Arkadaş, islam'ı, Allah'ı veyahut başka bir dinin tanrısını eleştirmen beni zerre ilgilendirmez. Ama bunu yapacaksan iddiaların en azından tartışılacak kadar doğruluk payı olmalı.
Bu girişin üzerine sorunlarına yanıt vermeye başlayayım:
1)Kaderin anlamı, 'her şeyin önceden yazılmış olduğu' değildir. Olacak her şeyi Tanrının bildiğidir. Tanrı zamanın ve mekanın ötesindedir. Yani senin ve benim tabi olduğumuz zamanın dışında, hem geçmiş hem şimdiki hem de gelecek zamandadır. Bunu anlamak yeterince zor çünkü insanın algısı bu dünyadaki kurallar üzerinden şekillenir ama Tanrı bu kurallara tabi değildir. Allah'ın geçmiş şimdiki ve gelecek zamanda olması da Allah için senin doğumun ve ölümün arasında zaman farkı olmadığını gösterir. Tanrı bu zamanların hepsini kapsar. Bu nedenle her şey Allah tarafından bilinir ama bildiği şey bizim özgür irademizle yaptığımız şeylerdir. Bu basitleştirilip anlatılabilecek bir konu değil maalesef.
2)Her şeyden önce o olayın tarihi boyutunu yanlış biliyorsun. Doğrusu için:
https://www.youtube.com/watch?v=wHqdZJ2oglg
Bir de aynen alıyorum: "şuan da biri böyle bişey yaptığında çocuk istismarcılığı kabul edilir ve çok büyük suçtur" diyorsun. Günümüz hukukun temel dinamiklerini bilmediğin açık, bir arkadaş tavsiyesi, daha çok okumalısın.
Arkadaşım sana her şeyden önce bu konuda islam Hukukunu anlatayım:
islam Hukukuna göre, evlenmek için inikat, sıhhat, nefaz ve lüzum şartları aranmıştır. Evlilik sözleşmesinin kurucu unsuru inikat'dır. O nedenle sadece buna bakacağız. Şimdi inikat şartlarından biri de ehliyet şartıdır. Evlenme ehliyeti, tarafların kimsenin izni veyahut onayı olmadan kendi irade beyanlarıyla evlenebilmeleri olarak açıklanabilir. Ehliyet için de temyiz kudretine(ayırt etme gücüne) sahip olmak ve buluğ çağına girebilmek aranmaktadır. Bu iki şart kişiden kişiye göre değişmektedir. Ancak zaman içinde bu şartın sınırlarının net olmaması sorunlara yol açtığı için bazı islam alimleri burada sınırlar koyma gereksinimi yaşamışlardır. Hanefi hukukçular bunun için alt sınır kızlarda 9 erkeklerde 12, üst sınır kızlarda 17, erkeklerde 18' dir. Yani burada bir alt sınır olarak koymuştur ve bu sınırı aşsa dahi temyiz kudreti yoksa veya buluğ çağına gelmemişse evlendirilemez.
(Şu an ki Türk Hukukunu açıklamadan önce, bir de alt sınırda olsa küçük deme ihtimaline karşı ibn-i Haldun'u ve iklimlerin insanların gelişmesi üzerine yazdıklarını okumanı tavsiye ederim)
Şimdi Türk Hukukuna gelelim biliyorsun ki genel yaş sınırı 18'dir. Ancak olağanüstü bir durum veya önemli bir sebep varsa 16 yaşında da evlenilebilir TMK'ye göre. Hukukla alakası olan bilir; sınırların sebebi ortalama bir insanın verdiği kararlarda daha mantıklı olacağı vb. sebeplere dayanır yani bu sınır günümüz insanlarının evliliğin pgibolojik şartlarını kaldırabileceği kabul edilen sınırdır. Teknolojinin gelişmesi, yaşam tarzlarının değişmesi insan için bu sınırı ileri bir yaşa itmiştir. Bu konuda şöyle bir örnek verip diğer soruna geçeyim; o dönemin zor ve tehlikeli şartlarında Çanakkale Savaşında 13 yaşındaki bir kahraman canını veriyor; bugünün rahat ve bir o kadar kolay şartlarında 13 yaşındaki biri daha kendi yemeğini hazırlamaktan aciz, yani dönemin durum ve şartları insanın gelişiminde çok önemli rol oynar.
