tanrının varlığını düşünürken

@119 sana, senin kulvarın girerek cevap vereceğim. kuran tefsirini defalarca okudum demişsin demek ki okurken pek dikkatini toplayamamışsın kuranda öldürün emri bolca bulunmaktadır şimdi ayetlerle vericem. entry i okuduktan sonra gidip bir silah mı alırsın yoksa dini sorgulamaya mı başlarsın bilemem ama amacım islamiyeti kötülemek değil, sadece senin yanlışını düzelteceğim. sonrasında sorgulamak, yerden yere vurmak ya da göklere çıkarmak size kalmış.

Bakara:191- Onları nerede yakalarsanız öldürün. Sizi çıkardıkları yerden (Mekke’den) siz de onları çıkarın. Zulüm ve baskı adam öldürmekten daha ağırdır. Yalnız, Mescid-i Haram yanında, onlar sizinle savaşmadıkça, siz de onlarla savaşmayın. Sizinle savaşırlarsa (siz de onlarla savaşın) onları öldürün. Kâfirlerin cezası böyledir.

Tevbe:5- Haram aylar çıkınca bu Allah’a ortak koşanları artık bulduğunuz yerde öldürün, onları yakalayıp hapsedin ve her gözetleme yerine oturup onları gözetleyin. Eğer tövbe ederler, namazı kılıp zekâtı da verirlerse, kendilerini serbest bırakın. Şüphesiz Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir.

Nisâ:74- O halde, dünya hayatını ahiret hayatı karşılığında satanlar Allah yolunda savaşsınlar. Kim Allah yolunda savaşır da öldürülür veya galip gelirse, biz ona büyük bir mükafat vereceğiz.

Nisâ:89- Arzu ettiler ki kendilerinin küfre saptıkları gibi siz de sapasınız da beraber olasınız. Bu sebeple, onlar Allah yolunda hicret edinceye kadar içlerinden dost edinmeyin. Eğer bundan yüz çevirirlerse onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün. Onlardan ne bir dost edinin, ne de bir yardımcı.

Nisâ:91- Diğer bir takım kimselerin de hem sizden emin olmak, hem de kavimlerinden emin olmak istediklerini göreceksin. Bunlar küfre her döndürüldüklerinde ona atılırlar. Eğer bunlar sizden uzak durmazlar, sizinle barış içinde yaşamak istemezler, ellerini savaştan çekmezlerse, onları yakalayın ve onları nerede bulursanız öldürün. işte bunlara karşı size apaçık bir yetki verdik.

Ahzâb:60,61- Andolsun, eğer münafıklar, kalplerinde bir hastalık bulunanlar ve Medine’de kötü haberler yayıp ortalığı karıştıranlar (tuttukları yoldan) vazgeçmezlerse, elbette seni onların üzerine gitmeye teşvik edeceğiz. Onlar da (bundan sonra) orada lanete uğramış kimseler olarak seninle pek az süre komşu kalacaklardır. Nerede bulunurlarsa, yakalanırlar ve yaman bir şekilde öldürülürler.

-- Şu an bulabildiklerim bunlar bunun gibi birçok ayet vardır.

@131 elbette ilk insanlardan kastım adem ve havva. fakat tevhid inancı sadece adem ve havva için değil. başka peygamberler de tevhide davet etmişlerdir insanları. kaynak kur'an evet.

2-) evrim teorisini reddetmiyorum ama şimdilik kabul de etmiyorum. daha da emin olmam lazım. islam adına konuştuğunu ileri süren birileri evrim teorisini çürüterek islamın doğruluğunu ispat ediyorlar ve karşılarında da evrim teorisi ile islamın ileri sürdüklerini çürütmeye çalışan bir kitle var. bence bu tartışma yöntemi kesinlikle yanlış. tartışmanın bu düzeyde yürütülmesi beyhude bir çaba. evrimin fenni bilimlerle uğraşan insanlar tarafından tartışılması daha yerli yerinde olur. beşeri bilimlerle uğraşanlar da islamı tartışsınlar diğer dinleri tartışsınlar. bu açıdan evrim teorisi ve islam ikileminde süregelen bu tartışma konusundaki düşüncelerim; sadece elma ve sadece armut hakkında uzman olanların diğerinin varlığını inkar etmeye yönelik tartışma içerisinde olmalarına benzer.

