Üstedit: Hikaye devam ediyor
(Güncel)

Neredeyse bir yüzyıldır savaş olmadan Beneril ulusu barışçıl bir şekilde yaşdıbını sürdürüyordu. Ama gerilimler yükseliyor ve barışın sürdürülmesi umudu gittikçe azalıyor. Bu yüzden Karanlık Elflerin yüce lideri barışın sürmesi için Karanlık Elfler ile Orman Elflerinin birlikte olmasını istiyordu ve bunun için Orman Elflerine bir haberci yolladı. Fakat uzun süredir haberciden haber alınamayınca beni huzuruna, yüksek mahkemeye çağırdı.

%%%Rez alın çocukluğumuzun oyununu yazacağım beyler%%%

Laan bu oyun efsaneydi. Hep ork seçerdim çok güçlülerdi tek atıyordu

Gördüklerim karşısında şok geçirmiştim. Yeşil, iğrenç bir ork topraklarımızda geziyordu. Olamaz böyle bir şey. Beneril topraklarında düşük ırklara yer yoktur. Mızrağımı çekip hızla üstüne doğru koştum yaratığın, o daha ne olduğunu anlayamamışken başını bedeninden ayırdım. Kellesini pelerinime sarıp yüksek mahkemeye zütürmeliydim.

Yola çıkmıştım, yüksek mahkeme bulunduğum yerin kuzeyinde kalıyordu. Kuzeydeki ormandan geçecek ve başkente varacaktım, ormanın içlerine doğru ilerledim.

Hikayeye ya bu gece ya da yarin devam ederim beyler rez alirsaniz sevinirim

Ölümün kokusu burnumuzdaydı, arkamizdaki muhafizlar biz uzaklastikca kuculuyorlardi ve bu cok rahatsiz ediciydi.

Her adimimda kendime olan guvenim azaliyordu. Hölnirm bana "Bir rivayete göre eger ölümsüzlerin topraklarinda olursen onlarin ordularina katilirmissin" dedi. "Cidden mi? Korku hikayelerinin tam zamaniydi zaten" dedim titreyen bir sesle.

Kucuk bir koyun girisine geldik. "Bu koyde normal insanlarin yasadigini dusunmuyorum" dedi.

Aslinda bu koyde insan yasiyormu ondanda emin degildik. Eski bir batili koyu olsa gerekti. Yerde yatan olulerin cesetlerinin ustunde sinekler ucuyordu.

Kulagimin dibinden gecen bir ok ile bir anda onumdeki atliya odaklandim.

Sehirden cikmadan once bir silahcidan kendine ok aldi Jhölnirhim (Bizim dilde Hölnirm diye okunur ama r ile m arasinda ufak bir iğ olur).

"Şu şeylere 100 verdim" dedi bana.

Sakladigim yerden esyalarimi aldim ve doguya dogru yola ciktik.

Sarı zirhinin icindeki bir muhafizin yanina gittik. Mor elf kiyafetlerimizden rahatsiz olmus olacak ki elini kilicina atti.

"Sinirdan gecmek istiyoruz" dedik sakince. Buyuk ihtimalle kendi halkindan biri olsa izin vermezdi ama onlara gore degerli olmayan 2 elf pekte umursanmaya degmezdi. Gecmemize izin verdi ve gri topraklara giris yaptik.

(Telden yaziyorum su an hatalarimi mazur gorun)

Üc gun sonra sorunsuz bir sekilde ölümsüzlerin sinirina ulastik. Batililarin muhafizlari bu korkunc topraklarin sinirinda bir sehir kurmuslardi adeta. Olumsuz tehditinin ustedinden ancak boyle gelebiliyorlardi. Elimizi kolumuzu sallayarak gecmemize izin verirler miydi acaba?

Hölnirm'in oku olumsuz suvarinin gogsune saplanmisti fakat bundan rahatsiz oluyora benzemiyordu.

ikinci bir oku yerlestirip nisan alamadan suvari ustumuze ilerlemeye basladi. Mizragindan siyrilip kendi mizragim ile atinin bacagini kestim ve yere dustu.

Suvari hizla toparlandi ve bana dogru yurumeye basladi. Sirtina saplanan oklarin hicbirini umursamadan hedefine dogru yuruyordu. Bana vuracagi anda Holnirm bir oku suvarinin kafasina isabet ettirdi. Suvari dikkatini sonunda benden almisti. Arkasini donup Holnirme yureyecekken boynuna indirdigim mizrağim ile kafasini kopardim.

