/i/Hikaye

Herkesin bir hikayesi var, ya senin hikayen nedir?
    başlık yok! burası bom boş!
  1. 1.
    +8
    2-3 şuku gelsin part 2 yazacağım

    Yıl 2025 - Barış
    Ailemle birlikte evde oturuyorduk babam (Kemal) dehşet verici bir şekilde televizyonu izliyordu. Klagib baba göbeği, yarı kel 50 yaşında orta boylu bir adamdı kahverengi gözlerinin kenarı kırmızıya dönmüştü. Annem (Aliye) babamı yatıştırmaya çalışıyordu "Her şey olacağına varır Kemal bugün değilse 20 yıl sonra nasıl olsa ölecektik." Ama gözlerinde görmüştüm o da korkuyordu uzun kumral saçlarının ucuyla oynuyor, yeşil gözleri boşluğa bakar gibi bakıyordu kardeşim Belma 14 yaşında olayın ciddiyetini kavrayacak kadar büyük değildi zaten. Ben mi? Benim düşünmeye mecalim yoktu zaten. Ve icimize umut veren o son dakika haberini haber sunan spiker okumaya başladı: "NASA yaptığı açıklamada 'Gunes sistemimize yaklaşan karadelik diğerlerinden farklı diğerleri sistemi hiçliğe gönderir. Bu ise insanları farklı zaman dilimlerine gönderecek. ve yaklaşık 1 saat içinde her birimiz farklı zamanlarda olacağız' dedi" Hemen ayağa kalktım aklıma bir fikir gelmişti.

    2-3 Şuku gelsin part 2 yazacağım beyler.
    ···
  2. 2.
    +4
    2025- Barış

    "Anne, giyecekleri hazırla. Baba markete gidip ne alabiliyorsan al erzak olarak yağma başlamıştır" Annem bana döndü "Sen ne yapacaksın Barış?" "Umarım geçmişe gideriz şayet yağmalayacağım silahlar gelecekte pek işe yaramaz." Koşar adımlarla 200 metre aşağıdaki silahciya gittim. Henüz yagmalanmamisti. Herkes marketlerde, bakallardaydi. Bir taş yardımıyla camı kırdım ve içeri girdim. Anında bir Desert Eagle'ı belime yerleştirdim. Bir kanas ve bir m-16 yeterli olur diye dusundum bu silahları cantama koydum namluları disardaydi. Eve döndüm babam marketten genellikle tok tutacak karbonhidratlı yiyecekler almış, annem ise kış şartlarını düşünerek genelde kalın kıyafetler almıştı. "Baba sigara?" Diye sordum. Çantayı açtı. 12 karton sigaramız da vardı. Yaklaşık 2-3 dakika sonra başka bir zaman diliminde gozlerimizi acacaktik. "
    Birbirimizle temas halinde olursak aynı zaman diliminde olma şansımız yükselir " dedim ve el ele tutustuk. Bir anda dünya sallandı ancak sadece 1 saniye. Gözlerimi açtığımda tuttuğum eller yerindeydi ve etrafimızda sonu belli orman vardı. Bir sigara yaktım.
    2-3 şukuya devamı geliyor.
    ···
  3. 3.
    +4
    Hangi zamandan olduğumuz kestirilemezdi lâkin geçmiş olduğu kesindi. Bunu havanın kokusundan anladım. Gündüzlü ve bu orman gece korkutucu olabilirdi. Aşağı inmeye başlayabilirdik lâkin once ağaçlara baktım: Yosunlar Kuzeydedir. Daha sonra güneşe baktım ve Batıya doğru dönmüştü. Güneş olmasına rağmen havanın soğukluğu şu anda bahar aylarında olduğumuzu ve yüksekte olduğumuzu anlamamı sağladı ben daha başlamadan babam "Yukarı çıkalım çakmağımız var soguğa karşı. Ateş yakariz orada bitki örtüsü daha seyrektir. Belki bir oluk bulabiliriz" dedi. Basımla onayladim 1 saat sonra güneş kızıla dönmeye başladı ve biz bulabileceğimiz en iyi yeri bulduk bir akarsu kenarında mağara. "En azından hayattayız" dedi annem. "Mağara insanı gibi yaşıyor olsak da." Hemen kadınların o depresif yönünü ortaya çıkardı. " Aşağıda medeniyet olabilir. Bunu yarın goreceğiz" dedim. "Akarsuyu takip edeceğiz. Eğer ki bir medeniyet varsa mutlaka akarsu kenarındadır."
