-1
ilk sonucumuza ulaşmak için Einstein'ın özel görelilik teorisi ile başlayalım.
Einstein'ın özel görelilik teorisi bize uzay, zaman ve maddenin birbirinden ayrı olmadığını söyler. Kendisi bu konu hakkında : " Zaman ancak hareketle, cisim hareketle, hareket cisimle vardır. " der.
Sonuç 1 ) Uzay, zaman ve madde birbirlerine bağımlıdır.
ikinci sonucumuza ulaşmak için ise big bang teorisine bakmamız gerekli.
Farz edelim ki evrenin genişlemesi yada big bang teorisi hakkında herhangi bir şey bilmiyoruz. Tek bildiğimiz şey astronomik ölçümlerden bulduğumuz galaksilerin birbirinden uzaklaştığı gerçeği. Buna sebep olan şeyin kütle çekim kuvvetini yenmesi gerekir. Peki bu ne olabilir ? Elektromanyetik bir kuvvet mi yoksa bir nükleer kuvvet mi ? Bu ikisi de aradığımız cevap olamaz bunun sebebi bu kuvvetlerin kısa mesafede etkili olan kuvvetler olması. O zaman bu hakkında söyleyebileceğimiz şey evrenin kütle çekim kuvvetini yenebilecek hızla genişlemekte olduğudur.
Edwin Hubble kızıla kayma denilen bir doğa olayını keşfetti. Bu kızıla kayma olayı big bangin en büyük destekçilerinden biri. Bu kızıla kayma olayını basit bir yolla açıklamaya çalışırsak, galaksilerden gelen elektromanyetik dalgaların dalga boyları bu galaksilerin bizden uzaklaşma hızları ile doğru orantılıdır.
Edwin Hubble galaksilerden gelen elektromanyetik dalgaları ışık spektrumunun sol tarafında yani siyaha yakın tarafında beklerken elektromanyetik dalgaların dalga boyları beklediğinden daha fazla idi. Yani kırmızıya daha yakındı. Bu durum evrenin genişlediğini sabit durmadığını gösterir.
Ayrıca bu big bang teorisinin bir destekçisi daha var. Kozmik arkaplan ışıması olarak adlandırılıyor. Bu ışıma yada radyasyon 1964 yılında COBE uydusu tarafından keşfedildi. Bu uydu Kozmik Arkaplan Kaşifi olarak da bilinir. Bilim adamları bu radyasyonun big bang'ten kaynaklanan bir radyasyon olduğunu söylemektedirler.
Sonuç 2 ) Evren genişlemektedir.
Nedensellik ilkesi her gün ve her an tecrübe ettiğimiz bir şeydir. Nedensellik ilkesi bizim olayları nasıl anladığımızın, nasıl yorumladığımızın temelini oluşturur. Bir şey yaparız ve daha sonrasında ise sonucu elde ederiz. Öyleyse zamana dahil olmayan bir şeyin varlığını nedensellik ilkesi ile ilişkilendiremeyiz.
Birbirinden eşit süratle zıt yönlerde uzaklaşmakta olan iki araç düşünelim. Eğer bu araçların yönlerini tersine çevirirsek birbirlerinden uzaklaşmaya başladıkları noktaya geri dönerler yada evrenimizi temsil eden bir balon düşünelim. Eğer bu balon üzerinde 2 nokta işaretleyip balonu şişirirsek bu noktalar galaksilerimiz gibi birbirlerinden uzaklaşırlar. Bu benzetmeleri evrenimizin genişlemesini anlayabilmek için kullanabiliriz.
Öyleyse evrenimizin hacmi zamanla gittikçe büyüyorsa son örnekteki gibi zamanda geriye gidebilseydik hacmin sıfır olduğu, maddenin ve zamanın olmadığı bir noktaya ulaşırdık. Bunun sebebi uzay, zaman ve maddenin birbirleriyle bağımlı olmasıdır. Bu noktadan sonra madde yok, gidebilecek yer yok ve zamanda daha da geriye gidilebilecek zaman yok. Yani bu nokta zamanın başladığı nokta ve dolayısıyla nedensellik ilkesinin başladığı nokta.
O zaman evrenimizin nedenini inceleyelim. Bu neden böyle bir reaksiyonu başlatabilmek için güçlü olmalı değil mi ?
Önce de söylediğim gibi eğer zaman yoksa uzay ve madde de yoktur. O zaman bizim nedenimiz,
- Var olan her şeyin sebebi
- Güçlü
- Zamanın Dışında
- Uzaysız
- Soyut
Tanrı gibi değil mi ?