1. 226.
    +1
    Ulan kac gundur odadan girmeye calisiyorum. gibtimin otel lobisi fiber internet kullaniyomus hic de soylemiyolar
    ···
  2. 227.
    +1
    Panpalar yeni bölümleri boşa beklemiyosunuz he cok dasakli seyler olacak. Beklediginiz icin cok opuyorum
    ···
  3. 228.
    +1
    @940 turizm için fırsat çıktı atladım bende panpa.

    gençler yarın öğleden sonra geliyorum. beklediğiniz ve sabır gösterdiğiniz için sağolun amk
    ···
  4. 229.
    +1
    previously on inci sözlük s the fist interactive infected story

    --spoiler--

    --spoiler--

    --spoiler--

    --spoiler--

    bu arada gurubun yarısı çoktan salona atmıştı kendilerini. bop boruda horus ve daxpha ise aşşağıdaydı. bi kaç dakika kadar sonra onlarda salondaki toplantıya katıldılar. hepsi yerlerine oturduklarında bay gordon cebinden iki paket sigara çıkardı. birine gurubun önündeki sehpaya attı. diğerinden de kendine bi sigara çıkarıp ağzına zütürdü. yaklaşık 15 dakka sonra hepsi sigaralarını içmiş ve koltuklarında sessizce otururken buldular kendilerini. bay gordon düşünceli düşünceli tavana bakıyordu. onun gözünü bile kırpmadığını fark eden rakat dayanamadı; 'bay gordon, bi sorun mu var?'. sorusu bitince yanındaki bop onu dirseğiyle dürttü. anlaşılan bay gordon'dan biraz korkuyordu. sonuçta onu sinirlendirmeye gelmezdi, 'sanane lan' diyip çıkıp gitse kim ne diyebilirdi ki? en iyisi fazla yüz göz olmamak diye düşünüyordu bop o yüzden. bay gordon'ı sevmediğinden değil tabi ama kendisini tedirgin ettiği de bir gerçekti. bay gordon bir kaç saniye daha tavana baktı rakat'ın sorusundan sonra ve onlara çevirdi yüzünü. ' bu hastalığın sebebini biliyoruz' dedi tedirgin tedirgin, 'yani galiba biliyoruz.'. güçlü bay gordon'ın bu denli gergin olması onları tedirgin etmişti. 'bakın çocuklar' dedi yutkunarak 'bu hastalık sadece çevremizi yada ülkemizi etkileyen bir hastalık değil. sizin de tahmin edeceğiniz gibi ki bu tahminden hepinizin korktuğunu biliyorum ' bi süre durakladı sonra 'bu hastalık bütün dünyaya yayılmış durumda. dünyadaki en sağlam iletişim kanallarını kullanarak başka birliklerle iletişime geçtik dün. eskiden süper güç dediğimiz ülkeler şu anda bizden kötü durumda.'. kalkıp çantadan bi şişe su alıp kafasına dikti ve devam etti 've galiba bu hastalığın nedeniyle ilgili bi fikrimiz var'. diğerleri pür dikkat onu dinliyordu...

