-
26.
0@24 al işte.
bağırma huur çocuğu, bağırma, anlıyoruz liseli olduğunu. -
27.
+1 -1@23 doğduğu ülkedeki insanların çoğunluğu müslüman değilde budist olsa, büyük ihtimal kendisininde budist olacağının farkında olmayan bi malsın amk puahhaahha
http://imgim.com/3700incia789122.jpg -
28.
+1evrim big bang vs yok diyen cahilliğinden yok diyordur bütün bunlar var var ama birde ona hareket veren bir yaratıcı var bütün bu kabiliyetleri yaratan tasarlayan bir yaratıcı var.
-
29.
+1@25 sen heralde ateist bir memlekette doğdun ki ateist olmuşun ahahahaha
-
30.
0bak kardeşim evrim tanrının olmadıgını kanıtlayan birşey değilir islam ilede çelişmez kadere imana göre(kendi fikrim ben hoca falan değilim düşünerek bazı şeylere varmaya çalışan biriyim bunu fetva gibi kabul edip ahirette yakama yapışmayın)mümkün olan bir şey evrim.ha niye bunu müslümanlar inkar ediyor. niye biliyomusun kardeşim hristiyanlar ve cahil ateistler sayesinde şöyleki evrimi darwin ortaya attıgında ateistler ahanda incilde yoko zaman tanrıda yoktur mantıgıyla yürüyünce hristiyanlarda evrime karşı çıkıyor bu diğer ehli kitap dinlere falan yansıyor. yani bunları gibtir et evrim hiç bir şekilde tanrıyı inkar edemiyecek düzeydedir max. seviyede tanrıya gerek yoktur diyebilir bk yine inkar edemez. ancak kuranda çok fazla yerde zaten evrime biraz kapı açmıştır.he kadere görede mümkün olabilcek bişeydir.
haaa gelelim wikiden verdigin listeye çoğu sıradan mesleklere sahip insanlar bilimadamı bile değil güreşçi ne alaka lan güreşçi züt göre göre aydınlanmış mı
ordaki kırmızı yazılmış olanların hakkında sayfa bile yok yani geç bunlar hem tanrıya inançok fazla bilimadamı var geç bunları yani bunlarla örnek verek bak ben ateistim bende zekiyim demeye getirme giberim -
31.
0@28 bak bakalım oraya büyük ihtimal diye belirtmiş miyim belirtmemiş miyim?
adamı böyle züt ederler
hadi şimdi koş editle entryini puahahahahahah
şaka lan şaka boş editleme
http://imgim.com/afrikaliiii.jpg
pauauahahhaa -
32.
0
-
33.
0simonella mesaja bak
-
34.
+1@29 şu entryden sonra bu adamı ciddiye alan adamı bile ciddiye almam lan.
senin okulunu tatil diye kapatan milli eğitimin dıbına koyayım. toplayacaksın bu dıbına kodumun liselilerine vereceksin gazı.
dıbına kodumun liselisi ya. -
35.
0@29 ne editliycem amk belirtsen ne olur belirmesen ne olur benim neden müslüman olduğumu zaten ben biliyom şimdi yazsam buraya onada bişey uydurcan sırf muhalefetsin amk :d ayrıca evrim vardır ama teorisi tartışılır madem öyle sana bi metin atayım oku bunuTümünü Göster
Evrimcilik düşüncesinin karakteristiği tüm canlıların ortak bir ataya sahip olduğunu iddia etmesidir. Canlıların tamdıbının genetik olarak kodlanmış bilgi sistemi olduğu yakın zamanda tüm detayları ile keşfedilmiştir. Bu açıdan baktığımızda canlıların evrilmesinin genetik düzeyde olması gerektiği gerçeği ile karşılaşırız. Yani daha hiç canlı yokken, 3.6 milyar sene evvel öyle bir değişiklik olmalıdır ki, genetik bilgi üretilmelidir. ilk olarak nasıl bir hücre DNA’sı veya daha farklı bir bilgi sistemi oluştuğu sorusunu es geçelim. En eski bilinen hücrenin günümüz bilimine göre 3.6 milyar sene öncesine