3) O secde kavramı imgeseldir. Her şeyi insan algısı ile yorumlayamazsın.
4)Kadına dayak serbest filan değildir. Sanırım Nisa 34'ü diyorsun bakalım ne diyor orada:
"Erkekler; kadınları gözetip kollayıcıdırlar. Şundan ki, Allah, insanların bazılarını bazılarından üstün kılmıştır ve erkekler mallarından bol bol harcamışlardır. iyi ve temiz kadınlar saygılıdırlar; Allah'ın kendilerini koruduğu gibi, gizliliği gereken şeyi korurlar. Sadakatsizlik ve iffetsizliklerinden korktuğunuz kadınlara önce öğüt verin, sonra onları yataklarında yalnız bırakın ve nihayet onları evden çıkarın/bulundukları yerden başka yere gönderin! Bunun üzerine size saygılı davranırlarsa artık onlar aleyhine başka bir yol aramayın. Allah çok yücedir, sınırsızca büyüktür."
Burada da sadakatsizlik ve iffetsizlik şartını koymuş ve dayak kısmı da farklı meallerde farklı olarak çevrilmiş yani bir kesinliği yok. Ama var sayalım ki dayak var o zaman bir çok kimse 21. yy de karısı böyle bir davranışta bulunsa uyarmadan saldırır. Kuran-ı Kerim 600'lü yıllarda gelip 21. yy'den daha insancıl bir kural getirmiştir. Hala romantik fikirlerle erkek kadını dövebilir diyorsun.
5)Arkadaş yazmaktan yorulmasam uzun uzun yazardım ama aç Kuran-ı Kerimi oku örtünün der. Sen Cahiliye dönemi Arabistan'ı Sodom ve Gomore'den farksız bazı rivayetler var ki aklın şaşar. Ve islam gelince o dönemin insanları havaya uçmuyor ya onlarda Müslümanların arasında yaşıyor ve Kuran-ı Kerim Müslüman kadınları korumak için örtünmelerini istiyor. Aynı zamanda Allah kainatın yaratıcısı olması sebebiyle insana daha ulvi kurallar koymasını mı bekliyorsun... Allah tabi ki insana özgü kurallar koyacaktı. Kainat bir sınav yeridir belki bizden başka canlılarda vardır ve kainatın kendine özgü kuralları vardır biz buna fizik kuralları diyoruz, bunları da Allah koymuştur ancak sana fizik kurallarını, kara delikleri vs. mi anlatmasını bekliyorsun...
6) Yukarıda bunları açıkladım ama daha çok öğrenmek isterim dersen, düzgün bir Türk Hukuk Tarihi kitabı alarak okumanı tavsiye edebilirim. Ve eğer istersen bir kaç kitap önerebilirim.
7)işte bu yüzden ben islam dinine iNANIYORUM. Eğer ki gerçekte neyin ne olduğunu bilseydik zaten buna inanma diyemezdik. inanmak bir şeyin doğruluğunu kabul etmektir; bilmek değildir. Ve dediğin gibi yoksa Tanrı inanmakla ben hiç bir şey kaybetmem, ama eğer varsa çok şey kaybederim. Bu çok basit bir olasılık hesabıdır, elinde bir torba var ve içinde ne renk kağıtlar olduğunu bilmiyorsan; karşındaki kişi kırmızı sen mavi diyorsan ve bu torbanın içinden hiç kağıt çıkmazsa kaybettiğin hiçbir şey olmaz.
8)Kuran-ı Kerimi okudum ve herhangi bir çelişki göremedim eğer ki gördüğün bir çelişki varsa yaz tartışalım.
Sana son olarak şunu söyleyeyim arkadaşım, islam'ı Müslümanlar üzerinden değerlendirmemelisin, eğer öyle bir hataya düşersen karşındaki Cennet'in önüne Cehennem motifli bir perde çekmiş olursun. Ve böyle bir değerlendirme yapacağın zaman Thomas Hobbes'un şu sözü gelsin aklına "insan doğası kötüdür."
Selametle...