/i/Korkunclu

Korkularımız yaşamımızı yönlendirir.
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +84 -8
    Saatimiz 01:30 olduğuna göre hikayemize başlayalım beyler. Yoğun istekleriniz varsa şukulayın beyler yalnız birkaç günde bitecek gerçek bir hikayedir. ( bi kısmını yaşayan akrabalarımdan dinledim)

    Hikayeye başlamadan belirteyim sonra arkamdan sövmeyin eğer yoğun ilgi olmazsa oturupta 3-5 kişiye hikaye yazamam burda gece gece sabah işim yok eğer okumak isteyen varsa sabah yazarım beyler.

    edit-hikaye bitecek beyler korkmayın uzun ama güzel bi hikaye bence
    edit2- bu arada birkaç aptalın dışında kötü yorum yok teşekkürler
    ···
  2. 2.
    +25
    PART8
    Mesut haklıydı bize daha fazla bilgi bu yüzdende haritanın daha geniş bi kısmı lazımdı. Ama bu parçayı bulmak için bile 40 türlü şeytan işi yaptık. Haritayı aldığımız antikacı Hasan abinin yanına uğradım ertesi gün mustafa ve Aslan çalışıyorlardı benim işim yoktu o gün. Hasan abiyle oturup konuştuk durumu anlattım böyle böyle orda biraz hayal kırıklığına uğrasamda bu işten vazcaymayacaktım Hasan abi "bak oğlum bu işler her yiğidin harcı değildir bizde uğraştık zamanında hatta sana verdiğim haritayı bizde araştırmaya kalktık ama o zamanlar işin ucunda jandarma vardı (jandarmada hazineyi arıyormuş)
    devlet adı altında parayı çıkarıp ufak meblada gösterdikten sonra vergisini verip paranın üstüne konuyorlardı bizde tehdit ettiler bulaşmayın dediler bizde döndük işimize baktık" biraz korkmuştum doğrusu fakat buraya korkmaya değil haritanın büyüğünü almaya gelmiştim. "Hasan abi ben herşeyi göze aldım sen söyle bu haritanın orjinaline nerden ulaşırım" dedim o da "paşam bu kadar kararlıysan sana yardım edeyim ama işe adımızı bulaştırmsyasın. Bak eski bit pazarının orda kuşçu cemil var ona git selamımı söyle mevzunu anlat o sana yardımcı olur" dedi sonra bi çayını içip oradan ayrıldım
    ···
  3. 3.
    +24
    PART5
    Dediğim gibi işe yeni başlamıştık o yüzden biraz bilgisizdik bu konularda birazda deli cesareti vardı üzerimizde fakat işin ucunda para olduğu için büyüsünüde sihirinide cininide perisinide göze almıştık.
    Mesut devam etti anlatmaya
    "Aslan abi senin verdiğin haritanın örneğinde bazı şeyler ekgib ya zamanla kaybolmuş ya da birileri alıp gitmiş (taş kaya vb. birşeyler ekgibmiş) ben iyice baktım mekana ama sanki bomboş bir araziden başka birşey değil dedektörle arasak belki birşeylere ulaşırızda o makineye onca para sayıp sonra eli boş dönmekte var"
    ···
  4. 4.
    +23
    PART14
    Artık geceleri rahat uyuyamıyor gündüzleri kafam yerinde hareket edemiyordum heran gömüyü düşünüyor imamın ve definecinin anlattıklarını aklıma getirip tedirgin oluyordum. işin ucunda para olmasa hayatta kalkışmayacağım şeylerdi ama artık dönüşü yoktu kapağı kaldırdık mahzen benzeri o yeri bulmuştuk. Hatta defineci içerinin tuzaklarını bile bozup etkisiz hale getirmişti. imamın "sapasağlam gireriz inşallah" sözüyle kendimi avutarak 2-3 günümü geçirdim.
    Günlerden perşembeydi yine ekibi toplamış mesuta haber vermiştik. Koyulduk yola herkes tam teşekküllüydü sanki. imam gidene kadar okudu köye geldik ormandan geçtik imam hala okuyordu hiç sohbet etmemişti bizimle mesut artık köy girişine gelmiyordu yeri ve oraya görünmeden nasıl gideceğimizi öğrenmiştik.

    Bugün biraz erkenciydik normalde 12 den önce adım atmazdım buralara ama artık dayanamamıştım saat 11 gibi oradaydık. Ama köy yeri olduğu için 8- 9 dan sonra kimsecikler olmuyordu ortalıkta.

    Mekana geldik eşyalarımızı bir kenara bırakıp çadırı kaldırmaya koyulduk. Çadırıda sanki birdaha açmayacakmış gibi sıkı kapatmıştık. Kaldırması zor oldu ama artık sistemliydi çadırı tam kapatmayıp yarısında üstüne katladık. Defineci başladı anlatmaya.
    "evet beyler şimdi hepimiz aşağı inemeyiz mağlum birilerinin bizi yukarıda bekleyip çekmesi lazım hem ortalığıda kolaçan etmeli. Kararlaştırdık ve Mustafayla Mesut bizi yukarıda bekleyeceklerdi biz dördümüz imam eşliğinde aşağı inecektik. Beline ipi bağlayan defineci ikinci bir halatıda aynı düğümden atarak imama bağladı ve ikisini yavaş yavaş aşağı sarkıtmaya başladık imam girerken nas Felakla başlayıp anladığım kadarıyla birkaç dua okudu ve aşağı inip bizi çağırdılar. Aslan la bende yavaş yavaş indikten sonra imam önde onun arkasında defineci en arkadada ikimiz çok yavaş yürüyorduk. imam hariç hepimizde birer el feneri vardı imamın elinde bir kitap (sarı ve belliki baya kullanılmış) sürekli hiç durmadan birşeyler okuyordu içimden besmele çekerek dua ederek gidiyordum.

