-5
Kahrolsun Faşizm, Yaşasın TKP/M-L
Bu sloganla inliyordu Şehremini Kaşgarlı Mahmut Sokak. Ama bu ana gelene kadar öncesi de vardı, oradan başlamak gerek.
Meral Yakar ve Ali Haydar Yıldız Yoldaşların Şehadetinden ve KOMÜNiST ÖNDER iBRAHiM KAYPAKKAYA'nın faşizmin eline geçmesinden sonra olanaklar iyice azalır ve Diyarbakır'a bölgeyi incelemesi için biri gönderilir. Ama bu adam polisçe yakalanır ve çözülür. istanbul, Fatih, Şehremini, Kızılelma Caddesi, Kaşgarlı Mahmut Sokak No: 16'daki evi ihbar eder. Bu evde 4 TKP/M-L taraftarı öğrenci yaşamaktadır. Evi basan polisler gençleri gözaltına alır; eve de karakol kurar. Tüm bu olaylardan habersiz olan Muharrem bu evde toplantı yapmaya gider.
Tarih 19 Mart 1973'dür.
Otobüsü beklemektedirler. Durup dururken Muharrem yanındaki Kutsiye Bozoklar'a "Biliyor musun be kız, bir 30 yıl daha yaşamak isterim." der. Alışkındır Kutsiye Muharrem'in bu bir anlık parlamalarına. Niye diye sorar. Cevap verir Muharrem, "Eh, devrimin tamamlanışını görmeden ölmek istemem de ondan."
Daha otuz yıl yaşamak istemektedir Muharrem. Anlaşırlar Kutsiye ile, daha bir 30 yıl yaşayacaklardır. Söz verirler birbirlerine.
Tarih 19 Mart 1973'dür.
Çetin bir kış yaşıyordur istanbul. Karlar daha yeni yeni çözülmeye başlamıştır. Hava güneşlidir.
Eve varırlar. Ali Şenci evin cdıbına vurur (daire bodrum kattadır). Cevap veren olmaz. "Girelim" der Muharrem. "Bu toplantıyı yapmalıyız" diye belirtir. Kutsiye'nin tabiriyle "güneşi yukarı da bırakıp aşağıya inerler". Çalarlar kapıyı. Otomatik tüfekli faşist cellatlar karşılar onları. "Buyurun" diye içeriye buyur ederler. Duvara dayarlar savaşçıları. Kutsiye bir tarafta, Feryal Sarıoğulları (Mehmet Zeki Şerit yoldaşın sözlüsüdür) bir taraftadır. Muharrem ve Ali Şenci birbirlerine kelepçelenirler. Üstünü ararlar Muharrem'in; belindeki tabancayı alırlar.
Ama faşistler dikkatsizdir. Muharrem'in üstünde bir tabanca daha vardır.
Bunu fırsat bilirler. Kutsiye polisleri oyalamaya başlar. Aralarında sürtüşme yaşanır polislerle. Gerilim sürerken Kutsiye masanın üstündeki kartları göstererek "Bizi böyle tutmaya hakkınız yok. Bari kartlarla oynayalım" der. Bunun üzerine polis Kutsiye'nin üzerine yürür ve "siz çok olmaya başladınız artık" diyerek saldırmaya çalışır.
Tam sırasıdır şimdi.
Muharrem belinden silahını çeker ve ateş açar.
Faşizmin cellatları şaşkın düşerler ve kendilerini zor dışarı atarlar.
1. Şube'nin cellatlarının çıkmasından sonra Muharrem kelepçeye ateş açarak kelepçeyi parçalar ve yoldaşıyla kendisini özgürleştirir. Dökümanların bir kısmını yakarlar. Geri kalanlarını Ali Şenci alıp arka pencereden kaçmaya çalışır. Bu sırada Muharrem ön camdan siper alarak yoldaşlarını korur.
Ali kaçar.
Feryal kaçar.
Ama Kutsiye kaçamaz.
Fizik yapısından dolayı Kutsiye pencereye çıkıp kaçamaz. Geride kalır.
işte Muharrem burada bir Türkiye işçi Köylü Kurtuluş Ordusu fedaisine yakışanı yapar ve yoldaşını arkada bırakmaz.
Çatışma sırasında Kutsiye vurulur ve duvarın dibine yığılır.
Yanına koşar Muharrem. "Görünen o ki ben buradan sağ çıkamayacağım. Haydi göreyim seni, işkence de onurlu davran. Hakkını helal et" der. Bir veda anıdır bu an. Helalleşirler.
Muharrem son mermisine kadar çarpışır. En sonunda biter kurşunları.
Yoldaşlarına gelenek üstüne gelenek bırakan Muharrem belki de en büyük mirasını bırakır onlara.
Partinin malının, her şeyden önce değerlerinin düşman eline geçmesini engeller. Ve mermisi biten silahını parçalar.
Çatışma sırasında çok kan kaybeder Muharrem yoldaş. Kan kaybından komaya girer. Onu canlı ele geçirirler.
Tam bu sırada arka taraftan kaçan Ali Şenci ve Feryal Sarıoğulları yakalanır. Dahası pansuman için gittikleri bir evde yaktığı dökümanları ev sahibi ateşin içinden çıkarır ve polislerin eline verir.
işte buradan sonrası yukarıdaki görüntülerdir. Ali'yi zütürürler. Feryal'ı da öyle. Bir de üstüne üstlük bir savcı Feryal'ın kafasına vurur.
En son Muharrem'i çıkarırlar evden. Yaralıdır, ama hala yaşama bağlıdır. Sanki çuval tutarmış gibi taşırlar onu ve polis otosuna atarlar.
O arabaya binene kadar sağdır.
işte o arabaya bindirildikten sonra 1. Şube'den bir Faşist cellat tarafından kafasına yakın mesafeden 2 el ateş edilerek katledilir Muharrem Yoldaş.
43 yıl önce yine böyle güneşli bir gündü.
Türkiye Komünist Partisi/Marksist-Leninist Örgütü ve yan kuruluşları olan Türkiye işçi Köylü Kurtuluş Ordusu ile Marksist-Leninist Gençlik Birliği illegal Örgütleri Davası başladığında Yoldaşları, yargısız infazın çok açık olduğu ve şahitlerce de onaylandığı için Muharrem'in öldürülmesi hakkında soruşturma açılmasını isteyince Sıkıyönetim Askeri Savcısı Kıdemli Yüzbaşı Yaşar Değerli tüm pişkinliğiyle şunları söylemişti:
"Ahmet Muharrem Çiçek polise teslim olmamakla, direnmekle bu sonucu göze almıştır, durumdan kendisi sorumludur."
Çelik başlı itler Mitler
Şehremini çevirdiler
Bir devrimciyi vurdular
AHMET MUHARREM ÇiÇEK'im...
AHMET MUHARREM, Halk Savaşı'nda solmaz bir ÇiÇEK'tir.