    --spoiler--

    --spoiler--

    --spoiler--

    --spoiler--
    ···
  5. 230.
    0
    o anda bir kaç şey birden oldu; ilki oturduğu yerden bay gordon'a dikkat kesilen bop'Un ayağının dibindeki sehpaya bacaklarını uzatmasıyla birlikte sehpanın ayaklarının büyük bir gürültüyle paramparça olması ve üstündeki süs eşyalarının yere düşmesi, ikincisi ise dış kapının zorlanmasına benzeyen bir ses duymalarıydı. bay gordon hızla ayaklandı ve kapıya gitti. rakat onu takip etti ve kapı deliğinden dışarı baktığını gördü. bay gordon ona döndü 'dışarısı biraz kalabalık' dedi. rakat kapı deliğinden baktığında deliğin geniş açısıyla görebildiği kadarıyla merdivenlerin, kapının önünün ve koridor boşluğunun enfektelerle dolduğunu gördü. 'kapı çelik takma kafana ' dedi bay gordon. mugibi salondan seslendi sonra; 'aşşağısı çok kalabalık'. baktığı sokak adeta bir konser alanı gibi tıklım tıklım enfektelerle doluydu.
    ···
  6. 231.
    0
    onu duyan bop'Un yüzü korkuyla kasıldı. içeri geldiğinde onu gören bay gordon; 'senin çıkarığın sesle alakası yok sıkma kendini. bu kadar çabuk gelemezler bu sese' diyerek rahatlattı bop'U. o da salonun diğer tarafındaki mugibi'nin baktığı pencerenin önüne gitmişti. dış kapıdan ise hala zorlanma sesleri ve hırıltılar geliyordu. bay gordon düşünceliydi. daxpha ve horus olayın ciddiyetini her zamanki gibi pek giblemiyorlardı, rakat salavat ve bop ise tıpkı mugibi ve bay gordon gibi pencerenin önüne gelmişlerdi. 'karşıya bakın' dedi bop korkuyla. kendi dairelerinin hizasındaki eve borulardan tırmanmaya çalışan bi enfekte gördüler.
    ···
  7. 232.
    0
    biri yere düştükçe bir diğeri onun yerini alıyor ve tırmanmaya tekrar başlıyordu. artık üçüncü enfekteye geldiklerinde yolu yarılamaya başlamışlardı. 'orası da bizim durduğumuz yer gibi ' dedi bay gordon kendi dairelerine girdiği balkona koştu ve tırmandıkları boruya baktı. tıpkı düşündüğü gibi o boruya tırmanmayı deneyen enfektelerle karşılaştı. bay gordon boruyu zorlayarak yerinden söktü ve boylu boyunca aşşağı düşmesini izledi. içeri geldiğinde diğerlerini üst katı dinlerken gördü.
    ···
  8. 233.
    +2
    'ayak sesleri' dedi mugibi. 'üst katın dış kapısı açıkmış heralde' dedi salavat fısıltıyla. o anda üst katın balkonundan ence ve boyca daha geniş olan kendi balkonlarına bir enfektenin külçe gibi düştüğün gördüler. kafa üzeri düşen enfektenin beyni yere dağılmıştı. onu bi diğeri izledi fakat o balkonu tutturmayı başaramadı. bir diğeri ise balkona düştüğünde bir bacağı dışardan görülebilecek şekilde kırıldı ve bay gordon onu sağlam bir tekmeyle balkondan aşşağı attı. enfektelerin arkası kesildi böylece başka düşen olmadı. 'fazla vaktimiz yok' dedi bay gordon balkondan gelirken, 'burdan çıkmamız lazım'. 'nasıl' dedi rakat korkusunu bastırmaya çalışarak. o arada bay gordon balkona düşen başka bir enfektenin icabına bakıyordu. 'kayarak' dedi bay gordon balkonun hemen sağ üst köşesinden geçen ve daha alçak bir direğe giden elektrik tellerini gösterdi. gözleriyle takip edebildikleri kadarıyla bu tellerin ulaştığı direk iyi yerdeydi.
    ···
  9. 234.
    +3
    kötünün iyisi diye de düzeltebiliriz çünkü varış noktaları olan bu direk, enfekte denizinin ortasında kalmasa da bu denizle arasında yirmi metre ya var ya yoktu. bay gordon düşünceliydi. 'herkes eline sağlam bir bez parçası alsın' dedi sonra. 'bezi telin üstünden atıp, alttan iki elinizle destekleyerek diğer direğe varacaksınız. bu olduğunda sakın durmayın sakın arkanıza bakmayın. sadece koşun' dedi diğerlerine bakarak. gurup hareket etmemişti. 'varacaksınız derken?' dedi mugibi sinirle. 'bana bişe olmaz siz merak etmeyin. kendinizi koruyun yeter' dedi bay gordon, 'size biraz zaman kazandırıp bi şekilde peşinize düşerim merak etmeyin' diyerek bitirdi sözünü. diğerleri pek ikna olmamıştı. 'vaktimiz yok hadi' diye bağırdı bay gordon. rakat, bay gordon'a baktığında gözlerinde sadece şefkati gördüğünü söyleyecekti sonra, korkuyu değil...
    ···
  10. 235.
    0
    üst kattan gelen enfektelerin arkası bir süreliğine kesilmişti ama bu uzun sürmezdi. er yada geç bütün enfekteler üst kata çıkacak ve kendi balkonlarına düşen bu sürüyle mücadele etmeleri imkansız hale gelecekti. 1 dakikadan az bir sürede hepsi ellerine kendilerini taşıyabilecek güçte birer bez parçası almıştı. balkondan kafasını çıkarıp elektrik direğini tekrar kontrol etti bay gordon. 'ya şimdi ya hiç' diye bağırdı içerdekilere. gurup koşarak balkonun sağ tarafına yöneldi ve ellerindeki bezleri tekrar kontrol ettiler. 'biriniz gidince diğeri onu takip etmek için beklemesin... ' balkona düşen bir enfekte kesmişti sözünü. bay gordon onu çevik bir hamleyle bacaklarından yakalayıp aşşağıdaki selin içine atmıştı.
    ···
  11. 236.
    +2
    .'biriniz gidince diğeri onu takip etmek için beklemesin' diye tekrarladı bay gordon sözünü, 'çünkü her biriniz o elektrik direğine vardığında' enfekteler sizi takip etmeye başlayacak. 'nasıl yani' dedi bop. 'havada süzülen yemleri takip edecekler' dedi daxpha. ama bunu dışından söylediğini fark etmemişti bile. horus'a döndü. horus daxpha'NIn ne yapmak istediğini anlamıştı . 'hayır' dedi daxpha kesin bir dille, 'siz gidin' diye bitirdi sözünü. o da horus'un kendisini yanlız bırakmak istemediğini anlamıştı. ağzını açamadı horus bu uyarıdan sonra. sadece sarılmakla yetindi ona, gözleri yaşlarla dolmuştu.
    ···
  12. 237.
    +3
    daxpha çabucak diğerlerinin elini sıkıp bay gordon'ın yanına geçti. 'çok oyalandık bu kadar yeter' dedi bay gordon. balkonun kenarına ilk çıkan bop oldu. o iki metre ilerlemişti ki peşinden rakat çıktı balkonun kenarına. onlar oyalanırken enfekte seli ise gözle sonu görülemeyecek kadar kalabalık bir hale gelmişti. 'bunları tank topu bile paklamaz' dedi daxpha belindeki el bombalarını çıkartırken neşeyle. 'neresi komik lan bunun gibik' dedi horus kardeşine, zoraki gülerek. o arada mugibi de tele asılmıştı. balkona ise birden fazla enfekte düşmüştü bu sefer. daxpha birini bay gordon ise diğerini indirmişti. horus en son tele asıldığında bop yere yeni varmıştı. balkona üst kattan adeta bir enfekte yağmuru başlamıştı. bay gordon ve daxpha birbirleriyle omuz omuza vererek horusa gitmesi için zaman kazandırdılar. horus arkası dönük bir şekilde balkondan aşşağı kayarken bay gordon'ın ve kardeşinin kahkahalarını duydu son olarak. 'hayatımda bu kadar neşelisini duymamıştım' diyecekti bay gordon'ın kahkasından bahsederken
    ···
  13. 238.
    0
    @963
    @966
    @968
    hoşbuldum panpalar
    ···
  14. 239.
    0
    @972 panpa bi ufak tatil yaptım ya
    ···
  15. 240.
    0
    panpalar başladım tekrar yazmaya 948 den başlayın okumaya gözünüzden kaçmış heralde bi kaç kişi yaz artık diyo