    Mahzen çok soğuktu fakat iki kişinin yan yana yürüyeceği bir büyüklükte kazılmıştı duvarları taştan kemerli bir yapısı vardır birçeşit alt geçit gibiydi. Yürümeye devam ederken definecinin bahsettiği yılanları gördük üzerimize geldiler imam hemen yere çöküp elindeki ufak bir kağıdı toprağa sürdü ve yılanların önüne attı ufaktan tırsıyordum fakat imam işini biliyordu galiba. Yılanlar durmuş ve yavaş yavaş çekilerek kaybolmuşlardı. imam "daha bu kağıt bu mahzenden çıkarılana kadar yılanlar musallat olmaz inşallah dedi"
    Yavaş bir şekilde yürümeye devam ettik haritanın bize gösterdiği yolu gidiyorduk galiba bire bir çizilmişti sanki hatta bazı yerlerdeki taş oyuklar bile belirtilmiş ufak noktalarla. Ama burada ne aradığımızı tam anlayamamıştım. Haritada yakında bitecekti sonuna kadar yürüyelim dedik.

    imam okumaya bizde arkadan titreye titreye yürümeye devam ettik. Defineci her karartıya ışık tutuyor herseferinde sanki hazineyi bulmuş gibi gözleri büyüyordu. Sonunda tünelin ucuna gelmiştik ama hepimizi şok eden bir manzarayla karşılaştık. Daha önce böyle birşey görmemiştim. Ve orda hayranlığıma engel olamayarak sesli bir ıslık çalıverdim.
    Tümünü Göster
    ···
  5. 5.
    +22
    PART3
    Mustafa arabada beklerken bizde mesutun eşliğinde mekana gittik. Fakat köyün içinden geçmemek için tepelerden yürüdük. Mekan tam bir ermeni tarihi içeriyordu içimde birşeyler bulacağımıza dair umutlar vardı

    Aslan ben ve mesut haritaya göre bazı yerleri tespit ettik ve haritadaki 6 küçük daireyi bulmaya çalıştık (daire dediğim işaret) Eski yıkık bir ev ufak bir ahırı birazda avlusu vardı biraz ürpertici bi görüntüsü vardı. Ama bunları göze alarak çıkmıştık yola. ilk gün biraz keşif gezisi gibi oldu ama en azından köy hakkında mekan hakkında birkaç bilgimiz olmuştu.
    Geri arabaya döndük mesutla konuşup ayrıldık oradan
    ···
  6. 6.
    +24 -2
    PART 1
    işe yeni başladık mustafa ve aslanın eline ufak bi harita geçmiş fakat yer hakkında bi bilgileri olmadığı için bana haber ettiler. Harita Kayserinin Talas ilçesinde eski ermeni yerleşkesi olan bir köyde hazineyi işaret ediyordu. Oturduk konuştuk napalım diye kararlaştırdık salı akşamı çıkacak gidecez köye.

    Ertesi gün aldık ekipmanı saat gecenin 2 sinde çıktık yola vardık köye ortalıkta kimsecikler yok fakat temkinli davranıyoruz ki milletin dikkatini çekmeyelim diye bu arada gitmeden öncede köyden bir eleman ayarladık bize yardımcı olacaktı işte oraları iyi bilen birisiyim galiba. Adı mesut idi aradık bunu köyün girişinde buluştuk hemen kuytu bi yere geçip napacağımızı konuştuk
    ···
    1. 1.
      +1
      6 -7 aydır talastayım köyün adı ne panpa
      ···
  7. 7.
    +21
    PART4

    ilk gittiğimiz günden 5 gün sonra mesutla konuştuk eğer ortalık müsaitse birşeylerin ucundan tutup başlayalım dedik. Mesut zaten köyde olduğu için ve köyün bı kısmının malını buralarda yaydığı için az biraz inceliyordu oraları bize tamam gelin bu gece bakalım dedi.

    Bindik arabaya köye gittik yine girişte arabayı sote bir yere park edip bu sefer Mustafayıda alıp 4 ümüz bir gittik mekana mesut anlatmaya başladı.

    "Abi öğrendiğim kadarıyla bizim eski komuşumuzda buralara hazine için yerleşmiş zaten 4 yıl falan kalmışlardı dedemin anlattığına göre bariz hazine arıyorlarmış zaten pek tekin insanlarda değillermiş artık bir şey bulamadıklarından mı yoksa komşuları tarafından dışlandıklarından mı çekip gitmişler buralardan. O ilk gün gittiğimiz ev de ahırda bunlara ait değil zaten farketmişinizdir. Evin mimarisi ermeni yapısı gibi bu evlerden köyde pek kalmadı diğerlerini de delik deşik ettiler burayada gelen çok oldu fakat kimse bir şey bulamadı herhalde ki herkes gitti. Benimde pek ümidim yok ama yinede bi şansımızı deneyelim. Hem içimden geçmiyor değil yani o kadar insan aradıysa vardır muhakkak birşey.
    ···
  8. 8.
    +21
    PART12
    Definecinin talimatları doğrultusunda kazı yaptık kuyuyu ya da herneyse orayı açmak için kapağın etrafını genişlettik fakat kapağın altına taştan döşeme bir duvar çekmişler. işimiz kolay olmayacak demişti cidden öyle duruyordu. Defineci aldı kazmayı eline taş duvarı kırmaya çalıştı fakat namussuzlar çok sağlam döşemişler çok ufak bir açıklık yapabildi ancak. Sonra çıktı yukarı sırt çantasından bir el feneri birde ayna alıp geri indi çukura açtığı açıklığı biraz daha genişletip Aslandan açıklığın içine feneri tutmasını istedi ve aynayla oraya ve aşağısına bakmaya başladı.
    Ben imam mustafa ve mesut hayran hayran adamı izliyorduk adam baktı baktı ensonunda "tamam bu klagib ermeni kilidi siz bu açıklığı açabildiğiniz kadar açın içine kazma girecek kadar açılsa yeter bende yukarıdan ip getireyim biride herketeye yatsın biraz sağlama alalım işi dedi. Mesut buraları en iyi bilenimiz olduğu için herketeye o geçti. Mustafayla bende defineciye yardım etmek için çukura indik imam yukarıda kalmıştı galiba bu gece ona bi iş düşmeyecekti ama o bile hayran hayran izliyordu adamı.