ayrıca evrim teorisi hakkında bildiklerim kadarıyla evrim öyle kısa sürede gerçekleşen bir olay değil. babadan oğula, nesilden nesile:) aktarılan özellikler sonucu mükemmelleşmeye ve seleksiyonun sağlanmasına yönelik bir teoridir. 30 senede insan vücudunun ve hücrelerinin evrim geçireceklerini düşünmüyorum. kaldı ki dünyanın her yerinde bir anda evrimleşmenin gerçekleşmesi de rasyonel bir varsayım olamaz. bu konuda incide daşşaana açılmış bi başlık vardı aklıma o geldi. teoriyi çürüten bi arkadaş milyonlar hiç milyonlarca yıl yaşar mı diyodu.

benim kendi yazımda 2 nolu başlıkta anlattığım şey biraz daha basit. şöyle ki, bilimde bazı veriler sabit kabul edilerek o verilere dayalı birtakım kurallar ve çıkarımlar oluşturulur. fakat ilerleyen zamanlarda bilim daha da ilerleyince eskiden sabit kabul edilen veri deneysel ortamda irdelenir ve o verinin sabit kabul edilmemesi gibi bir sonuca ulaşılır. ve ardından o verinin dayanak olduğu diğer çıkarımlar da yeniden irdelenir. sana şöyle söyleyeyim. çok basit bi örnek. dünya düz olarak biliniyordu değil mi. fakat bilimsel yöntemlerle dünyanın yuvarlak olduğu ispatlandı. bak ispat diyorum özellikle. fakat ilerleyen yüzyıllarda dünyanın yuvarlak da olmadığı ortaya çıktı, kutuplardan basık elips gibin bişey olduğu ortaya çıktı. bu konudaki görüşlerimiz bilgi felsefesi üzerinden yürütülebilinir ancak. benim iddiama göre bilimsel yöntemlerle elde edilen bilgiler de mutlak olarak doğru kabul edilmemeli ve her zaman kuşku ile sorgulanmalıdır. bilimsel yöntemlerle elde ettiğimiz bilgilerin de zaman içerisinde çürütüleceği gerçeğini gözden kaçırmamak gerek.

3-) son olarak verdiğim örnekte sümme haşa * kendimi ilahlaştırmak istemedim. teşbihte hata etmemeye özen gösteriyorum. sana başka bir örnek vereyim. şimdi bi sevgilin var senin. iyisiniz hoşsunuz. bu gidiyo kendine kız veya erkek bi arkadaş ediniyo. sen bu yeni arkadaşın ne tak olduğunu biliyorsun ve sevgiline onun kötü olduğunu uzak durması gerektiğini söylüyorsun. sevgilin yeni arkadaşı hakkında yeterince bilgiye sahip olmadan senin dediğini yapıyorsa bunun senin için bir anlamı olurdu. yok eğer sevgilin senden tüm bilgileri aldıktan sonra senin dediğin yola geliyorsa bu sana güvendiğinden değil kendi mantığının da senin mantığınla benzer şekilde çalıştığını gösterirdi. yok eğer sevgiline sen tüm bilgileri aktardıktan sonra en sonunda sen haklı çıkıyorsan bu durumda ise sevgilin hem sana inanmamış hem de mantıktan yoksun olurdu ve senin gözünde değeri düşerdi.

şimdi bu örnekten yola çıkarak küçük önermeyi büyük önermeye uygulayalım. inanmasan da tanrının varlığını kabul ederek söyleyeceklerimi düşün. her şeye gücü yeten, zeki ve tüm kuralları koyan bir yaratıcı var. bu yaratıcı sence sınava tabi tuttuğu insanlara bu gücünü gösterir mi? böyle olsaydı insanlar kesinkes inanırlardı. ama bu ne kadar kendi hür iradeleri ile olurdu işte orası muamma. bu bir sınavsa ve insan hür iradesiyle bu sınava giriyorsa tanrı elbette insanlara görünmeyecektir. gördüğün bir şeye zaten inanırsın. ki neredeyse tüm bilgilerini duyuların aracılığıyla elde ediyorsun. bu şartlar altında benim sana tanrının varlığını mutlak şekilde ispat edememem gayet doğal fakat buna delalet eden hususlar var. işte senin iraden burada başlıyor ve sınavın başlangıcı da bu. allah'ın varlığıyla ilgili sana bazı ipuçları verebilirm. mesela big bang teorisine dair ve evrenin sürekli genişlemesine dair ayetler var. başka başka ayetler de var. bunlar benim için yeterince açık delil. işte benim imanım burada başlıyor. inanıyorum ve bu delillere güvenerek inanıyorum.

dediğim gibi seni burda ikna edebileceğimi sanmıyorum, ikna etmeye de çalışmıyorum. bu gibi sonuçlara ancak kendi kendine varırsın.

