--
spoiler--
Maddesel gerçek dünyadan böyle düşsel aleme dalmakla tembel ve pısırık olup süper kahraman olduğunu hayal etmek aynı. insan zihni ile dış dünya arasında bir uyum yok, insan evriminde ortaya çıkan bir bug, hata, çelişki hayali inançlarla din arzusu, dinin kendisi. Çünkü insan zihni mükemmel bir dünya için öngörülemez bir biçimde evrilmiş, dış dünya ise mükemmel değil; kusurlu insan değerleri açısından. Sen açsan karşında ekmek olmak zorunda değil. Dünyadaki adaletsizlik algısı sadece insanda var. insan merkezli, benmerkezci açıdan tanrı da insanın kendi özelliklerini, yaratıcılığını, koruyuculuğunu, merhametini, kinini, nefretini evren ötesi plana atıp "evrenin de kendisi gibi bir yaratıcı tarafından yaratıldığı" analojisi, analojik örneklemelerden çıkarımı ile ortaya çıkan bir zihinsel yanılgı; evrimin içgüdüsel bir yansıması. Halbuki insanın maddesel bir şeyden, kendisinden bir tanrıya varması imkansızdır. Çünkü tanrı günümüzdeki yerleşik tanımıyla doğa üstüdür. Doğa üstü şeyleri de ancak doğa üstü deliller gerektirir, ve bunların varlığıysa imkansızdır. Göremediğin şeylere işaret edemezsin, işaret edemediğini asla ispatlayamazsın. Sevgi, ışık, Güneş, radyo dalgaları vb. göremediğimiz her şey fizikseldir. Ve aletlerle görebiliriz. Metafizik, madde ötesi olduğu iddia edilen hayali şeylerde durum böyle değildir. Bu bakıma inandığın tanrı bir tanrı değil, tanımdır. Çünkü her tanrı, bir dil, kelime dağarcığı ile üretilen tanımdır. Sonsuz çeşitte birbirinden farklı tanrı tanımı vardır, birbiriyle çelişen. Allah'sa muhafazid'in babasından bile önceden var olan Lah denen tanrının kendi yorumu sonucu ortaya çıkan, tamamen öznel bir tanımdır. Ve kağıt üstü argümanlardan kendi inandığın tanrının varlığını asla ispatlayamazsın. Sonsuz hayali varlıkla eş oranda bir ihtimale sahip olan, bir ya da birçok tanrının var olma ihtimali olduğunu ancak kendi kendine, eğer inanmak istersen ispatlarsın. Ve her bir tanrı tanımı, diğer sonsuz tanrı tanımına karşı birer seçimdir. Yani hangi tanrıyı seçersen diğerlerine karşı yüzde 99 kaybetme ihtimalin var. Bu da şuna benzer oynama konusunda tek hakkın olan bir piyango oyununda tek seferlik oynuyorsun, ve kazanacağına inanıyorsun; çünkü kesinlikle doğru olanı seçtin, ve sana eş olarak bilet alan herkes böyle düşünüyor... Burada kazanan hiçbir insan olmayacaktır. Olsa da bu mantıki açıdan tutarsız, anlamsız ve boş bir düzen olacaktır. O halde tüm tanrı tanımları insan zihninin ürünüdür. insan zihninden çıkmadır. insan zihniyle anlaşılır. insan bilişine seslenir. Pekala diyebiliriz ki insan ağzından çıkma hiçbir tanım tanrıyı tanımlayamaz. Ancak zihinde tasarlanan ve inanılan tanrı inancındaki tanımı tanımlayabilir. Bu da özneldir. Ve yeryüzünde ne kadar din, mezhep, din içinde farklı görüş varsa o kadar farklı tanrı tanımı var demektir. Tanrı tanımları da herkesin kendisininkini mutlak gerçek, hakiki, en doğrusu diye savunduğu imana dayalı inançlar manzumesidir. Her bir tanım o tanrının varlığıdır. Ve islam'da bile inanan herkes farklı bir tanrı tanımına inanır. Kimisi laikleri alacak bir tanrı tanımına, kimisi 71 cemaatten hakiki olanı seçecek bir tanrı tanımına, kimisi evrimle yaratan, kimisi yaratılışla yaratan, kimisi ateistleri ve hristiyanları bile cennete alacak bir tanrıya, kimisi cemaatleri cehenneme atacak bir tanrıya, kimisi laikleri cehenneme atacak bir tanrıya, kimisi kendi tanımladığı ölçüde bir tanıma sahip bir tanrıya, kendi ailesini ve sevdiklerini tevbe edince bağışlayacağına inandığı bir tanrıya inanır. Ve hepsi içinde kendi inandığı tanrı tanımı en hakiki, en doğrusudur. Ve hepsi de birbirinden farklı, anlamları farklı, okunuşları aynı olan yüzlerce Allah'ın varlığının göstergesidir. Hangisinin en hakiki, en doğru olduğunu kimse bilemez. Çünkü iddia eden kişi postmoderenizme geçmiş olur, yani herkesin kendi gerçekliği vardır safsatasına. Bunu ülkemizde kullananlarsa Taslaman, Yaşar Nuri, Yüksel, Doko, Dorman vb. din adamlarıdır. Paradigmaları ve tüm argümanları sözde bilim yöntemleri üzerine kurulu olup posmodernisttir. Hepsinin de kendilerince doğru kabul ettiği ayrı ayrı ön kabulleri vardır. Kimisi için ön kabul Kur'an'ın Allah'ın sözü olduğu ve hadislerin uydurma olduğu iken, kimisi için Kur'an ve hadislerin doğru olduğu v.s. dir. Bunlar bilimsel, felsefik fikir değil; teolojik açıdan farklı dogmatik inançsal temellerdir. Bunun üzerine büyümüş insanlardır bunlar genelde. Amaçları da bir nevi dinciliktir. Dini ayakta tutmak falan... Hayatlarını buna adar. Bunun için kağıt üstü, ekgib deist tanrı argümanları üzerinden, mucize uydurmaları üzerinden, sözde bilim üzerinden ufolara inanan insanlarla tamamen aynı mantıkta giderek rasyonel bir yol bulma çabasındadırlar. Ama tamamı da kağıt üstü, temelden inançsal dogmatik ön kabullere dayalı olduğu için, temelden yıkık paradigma üzerine çökük argümanlara sahiplerdir. Bunlarda ancak inanmak isteyen insanları aldatabilir. inan, kabul et, bu insanlar tüm bilim, felsefe, din alanında hiç bilinmeyen cevabı bulmuşlar... Buysa tanıdıktır. Mezhep kurucuları ile aynı mutlak mantıktaki insanların peşinden gidip heba olmaktır. Müslümanların Allah'ının ancak Müslümanların kitaplarında bulabilir bir insan, ya da Hristiyanların Elohim'lerini ancak Hristiyanların kitapların da bulabilir bir insan... Kısaca teist tanrı tanımları kağıt üstü birer, zihinsel masturbasyondur. Masal kahramanları gibi kağıt üstünde yaşayan inançlardır. Sahip olmak içinde bu dine ait bir insan, bir insanın kitabıyla ya da dinin kurucusu olan bir insanla güvene dayalı bir bağ kurmalısınız. Bunun adı da imandır. iman, başka bir insan ile gönül bağı kurarak bir şeye inanmaya verilen addır. Buysa dogmatiktir. Bunu rasyonel olarak savunduğunu iddia edenler de bu dinden birileri olduğu içinde tüm savunuları fostur. *
--
spoiler--
(bkz:
ateizm gerçeğini kabul etmemekte direnenlere)