    Aslan açıklığı açmayı genişletmeyi başarmıştı biraz. Adam yeterli deyince bıraktı kazmayı oturdu yanına. Adam halatı bağlayıp belinden kemer tokasının yanından bağladı ve ucunu bize verdi ve" şimdi içeri girecem kapağın altında birkaç tane kaya tuzağı var onları bozduktan sonra bana bi kazma uzatın kapağın altındaki kilidi kıracam sonra beni tekrar yukarı çekin aman ipi bırakayım falan demeyin aşağısı ölüm çukurudur buranın"
    Dediklerini yaptık ipi sıkıca tutup adam içerdeki tuzakları bozunca kazmayı verdik kapağa vura vura kilidi kırmayı başarmıştı fakat çok ses çıkarmıştık birinin dikkatini çekmek an meselesiydi. Adamı yukarı çektikten sonra iki kazmanın burnuyla kapağa asıldık fakat gücümüz yetmeyince Aslan girdi devreye Aslanla defineci baya sağlam asıldıktan sonra nihayet kapak açılmıştı. Ve kaldırması çok zordu kapağı demirden dökülmüştü ama 4 kişi zar zor attık kapağı.
    ilk görüntü pek etkileyici değildi karanlık loş bir koridor gibi aşağı uzanıyordu kuyu adam hiç fire vermeden devam ediyordu işine bizden çok emek harcıyordu resmen ama deneyimi vardı çok belli. Tekrar ipi bağladı beline ve beni aşağı sarkıtın sırt çantamı ve haritayı bana verin dedi.
    Dediklerini yaptık anladığım kadarıyla daha tuzaklar bitmemişti onlarıda bozması gerekiyordu. Haritayıds alıp aşağı indi. Onun konutlarına göre sarkıtıyoruz yukarı çekiyoruz birşeyler yapmaya çalışıyoruz fakat bu arada zaman da bayağı ilerlemişti kararımızca sabah ezanıyla işi bırakıp dönmeliydik. Adam halledeciğne inandığı için için inmişti aşağı ve işler yolunda gidiyor gibiydi taki o ana kadar.
    Tümünü Göster
    ···
  9. 9.
    +20
    PART16
    Son gün baya ilerlemiştik acemi şansımıydı yoksa başka birşeymiydi bilmem ama bayağı yol katetmiştik. Artık günün büyük kısmında kafamı hazineye yoruyordum.
    En son gittiğimiz günden sonra 2-3 gün uğramamıştık mekana kararımız böyleydi. Benim işim yoktu bugün biraz araştıracaktım mevzuyu. O arada defineciden telefon geldi.
    "Kardeş o günkü fotoğrafların hepsini çevirttim galiba sağlam bir yer bulduk ama burayı bizden önce keşfedenler muhakkak olmuştur. Tünellerin üstündeki o yazılara gelirsek en sağdaki tünelin üstünden kale yazıyormuş (ամրոց) galiba kayseri kalesine uzanan bir dehliz onun solundaki tünelin üzerinde Talas (Թալասի)yazıyormuş büyük ihtimal burası Talas Ermenilerinin sığınaklarıdır
    Onun solundaki 2 tünelin üzerindede 'yüce din adamı mesrop maşrots yazıyormuş (բարձրագույն հոգեւորականը Մեսրոպ Մաշտոցի) galiba buda eski talasın merkezindeki kiliseye giden yol ama emin değilim. Son tünelde ise Ali dağına giden bir yol var galiba" dedi
    Beni yine heyecan sarmıştı fakat o an mantıklı düşünmek için herşeyi bi kenara bırakıp napmalayız dedim kendi kendime. Bu tüneller neyin nesiydi daha önce kayseri kalesinde gezerken duyduğum bir efsaneye benziyordu "kalenin içindeki kale camiinden açılan tüneller ile Kayserinin heryerine gisilebiliyormuş" efsaneye göre. Bu akşam ne olursa olsun oraya gitmeliydik. Hemen Aslanla mustafayı aradım bu gece musaitlerdi imamlada konuştum oda hazırdı mesut ve defineci zaten cepteydi...
    Gece imamı alıp köye geçtim ve Aslanların gelmesini bekledik onlarda gelince mekana geçtik çarşafı açıp aşağı indik fakat bu sefer daha fazla adam lazımdı o yüzden alanlardan birkaç eşya istemiştim.
    +Naptınız getirdiniz mi istediklerimi
    -getirdik getirdik de kameralar pahalıya patladı onu bi ara halledelim.
    +O tamam siz halat merdivenini naptınız o lazım şuan.
    Çantasını açıp büyük siyah bir poşet çıkardı içinde sarılmış halatı açtı ve Mustafayla halatı toprağa çaktılar sağlam olmuşa benziyordu. Artık hepimiz aşağı inip çıkabilecektik. Önce defineci ardına imam ve biz indik mesutun heyecanını hissedebiliyordum. Açtık fenerleri yine imamın eşliğinde yürümeye başladık mustafa ve mesut hayran hayran yürüyorlardı biz ise daha önce geldiğimizden rahattık.
    Dehlizin sonuna gelince Mesutun artık gözleri fırlayacaktı ama haklıydılar şaşırmakta çünkü harika ve etkileyici bir yapısı vardı. Taştan bir su yolu ve tünel girişlerinin kemerleri bile çok güzel yapılmıştı.
    Burada bir karar verecektik. Defineci "bence kiliseye giden iki yola ayrı ayrı girelim. Bölünürsek daha çok şey keşfederiz" imam "iki yoldada büyüler olduğuna eminim ikiye ayrılırsak ben ssdece bir yere gidebilirim diğer grubun başı belaya girebilir" imam haklıydı karar verdik vr hep beraber kiliseye giden ikinci tünele girdik burası geldiğimiz tünelden daha dar ve daha boğucuydu. Tek sıra halinde en önde imam okuyarak gidiyorduk. Tünel uzun olucaktı galşba çünkü köyün eski talasa uzaklığı 2 kilometre falandı ve kilise eski talasta bulunuyordu...
    iyi yol katetmiştik fakat henüz hiçbir şeye rastlamamıştık derken imam birden eğildi ve bir anda hepimiz durmuştuk sessizlik oluştu sadece heyecanla atan kalp atışlarımız yankılanıyordu tünelde.
    Tümünü Göster
    ···
  10. 10.
    +20
    PART18
    Artık herkes tedirgindi herkesin yüzünden anlaşılıyordu defineci bile bi kenara geçip hayretle imamı izliyordu. Ve sonunda imam konuşmasını bitirdi gözlerini kapatıp birkaç şey fısıldadıktan sonra gözlerini açtı derin bir oh çekip "arkadaşlar cin ile konuştum yaklaşık 80-90 yıldır buraya hapsedilmiş sahibi varmış dediğine göre onla anlaşma yapmış fakat sahibi büyücü olacakki cini kandırmış ve buraya tutsak etmiş birinci Dünya savaşından sonra göç eden ermenilermiş galiba bu tünel bu yolların nereye gittiğini bilmiyormuş. Bildiği tek şey değerli bir şey için buraya mahkum edilip koruyuculuk yapmasıymış. Eğer bu büyüyü bulup bozmasaydık girişteki o yılanları daha da fazlası bize zarar vermek için ileride karşımıza çıkabilirlermiş. Şimdi yapmamız gereken son bir şey kaldı bir tutam saç ile büyü kağıdını yakmak" saç işini halettikten sonra imam saçı alıp büyü kağıdına sardı ve iki cümle okuduktan sonra bir anda eli yanmış olacakki kağıdı yere fırlattı kağıt kızardıkça kızardı ve en sonunda mavi bir alev çıkıp yok oldu. işte o zaman yanındakilerde bende imam bile şaşkındı ve hayatımda en çok o zaman korkmuştum diyebilirdim. Kağıt yandıktan sonra dehlize girip devam edecektik derken sanki bozuk bir hoparlörden gelen titrek bir ses bağırarak uzaklaştı ne:
    "Ne olduğunu bilmiyorsunuz insanoğlu,
    Müslüman, sen bilge birisin çabuk uzaklaşın burdan sonunuz olabilir"...
    Yutkunmuştum. Ses sanki kaçan birinin bağırtısydı sanki bir insan değilde bilmediğim hiç görmediğim bir yaratığın sesiydi. Mustafa Aslan ve Mesut bir adam geride çantalarını tutamaçlarına sıkıca sarılmış ve yüzlerinde o korkunç ifade herşeyi özetlemeye yeterdi. Defineci korkudan olacakki feneriyle bir önüne bir arkasına ışık tutuyor bir yandan da duyulacak yükseklikte nas ve Felak okuyordu. imam sakindi birtek, birşeyler anlamaya çalışıyor gibiydi ben ise korkudan ellerimin titremesiyle olaya hakim olmaya çalışıyor ama kimse olmasa ağlayacak durumda olduğumu galşba yüzümden belli ediyordum. Çıkardım mataramı bi yudum su aldım boğazımdan geçmedi. Gittim imama:
    "Ne yaptık şimdi neydi bu susmaya devam etmeyeceksin umarım millete bak korkudan dizleri çöktü anlat artıkta bizde öğrenelim ne olduğunu" diye çıkmıştım. imam sakin bir sesle"evladım bu daha yeni kurtulan cindi galiba ya bizi korkutmak için bize seslendi ya da gerçekten haklıdır bunu devam edersek göreceğiz ben bir şey yapmıyorum sadece yapmam gerekeni yapıp susuyorum. Şimdide siz ne dersiniz ona varım dedi".
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Devammm
      ···
    2. 2.
      0
      devam et sardı baya
      ···
    3. 3.
      0
      Yaz panpa
      ···
    4. 4.
      0
      devam be kardeşim
      ···
    5. diğerleri 2
  11. 11.
    +18
    PART 2
    Mesut önce köyü anlattı bize pek sıkıntı çıkacağını düşünmüyorduk ama tedbirimizi de almıştık. ilk gün haritanın az buçuk şifresini çözdük fakat dili ibranice olduğu için anlayanımız yoktu. Tabi üstündeki kelimeleri çevirttirmiştik fakat fazla zamanımız olmadığı için sadece bununla sınırlı kalmıştı. Zaten şekiller üzerinden yola çıkacaktık çünkü ağaçlar kayalar tam anlamıyla çizilmişti sanki.