tüm bunlardan sonra benim sana bir sorum var. bir yaratıcının varlığını inkar ediyorsan bunu mantıki zemine oturtman için maddeci olman gerekli. yani madde hep vardı ve var olacak. peki büyük patlama da bilimsel olarak ispatlanmış bir gerçektir. big bang in varlığına dair şüpheler çok az. yani her şey en önce bir atomdu, bir zerre idi. ve sonra patlama oldu evren genişledi. peki sence o atom her zaman var mıydı. sen bu konularda kendini nasıl açıklıyorsun? önüne sunulanı inkar edebilirsin fakat bu konulara kafa yoran bir adamsan sana sunulanın yerine başka bir açıklama mutlaka getirmişsindir.

@133

ilk dediğine katılıyorum Fakat dünyada karşıt görüşler olduğu sürece bu durum böyle ilerleyecektir yapacak bir şey yok hangi televizyon programda bu tür konuların saygı içerisinde tartışıldığını gördünüz?

Diğer konuda yanılıyorsunuz gözle görülen evrim çok uzun sürede gerçekleşir. hücre evrimi daha kısa sürede gerçekleşebilir ve ilaçların zamanla işlevini kaybetmesinin asıl sebebi budur.

bak bu konuda da haklısınız bilimin özü budur zaten sabit olarak kabul edilen verilerin yanlışlığı ispatlanabilir ya da ispatlanamaz ama biz bunu ispatlanmadan bilemeyiz. hatta son zamanlarda bilim dünyasını sarsan bir haber çıktı doğruluğu nedir bilmiyorum cerndeki fizikçiler atomdan küçük partiküllerin ışık hızını aştığını belirtmiş bunun sonuçları nedir tahmin edebilirsiniz... einstein'ın özel görelilik kuramı çöker fiziğin yarısı baştan aşağı yeniden yazılır. Bilimde, bilim adamlarının sıkca 'Biliyor musunuz, bu iyi bir argûman; benim fikrim sanırım yanlış' dedigini duyarsınız. Ve sonra fikirlerini degistirirler ve onlardan artık eski bakış açısını bir daha duymazsınız. Bunu gerçekten yaparlar. Olması gerektiği kadar sık yapmazlar, çünkü bilim adamları da insandır ve degişiklik çoğu kez zordur. Fakat bilimde her gün olur bu tür birşey. Politika'da veya Din'de ise böyle bir seyin en son ne zaman olduğunu hatırlamıyorum bile. dünyanın yuvarlak olduğundan şüphe duymanız hoşuma gitti çünkü inandığın tanrının yolladığı kutsal kitapta dünyanın düz olduğu betimleniyor. bu arada dikkat et güneşin doğduğu yere gitme orda güneşten korunmasını bilmeyen insanlar var...

eğer bir tanrı olsaydı emin ol bir bilgiyi göndermek için bu yolu izlemezdi ya da kendini saklamazdı şifrelerle bir şey anlatmaya çalışmazdı

nedense ne zaman bilimsel bir şey keşfedilse müslümanla çıkıyor aa bakın bu kuranımızda yazıyormuş allah önceden her şeyi biliyormuş diyorlar. neden keşiften önce kurandaki ayeti gösteremiyorlar. tüm mucizelerinin mantıklı bir açıklaması var harflerle oynuyorlar ayetleri değiştiriyorlar. evrenin genişlemesi keşfedilmeden önce o ayet şu şekildeydi;

(elmalılı tefsirinden alıntıdır):

47- Biz göğü kudretimizle bina ettik. Hiç şüphesiz biz, çok genişlik ve kudret sahibiyiz.

evrenin genişlemesi keşfedildi;

47-Bir de göğe bakın Biz onu kuvvetle bina ettik ve şüphe yok ki Biz onu genişletmeye de malikiz.

başka söze gerek duymuyorum son olarak soruna geçeceğim big bang hakkında çok yanlış bir fikir var çoğu kişi büyük bir patlama çarpışma çatlama falan düşünüyor yok efenim öyle bişey adı büyük ilgi yaratacağından dolayı öyle bi isim uydurulmuştur gerçekleşen büyük yayılmadır. ayrıca Uzay-Zaman big bang ile başladığından, "öncesi" diye bir sorunun sorulması anlamsız oluyor. Sanırım bu tıpki size doğmadan önceki anılarınızı sormak gibi bir şey olurdu herhalde.

