Rezervuar

Hadi hadi

helal panpa güzel hikaye sıkıldık şu lisedeki asosyallerden amk

Çok uzun aq

FRED ÇAKMAKTAŞ DA BEN OLiM Mi??

Rezerved

Akşam olmuştu. Babam cüceyi sırtından indirdi. Orman cikisindaydik ve hepimiz açılmıştık. Babam kardeşimin olayı anlamasını istemediği için "Ormanda geyik sesleri duydum gidip avlanalım gel Barış yardım et" dedi. Belma ve annemin göremeyeceği bir yere geçtik ve cücenin derisini yüzmeye başladık. Normal bir insana gore daha kalın bir derisi vardı. Ancak en kötü kısmı bağırsaklarıydı. Bağırsakları meydana çıktığında arkama dönüp kusmak zorunda kaldım. Sonunda bitirmistik yaratığı parçalara ayırdık ve kamp kurduğumuz yere vardık. Annem çoktan ateşi yakmıştı. Yemeğimiz pişti ve ilk ısırığı çok çekingen aldım ancak bu yediğim en güzel etti. Tavşan kuş tavuk kuzu dana... hepsinden daha güzeldi geceyi o alanda geçirdik. Bir sonraki gün aşağı gittik ve akarsuyun denize döküldüğü yere vardık herhangi bir medeniyet bulamamamıştık. birbirimizle az konuşuyorduk o gün kayda değer bir şey olmadı bu akarsu deltasında kendi medeniyetimizi kuracaktık sadece küçük bir baraka yapmıştık odunlardan bunun idarelik olacağını söyledi babam. Gece yattigimizda uyur uyanık iken bir ses duydum.

Yazsana aq

2030- Barış

Demir eridi ve kılıç şeklindeki kaba akmaya başladı içine manganez ve krom döktü , Galip. (ilk medeniyetimize alınan yerlilerden adını biz koyduk) barakamız artık odunlardan ibaret değil. Taştan surlarla çevrili diğer kabilelere, cucelere karşı korunaklı haldeydi. 4 kabileyi boyundurluğumuz altına almış geldiğimizde 4 kisiyken su anda surların içinde 50 insan vardı. Babam ve ben özellikle mühimmat açısından silahları kullanmamaya çalışıyor, daha Cook yerlilerden öğrendiğimiz kadarıyla kılıç mızrak kullanmaya çalışıyorduk. Annem kale içindeki kadınlara kıyafet dikmesini öğretiyor, yerli kadınlar da annemgile bu bölgedeki yiyebileceğimiz bitkileri öğreniyorlardı 250 metre ileriden Davul sesleri gelmeye başladı. Baska bir kabile. Büyük ihtimalle savaşmak için geliyorlardı. Bizim kalemizi istemeyen kabile olamazdı zaten ancak bizim teknolojimiz vardı. Yarım saat boyunca aynı yerden davul sesleri yükseldi bizim korkmamızı sağlamaya çalışıyorlardı. Lakin boyundurluk altına aldığımiz 4 kabile de bunu istiyordu. işe yaramamıştı. Aynı bölgeden 18 kere tüfek sesi geldi ve davullar sustu. Babamla birbirimize baktık.
-Yeni partı yazıyorum beyler

yaz aqqq

internet gitti kusura bakmayın atmadı

Geldim beyler yeni partı yazıyorum

Hikâye tutar diye düşünmüştüm ama içinde Suriyeli ya da Gibiş olmadığı için olmadı tutmadı herhalde neyse yarın devam edicem