    Mesut haritayı biraz inceledikten sonra dediki burası bizim eski komşumuzun ahrının altı. Anlattığına göre komşuları mesut daha çocukken burdan göçmüşler daha da kimseyle irtibata geçmemişler.
    ···
  12. 12.
    +18
    PART11
    O gece uyuyamamıştım ve sürekli kendime bu sefer köşeyi döndün oğlum diyordum. 1-2 saat uyuduktan sonra sabah işe gittim bir hayli dalgın ve düşünceliydim. iş çıkışı Antikacı Hasan abiye uğrayıp olanları anlattım aslında bu mevzuyu herkese açıklamamam gerekiyordu fakat Hasan Abinin yardımına ihtiyacımız vardı. imam konusunda ne yapabileceğini sordum ve bana bi adres tarif etti. Argıncıkta adresi buldum ve imamla konuyu enine boyuna konuşup ne gibi tehlikeler olabileceğini sordum.
    imam baya bilgili gibi görünüyordu bana " bu işlere daha önce çok girdim fakat henüz bi tehlikeyle burun buruna gelmedim genelde gömüye ulaşmadan birkaç büyü ve tılsım olabiliyor ve bu tılsımların büyülerin farklı saklanma yolları olabiliyor. Bunların birkaçını denediğimde büyük ihtimal bulabilirim tılsımları fakat birde tuzak tehlikesi var bu konuda pek bir bilgim yok ama ölümcül tuzaklar kurulup hazine çok sağlam saklanabiliyormuş bunu bir araştırın ve bu işlerden anlayan birini bulun" dedi.