    2-3 şukuya devam ederim. Şu anda aksiyonu arttırmıyorum.
    ···
  4. 4.
    +3
    Emrah'la beraber kaleye döndük. Emraha bu zamana kadar nerede olduğunu sordum "Gocebeyim ben. Bu zaman diliminde doğanın tadını çıkartmaya çalışıyorum. Lakin siz insanlık geleneğini surdurerek doğayı katletmeye baslamişsınız bile." Dedi. "Hayır. Biz medeniyeti başlattık." Ve yüksek sesle bir kahkaha patlattı. "Medeniyet mi? Buradaki 50 kişiye medeniyet mi diyorsun? iki ormanın arasındaki bu gibik kaleye mi? Eminim ki daha önce iki ormanı da gecmeediniz. Bu denizi geçebilecek bir gemi yaparsanız, 400 kilometre sonra Dev Uygarlığına varırsin akarsuyun karşına geçip 250 kilometre ilerlersen Presif Şehrine Varırsin. 100.000 Nüfuslu bir insan medeniyeti. Siz dünyadan haberi olmayan insanlari boyundurluğu altına almış dünyadan haberi olmayan bir medeniyetsiniz. Buradan Kuzeye gidersen Ormanın içinde Cüce Kabilelerinı bulursun irili ufaklı 500 Kabile hemen hemen 50.000 nufuslu... " sözünü kestim. "Cücelerle karşılaşmıştık. 7 tanesi bize saldırdı. Sana onlar hakkında tek bir şey söyleyebilirim: tatları çok güzeldi." Emrah dudağını kıvırarak bir gülüş attı. "Sizin diğerlerine karşı tek avantajınız su 3 tane makineniz. Kılıçla gürzle Mızrakla saldiranlara kurşun sıkabilirsiniz. Peki 40000 kişilik ordulara karşı 3 makine yeterli mi?" Belki" dedim ve sigara uzattim. "Hayatımda hiç sigara icmedim." dedi. Sigara içmeyen insandan korkulur diye dusundum.
    -okuyun beyler ben ufak bir harita hazirlayayim bari
    ···
  5. 5.
    +2
    Ertesi sabah akarsuyu takip ederek dağın aşağısına inmeye başlamıştık. Benim belimde desert eagle vardı babam en önde yürüyordu. Ben ise en arkada annem ve kardeşim belma aramizdalardi. Hâlâ bir rüya gibi gelen bu olaya gerçek demek çok güçtü ormanın içinde ilerlerken bir ses işittim. Hemen belimdeki tabancaya uzandim birkac dakika hicbir şey olmadı tam hayvanlardab geldiğini düşünecekken ağaçların arasından bir cüce fırladı elindeki gürz ile bize doğru bağırarak koşuyordu. Tabancayı henüz cikartamamıştım ki aramiDaki mesafe 2-3 metreye kadar indi ve bir silah sesi duydum. Cücenin cansız bedeni toprağa düştü. Babam silahını üzerinde tutmaya devam etti. Ve yüksek este çığlıklar duymaya başladım ağaçların arasından yarım düzine daha cüce cıktı. Kısa bacaklı geniş kollu bu kuvvetli yaratıklar uzerimize doğru geliyordu. Bu kez tabancayı çıkardım. ilk atışımda bir cüceyi indirdim toprağa düşme sesi geldi babam aynı anda m-16 ile ateş açmaya başlamıştı. ikinci atisim bir taşa sekti bir cüce tam üzerime atlayacakken 3. Kurşunumu kafasına sıktım. 7 cüce yerde yatıyordu. Babamla göz göze geldik. Silahlarını çantaları kattık. bu sirada kardeşimin ve annemin ağladığını farkettim. "Dünya eskisinden daha zorlu anne hayatta kalmak için güçlü olmaliyiz. Belma da senden etkileniyor" dedim ve babama döndüm. "Bu cüceler insan sayılmaz. Akşam yemeğimiz hazır bence"
    ···
  6. 6.