ait olduğu tespit edildiğine göre şimdiye kadar var olan tüm canlıların da ondan evrimleştiğini düşünürsek bu bilgi artışını açıklamak zorunda kalırız. Yani elimizin, kolumuzun, gözümüzün bilgisi genetik sistemimizde vardır. Ancak ilk hücrede bunlar yoktur. Bunlar Evrim’e göre bin yıllar süren süreçte oluşmuştur. Peki oluşabilmesi çok yavaş olduğuna göre gerekli olan şey nedir? Tabi ki, genetik bilgi artışı. Yani yeni ve olmayan bir bilginin bir şekilde var edilmesi veya olması. Genetik bilgide değişimlere veya bozulmalara “mutasyon” denir. Ancak bilinen mutasyonların tamamı canlının sistemini bozar. Çünkü zaten var olan bir sistem vardır. Sisteme yararlı olan, bilgiyi arttıran, yeni bir işlev kazandıran, önceden olmayan bir özelliği var eden bir değişiklik olursa buna “faydalı mutasyon” diyeceğiz. Faydalı mutasyon var mıdır? Evrim’in olabilmesi için binyıllar boyunca sayısız faydalı mutasyon varsaymak zorundayız. Ancak “gözlemsel olarak tespit edilmiş” bir faydalı mutasyon örneği var mıdır? Evrim Teorisi’nin bilimsel bir tez olabilmesi için bunun gibi “teorik düşünceyi teyit edici” deneysel desteklere ihtiyacı vardır. Eğer faydalı mutasyon hiç yoksa Evrim Teorisi’nin öngördüğü gibi “doğal seçilme”nin bir işe yaraması mümkün olmaz. Çünkü ortada seçilecek canlılar oluşamaz. Önce seçilecek canlıların oluşması gerekir, oluşması için de “canlıların bilgisinin” genetik olarak oluşması gerekir.
Evrim Teorisi ile ilgili yayınlarda birçok “faydalı mutasyon” örnekleri listelenir. Ancak faydalı mutasyon ile zararlı mutasyonu birbirinden nasıl ayıracağız? Herhangi bir mutasyonu işaret edip, bu faydalı mutasyondur dendiği zaman o mutasyonun faydalı hale gelecek hali yoktur. Bunun belirli bir tanımı olmalıdır. Mesela insan ile balık Evrimciliğe göre akraba olduğu için zamanında balık gibi olan bir ata canlının genetik değişim geçirmesi ile insan ve günümüzdeki balık canlıları oluşmuştur. Biliyoruz ki, balık ve insanın yapısı çok farklıdır. Yani balığın geninde onu insan yapana kadar birçok değişiklik olması gerekir. Bu olurken mesela idrar sistemi “amonyak atmak yerine” insandaki gibi “üre atan sistem”e dönüşmelidir. Yani sistemi olduğu gibi değiştiren bir mutasyon silsilesi olması lazımdır. Çünkü balığın sistemi zaten suya insan kadar ihtiyacı olmadığı için ortama uygun şekilde amonyak atan sistemdir ve yapısına uygundur. insanın sistemi de su tasarrufu yapan, biraz daha az tokgib madde olan üre maddesini atacak şekildedir. Bu sistemin bilinen pek çok detayları; organ sistemleri, özelleşmiş çok karmaşık dokuları vardır. Olduğu gibi hepsinin değişmesi “önceki sistemin bilgileri silinirken, diğer sistemin yazılması” işlemlerini gerektirir. Yani genlere yeni sisteme ait “işlevli genler” oluşmalıdır. O halde mutasyonlar bir bilgi katmalı. insan gibi göreli olarak çok kompleks bir canlıyı deneylerle test etmek mümkün olmadığı için bu tür Evrilme olayları bakterilerde veya genetik hacmi düşük diğer canlılarda test edilebilir. Bu yüzden Deneysel Evrim adı altında çalışmalar yürütülür. Şimdi faydalı mutasyon örneğinin bu bilgiler ışığında nasıl olması gerektiğini saptamaya çalışalım.