hücrenin evrime uğramasından dolayı değişen, etkinliğini yitiren bir ilaç bilmiyorum duymadım açıkçası. dediğim gibi bu tür değişimlerin sebebi bir başka verinin bilim tarafından ortaya çıkartılması. ama burda asıl anlatmak istediğimiz şey konusunda bir fikir ayrılığı görmüyorum. zira sen de örneklemişsin ki bilim tarafından elde edilen bulgular da zaman içerisinde değişirler. burdan varmaya çalıştığım nokta şudur: ilk entride bahsettiğim şekilde bilimin en güvenilir kaynak olmamasıdır.

bilgi felsefesinde mutlak ve kesin bilgiye dair söylenenler benim bu şekilde düşünmemi sağlıyor. bilime bile güvenmem, güvenemem. şu anda, yaşadığımız zamanda insan bilimin olgunlaştığını düşünebilir. ben öyle düşünmüyorum. bence bilim hala toy bi delikanlı. bilimin olgunlaştığında dair düşünce 100 yıl önce de mevcuttu, 200 yıl önce de. amerikan patent enstitüsü başkanının bi lafı var ya hani, icat edilecek her şey icat edildi diye. işte bu söz bu düşüncenin bir tezahürüdür.

iman etmenin manasının ne olduğuna dair bir şey yazmamışsınız sanırım bu konudaki düşüncelerimi anladınız. iman = inanç + güven.

dediğim gibi ben burda seni inandıramayacağımı biliyorum. öyle bir çabam da yok aslında. fakat senin inanmamak için öne sürdüğün sebeplerinin hepsine tartışmayı tıkanacak seviyeye getiren bir açıklamam var.

kur'anda dünyanın düz olduğunu iddia ediyorsun ki bu sonuca nasıl vardın o kısma bir açıklama getirirsen memnun olurum. doğuda güneşten korunmasını bilmeyen insanlar olduğunu söyleyerek ya da elmalılının tefsirinden alıntı yapmak suretiyle ayetlerin tefsirinin bilimsel gelişmeler neticesinde değiştirildiğini ifade ederek yepyeni tartışmalara kapı açıyorsun.

oysa benim söylediklerimin özü açık: bugün tüm bilgilere vakıf olsan dahi daha toy olan bir bilim ile bu bilgilere vakıf olabilirsin. kaldı ki tüm bilimsel bilgilere sahip olsan dahi bunlarla tanrının varlığını ya da yokluğunu açıklarken bu bilgileri yorum süzgecinden geçirmek zorundasın.

dediğim gibi ben burda seni inandıramayacağımı biliyorum. keza sen de beni inandıramayacağını biliyorsundur. öyle bir çaba ikimiz için de anlamsız olur. tartışmayı bu kanaldan zütürürsek çok samimi söylüyorum: senin inanmamak için öne sürdüğün sebeplerinin hepsinde tartışmayı tıkanacak seviyeye getiren bir açıklamam var. işte burada kısır döngüye giriyoruz.

benim bu başlıkta yazmamı sağlayan asıl dürtü ne biliyor musun? benim de dinden döndüğüm zamanlar oldu. sonra deizme kaydım fakat sonunda yine islama döndüm. bu sürecin sonunda iman etmenin tam manasına ancak vakıf oldum diyebilirim. bu şekilde git gel yaşamamın sebebi de şudur: islamın tezlerini çürütmek için inanmıyorum demek yeterli. bunu dedikten sonra islamiyete karşı antitezler üretmek kolay.

fakat işte çıkınca da bazı şeyleri açıklığa kavuşturma ihtiyacı doğuyor. size o en sondaki soruyu o yüzden sordum. sen nasıl açıklıyorsun diye. cevabınız çok kısa olmuş keşke biraz daha açsanız. maddenin sonsuzluğunun, başlangıcı olmamasının nasıl mümkün olduğunu. doğmadan önceki anılarımıza benzetmek bence bu sorudan kaçıştır. görmeyip bilmesek de bir açıklama getirme ihtiyacı muhakkak var. durumu doğmadan önceki anılarımıza indirgersek inkar etmek de anlamsız kalır. halihazırda inkar edilen şey de doğmadan önceki anılar sınıfındadır.

bana göre varoluşu açıklayan en mantıklı yol islamdır. çünkü iman edince kendi içinde tutarlı hale geliyor. ve gerçekten verdiği cevaplar diğer seçeneklere göre çok daha mantıklı ve tutarlı. mesele iman ettim diyebilmekte. yoksa reddetmekle yaradılış tezini çürütmek zor değil. mesele var oluşun sebebini, nasıl olduğunu, tutarlı görüşler içerisinde açıklayabilmekte. ben bu konuda islamiyet kadar doyurucu kaynak görmedim. varsa sizin açıklamalarınızı dinlerim.