    +2
    5 Part dün, 8 part bugün olmak üzere 13 part yazdım beyler bunların hepsi uzun partlar. hikâye güzel gidiyorsa bu şekilde devam edicem sıkılıyorsaniz hızlı bir şekilde sonuca bağlayabilirim. Dün bu hikayeye basliyorkenki kafamda olanın şu ankiyle alakası yok içimden nasıl geliyorsa o şekilde yazıyorum ama sonu belli. Baslarken bu kadar uzun bir hikaye olacağını dusunmemistim ancak gelen yorumlar dahilinde uzatarak gittim isterseniz bol olayla giderim isterseniz sona bağlayarım.
    ···
    1. 1.
      +1
      Böyle devam sen yaz biz okuruz
      ···
  7. 7.
    +2
    Kale kapılarını 2 askerimiz açtı. Mete ve Galip. ikisi de esmer tenli bizim yapmış olduğumuz gögus zirhlarini giymişlerdi davul seslerini duyunca zirhlarini giyip kılıclarini kusanma ihtiyaci gutmuslerdi. arkamızda 27 erkekle beraber sesin olduğu bolgeye gittik. Galip önden gidiyordu. Bu bölgeyi ondan daha iyi bilen yoktu. Gözleri kapalıyken bıraktığımız zaman bile sadece ağaçları tanıyarak kaleye geri donebilmisti 3 yıl once. Davul seslerinin geldiği bölgeyi bulduk. Yerdeki yerliler cansız bir şekilde uzanıyordu. Babam mızrağını ileriye doğru doğrulttu. Baktığımda yanında pompalı bir tüfek olan sapkali bir adam ateşin yanında et kemiriyordu. Ahmet'e adamı hedef almasını soyledim. Ahmet yayını gerdi ve adama seslendi "Kimsin?" Şapkalı adam tereddüt etmeden "Senin zamanından olmayan birisi." Dedi ve inanılmaz bir ceviklikle Ahmeti karnından vurdu Sadece saniyeler içinde gerçekleşen bu hareket Ahmetin ölmesine sebep oldu. 5 yıldır ilk kez aramızdan biri ölmüştü adam tam silahını bana dogrulttugunda babam tüfeğini çekti ve namluyu adamın hizasına getirdi. "Öldür ve öl. Silahını indir ve yaşa. seçim senin" Adam ilk defa insan görüyormuş gibi babama baktı bu an benim silahımı çekmeme yetmişti. "ismin ne" diye sordum. "Emrah" dedi ve silahını indirdi. Bu hareketi görünce biz de indirdik.

    -olaylara artık iyiden iyiye girmeye başlayacağım beyler. 2-3 şuku gelsin burada olduğunuzu bileyim. Fantastik dünyanın tadına bakmaya baslayacagiz.
    ···
  8. 8.
    +2
    2025-Barış

    Babam horlamaya başlamıştı bile. Ayak ucumda
    yatan baabamı ayagimla dürttüm ve sus işareti yaptım dışarıdaki sesler yaklaşıyordu barakamız henüz bitmemişti bir cephesini annem sofra beziyle kapatmıştı. Silahımı çıkardım ve perde aralandı: babam benden önce davrandı ve içeri girmeye çalışan adamı göğsünden vurdu dışarı çıktık ve 13-14 insan bizlere bakıyordu tamam pardon; daha çok elimizdeki makinelere. Ellerinde mızraklar kılıçlar vardı bir tanesinde de yay. Okçu olan yayını gerdi nisan almasına bile izin vermeyen babam adamın bacağına sıktı. Makineden korkan bu insanlar silahlarını yere attılar. Güce itaat ettiklerini dusundum. Bu insanları işlerimizde kullanabilirdik etik değildi lakin bulunduğumuz zaman da normal değildi. Hatta Belki medeniyete alistirabilirdik.