    --spoiler--

    --spoiler--

    --spoiler--

    --spoiler--

    --spoiler--

    --spoiler--
    ···
  16. 241.
    0
    panpalar başladım tekrar yazmaya @948 den başlayın okumaya gözünüzden kaçmış heralde bi kaç kişi yaz artık diyo


    --spoiler--

    --spoiler--

    --spoiler--

    --spoiler--
    ···
  17. 242.
    0
    yere ilk ayak basan bop oldu. bop'u havada takip eden enfekteler rakat varana kadar direğe 3-4 metre kadar yaklaşmıştı. en son yere inen horus'la beraber gurup koşmaya başladı. koştukları yön günlerdir yürüdükleri, zaten gitmeleri gereken yöndü. 100 metre kadar ilerlemişlerdi ki şiddetli bir patlama sesi duydular, anlaşılan daxpha'nın kolay lokma olmaya niyeti yoktu. onları takip eden enfekteler de peşlerinden ayrılıp geriden gelen bu şiddetli sese yönelmeye başladılar.
    ···
  18. 243.
    0
    gurup buna rağmen koşmaya devam etti bir süre daha. hava hala karanlıktı, havanın aydınlanmasına daha saatler vardı. mugibi 'durun artık' dedi guruba nefesi tıkanmış bir şekilde. diğerleri de bu sözü beklermişcesine kendilerini yere attılar. sadece horus yorgun görünmüyordu. mugibi yanına gitti, son gece bay gordon'ın onlara attığı yarım sigara paketinden bi dal çıkarıp yaktı ve ona verdi. bazı zamanlarda susmanın en güzeli olduğunu bilirdi hepsi. bu da onlardan biriydi. söyleseler ne söyleyebilirlerdi ki hem? yeni tanıdıkları bu iki adam kardeşi ve kendileri için canlarını feda etmişti düşünmeden.
    ···
  19. 244.
    0
    aklından bunları geçiren bop bozdu sessizliği sonra 'kardeşin adam gibi adamdı' dedi sadece. horus sigarasından derin bir nefes çekerken bop'a kafasını hafifçe eğdi. 'sokağın ortasında kaldık' dedi salavat rakat'ı dürtüp. mugibi ise gecenin bu saatinde kalacak bi yer aramanın çok tehlikeli olacağını düşünüyordu. 'şurdaki çöp konteynırlarında uyuyabiliriz bu gece' dedi gönülsüz ama ciddi bir şekilde. rakat ona baktı, bu fikri sevmese de böyle bi durum da dışarda kalmanın ne kadar tehlikeli olduğunu biliyordu.
    ···
  20. 245.
    0
    bop biraz söylense de sonunda hepsi çaresiz kabul ettiler. sokağın karşısına geçip 3 çöp kutusunun kapağını açtılar. bop yüzünü ekşitip öğürdü bu koku karşısında. kendilerine yer açmak için fazla poşetleri tek tek dışarı attılar ve sonunda konteynırları gecenin geri kalanını geçirmek için uygun hale getirdiler. bop ve rakat birine girdi, salavat birine, horus'u yanlız bırakmak istemeyen mugibi ise onunla birlikte sonuncuya girdi.
    ···