tanrının varlığını düşünürken

hücrenin evrime uğramasından dolayı değişen, etkinliğini yitiren bir ilaç bilmiyorum duymadım açıkçası. dediğim gibi bu tür değişimlerin sebebi bir başka verinin bilim tarafından ortaya çıkartılması. ama burda asıl anlatmak istediğimiz şey konusunda bir fikir ayrılığı görmüyorum. zira sen de örneklemişsin ki bilim tarafından elde edilen bulgular da zaman içerisinde değişirler. burdan varmaya çalıştığım nokta şudur: ilk entride bahsettiğim şekilde bilimin en güvenilir kaynak olmamasıdır.

bilgi felsefesinde mutlak ve kesin bilgiye dair söylenenler benim bu şekilde düşünmemi sağlıyor. bilime bile güvenmem, güvenemem. şu anda, yaşadığımız zamanda insan bilimin olgunlaştığını düşünebilir. ben öyle düşünmüyorum. bence bilim hala toy bi delikanlı. bilimin olgunlaştığında dair düşünce 100 yıl önce de mevcuttu, 200 yıl önce de. amerikan patent enstitüsü başkanının bi lafı var ya hani, icat edilecek her şey icat edildi diye. işte bu söz bu düşüncenin bir tezahürüdür.

iman etmenin manasının ne olduğuna dair bir şey yazmamışsınız sanırım bu konudaki düşüncelerimi anladınız. iman = inanç + güven.

dediğim gibi ben burda seni inandıramayacağımı biliyorum. öyle bir çabam da yok aslında. fakat senin inanmamak için öne sürdüğün sebeplerinin hepsine tartışmayı tıkanacak seviyeye getiren bir açıklamam var.

kur'anda dünyanın düz olduğunu iddia ediyorsun ki bu sonuca nasıl vardın o kısma bir açıklama getirirsen memnun olurum. doğuda güneşten korunmasını bilmeyen insanlar olduğunu söyleyerek ya da elmalılının tefsirinden alıntı yapmak suretiyle ayetlerin tefsirinin bilimsel gelişmeler neticesinde değiştirildiğini ifade ederek yepyeni tartışmalara kapı açıyorsun.

oysa benim söylediklerimin özü açık: bugün tüm bilgilere vakıf olsan dahi daha toy olan bir bilim ile bu bilgilere vakıf olabilirsin. kaldı ki tüm bilimsel bilgilere sahip olsan dahi bunlarla tanrının varlığını ya da yokluğunu açıklarken bu bilgileri yorum süzgecinden geçirmek zorundasın.

dediğim gibi ben burda seni inandıramayacağımı biliyorum. keza sen de beni inandıramayacağını biliyorsundur. öyle bir çaba ikimiz için de anlamsız olur. tartışmayı bu kanaldan zütürürsek çok samimi söylüyorum: senin inanmamak için öne sürdüğün sebeplerinin hepsinde tartışmayı tıkanacak seviyeye getiren bir açıklamam var. işte burada kısır döngüye giriyoruz.

benim bu başlıkta yazmamı sağlayan asıl dürtü ne biliyor musun? benim de dinden döndüğüm zamanlar oldu. sonra deizme kaydım fakat sonunda yine islama döndüm. bu sürecin sonunda iman etmenin tam manasına ancak vakıf oldum diyebilirim. bu şekilde git gel yaşamamın sebebi de şudur: islamın tezlerini çürütmek için inanmıyorum demek yeterli. bunu dedikten sonra islamiyete karşı antitezler üretmek kolay.

fakat işte çıkınca da bazı şeyleri açıklığa kavuşturma ihtiyacı doğuyor. size o en sondaki soruyu o yüzden sordum. sen nasıl açıklıyorsun diye. cevabınız çok kısa olmuş keşke biraz daha açsanız. maddenin sonsuzluğunun, başlangıcı olmamasının nasıl mümkün olduğunu. doğmadan önceki anılarımıza benzetmek bence bu sorudan kaçıştır. görmeyip bilmesek de bir açıklama getirme ihtiyacı muhakkak var. durumu doğmadan önceki anılarımıza indirgersek inkar etmek de anlamsız kalır. halihazırda inkar edilen şey de doğmadan önceki anılar sınıfındadır.

bana göre varoluşu açıklayan en mantıklı yol islamdır. çünkü iman edince kendi içinde tutarlı hale geliyor. ve gerçekten verdiği cevaplar diğer seçeneklere göre çok daha mantıklı ve tutarlı. mesele iman ettim diyebilmekte. yoksa reddetmekle yaradılış tezini çürütmek zor değil. mesele var oluşun sebebini, nasıl olduğunu, tutarlı görüşler içerisinde açıklayabilmekte. ben bu konuda islamiyet kadar doyurucu kaynak görmedim. varsa sizin açıklamalarınızı dinlerim.