikisinin ise göğüs kafesleri parçalanmıştı. Uzmanlar bu tür hasarları verebilecek bir gücün, bir araba kazasına eşdeğer olması gerektiğini söylediler. Dikkate değer bir nokta ise cesetlerin hiçbirinde dıştan gelen yaralanma olmamasıydı, yüksek basınç sonucu ezilmiş gibiydiler. Yapılan Otopside kadınlardan birinin dilinin kayıp olduğu görüldü.
Peki bu talihsiz genç dağcıların ölümlerine yol açan esrarengiz şey ne idi?
O karanlık Şubat gecesinde neler yaşanmıştı?
Araştırma sırasında bulunan günlükler ve video kayıtları incelendiğinde anlaşılır ki, grup 31 ocak 1959 günü dağlık araziye varmış ve tırmanışa hazırlanmıştır. Dönüş için yiyecek ve ekipmanları için ormanlık alanda bir stok çadırı kurduktan sonra 1 şubat‘ta tırmanışlarına başlarlar. Kendi hesaplarına göre 1 günde tırmanışı bitirip ertesi gece kampı öteki tarafta kuracaklardır. Ne var ki giderek sertleşen hava, kar fırtınaları ve azalan görüş mesafesi bir şekilde onları hedefleri olan Otorten Dağı yerine Mansi dilinde “Ölüm Dağı” anldıbına gelen Kholat Syakhl‘a zütürür. Dağın ismi hariç buraya kadar yaşananlarda pek olağandışı bir durum yok. Kampta bulunan bulgular buradan sonra ne yaşadıklarına dair bir ipucu vermiyor.
polis cinayet olasılığını da düşünerek adli araştırmalara başlar. Fakat zaten cevaplanamamış soru işaretlerine bir yenisi daha eklenir: Radyasyon! Cesetlerin üzerindeki giysilerde radyoaktif kalıntılara rastlanır.
Bölgede yaşayan Mansi yerlilerinden de şüphelenen polis, buna yönelik de bir araştırma yapar fakat hiç bir sonuca ulaşamaz. Zira bölgede genç dağcılarınkinden başka bir ayak izine rastlanmamıştır.
Araştırmalar sırasında göze bir çok garip detay çarpmıştır. Bunlardan biri, kamp çadırının dışarıdan değil de içeriden yırtılmış olmasıdır. Ayrıca büyük çam ağacının altında ateş yakan gençler hemen yakınlarındaki kuru dalları kullanmak yerine, tırmanması zor olan ağaçtan aldıkları ıslak dalları yakmayı tercih etmişlerdir.
Genç dağcılara ne olduğu bir türlü çözülemeyince olay gittikçe merak uyandırır ve basında geniş yankı bulur.
Bulunan bulgular incelendiğinde güçlü bir varsayım vardır:
Ne olduğu bilinmeyen birşeyin grup üyelerini inanılmaz korkuttuğu. Korkan grup üyeleri üstlerini bile giymeden çadırı yırtarak ormanın içine doğru koşmaya başlamışlar. (Neden üstlerinde giysi olmadığını açıklayan bir iki sebep vardır) Ormanın girişinde durup ateş yakmışlar. içlerinden iki tanesi (ölü ya da canlı olarak) ateşin yanında kalırken, diğer üçü kampa doğru geri yürümeye başlamış fakat yolda birer birer ölmüşler. Geri kalan 4 kişi ise ya önceden ya sonradan ormanın iç taraflarına doğru ilerlemiş. Bir varsayıma göre grubun düzensiz hareketi ve ateş yakarken ıslak dalları kullanmalarından kör oldukları düşünülüyor. Bu ilk bulunan cesetlerin birindeki kafatası zedelenmesini de açıklayabilir, zira kör birisinin ormanda koştururken ağaçlara çarpması gayet doğal.
Peki bu gözüpek dağcıları ölümüne korkutup çadırı yırtarak kaçmalarına sebebiyet veren şey ne idi? Ne etrafta ne de vücutlarında, vahşi bir hayvandan kaçtıklarına ya da mücadele ettiklerine dair bir bulgu da bulunmamaktaydı. Peki giysilerinde bulunan radyasyon da neyin nesiydi?
Rus polisi ve KGB, genç dağcıların ölümüne sebeiyet veren şeyin “Bilinmeyen Zorlayıcı Bir Güç” olduğunu söylüyor ve bu olayı çözemediğini söyleyip davayı mayıs 1959’da kapatıyor. Dosyayı içindeki belgeler ve fotoğraflarla birlikte gizli bir aşive gönderiyor. Fotoğraflar 1990 yılında ekgib olarak tekra gün yüzüne çıkıyor. -
-
1.
0Galiba altıma sıçtım...
-
1.
-
13.
+17Cicada 3301 bulmacası (part2)
Testler ve bulmacalar iyiden iyiye zorlaşmaya ve kişiye özel gönderilmeye başlıyor. Kod kırıcıların kendilerine gönderilen mesajları internette paylaşmaları üzerine, Cicada testleri değiştiriyor ve paylaşım yapanları "diskalifiye" ediyor. ilk mesajı yaymalarından 1 ay sonra, Cicada 3301 aradığı kişiyi bulduğuna dair bir mesaj yayınlıyor ve ardından kimliği bilinmeyen bir paylaşımcıya, Cicada tarafından, bir hacker grubu değil, "bir düşünce topluluğu" olduklarını belirten bir e-mail geliyor.
Cicada aradığı kişiyi bulduklarını söylediği mesajda ayrıca kendilerinden e-mail ve ya mesaj almayan takipçilerinin üzülmemeleri gerektiğini, çabalarından dolayı teşekkür ettiklerini, ileride böyle bir şansı onlara tekrar vereceklerini söylüyor. Ayrıca bu mesajın en altında bulunan "P.S. 10412790... " diye başlayan şifrelenmiş kodda da arayışlarına ne zaman devam edeceklerini söylüyorlar. Bu testi tamamlayanların kim-kimler olduğu, ya da tamamlayan birisinin olup olmadığı tam olarak bilinmiyor.
Şifreli puzzle oyunları ile gönderilen fotoğraflardaki noktalar arasındaki bağ bir harita gibi. Şifrenin, gerçek yer koordinatlarını temsil ettiği söyleniyor. Bunların gizli dini örgütlere davet eden semboller olduğu söyleniyor. Cicada her yıl aynı günde çözülemeyen gizemli semboller göndermeye devam ediyor ve Cicada'in oyunu hala devam ediyor. internet dedektifleri onu ciddi şekilde takip ediyor. -
14.
+12beyler okuyan varsa rez alsın devamı gelcek
-
15.
+11Savaş nerde amk
-
-
1.
0Orta Doğu da
-
1.
-
16.
+11panpalarım okuyan varsa belli etsin kendini
-
17.
+9 -12015 de olcak demiş e hani savaş amk ayrıca bu adamı bilmeyen mi kaldı
-
18.
+7panpalarım belli edin kendinizi
-
19.
+2 -4Okurum bi ara
-
-
1.
+1Yeter dıbınakoyim bunlarla ilgili birsürü ViDYYYO makale bimeme ne gib var MAĞARA hadi iyi geceler panpalar
-
-
1.
0helal et pay kopardım Leblebici kardeş
-
1.
-
2.
02023 de super gucuz bizi kiskaniyolar diye zaman makinesi bulmuslar .s.s.ss
-
1.
-
20.
+1 -3Peki
başlık yok! burası bom boş!