    imamla anlaştık bu gece saat 12 de imamı alıp köye geçecektik fakat tuzak ihtimalini göz ardı etmemek için Aslanla konuştum ve onun bu işlerle ilgilenen birini bulabileceğini ümit ederek imamın yanından ayrıldım. Artık işler düzene girmiş gibiydi ve ucunda birşeyler vardı hissediyordum.
    Nihayetinde gece oldu imamı alıp yola koyuldum Mustafa ve Aslanda dediklerine göre sağlam bir defineci bulmuşlar ve onu alıp ordan köye geleceklerdi. ihale sayısı artıyordu fakat sonuca ulaşmak için herşeyi yapmalıydık. Saat 12 de köye vardık ve bu sefer arabaları daha geriye park ettik çünkü dikkat çekmeyi hiç istemiyorduk artık zaten kalabalıktıkta. Mesutla her zamanki gibi ormanda buluşup mekana geçtik sağolsun mesutta burayı sır gibi saklıyordu. Sonra kapağın başına geldik ve yine herkes heyecanlıydı. Defineci arkadaş orda konuşmaya başladı.
    "Vay be Talasın hazinesi derlerdide inanmazdık efsane derdik siz bayağı bi ilerlemişiniz amma siz bunları yaptıysanız bence jandarma buraları çoktan bulup açmıştır. Onlar varya onlar az hınzır değiller. Neyse beyler bu kapağı kaldırmak kolay olmayacak büyük ihtimal alttan bi kilit sistemi yapmışlardır. Yan taraftan kazmaya devam edin altına bir şekilde ulaşalım kilidini anlayalım"
    ···
    1. 1.
      0
      devam panpa bekliyorum
      ···
  13. 13.
    +17
    PART17
    imam birden yere çökmüştü ve sessizliği bozan onun ağzından çıkan ve kimsenin anlamadığı sözlerdi. imam biraz daha okuyup sustu. Kimsenin ne olduğundan haberi yoktu galiba arkamda mesut vardı ve sanki heyecandan kalp krizi geçirecekti. imam sustuktan sonra konuşmaya başladı.
    "evet ilk büyü buralarda galiba çünkü bir ses işittim 'geri dönün' dedi etrafta bir büyü olmalı ve koruyucularıyla yakınız galiba sakın korkmayın içinize fesatlık sokmasına izin vermeyin bildiğiniz duaları sureleri okuyun besmele çekin. Bu arada buradaki büyüyü bulmamız lazım" dedi ve defineciye dönüp "büyüler genellikle toprağa gömülür etrafı kazıyın ve birşeyler bulmaya çalışın" dedi.
    Defineci"neye benzer bu büyüler hoca bilip bilmeden kazımayalım hem alan çok dar nasıl bulacağız burda dediğin şeyi"
    imam"hazine için yapılan büyüler genelde çürümesin diye cam şişeye konur çünkü çürürlerse cinlerle olan anlaşmaları biter. Alana gelirsek tam buraları kazıyın çünkü burada birşeyler var birşeyler bana sesleniyor arada hissediyorum çok uzakta değiller"
    Biz olayın çok dışında kalmıştık ve artık korkmamak elde değildi imam hepimizi tedirgin etmişti ama gayet ciddi yapıyordu işini haklı gibi konuşuyordu defineci sırtındaki büyük çantadan ufak küreni çıkarıp imamla kendi arasında imamın gösterdiği yeri aramaya kazmaya başladı. O yoruldukça sırayla yer değiştik kazıdık kazıdık ama yoktu. Ne bir büyü ne bir başka şey derken kürek sırası mesuttaydı ve eli ayağı titreyerek seslendi hoca dediğin şey bu mu?...
    Mesut galiba bulmuştu fakat cam şişe falan yoktu bir kağıt parçası bir kafatasına gömülmüş ve kaç yıldır yerin altındaysa çok pis bir kokusu vardı. Herkes şaşkındı kafatasıda neyin nesiydi. imam aldı eline kafatasını ve "evet aradığımız büyü bu olsa gerek sesler kesildi duymuyorum artık birşey. Fakat bı büyüyü bozmadan gidemeyiz. Bu arada kafa tasına bende anlam veremedim insan kafatası değil belli ki. Neyse bu büyünün ne olduğunu çözmem lazım sonra büyüyü bozup yakarız" dedi ve açtı kağıdı biz ne yazıyor diye bakmaya çalışıyorduk ama bakan ne olduğunu anlamadan kafasını çekiyordu imam büyünün bir cini burada zorla tutmak için yapıldığını ve gelenleri korkutması için ona emir verildiğini söyledi. içimden "bak şu ermenilere cinlere bile hükmetmeye çalışmışlar bunlar ne tür bir insan acep" diye geçirdim.
    imam kitabını açtı ve büyünün bozulması için gerekli şeyi arıyordu 2 3 daki sonra buldu ve kağıt parçasını yere koydu hepimiz hayretle onu izliyorduk hala ağzından anlamadığımız kelimeler dökülüyordu ve imam "kan lazım" dedi...
    "Büyüyü bozmak için kitapta yazdığına göre bir kan ve bir tutam saç teli lazım kanı üzerine damlatıp bağlı olduğu cinle temasa geçicekmişiz ve eğer cin isterse onu kurtarıp saç teliyle büyüyü yakarak ona özgürlüğünü verebilirmişiz dedi"
    Ben artık daha fazla dayanamadım ve "hoca 2 saattir be yaptığını anlamıyoruz ya bize çalışıyorsun ya da bizi tak yoluna zütürüyosun ne kanı ne cini hani cinlerle görüşmeyecektik hani bize görünmezlerdi napacağız hoca bu kadar kolaymı bir cinle temas kurmak ya birşey olursa ne yaparız ozaman dedim"
    imam "evladım ben size yardımcı oluyorum ve farkettiyseniz elimdeki kitaba uyuyorum kendi uydurduğum birşey yok. Kitaba göre büyüyü yapan kişi cini bu dehlize hapsetmiş cin burada ne yaşlanır ne de burdan başka bir yere giderbilirmiş şimdi o cinle temas kurmak için kan lazım diyor çok değil kağıdı az birşey ıslatacak miktarda diyor. Benim abdestim var bozulmaması gerek aranızdan biri versin kanı ya da dönelim diğer dehlize geçelim" dedi. Ve aklım karışmıştı artık geri dönemezdik büyüyüde bulmuştuk imam haklıysa eğer devam edebilirdik. O arada mesut "verin abi bıçak çakı birşeyler verinde parmak ucumdan alalım kanı"dedi defineci çaıkısını çıkarıp sivri ucunu mesutun baş parmağına ufak bir yarık açacak şekilde saplayıp hemen geri çekiverdi imam büyü kağıdını mesutta uzatarak üstüne kanı damlatmısını istedi. Mesut denileni yapıp geri çekilince imam bir anda yüksek sesle bilmediğimiz bir dilde konuşmaya başaldı galiba temas kurmuştu cinle olayı ve ne olacağını bize anlatmasını söylüyorduk ama sanki biz yokmuşuz gibi davranıyor dediklerimize kulak asmıyordu.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Cok iyi lannn
      ···
  14. 14.
    +17
    PART22
    Bu sefer diğer tünelden daha çok yürümüştük ve henüz hiçbirşeyle karşılaşmamak insanı ister istemez sıkıntıya düşürüyordu.
    Ama çok geçmemişti ki yine ufak bir odaya geldik fakat tünel bitmemişti. Tüneli sanki burda genişletip buraya ufak bir oda yapmışlardı. Ve ilk dikkat çeken şey duvardaki Davud'un yıldızıydı. ( altı köşeli yıldız). içinde galiba büyüler yazıyordu her köşesinde göz şeklinde oyulmuş ve içine yeşil bir taş konulmuş cam kupalar vardı. imam hemen " sakın bir yere dokunmayın işte o yoğun his burasıymış demek. Her yer büyü arkadaşlar. Oda tamamıyla onlara ait. Sakına birşeye elinizi sürmeyesiniz hatta gerekmedikçe adım bile atmayın." diye bizi uyararak. Kitabını açtı. imamın yanındaydım ve kitabına ilk defa bu kadar ayrıntılı bakıyordum. Hemen karıştırdı sayfaları ve duvardaki sembolün aynısından bulunan bir sayfayı açtı. Okudu okudu ve bana dönerek" bu diğer büyü kadar kolay olmayacak. Bunun bozulması sabır ve güç gerektiriyor. Bir ayin düzenlememiz lazım bir koruyucu cini çağırıp onla konuşmamız lazım." dedi. Hiçbirşey anlamasamda garip yine korkunç şeyler olacaktı.
    +Ne gerekiyo peki ne yapmalıyız
    -Çantamı al ve içindeki sarı beze sarılı olan şeyleri çıkar.
    +iki tane taş ve bir kağıt var bunlardan mı bahsediyorsun.
    - Evet evet şimdi o taşları birbirlerinden bir karış uzağa yan yana koy.
    +Ee sonra peki.
    - Şimdi ortalarına da o kağıt parçasını yerleştir.
    Dediklerini tamamiyle yapmıştım. Defineci imama ne yaptığını sordu. imamda bir cin çağırması gerektiğini söyledi. Buranın koruyucusu olan daha doğrusu bu büyünün yapıldığı cinle temas kurması gerektiğini anlattı. Bizide taşları ortaya getirecek şekilde oturttu ve elindeki kitabı ortadaki kapadın üstüne kapayarak elinide kitabın üstüne koyarak kendiside oturdu.
    Bize nas suresinin 'minel cinneti vennâs' olan son kısmını sürekli içimizden tekrar etmemizi söyledi ve yüksek sesle gözleri kapalı birşeyler okumaya başladı. Herkesin gözünden korku fışkırıyordu yine hele Mesutu bıraksak koşa koşa kalacaktı sanki. imam okudukça kulaklarımızı bir ses tırmalamaya başladı hiç birşeyin sesine benzemiyordu bu sadece bir uğultıdan ibaretti. Ve o arada imamın elinin sağındaki taş biraz ileri gidip geri geldi. (Daha sonradan anlattığına göre taşlardan biri evet diğeri hayırı işaret eder imiş) ve imam sustu. Ve galşba yine bir cinle temasa geçmişti transa geçmiş gibiydi hiçbir tepki vermiyor kışırdamoyordu bile. Sonra soldaki taş hareket etti. Bu olay böyle 2 kes tekrar etti. Ve imam gözleri kapalı bir biçimde "o aramızda ve sizlerden gözünüzü kapatmanızı istiyor açmamanız konusunda uyarıyor dediklerini yapın. Bize yardım edecek." dedi. Gözleri sıkı sıkıya kapattım. Ve o anki korkum beni ilk pişmanlığa sürüklemişti. içimden neden buradayım ki neden böyle bir ile kalkıştım demiştim. Fakat artık çok geçti galiba. Umuyorumki herşey olumlu biterdi yoksa neler olacağını bilemiyorum bile.
    Tümünü Göster
    ···
    1. 1.
      0
      Yaz artık ya
      ···
    2. 2.
      0
      Yazsana krds
      ···
    3. 3.
      0
      hergün bugün bitcek diyosunda bi bitmedi be üstad hala bekliyoruz
      ···
    4. diğerleri 1
  15. 15.
    +17
    PART20
    Artık dehlizi bayağı yürümüştük. Tahminimce 2 kilometre kadar yol almıştık. Ve artık dinlenelim diyecekken bir yerlere gelmiştik. Dehliz burda son buluyordu ufak bir odaya gelmiştik yine herkes bir anda heycanlandı. imam bizi geriye çekip önce okuyarak üfleyerek içeri girdi. Galiba ortalığı kontrol ediyordu büyü falan varmı diye bakıyordu. Bize seslendi ve odaya girdik oda çok serin bir o kadar da etkileyici bir odaydı. içeri girdik defineci hemen bizden ayrılıp ortalığı kolaçan etmeye birşeyler bulmaya çalşıyordu. Bizde fenerlerimizle duvarlardaki simgelere şekillere ve resimlere bakarak birşeyler çıkarmaya çalışıyorduk. imam artık odanın temiz olduğuna kanaat getirmiş olacak ki sustu ve bizden bir açıklama bekler gibi bize bakıyordu.
    Ne yapacaktık neydi bu oda yolun sonu buramıydı. O kadar yolu boşamı tepmiştik yine aklımız sorularla dolmuştu. Defineci hemen duvarla bakmaya yöneldi ve yine birşeyler bulmuştu sanki. Geldi yanımıza ve
    "Beylet duvarda bir kapı şeklinde çatlak var büyük ihtimal burası bir yere açılıyor. Fakat elimizde teçhizat olmadığı için açabileceğimizi sanmıyorum. Bu yolun sonu burda bitmiştir. Dönelim ve hem bu duvardaki sembolleri araştırırız hemde diğer yollarında nerelere çıktığını keşfetmemiz gerekiyor. Sonraki gelişimizde oralara gireriz buranın en azından ne olduğunu öğrendik" demişti.
    Herkes mantıklı buldu fakat çok saçmaydı bu kadar yolu gelip gelip sonra arkamıza dönüp gitmek. Yine elimiz boş dönecektik. Bunu belirmiştim gruba fakat Aslan çok mantıklı bir açıklama yapmıştı.
    "Şimdi abi senin bir hazinen var öyle hemen toprak altına gömüp gidermisin kolay kolay bulunmasını istersin. Yoksa hazineyi böyle gömüp bulunmaması için elinden geleni yaparmısın. Adamlar bursya sadece hazine gömmemişler adsmlar yer altına inşa yapmışlar adamlar belliki zeki ve cin büyü olayı benimde aklımı karıştırıyor artık dönelim ve bir kafamızı toplayalım. Hem defineci haklı tek yol burası değil diğer dehlizlerde bir yerlere çıkıyordur muhakkak. O duyduğumuz sesler hala aklımdan çıkmıyor biraz dinlenmeliyiz." dedi haklıydı sanki artık burayı böyle bırakıp toparlanıp dönmeye başlamıştık.
    ···
  16. 16.
    +16
    PART10
    Hemen Aslanı aradım biraz mutluydum ama dediğim gibi o son cümleler beni tedirgin etmeye yetmişti. Durumu aslana anlattım haritayı nasıl kopyalatacağımı bilmiyordum garip yağlı bir kağıt üzerine çizilmişti. Bugün bende durmasını bir sakıncası olmadığını düşündüm ve kahveye gittim.
    Daha ben varmadan aslanlar gelmişti heyecanlı heyecanlı bekliyorlardı. Hemen çıkardım kutuyu anlattım olayı. Mustafanın gözler faltaşı gibi olmuştu. Hoca mevzusunuda anlattım bir hoca bulmamız lazımdı çünkü.
    Artık saat gece 12 ye yaklaşıyordu aslında bugün gitmeyecektik fakat aldığımız harita bizi yeniden plan yapmaya zorladı. Gece Mesutu arayıp dedik böyle böyle mesut haritayı aldık geliyoruz. Mesut "Abi o gün sabah birkaç komşu farketmiş sizi beni tanıyamamışlar ama geceleri daha temkinli olun köy kahvesinde çalkantılar duydum dedi"