(1) ilk olarak faydalı mutasyon dediğimiz genetik değişikliğin “genetik bilgi artışı”nı sağlaması gerekir. Yani önceden var olmayan bir gen bilgisi(ve fenotipini) üretecek. Çünkü bildiğimiz kadarıyla ilk hücrenin genetik hacmi çok azdır. Daha az kompleks olup daha çok gene sahip canlılar olsa da bu bazı özel şartlarda böyledir. Genel anlamda bir özelliğin kazanılması durumu “gen artışı” sayesinde mümkün olur. (2) ikincisi, gen artışı canlıya rekabet, ortama uyum sağlama, üreyebilme açılarından fayda sağlamalıdır. Yani genetik olarak bir genin rasgele artışı, ikiye katlanması(duplikasyon) gibi durumlar sonucu hücre veya canlı zarar görebilir. Mesela insanda 16. Kromozom her hücrede iki adet olmasına rağmen, bazı genetik bozukluklarda bu üçe çıkar ve Trizomi 16 adı verilen bir hastalık meydana gelir. Bu bozukluğu taşıyan canlı doğmadan ölür ve insandaki en sık trizomi şeklidir. Yani gen artışı olmasına rağmen, hem bilgi artışı yok, hem de fayda yoktur. Bizim aradığımız ve olduğunu ispat etmeye uğraştığımız mutasyon şekli olan faydalı/fonksiyon arttırıcı mutasyonun bu özelliklere sahip olması gerekir. Peki deneyler ve şimdiye kadar gözlenmiş canlılar arasında böyle bir faydalı mutasyon örneği var mıdır? Bu konuda bilinen en ünlü deney Lenksi deneyidir. Yaklaşık 30 sene süren ve bakterileri 50.000 nesil kadar üretip genetik değişikliklerini inceleyen bu deneyde Richard Lenski bir “mutasyon” saptamıştır. Bu da bakterilerin önceden sitrat tüketmemesine rağmen, artık tüketir hale gelmesi değişikliğidir. Besin olarak sitratın tüketilmesi için gerekli enzimler bakteride vardır ve oksijensiz ortamda bunu tüketmektedir. Mutasyon ile artık oksijenli ortamda da tüketir hale gelmiştir. Bu şekilde bir gen artışı olmamıştır. Yani faydalı mutasyon değildir. Üstelik ortamda glikoz bulunduğu zaman mutasyona sahip olan yeni bakterilerin rekabet şansının daha az olduğu saptanmıştır. Yani Lenski’nin deneylerinde bile faydalı bir mutasyon örneği 30 seneye rağmen bulunamamıştır.
Faydalı mutasyon olmaması Evrimcilik görüşünü temelinden sarsar. Çünkü bilgi artışı olmadan doğal seçilme ile seçilecek canlı olmayacaktır. Evrimsel biyologlar da birçok mutasyon örneği gösterip “bunlar faydalı mutasyonlardır” demektedir. Ancak söyledikleri gibi onlar gerçekte faydalı mutasyon değildir. Çünkü önceden belirtildiği gibi fonksiyon arttırıcı, bilgi artışı sağlayan, rekabet şansını arttıran, genetik düzeyde tespit edilmiş tek bir örnek bile yoktur. -
36.
0@29 hepinizin türkçesini ayrı ayrı gibiyim
inkar etmek diyo amk
inkar etmek, varlığını bildiğin bir şeyi bile bile yok sayarsan inkar etmek olur
ateistler zaten tanrı yok diyo, inkar etmiyo
sende evrimi kabul etmişsin yakında agnostik olursun
zamanla ateist, ben sana şimdiden hoşgeldin deyim -
37.
0@34 ulan beyin kıvrımına attırayım senin.
adama göre tanrı var, sen inkar etmiş oluyorsun. bir de ders verecek bize liseliye bak hele. -
38.
0@33 kaynak tübitak
Evrim sürecinde rol alan sayısız yararlı mutasyon örneği var.
http://biltek.tubitak.gov...gori_id=2&soru_id=834
tübitak akpye geçtiği için yakında kaldırırlar bu sayfayı amk puahahaha -
39.
0@34 dostum ben bi ara aşırı derin düşünceler varıdm senin gibi aha evrim ateistim olm ben olmadım bi ara dediğim o belli sürede bazı geceler hiç uyumadım lan yemin ediyorum bak ben bi hafta boyunca günde 1 saat uyudugumu hatıurlıyorum ve kuranda bazı şeyler bulunca resmen kendimde o mucizeyi hissettim bazı kilit noktaları yakalayınca tamamen şüphelerim gitti
öyle agnostik falan geç bunları hacım ben sapına kadar müslümanım
ayıreiyetten bu benim entryime cevap değil
hem dil bisine girceksek giberim seni çocuk adam ol adam gibi tartış adam gibi cevap ver -
40.
0yine bi ateisti müslümanları tokatlarken görmek güzel
-
41.
0@33 evrim sadece mutasyon üzerinden işlemez. hatta evrimin büyük bir bölümü eşeyli üremeden meydana gelen çeşitlilik ve doğal seçilim üzerinden yürür.
-
42.
-2offf sıkıldım artık
-
43.