    -Okudugunuzu varsayarak devam ediyorum beyler yeni partta küçük bir zaman atlaması olacak ses verin de boşluğa yazıyormuş hissine kapilmayayım.
    ···
  9. 9.
    +1
    Devammmm
    ···
    1. 1.
      0
      Geldim pnp
      ···
  10. 10.
    +1
    Rezervuar
    ···
  11. 11.
    +1
    Şarjim bitmişti sim geldim beyler
    ···
  12. 12.
    +1
    http://imgim.com/y4Ma7n.png
    Buyurun beyler paintle yaptığım harita sizler için
    ···
  13. 13.
    +1
    Odama çekilmiştim. Emrahin baahsettiklerini dusundum bir şehir 100.000 kişiye ev sahipliği yapıyorsa ilk çağdayiz demektir yaklaşık mö 500. Çok daha öncesi mö 4000'li yıllarda sanmistim halbuki. Emrah 40.000 kişilik ordulardan bahsetmişti. Bizim savaşabilecek ancak 27 erkeğimiz vardı. Ahmet de ölmüstü 26 kişi. Burada yaşlanıp ölebilirdik her birimiz ama işte o dürtü. Keşfetme dürtüsü. Merak. Emrahin bana vermiş olduğu haritaya baktım. insanlarla savasamazdik. 100.000 kişilik bir şehirden bahsediyoruz. Cüce kabileleri ile savasamazdik 50.000 cuceden bahsetmişti Emrah. Savaşabilir miydik? Galip'i odama çağıttırdım. Ona haritayı gösterdim. Haritanın neler anlattığını söyledim bu bölgeyi en iyi o biliyordu. "Burası Kuzeydeki Orman değil mi" diye sordu. Başımla onayladim. Kömür parçası aldı ve ormanın içinde bazı bölgeleri isaretledi. "Burada insan kabileleri var şu en kuzeydekini görüyor musun oradaki kabile 100 kişiliktir. Batıdaki 40 kişilik şu güneydeki bize uzak olmasına rağmen en yakinimizdaki orasi 60 kişilik bir kabiledir. Aralarında bizim kabilemiz gibi 15-20 kişilik kabileler de var. Bunların birbirlerinden haberleri yoktur. Onların tek ortak noktası güce itaat ederler. Onlara zırh verirseniz kılıç dökerseniz bizim yanımızda olabilirler önce şu batidakinden başlatmalıyız güneye inerken küçük kabileleri boyundurluk altına alabiliriz." Batımızdaki ormanı gösterdi. "Bunların kabileler halinde yaşadığını göz önüne alirsak cüceleri belki kendi tarafımıza cekebiliriz." Galipe bir sigara uzattim. "Tütün ektiniz dimi Galip?" Diye sordum. Başıyla onayladı. "Düşmanlarımızın sigara yapımını öğrenmesi gerekecek."
    ···
  14. 14.
    +1
    Rezervasyonluluklarimimistanlardanmisiniz
    ···
  15. 15.
