+1
Dinler uygulama olarak insan yapısıdır.
insanların ölüm, hastalık ve doğa karşısındaki çaresizlikleri dinleri zorunlu kılmış.
Tüm dinler ölümsüz yaşamın olduğu ruhlar alemi ile bağlantı kurduğunu iddia ederek
sayısız dertlerle başbaşa olan insanlığa umut dağıtmışlar.
Dinlerin kendi iç ve arasındaki bölünmeler
pireyi deve yapan bir sorgulamayı akla getiriyor.
Ama bu sorgulayanlar belli insanlardır.
Halk yığınları ise koşulsuz iman etmek zorunda kalmışlardır.
Yani dinsel birikimin sahibi ve bekçisi olan sınıflar türemiştir.
Bu dinsel hiyerarşiler ,tüm dünyayı hedefleyerek siyasilere de hizmet etmişlerdir.
Dinler, dünya malı ve makam mevkisine ulaşmak için araç olarak da kullanılmışlardır.
Zaten tepkiler, dinlerin dünyayı dizayn etme çabaları üzerinde yoğunlaşmıştır.
Kanun ve uygulamalar insanlık tarihi boyunca sürekli değiştiği için
insanlığı dizayn etmeye dönük dinsel çabalar demode duruma düşmüştür.
Yani dinlerde bir hantallık da söz konusu olmuş..
Değişime ayak uyduramamışlardır.
Materyalist bilim de üniversitelerde toplaşarak küresel bir birikim oluşturmuştur.
Son olarak Ateist ve Agnostikleri de, Müslüman ve Hristiyanları da eleştirmeye,
onların kafa yapılarını anlamaya çalışıyorum.
Çünkü gücünü dokunulmazlığından alan tabu ve hiyerarşiler yaratmak insanlığa fayda getirmemiştir.
Tanrı'ya ulaşmak isteyen insanlar hiçbir dinsel engelle karşılaşmamalı.
Tanrı'ya inanmayan veya bu konuda kanıt bekleyenlerde dışlanmamalı.
---
Başıma çeşit çeşit bela geliyordu.
Sürekli olarak kaderin sillesini yiyordum.
Materyalizm'i anlatan bir kitap okudum.
Ardından devamı geldi.
Kendim sorguladım.
ilk okuduğumda Tanrı'nın olmama olasılığı beni çok mutlu etti.
Hayatımın en güzel anıydı.
Bana acı çektirenler de yok olacaktı kara toprakta.
Ama sonra bu etki geçti.
Derin bir karamsarlığa kapıldım.
Hiçliği içimde hissettim.
Zamanla o da geçti.
Yaşamın değer ve kutsallığını kavradım.
Tanrı ve din ile inaçlı olarak vedalaştım, normal yaşamıma geri döndüm.
Hurafe ve batıl inançlardan ,
Allah'ın adını kullanarak beddua etmekten kurtulmak beni rahatlattı.
Ama dinlerin savunucularını ve de Tanrı'larını sorgulamaktan hiç vazgeçmedim.
Ancak kendime Ateist demek istemiyorum.
Çünkü Ateist kelimesi ,boğazına kadar siyaset
ve hatta din - bilim çatışmasına batmış bir terim.
Amacım kimse ile çatışmak değil.
Zaten bilimci veya Marksist değilim.
Zaman zaman umutsuzluğa düşsem de,
bu dünya'da adaletli bir yaşam olabileceğine olan inancım hiç kaybolmadı.
---
Tanrı kardeşliği veya insan kardeşliği(Hümanizm) diye bir şeyden habersizler.
Çünkü dinsel hiyarerşiler ve onların hizmet ettiği siyasiler öyle uygun görmüş.
Daha önce 13 yaşından beri çok sayıda soru sormuştum..
Evet, soru denen şey,
şüphe, itaatsizlik ve ayrılışın kanıtıymış demek ki...
---
Aslında ayrılığa ve soru sormaya onlar zorladı beni..
Yani din kozunu her zaman elinde bulunduran insanlar..
Kendilerine çok güvendikleri belliydi.
Güçlerini dokunulmazlıklarından alıp, kendilerini üstün görüyorlardı..
---
Ama yaşadığım topluma asla yabancılaşmadım.
Tepki gösterecek hiç kimseye de Tanrıtanımaz olduğumu anlatmadım..
imanlılar ,şiddet ve ayrımcılığa eğilimli duruma getirilmişler ..
Ben onlar için, yok edilmesi veya sömürülmesi gereken bir et parçasıyım sadece.
---
Evet... Artık 7 milyar kardeşim var..