"Demek boyle oluyorlarmis" dedi konuskan arkadasim Holnirm.

Bu koyde ikimizde fazla durmak istemiyorduk fakat anlamsiz sekilde olumun sogugu hareket etmemizi engelliyordu.

Bize dogru esen ruzgar artmis ve firtinaya donmek uzereydi. Sanki kader bizi bu evlerden birinde siginmaya cagiriyordu.

"Kaderi dinlersek olumsuzler ordusunda uzun donem hizmet vermek zorunda kaliriz" dedim kendi kendime.

Beni duyan arkadasim ne dedigimi anlamis olacak ki "Su ilerideki ormana siginabiliriz, bir kamp kurariz" dedi.

Aynı takun laciverti...

Yüksek mahkemeye girdiğim zaman kimseden çıt çıkmıyordu. Yüce liderin önünde diz çöktüm ve konuşmam için izin vermesini bekledim. "Konuş" dedi sessizce.

Pelerinimi açıp orkun kafasını çıkardım "Efendim, ormanda bir gözcü buldum" dedim.

Konseyde fısıltılar oluşmaya başladı. Yüce lider elini havaya kaldırarak herkesi susturdu. "Bu kadar hızlı olacağını düşünmemiştik," dedi "Gönderdiğimiz haberci çoktan gelmiş olmalıydı ama hala kayıp. Belki orkların bir işi olabilir" diyerek ayağa kalktı.

"Üç hafta oldu, mesajın Orman Elflerine ulaştığından emin olmalıyız. Olabildiğince hızlı bir şekilde oraya git ve beladan uzak dur."

HiKAYEYi YARIM BITAKMAYACAĞIM BEYLER 1 KiŞi OKUSADA DEVAM EDECEĞiM

Benim gibi mor giyimli bir Kara Elfti. Burada ne aradığımı sorunca ona hikayemi anlattım.

"Burada pek seviliyoruz diyememem, buradan geçmek inan bana zor olacak."

"Orman Elfleri Batılılar ile daima iyi dostluklar kurmuştur ama," dedim "Politik olarak evet fakat halk arasında sempatik karşılandığımız söylenemez. Bu laham için 35 altın istiyorlar dostum. Üst katta insan odaları 10 altın."

Kazık mı yedim yani? Vay anasını diye geçirdim içimden. "istersen seninle gelebilirim, iyi ok atarım" dedi karşımdaki Elf. Israrcı bakışlarından anladığım kadarıyla başımdan savamazdı ve bir dostta iyi olurdu. "Yarın yola çıkarız" dedim.

Günün ilk ışıkları ile birlikte uyandık. Yeni arkadaşım "Bu yol böyle bitmez bir at alalım" dedi. Cebimde 65 altın kalmıştı ve atı çok ucuza vermeyeceklerine emindim "Param yok" dedim.

"Ben 100 altın var, yinede şansımızı deneyelim" diyerek beni pazarın sonlarına doğru duvar dibinde oturan bir adama zütürdü. "At almak istesek ne kadar acaba?" diye sordu. Adam uzun uzun yüzümüze baktı. Şu gördüğünüz atı iki yüze bırakırım" dedi ukalaca. Gösterdiği at en az yirmi yaşındaydı ve çok zayıftı. "Hadi ama dostum, zaten dün bir kazık yedim bir tanede sen atma"

Adam ısrarcı bir şekilde lafına devam etti "Belki başka bir şey yapabiliriz" dedi arkadaşım. "Size herhangi bir konuda yardımcı olsak ve şu iki genç atı alsak?"

Adam bizi reddetti ve almayacaksanız gidin dedi. Başımız eğik şekilde çıktık.

"Elfler için alt katta odalar var, 35 altın" dedi yaşlı kadın.

"Nereden anladın?" diye sordum kadına. Kadın siyah dişlerini göstererek "Sence buraya gelen tek Elf sen misin? Sarı saçlarınızdan ve yeşil gözlerinizden hepiniz tanınıyorsunuz. Etrafına bak, sarışın tek bir Batılı gösterebilir misin?"

Altını vererek alt kata gittim. Cidden burası bir elf yuvası gibiydi. Tıklım tıklım doluydu ve pis kokuyordu. "Hoş geldin dostum" dedi birisi.

3 buçuk saattir duvara yaziyorum bari 1 rez goreyim

+++++++++++++++++++++
Devam edecegim hikayeye

Yönet ve fethet in hikayeli versiyonu di mi bu

Rexerve

T t t boşluk t y t t t