    +1
    Babamı ve diğer askerleri topladım gideceğimiz yeri gösterdikten sonra zırhlarımıza burunduk ben ve babam diğerlerinden daha ağır plaka zırhlar giyiyorduk. Diğer askerler sadece göğüs plakası giyiyorlardı. 20 yaşından önce filmlerde savaşlara hep atla gidildiğini izlerdim ama bizim atimız yoktu bunu dondugumuz zaman halletmemiz gerekiyordu. Kanas babamda, m-16 Mete'de, Emrahta pompali benim belinde ise Desert Eagle'ım vardı. 2 gün sonra Batıdaki insan kabilesini bulduk. Galip 40 kişi demişti ama kabilede en az 70 kişi vardı ve bunların 40'ı erkekti. Babam bir ağaca çıkıp kanasla alanı görebilecek yere çıktı. Biz kabilenin meydanına gittiğimizde kabile reisi bağırarak diğer erkekleri karşımıza topladı anlamadığım bir dilde konuştu. Galip çevirdi "Gitmemiz gerektiğini söyledi" Emrah anında pompalıyı çıkardı ona durmasını söyledim. "Bu adamları öldürmemeliyiz. Bu adamlara ihtiyacımız var." Kabile şefinin gözüne bakarak kılıcımı bir yana attım ve öne çıktım Galip yanımdaydı çeviri için. Kabile reisi mızrağını attı ve ileri çıktı. "Bu ormandaki tüm kabileleri birleştirmek niyetindeyim bize katılın ve size kılıçlar zırhlar verelim." dedim. Kabile reisi kahkaha attı ve konuştu. Galip çevirdi. "Bize genç bir oğlan mı emirler verecek? dedi" dedi. Kabile reisi elini kaldırdı arkdan bir Okçu yayını gerdi ve kanas sesi ormanı doldurdu. Okcunun oku ağaçların birine siplendi. Kabile reisi bacağındaki hançere uzanırken belimden Desert Eagle'ı çıkarttım ve çenesinin altına dayayıp ateşledim. Suratım kan içinde kalmıştı. Bur yerli daha üzerime geliyordu. Tabancayla havaya bir el ateş ettim ve durdu. Emrah pompalıyı çıkardı ve havaya sıktı. Mete gökyüzüne 2 mermi gönderdi ve önümdeki kadınlar ve erkeklerden oluşan 68 insan "Dıbra!" diyerek diz çöktüler. "Dıbra! Dıbra!" Galipe dönüp bunun ne demek olduğunu sordum "Tanrı" şeklinde cevapladı "onlara benim tanrı olmadığımı" söyle dedim. "Ancak benimle birlikte olurlarsa diğer insanlarla tanrı arasında olacaklar. Diğer insanlardan ustunluk"

    -Belli edin kendinizi beyler boşa yazmayayım.
    ···
  16. 16.
    +1
    Yemek yiyip devam edicem
    ···
  17. 17.
    +1
    Savaşabilecek 30 erkeği yanımıza aldık ve sayımız 57'ye cikti. askerlerimden birini görevlendirerek kadınları ve çocukları kalemize goturme gorevi verdim. Güneydeki buyuk kabileye inerken yoldaki küçük kabileleri boyundurluk altına aldık. Güneye vardigimizda sayımız 94'e kadar çıkmıştı. Galip buranın 60 kişilik bir kabile olduğunu söylemiş olsa da oraya vardigimizda 160 kişilik bir kabileye rastgeldik. Galip 5 yil önce bu ormanda yaşamıştı. Ve kabileler sayılarını arttırmıştı. 90 tane savaşabilecek asker mizraklarini yere vuruyordu. Ben öne çıktım. Babam bu doğa koşullarında o göbeğini eritmişti. O bizimle değildi yine bir ağaca çıkarak etrafı gözlüyordu. Kabile reisi de benim karşıma geçti bir atı vardı. Anlaşılan bu kabile atı evcilleştirmeyi başarmıştı. Tam da ihtiyacım olan şey. "Güzel at" diyerek söze başladım. Galip çeviride yardım etti. Ve kabile reisinin söylediklerini bana aktardı: "Bu ormanda bizden başka at sürebilen bir kabile