0adama bak gitmiş bana mutasyon örnekleri atıyo amk. geliyor binlerce faydalı mutasyon var diyo. ilk olarak faydalı mutasyon dediğimiz genetik değişikliğin “genetik bilgi artışı”nı sağlaması gerekir. yani önceden var olmayan bir gen bilgisi(ve fenotipini) üretecek. çünkü bildiğimiz kadarıyla ilk hücrenin genetik hacmi çok azdır. daha az kompleks olup daha çok gene sahip canlılar olsa da bu bazı özel şartlarda böyledir. genel anlamda bir özelliğin kazanılması durumu “gen artışı” sayesinde mümkün olur. burayı okumadın heralde amk .Tümünü Göster
@39 sende bunu oku kardeşim
Charles Darwin'in ileri sürdüğü Evrim teorisi temelde bütün canlıların ortak bir atadan geldiğini iddia ederken, anahtar bir kavram olarak "türleşmeyi" savunur. Yani canlılar kademeli olarak ortak bir atanın çocuklarıdır. Bütün canlılar bu teoriye göre aynı sülalenin fertleri konumundadır. Günümüzde geliştirilen Evrim Ağacı modeli(1) canlıları tek bir ortak ata konseptine göre sınıflamaktadır. Canlıların sınıflaması sistematik olarak ilk defa Linneaus tarafından 1753'te, 6000 bitki kaydedilerek yapılmıştır(2) ve o zaman 10.000 tür(species) olduğu tahmin edilmişti. Günümüzde bilim adamlarının yaptığı çalışmalar, kataloglanan 1.3 milyon tür olduğunu, 8.7 milyon tahmini tür sayısı olduğunu ve sürekli bu rakamın arttığını göstermektedir(3). Mevcut bütün türlerin dinamik olarak kataloglandığı en güncel kayıtlardan birisi Bisby, Roskov, Orrell, Nicolson, Paglinawan ve ark. tarafından geliştirilen 2010 yapımı bir taksonomidir(4). Her ne kadar "tür" denilen ve sınıflamanın en küçük birimi olan nesne önceki bilim adamları tarafından mutlak bir sınıf olarak görülse de, günümüzde bu düşünce revize edilmiştir.
Biyolojik Tür kavrdıbını ilk defa "üyeleri kendi aralarında üreyebilen, kısır olmayan döller meydana getiren ve diğer türlerle üreyemeyen populasyon grubu" olarak tanımlayan biyolog Ernst Mayr'dır(5). Türler kendi aralarında verimli döller verebilirken, diğer türler ile verememektedir. Bu tür tanımının dışında Filogenetik tür tanımı ve Morfolojik tür kavramı gibi farklı sınıflamalara sebep olan(6) görüşler de dile getirilmiştir. Stephen Jay Gould(7) ve birtakım biyologlar "tür" gibi mutlak kavramların doğada olmadığını ve bunların "pratik fayda" veya "isim" olduklarını söylemişlerdir(8). Örnek olarak fosillerin hangisinin kiminle üreyip verimli döl ürettiğini anlayamayız. Bu yüzden fosillerin hangisinin hangi türe ait olduğunu bilemeyiz. Bu da "biyolojik tür" tanımını fosil bakımından kullanışsız yapar, ancak "biyolojik tür" tanımını yanlış yapmaz. Çünkü deneysel veriler ve gözlemler tür olarak "isimlendirdiğimiz" canlıların birbiriyle gerçekten verimli döller veremediğini göstermektedir. Bakteriler "konjugasyon" ile ürediği için onları tür sınıfına sokamayabiliriz, ancak bu "biyolojik tür" tanımının bize sağladığı verinin yanlış olduğunu göstermez. Çünkü bu kritere göre tanımladığımız türlerin birbiriyle üreyebildiği, verimli ve kısır olmayan döller üretebildiği bilinmekte ve tür dışındaki canlılarla üreyemediği, ürese bile kısır oğullar ürettiği ve hatta kısır olmayan bir oğul üretirse bile onun çocuklarının kısır olduğu verileri mevcuttur. Aynı zamanda "tür" ifadesini "biyolojik tür" olarak aldığımızda türdışı üreme faaliyetlerinin sınırlandığını gösteren prezigotik(üreme öncesi) ve postzigotik(üreme sonrası) veriler vardır.