    Bunu olacağını önceden düşünmüştüm fakat bukadar erken olması kötü olmuştu "Tamam köye yakın bırakırız arabayı bizi zütürdüğün ormanın içinden geliriz sende bizi karşılasın köye hiç bulaşmadan hallederiz işi" dedim. Bu gece birşeyler bulacağımızdan çok emindim hemen arabaya bindik hoca işini o vakit halledeyemecdğimiz için erteledik zaten henüz tılsım falan bulmamıştık.
    Köye vardık saat 1 gibi ormandan geçip mesutla buluştuk mesutta heyecanlıydı hemen ona yeni haritayı gösterdim. Mesut biraz şaşırdı.
    "Abi bu harita çok detaylı bu çizilenlerden şimdi eser yok orada ama diğerinden daha güzel daha sağlam bu işimizi görür dedi"
    Aslan mustafa ve ben iyice heyecanlandık herşey güzel gidiyordu. Hemen bizim mekana geldik işsretlerimizi gözden geçirip haritayla eşlemeye çalıştık. Çoğu uyumluydu ama bir yer vardıki tam işaretlerin ortasında ama otun çöpün içerisini gösteriyordu harita. Mesut "abi burda birşey var ya yoksa bu kadar belli etmezler biz kazıya burdan başlayalım işaretlediğimiz yerlerle bağlantısı çıkarsa iyice deşeriz buraları dedi.