2031-Mart

Kış güzel geçmişti. 350 kişilik kale nüfusunu sığdırmak için surları ileri inşa etmiştik ve kalemiz küçük bir şehir haline gelmişti. Yeni gelen askerler için zırh ve kılıçlar urettik. Küçük ordumuz 185 kişiydi. Kucuk kardeşim artık yetişkin bir kadın olmuştu ve yeni düzenlenecek sefere gelmek için üzerimde baskı kurmuştu. istemeye istemeye kabul ettim. Kışı kalede geçirirken güney Kabiliesinden bir kadinla evlendim Esmer standart bir yüze sahip olan bu kadında beni asıl etkileyen şey vücudu tu dik gogusleri ve sıkı bir kafası . Ailem bu dirumu olumlu karsiladi. simdi kış bitmiş ve Mart ayindaydik artık sefer hazırlıklarına başlama zamanı gelmişti.
Kuzey kabilesi uzakta ve yol uzundu. Bu yüzden erzağa ihtiyacımız vardı. Ava çıkma zamanı gekmisti. Savaşabilecek herkes ormanın her tarafına dağıldı. Ben kardeşimle beraber ormanın doğusundaydik ve bir hışırtı duyduk ağaçların arasindan baktığımızda bir cücenin avladığı hayvanın derisini yüzdugunu gördük. Belma sanki kendini bana kanıtlamak istercesine "Gözünden mi vurayım kalbinden mi" diye sordu. Yanıtım kesindi "Bacağından".

2030 Aralık - Barış
Son büyük kabile kuzeydeydi neredeyse ormanın çıkışında yol uzundu. Ve biz güneydeki kabilede bir toplantı yapmalıydık. Savaş konseyi kurmak... bu devlet olmanın göstergesi sayılabilirdi. Babam, ben, Galip, Emrah, Güney Kabile Reisi Uşaz ve batıdaki kabile reisinin oğlu Meznak. Meznakın babasını öldürmüştüm lakin onun bize biat etmesi zor olmadı. Kafamdaki savaş konseyi buydu babama danıştığımda "Meteye silah verecek kadar güveniyorsun ama savaş konseyine anlıyorsun" dedi. "Mete silahın nasıl kullanılacağını iyi biliyor lakin kendi kabilesinde bile sıradan askerlerden biriydi. Taktiksel zekası yok iyi bir asker olmak iyi bir yönetici olmakla aynı şey değil." Çadıra geçecektik konsey için lakin bulunduğumuz yerden çadırın arası 100 metre mesafedeydi ve bardaktan boşanırcasına yagur yağıyordu. Konsey üyelerini topladık ve çadıra girdik. Uşaz ve Meznak'a haritanın neler anlattığını anlattım. Galip çevirdi. Ormanın kuzeyini gösterdim "Buraya gidecegiz. Son büyük kabileyi de alacağız asker sayimizin yaklaşık 300 olacağını umuyorum Bu yeterli değil." Bulunduğumuz yerden kuzeye doğru kömürle bir şerit çektim bu bölgenin arası çok fazla eğer sansliysak daha fazla kabile vardır." Uşaz bir şeyler söyledi Galip çevirdi: "Kış geldi atlarımız ormanda hareket etmek için çok zorlanacaklar. Bu kadar kişiyi bu kadar uzun bir yola sokmak işkencedir. Soğuktan dolayı bir çoğumuz ölebilir Şu bahsettiniğiniz kaleye gidelim derim ben. Hem bize de göstermiş olursunuz." Aklıma yatmıştı. Kaleye dönüp kışın geçmesini bekleyebiliriz ve askerin dinlenmesini sağlarız. Ancak kale bu kaar insanı alacak kadar geniş değildi. Kış boyunca bununla uğraşacaktık. "Askerleri toplayın. Eve gidiyoruz."
-Gelecek part 4-5 ay atlamalı bir şekilde olacak. Belli edin kendinizi. Boşa yazmayayım.

Pardon beyler önce Game of Thrones izlemem lazım. ondan sonra geliyorum buraya.

Yarın öğlen gibi devam edicem beyler

Geldim beyler Part 5'i yazacağım

Yeni part yazıyorum beyler. istekleriniz varsa bunun altına yazın hikâyeyle ilgili sıkıntı cikartmayacaksa yerleştirebilirim.

Moruk ortaya karışık bişeyler yap.. Ayrıca cüce kral olmak istiyorum.. Boyum 1.76