Aynı tür olmayan canlıların üremesine engel olan 1. Prezigotik engeller: Habitat(yaşanılan çevre farklılığı), Davranış farkı(üreme ritüellerinin olmaması), üreme mevsimi farkı, üreme organı anatomisinin farklılığı, üreme hücresinin uygunsuzluğu; 2. Postzigotik engeller: kromozom uyuşmazlığı sebebiyle embriyolojik ilerlemenin bozulması, canlının ölmesi, canlı yaşasa bile verimsiz(kısır) olması, verimli olsa bile çok güçsüz ve hastalıklı olması gibi engeller mevcuttur(9). Biyolojik tür kavrdıbının gözlemsel temellerini oluşturan bu veriler canlıları anlamada önemlidir. Zira türleşmenin mümkün olduğu düşüncesini anlamlandırmak için türlerin ne olduklarını bilmek gerekir.
Canlılığın tarihine Evrim varsayımı ile bir yolculuk yapalım. insanın ve şempanzenin ortak atası, bu atanın ve tavşanın ortak atası ve bu ortak atayla kurbağanın ortak atası şeklinde bir dallanma içeren Evrim Ağacı modelinde geçmişe doğru gitmiş oluruz. Geçmişten şimdiye doğru hareket ettiğimizde her bir nesil silsilesinden sonra türleşme, yani tür değişimi olmalıdır. Çünkü kurbağamsı bir ilk ata iken, şimdi insana dönüşmemiz için birbiriyle üreyemeyen türlere dallar veren bir ağacın kökü olmalıyız. Richard Dawkins bu sorunu çözmek için bir hayali deney önermiştir(10). Dawkins'in deneyine göre bizim ilk atamıza kadar şeceremizi çıkarmak için bir zaman makinası kullanmamız gerekiyor. Baba, dede, dedenin babası diye tek tek geriye doğru gittiğimizi ve her birisinin bir fotoğrafını çektiğimizi düşündüğümüzde 185 milyon sene öncesine gidersek toplam 6 km civarında yan yana dizilmiş fotoğraflar olur ve Dawkins, son fotoğrafın bir balık olacağını söylemektedir. Öte yandan Dawkins, hiçbir türün çocuğunun kendi türünün dışında bir canlı olmadığını da eklemektedir. Yani hem her canlı bir önceki atasıyla aynı tür olacak, hem de bu silsileyi takip ettiğimizde türümüz değişmiş olacaktır. Şöyle bir düşündüğümüzde, bizim türümüz ile babamızın türü aynıydı. Babamızın türü ile dedemizinki de öyleydi; yani dedemizle bizim türümüz aynı idi. Aynı şekilde bunu zütürürsek bütün geçmişteki atalarımızla aynı türde olmuş oluruz. Türleşmenin olabilmesi için muhakkak bir yerde bir "tür kırılması" olması gerekir. Çünkü babamız nesli ile türdeşiz ve üreyebiliriz, dedemiz de dahil, onun dedesi de dahil ve onun 7 derece dedesi de dahil... Sonuçta her nesil ile türdeş oluyor isek, türleşme nerededir? Şayet bir yerlerde tür kırılması mevcut olursa o zaman Evrim dallanması mevcut olabilir. Ancak ikinci bir sorun daha vardır.
Önce ilk sorunda bir şeyi netleştirmemiz gerekir. Bir türün(anne veya baba), kendi anatomisinin aynısını ürettiği kesindir. Yani üretilen çocuk ebeveynle aynıdır ve Dawkins'in fotoğraf silsilesinde herhangi iki fotoğraf(baba-oğul-torun) çok benzer. Şayet bir değişim veya evrim olacaksa, bu babadan farklılaşan bir çocuk anldıbına gelmelidir, zira başka şansı ve yöntemi yoktur. O halde küçük bir mutasyon geçirmiş olduğunu düşünebiliriz; ve bu mutasyonların -varsayalım ki- birikmesi ve türleşme yolunda yeni özellikler kazandırması söz konusu olsun. O halde bu mutasyon birikimi ve genetik değişiklik seviyesi bir raddeye geldiğinde bu canlı türün dışına çıkacaktır. Denilebilir ki, "tür" kesin bir kavram değildir ve mutlaklık ifade etmez; sadece bir isimdir. Ancak şu unutulmamalıdır ki, "üreyip verimli döl verme" özelliği anlamında kullandığımızda "tür dışı"nı da buna göre kullanmaktayım. Yani bu mutasyonların sonucu "babasının türüyle verimli döl verememe raddesi"ne varmak söz konusudur. Bu şekilde Dawkins'in ilk tezi, yani "her oğul babasının türündedir" varsayımı hatalıdır. Ancak Dawkins'in kanaatimce bu hatayı yapmasının sebebi, ikinci sorundan kaçınmak olsa gerektir; bu sorun da ilk sorunun çözümünün yarattığı sorundur. Diyelim ki, oğul döl babanın türünden çıktı ve türleşti. Önceki ifademizle, Evrim sürecinde bir türün diğerine dönüşmesi hadisesindeki "kilit" tür kırılmasının tam sınırının bir "baba-oğul" arasında olmak zorunda olduğu sonucumuz hasıl oldu. Bunun anlamı, babanın türü ile oğulun türünün farklılaşmış olmasıdır. Yani babanın populasyonu içindeki tüm canlılar ile oğul çiftleşemez. Bu şekilde çocuğun üremesi imkansızdır ve Evrim'in "türleşme" hadisesinin devamı gelemeden çocuk yok olur. Türleşmenin devam edebilmesinin şartlarını düşünebiliriz.