    Artık kazamayla kürekle uğraşma vakti gelmişti. Aldık elimize kazmayı giriştik o ortadaki otlara kazdıkça kazdık kazdıkça kazdık sonunda kuyu gibi bir yere ulaştık çok kazmamıştık oysaki ama yarım metreye yakın derinlikte kuyu gibi bir yerdi burası mesut baktı biraz" Abi kenardan kazmaya devam edin altı boşluksa uçurur bura bizi dedi"
    Kenardan kazmaya devam ettik. Saat almış başını gitmişti tam işi bırakalım artık yarına derken Aslan eski döküm demir bir kapak buldu (logaritma kapağı gibi) üstünü açtık ne bir yazı ne bir sembol vardı üzerinde ama heycanlanmıştık iyice. Fakat sabah ezanıda okununca işi bırakma kararı aldık çünkü artık tehlikeliydi biri görebilirdi.
    Mesutu kenara çekip
    +mesut buraları az biraz deştik ama anlarlarmı dersin
    -Yok abi buraya bi ben gelirim birde benle birlikte köyü sığırları gelir yayılırlar burada zaten köyün en arka tarafı ben iyi saklarım burayı korkmayın
    + tamam sen buralara bakar ol olmadı buranında bi çaresine bakarız
    -Tamam abi

    Sonra malzemeleri toplayıp geldiğim yoldan geri döndük ve o gecede dağıldık.
    Tümünü Göster
    ···
  17. 17.
    +16
    PART13
    Defineci adam tılsımlı yılanları gördüğünü söyledi ve yukarı çekmemizi istedi. Hemen onu yukarıya çekip. Kapağı zor bela kapatıp çukurdan yukarı çıktık. Defineci anlatmaya başladı biz zaten şoktayız mesutta geldi hepimiz adamı dinliyoruz
    "Aşağıda tılsımlı (büyülü) 3 tane yılan gördüğünü bunlara zarar verirsek başımıza iyi şeyler gelmeyeceğini bu konuda imamın yardımcı olacağını umduğunu"söyledi.
    imam" daha önce bunlarla yılanlı dağda (kayseride bi dağ) karşılaştım. Bu bir çeşit koruma büyüsü yılanlar zehirli ama zarar vermezler onlardan bize gelecek tek zarar büyüleri varken onlara zarar verirsek başımıza musibet olabilirler." mesut ve Mustafa hemen kimler diye sorunca imam" Yer altına saklanan hazineler büyüler yardımıyla cinlerden yardım alarak onların korunmasını sağlarlar bunu genelde Ermeniler yapar fakat çoğu geri dönüp hazinesini almadığından cinler bu hazineleri sahiplenmiş gibi olurlar. Aslında sadece onları korumakla görevlidirler o hazineyi ne alabilirler ne de kullanabilirler. Fakat çok sağlam korurlar hazineyi gerekirse ölümü pahasına kişiye musallat olurlar onuda yanıbaşında zütürürler bu dünyadan. Bunun içindir ki bu tür yerlere dua ile ve bir takım büyülerle girmek gerekir en ufak bir hatanın telafisi olmaz görünmezler ama çok beter ederler insanları bizim onlardan korktuğumuz çok iyi bilirler ve bunuda büyük ustalıkla kullanırlar. Zaten bu cinler müslüman değillerdir müslüman olanları bu işlere girişmezler. Neyse şimdi ezan okunacak yavaştan çıkalım. Artık sonraki sefere bende ehemmiyetli gelirim sapasağlam gireriz inşallah" dedi.
    imam bizi bayağı aydınlatmıştı bayağıda korkutmuştu. Herkes kafası yerde korku dolu gözlerle düşünüyordu bir defineci vardı sağlam olan. Kapağı kapatmıştık ve çukurdan çıkıp. Burayı saklamak için getirdiğimiz çarşafı aldık elimize. Defineci demiş Aslanlara gizlemek şart diye. Aslında yerimiz pek gizliydi ahırla evin arasında köyden uzaktaydı ama işimizi sağlama almak için dediklerine uyuyorduk adamın. Büyükçe bir çarşaf aldırtmış (bilen bilir samanın üstünü kapamak için beyaz çuval gibi sağlam bir çarşaf) 4 kat yaptık çarşafı ve çukurun üstünü kapatıp etrafını kazıklarla kayalarla tutturarak üstüne toprak attık artık içim biraz daha huzurluydu çünkü gündüz neysede gece görünme ihtimali yoktu artık. Mesutla vedalaşıp oradan ayrıldık yine ormandan giderek arabalara binip köyden çıkmıştık.
    Tümünü Göster
    ···
  18. 18.
    +16
    PART9
    Hasan abi kafamı karıştırmıştı artık yol yakınken gerimi dönsek demeye başlamıştım sigaramı yakmış düşünceli düşünceli yürürken Aslan aradı. +Ne yaptın reis halletinmi bir şeyler
    -Hasan abiyle konuştum bir caydırıcıydı ama bi adres verdi şimdi oraya gidiyorum.
    +Tamam akşam kahvede buluşuruz.
    -Tamam hadi kolay gelsin
    Bu konuşmadan sonra biraz toparlayıp kendimi adrese gittim. Eski bit pazarına vardım mahalle zaten küçüktü kime sorsam bilir herhalde diyerek ilk gördüğüm adama kuşçu cemilin dükkanı neresi abi bilirmisin diye sordum tarif etti zaten yakınmışım.