daha yoktur. Eğer ki buraya savaşmak için gelmişseniz atın toynaklarinın güzelliği hakkında da konuşma fırsatınız olacak." Galibe "Bizim askerlerimiz at sürmüyor olabilirler lakin zırhlarımız var bu ormanda da bizden başka zırh giyen bir kabile yok." Dedim Galip çevirdi. Kabile reisi söylendi ve galip çevirdi. "Askerleriniz çok iyiyse meydanda görelim bu işi gelenekler ile halledelim eğer ki bizim en iyi askerimiz sizinkini yenerse size istediğimizi yaparız. Eğer ki sizinkisi yenerse siz istediğinizi yaparsınız". "Diz cokmenizi istiyorum" dedim Galip çevirdi. Kabile reisi arkasına döndü ve bir askeri çağırdı iri yarı geniş omuzlu ve geniş goguslu bir adam siyah kenndisini ancak taşıyabilecek bir atla geldi. Elinde bir mızrak vardi. Kabile reisi bir şeyler söyledi Galip çevirdi "sizin en iyi askeriniz kim diye soruyor" dedi. Ben de yanımda durduğunu belirttim. Kabile reisi ve ben askerlerimizin arasına döndük. Galip'in bir bineği yoktu ama zekiydi. iri yarı adam atını dört nala sürmeye başladı Galip ise üzerine gelen atın önünden eğildi iri yarı adamın mızrağı Galip'in kolunu sıyırdı ufak bir kegib oluştu Galip atın arka bacağını hızlı bir kılıç hareketiyle kesti ve iri yarı adamın atsız kalmasını sağladı. At düşerken boynu kırıldı ve bir daha ayağa kalkamadı. iri yarı adam bağırarak ayağa kalktı ve mızrağını savurdu. Galip mızrağı kılıcıyla savuşturdu. Hemen ardından bir hamle daha geldi Galip sağa doğru bir hamleyle son anda vücudunu kurtardı ancak mızrak omzunda bir kegib daha oluşmasını sağladı. Galip'in sol kolundan 3 şerit halinde kan aktı. iri adam son darbeyi vurmak için mızrağını galipin karnına doğru savurdu. Galip son anda bacaklarını kıvırdı mızrak göğüs zirhinda bir çentik bıraktı ilk kez bir zırh goren iri adamın kafası bir an için dalginlasti ve Galip bu fırsatı değerlendirdi. Sağ elindeki kılıçla iri adamın boynuna doğru kılıcını savurdu kılıç boynun solundan girdi ve gırtlağa kadar ilerledi. Galip kılıcını çekmek istese de başarılı olamadı kılıç iyice gömülmüştü ne kafayı gövdeden ayirabiliyor ne de geri çıkartabiliyordu hala son nefeslerini veren adamın göğsüne bacağını dayadı ve adamı iktirdi. Sağ elini havaya kaldırdı. Sol kolundaki kendi kanı sağ kolundaki az önce yaşayan adamın kaniydi. Kabile Reisine "ilk isteğim diz cokmeniz ikincisi ise atlariniz" dedim.
    Tümünü Göster
    ···
  18. 18.
    +1
    Ok yaydan "tıs" sesi ile fırladı 1 saniye sonra cüce toprakta yuvarlandı hemen arkasından koştuk ayağa kalkıp kaçmaya çalıştı ben koşmaya devam ettim. Belma bir ok daha göndermiş olmalıydı kulağımın yayından ok geçti bu beni duraklattı. Cücenin diğer bacağına saplanan ok onubyere dusurdu ve bir daha kalkmasına müsaade etmedi. Yanına vardığımda onu sırtıma aldım ve kaleye dönmeye başladık. Yoldayken anlamadığım dilde bir şeyler söylüyordu. Ancak aradan bir kelime anlatmıştım"Dıbra" büyük ihtimalle bize lanetler okuyordu. Kaleye vardigimizda çoğu kişi geri dönmüştü. Galip de dahildi buna.
    ···
    1. 1.
      0
      Yaz pampa
      ···
  19. 19.
    +1
    Rez yaz hadi guzel gdiiyo
    ···
  20. 20.
    +1
    Hadi hadi
    ···