Çocuk türleşmiş, genlerinde birikmiş mutasyonların onu "tür dışına" çıkaracak seviyesine ulaşmıştır. Neslinin devdıbının gelebilmesi için onun gibi türleşmiş bir canlı olmalıdır. Onun gibi türleşmesi de yetmemekte ve onun türüne türleşmesi gerekmektedir, çünkü aynı tür olunmadıkça verimli döl üretme imkansız hale gelecektir. Kimse türleşmezse, çocuk babasının populasyonundan farklı bir tür olduğu için, babasıyla aynı tür olan kimseyle verimli döller veremeyecektir. Sonuçta türleşmenin tek meyvesi olan biricik çocuğumuzun nesli son bulacak ve evrimin halkası başlamadan kopacaktır. Çocukla aynı anda, karşı cinsten, aynı türe türleşen bir canlı olsa bile; onunla çiftleşebilme ihtimali, çiftleşmeden verimli döl olma ihtimali ve daha evvel saydığımız prezigotik/postzigotik pek çok üreme engeli bu "türleşmiş neslin" devamlılığına engeldir. Sonuç olarak Evrim teorisinin temel tezi olan "türleşme" hadisesinin hem gerçekleşip hem de devam etmesi teorik olarak mümkün görünmemektedir. -
44.
0sen de bunları oku panpa
science
nature
4. paragrafın cevabı da izolasyon olmalı kanımca
bu türleşme de birdenbire ortaya çıkmaz zaten 1 popülasyonu 2 ye ayırıp birbirinden izole edersen genlerin frekansları değişmeye başlar ve ilk türden 2 farklı tür elde etmiş olursun 3ü de birbirinden farklı olur.
@41 hani bu makalenin kaynağı amk -
45.
0@41 kaynak belirtin de ciddiye alarak okuyalım amk
-
baycerrah profil fotografini
-
noldu kayra
-
ccc rammstein ccc günaydın diler 10 01 2025
-
karısını sokağa çıkaran erkek
-
yarın bitlis merkez camiye gelmeyin
-
michael scofield öz anneni ara sokaktaa
-
kurtlar vadisi en büyük kadın düşmanları
-
çaycı hüseyinin osuruğu meltemi
-
enasfe anancılık başlasın
-
sinir krizi geçirmiş inci sözlük yazarları
-
hayat artıgı merrhaba
-
gwynpelin arka deliğine laps lapss
-
einsteinin teorik fizikçi olması
-
sözlükte bazen bir sessizlik oluyor
-
herkes neden sözlükte yazar olduğunu yazıyor
-
gay pataklayanı kafes dövüşüne davet ediyorum
-
mentalcel trans olursa şaşırmam
-
benim çinli gibi çekik gözüm var
-
1915 in intikdıbını elbet bir gün alacağız
-
beyler geçenlerde avil yaptırdım
-
sıçmalı anal gibi bir şey zaten
-
en sevdiğim ferrecilerden biri
-
allah rızası için havuç saç ektir
-
kizlar neden p0rn0 film izliyor
-
çayçı hüseyin boy yetmezliğinden
-
ah havuç ah keşke paraları huurlarlaaaaa
-
beyler türklerde neden kız kaçırma adeti var
-
beyler yıllık maaşım toplamda
-
bu tiple bendenn çok güzel çingene
-
beyler yarın masaj salonuna gidecegim
- / 2