    Girdim dükkana selamımı verdim Hasan abininde seldıbını söyleyip direk mevzuya girdim olayı derinlemesine anlattım adama kararlı olduğumuzu bu konudada bize yardımın dokunacağını söyledim. Adam çok samimi konuşuyordu esnaf olduğundandır herhalde. O da birkaç soru sordu biraz daha bilgi alıp yine birkaç nasihatte bulunup bana bir sandık verdi bir kitap büyüklüğündeydi sandık. içinde jandarma komutanının haritasının orjinal kopyasıymış dediğine göre. Verirken söylediği cümleler beni bayağı tedirgin etmişti
    "Evladım bu işler kolay işler değildir elbet işin ucunda büyük şeyler var fakat hacısız hocasız olmaz tez zamanda bir hoca bulun oralarda başınız boş dolaşmayın dikkatli olun. Bu parçayıda mümkünse kopyalayıp geri bana getirin haritayıda benden aldığınızı unutun kimseye bahsetmeyin"
    ···
  19. 19.
    +16
    PART6
    Mesut çobanlık yapıyordu köyde fakat kafası zehirdi çocuğun çokta mantıklı konuşurdu. Artık saat 4 e yaklaşıyordu mekandaki ahıra ve eve henüz girmemiştik zaten ilk gün keşif yapmıştık bugün biraz yol katetmek istiyorduk. Aslan arada bir nas Felak okuyo bi besmele çekiyordu o besmele çektikçe bende ürperiyodum doğrusu.
    Mustafa "olum kötü düşünmeyin kötü olmasın" dedi. Haklıydı ama saat gecenin 4 ü olmuş hafif soğuk rüzgar ve 4 tane hazine avcısı (sözde) saçma salak dolanıyorduk ortalıkta.
    Hava iyice soğumaya başlamıştı (Talas Erciyes yakın olduğu için rüzgarı sert olurmuş) bizde haritadan bir kaç mağara keşfettik birkaç in birde yıkık bi evin yerini oturma odasını falan işaretledik (o bölgenin üstüne kaya ya da büyük bir ağaç parçası koyarak) ve bugünlük de pes edip arabaya döndük.
    ···
  20. 20.
    +16
    PART15
    Bir çeşit yeraltı şehrine denk gelmiştik sanki. Ve tünelin ucundan başka tünellere açılan bir sürü yol vardı. Bizim çıktığımız tünel ile diğer tünllerin girişinin arasından su akıyordu ama büyük bir su değildi. Tahminim erciyesin suyuydu. Herkes şoktaydı imam bile artık okumayı bırakmış etrafına hayran hayran bakıyordu defineci yine hazineyi bulmuş gibi gözleri büyümüştü. Aslanın yüzünde ufak bir gülümseme ve bu gülümsemeyi bastıracak nitelikte bir şaşkınlık vardı. Bende kendimi manzaradan alamadım. Aklımızda bir sürü soru oluşmuştu. ilk dikkatimizi çeken şey ise tünellerin herbirinin üstünde taşa oyulmuş bir iki kelimelik yazılar vardı fakat bu yazılar harştadakinden farklıydı. Haritadaki ibraniceydi fakat bunun ne olduğu hakkında bir fikrim yoktu. Büyük ihitmal ermenicedir dedi defineci. Sessizliği bozmuştu ve hemen toparlanmamızı, ne yapacaksak karar vermemizi söyledi. Ama ben kendimi alamıyordum. Yapısı çok ilginç biryerdi. Ben söylecek birşey bulamayınca aslan baktılar oda suskundu defineci "o zaman ne olduğunu bilmeden buralara girmeyelim geri dönelim sonrki gelişimizde biraz bilgi sahibi oluruz bu arada buradan kimselere ama kimslere bahsetmeyin" birşeylere yakınız ama bu hazinemi yoksa belamı birkaç haftaya öğreniriz dedi. Hemen çantasından bir makine çıkarıp tünellerin üstündeki yazıları fotoğraflamaya başlamıştı. Saydığım kadarıyla 6 sı bir yerde diğer biride bizim geldiğimiz tünel olarak toplam 7 tane tünel vardı. Hepsini fotoğrafladı son bşrkez ortalığı kolaçan edip çıkma kararı aldık. Belki birşey bir ipucu ya da başka bir harita bulurduk. Fakat bugünkü şansımızı galiba bitirmiştik hiçbir şey bulamayınca toplandık ve döndük.
    Bu sefer hızlı adımlarla yürüyorduk ama ben hala sağdan soldan yılan çıkacak diye tedirgindim. Ve o olayın şokunuda henüz atlatmıştım değildim. 3 yılan üzerimize doğru gelirken ne olduysa bir kağıt parçasından korkup uzaklaşmışlardı sanki. O an bu işlere kafamın yetmeceğini anlayarak o işi imama bırskmıştım. Çıkışa geldik ve bizimkilere seslenip teker teker yukarı çıktık. Bizimkiler meraktan patlamışlardı sanki. Bende biran önce gördüklerimi anlatmalıydım. Çadırı kapatıp toprağını attıktan sonra köyün çıkışına kadar ormanda yavaş yavaş yürüdük bu esnada heycanla gördüklerimizi yılanları mahzeni ve tünelin sonunu suyu herşeyi anlatmıştım herhalde. Mustafa arada hadi canım yok artık falan tepkiler veriyordu fakat mesut çıt çıkarmadan hayretle dinliyordu beni. Anlatacaklarım bitince ikisininde yüzünde hafif gülümseme vardı. Ve mesut "abi bir dahakinede biz gidelim çok merak ettim neymiş ne değilmiş bir canlı göreyim dedi" oğlanın güvenini kırmamak ve onlarında bu işte adının olduğunu düşünerek kabul ettim. Bir dahaki sefere mesut ve Mustafa aşağı ineceklerdi
    Tümünü Göster
    ···